Sudan'da devrimi ateşleyen kadınlardı ama sonra bir kenara itildiler

Ömer Beşir'in alaşağı edilmesinden birkaç ay sonra erkek egemen siyaset Sudan'a dönüyor

Sudan'da gösterilerin sembolü kadın aktivist Ala Salah'ı resmeden bir duvar yazısı: Özgürlük artık bir heykel değil etten kemikten bir canlı (AFP) 

Kadın bir eylemcinin hatırlardan çıkmayan sureti Sudan'daki devrimin simgesi olmuştu ve göstericilerin çoğu kadındı. Ne var ki aktivistler yeni sistemden neredeyse tamamen dışlanmalarından şikayetçi.

Ömer Beşir, rejiminin 30 yıl boyunca dayanak noktası, ultra-muhafazakar İslamcı güçleri tatmin etmek uğruna kadınları boyunduruk altına almayı amaçlayan bir yığın baskıcı yasayı tedavüle sokmuştu.

Çocuk evliliklerine izin verildi, evlilik içi tecavüz meşrulaştırıldı ve kadınların halka açık alanlarda pantolon giymesi yasaklandı.

Dolayısıyla, Aralık 2018'de başkenti sarsarak başlayan ve nihayetinde Beşir'in 11 Nisan'daki ihracıyla taçlanan kitlesel protestolara katılanların çoğunun kadın olması belki de şaşırtıcı değildi.

Fakat aktivistlere göre siyaset kısa zamanda erkek kulübü olmaya geri döndü. Sivil toplum grupları ve ordu, ülkenin siyasi geleceği konusunda müzakerelere başlarken kadınlar bir kez daha kenara itildi.

Beşir'i alaşağı eden göstericilerin tahminen yüzde 60 ila 70'ini kadınlar oluşturduğu halde, ülkenin geleceğini tartışan siyasi liderler arasında neredeyse hiç kadın yok.

Yüksek gerilimli müzakerelerin bir tarafında takım elbise ve kravatlardan terkip tanıdık formalar, diğer tarafında da kamuflaj üniformaları bulunuyor.

"Peki, kadınlar nerede?" diye muzipçe soruyor protestoları organize eden grup Sudan Meslek Odaları Birliği’nin (SPA) üst düzey yetkililerinden Sara Abdulcelil.

Son 30 yıldır kadınlar siyasette görünmezdi ve bu tarz örgütlerin tepesinde kadınlar yoktu.

Kadın aktivistler Sudan’ın demokratik hareketinde kadın lider eksikliğinin bir "eşitlik uğruna eşitlik" meselesinden ibaret olmadığını da belirterek bu eksikliğin hem dönüşümün kalitesini hem de nihayetinde devrimin başarısını etkilediğini dile getirdi.

Beşir yönetiminin çöküşünü, sivil gruplar ve ordu arasında gücün paylaşılması konusunda anlaşmaya varmayı hedefleyen müzakereler izledi.

Ama kısmen müzakere masasına oturan erkeklerin devrimi ateşleyen göstericileri doğru şekilde yansıtmamalarından ötürü sivil gruplar kendilerini şiddetli münakaşaların içinde buldu.

Müzakerelere katılan çok sayıdaki sivilden sadece bir tanesi, Merve Hamad el-Nil, kadın ve o da pek tanınan biri değil.

Sivil grupların liderliğini üstlenen Özgürlük ve Değişim Güçleri'nin, temsilcisi olduğu göstericilere kıyasla ülkedeki cunta yönetimine taviz vermeye daha yatkın olduğu yönünde eleştiriler de mevcut.

Afrika Boynuzu Stratejik Kadın Girişimi (Strategic Initiative for Women in the Horn of Africa) bölgesel başkanı Hala el-Harib, "Çeşitliliğin olmaması müzakerelere katılan ekibi aşırı derecede dar görüşlü yapıyor. Bu ekibin devrimci güçleri temsil eden bir çözüm yoluyla çıkagelmesi beklenemez" dedi.

Sudan halkı adına şu anda pazarlık yapan siyasi partilerin büyük kısmı herhangi bir şekilde kadınların yaşadığı zorluklara seslenmiş değil. Dolayısıyla kadınlar da onlara katılmakla ilgilenmiyor.

Sıcak bir Hartum gecesi bir mahalle forumunda, Sudan'ın potansiyel siyasi geleceğinin ön gösterimini bulabilirsiniz.

28 yaşındaki eski eczacı/yeni devrim lideri Samahir Mübarek, Sudan bayraklarıyla donatılmış bir sahnede konuşma yapıyor.

Sudan’ın siyasi geleceği üzerine müzakerelerin uzayıp gitmesinin bir raddeye kadar sebebi, askeri cuntanın yeni kurulacak hükümet üzerinde kontrol talep etmekle kalmayıp işlediği öne sürülen suçlara dair, ki bunların arasında 100 kişinin ölümüyle sonuçlanan 3 Haziran katliamı ve Darfur soykırımı sırasında gerçekleştiği ileri sürülen suçların kayıtları da var, dokunulmazlık istemesi.

Sivil müzakereciler bu talepleri kabul etmeye istekli olabilir ama birçok protestocu değil. Mübarek, Sudan'ın yeni açılan siyasi döneminde en öne çıkan yüzlerden biri ve siyaset alanında kariyer yapmayı düşünüyor.

"Yeni bir demokratik döneme girdiğimizi umuyorum. Siyasi partilerin daha fazla insanı içlerine alarak yeniden örgütlenmesi gerek ve görüşlerini temsil etmediğiniz takdirde kadınların oylarını almanızın hiçbir yolu yok" diyor.

 

 

Mübarek'in hatırladığı kadarıyla ilk kez o gece konuşmacıların çoğu kadındı.Mübarek konuşmalarını ayrıntılı olarak planlamaktansa karşısındaki kitlenin enerjisinden beslenmeyi tercih ediyor.

"İçgüdülerime güveniyorum" diyen Mübarek, “Genetik olduğunu düşünüyorum çünkü annem de iyi konuşