Beyaz Amerika toplu katliam yapan ırkçı katiller hakkında konuşmakta neden zorlanıyor?

Dylann Roof ve Patrick Crusius manşetlerde ilk sıraya yerleşse de Amerika'nın sorunları çok daha derinlerde yatıyor

2017'de New York'ta düzenlenen "beyaz üstünlükçülük" karşıtı bir gösteride Trump'ın yüzü "ırkçılığa şimdi son ver" sözleriyle kapatılmıştı (AFP)

Biri, siyahi kilisesine saldırmak için iki saat yol katederken, diğeri Hispanikler ve Meksikalılarla dolu olduğunu bildiği bir süpermarkete ateş açmak için 10 saat araç sürdü. Biri yarı otomatik tabanca, diğeriyse yarı otomatik tüfek kullandı.

Her ikisi de beyaz olmayanların (ülkeyi) ele geçirdiği iddialarına dair internetten ırkçı nutuklar paylaştı. Her ikisi de 21 yaşında beyaz erkeklerdi, iddialara göre içlerinden biri toplu katliam gerçekleştirmeye azmetmişti.

2015 yazında Güney Karolina eyaletinin Charleston şehrindeki Emanuel Afrika Metodist Episkopal Kilisesi'ne saldırarak Afrika kökenli 9 Amerikalı'yı öldüren Dylann Roof ile geçen hafta sonu El Paso'da bir Walmart mağazasında ateş açarak 22 kişiyi öldürmekle suçlanan Patrick Crusius arasındaki benzerlikler tesadüften çok öte.

Toplu katliamlara verilen tepkilerdeki benzerlikler de şaşırtıcıydı. Birçoğu, yaşananları fanatik ve aykırı tiplerin işi sayıp önemsiz göstermeye çalıştı; bunlar Donald Trump'ın deyişiyle "çok, çok ciddi derecede akıl hastası" kişilerdi.

Ulusun hisleri böylesi katliamlar karşısında kısa süreliğine şoka uğradığında, hatta bunun öncesinde, imdada genelde akıl sağlığı meselesi yetişiyor ve medya başka bir konuya geçiveriyor. Ancak yapılan çalışmalar, şiddet içerikli olayların sadece küçük bir bölümünde akıl sağlığının etkisi olduğunu gösteriyor.

Aksine bu durum şu çıplak gerçeği rahatlıkla örtüyor: Amerika Birleşik Devletleri, burada birçok kişinin görmezden gelmeye veya reddetmeye çalıştığı uzun ve utanç verici bir beyaz üstünlükçülük ve ırkçı şiddet tarihine sahip. Nitekim ulusun kökeni, beyaz insanların hükmetmek ve kontrol etmek için var olduğu fikri üzerine bina edilmiştir.

Üstünlük halini savunmak için şiddete ihtiyaç duyulduğundaysa, bu ister köleliği sürdürmek için savaşa girmek olsun, ister yerli halkların etnik temizliği ya da başarısız "Yeniden Yapılanma" dönemini takip eden yıllarda binlerce siyahinin linç edilmesi olsun, bu işleri yapmaya can atan çok fazla istekli çıkmıştır.

11 Eylül saldırılarından bu yana geçen yıllarda FBI gibi kuruluşların ağırlıklı ilgi odağı yabancı, İslami teröre karşı koymak oldu. Bununla birlikte eldeki veriler, her daim beyaz üstünlük yanlıları tarafından gerçekleştirilen yerli terörün, çok daha fazla ölümcül bir şiddet kaynağı olduğunu gösteriyor.

ABD'de nefret suçlarını izleyen ulusal bir kurum olan İftira ve İnkarla Mücadele Birliği (ADL), ülkenin en kötü yerli terör hadisesi olmayı sürdüren, 1995'te genç ve beyaz Timothy McVeigh'in Oklahoma şehri federal binasını havaya uçurması olayından bu yana geçen zaman zarfında 2018'in radikal sağcılar tarafından en çok cinayetin işlendiği yıl olduğunu açıklamıştı. The Atlantic dergisi de son 10 yılda aşırılıkçılıkla bağlantılı cinayetlerin yaklaşık 4'te üçünün yerli sağ kanat aşırılıkçılar, 4'te birininse İslamcı aşırılıkçılar tarafından işlendiğine dikkati çekmişti.

Yeni Zelanda'daki camilere mart ayında düzenlenen -ve El Paso saldırısı zanlısının da övdüğü- saldırılarda 50 Müslüman'ın öldürülmesinden sonra ABD Başkanı'nın savunduğu gibi küresel ya da ulusal ölçekte beyaz aşırılıkçılık sorunu olmadığını iddia etmek, tam da FBI Başkanı Christopher Wray’e ve Donald Trump'a göre.

Gerçekteyse, kendilerinin de size söyleyeceği üzere, Charlottesville'de ölümcül şiddete neden olan, Daily Stormer gibi web sitelerinin forumlarını işgal eden ya da Washington eyaletinin kuzeydoğusunda "Amerikan Tabyası" adı altında silah depolayan beyaz üstünlükçüler, Trump gibi bir başkana sahip olmaktan cesaret buluyor. Trump’ın göçmen "istilası" gibi söylemlerinin çoğu, bu tür grupların dedikleriyle paralellik gösteriyor.

 

 

Birçokları için ırk hakkında konuşmak zor görünüyor. Geçen hafta sonu El Paso'ya uçak seyahatim sırasında, Başkan'ın destekçisi olduğunu ve tekrar ona oy vereceğini söyleyen El Pasolu beyaz bir kadınla yan yana oturmuştum.

Bana, Demokrat adayların televizyon tartışmalarından bazılarını izlediğini ve Kamala Harris'in performansından etkilendiğini anlattı. Kaliforniya Senatörü Harris'e bir tür kölelik tazminatına desteğini dile getirdiği için asla oy veremeyeceğini de ifade etti. Ben de "Maddi tazminat meselesini içermese dahi, Amerika'nın refahının ve küresel hakimiyetinin büyük ölçüde köle iş gücünün bir sonucu olması göz önünde bulundurulduğunda böyle bir konunun konuşulması ülke için iyi olmaz mıydı?" diye sordum.

Kadın yolcu kitabına dönmeden önce "Babalarımızın günahlarından dolayı hepimiz mi sorumlu olacağız?" dedi. “Ne kadar geriye gitmek istersiniz?”

Amerikalıların hepsinin ırkçılık ya da beyaz üstünlükçülük hakkında konuşmak istemediği doğru değil. Bu tür konuşmalardan kaçınanlar büyük ölçüde beyaz Amerikalılar.

Donald Trump saygılarını sunmak üzere çarşamba günü El Paso'ya uçmuşken, 2020 ABD başkanlık seçimlerinde Trump'a meydan okumak isteyen New Jersey'den Afrika kökenli Amerikalı senatör Cory Booker ise nefret, ırkçılık ve şiddet üzerine bir konuşma yaptı. Booker konuşmasını 4 yıl önce saldırıya uğrayan, yerel halkın Mother Emanuel (Emanuel Ana) olarak adlandırdığı Charleston'daki kilisede gerçekleştirdi.

Booker, “Amerikan tarihimizde beyaz üstünlük her zaman için bir sorun olmuştur, görünürde olmadığı zamanlardaysa yüzeyin hemen altında gizlenmiştir” dedi.

Bu adaletsizlikler karşısında sessiz kalmak bir seçimdir. Pasif kalmaksa suça ortak olmaktır. Nefreti görmezden gelmek, onu güçlendirmek demektir. Bu kolaycılık hoşgörüyü sahte bir erdem haline getirir.

Booker, “Beyaz üstünlük, tehlikeli ve ölümcül terör eylemlerinde kendisini açıkça gösterdiği kadar, toplumdaki varlığını çoğu zaman kasıtlı cehalet ya da  tehlikeli hoşgörü sayesinde idame ettiriyor" diye ekledi.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU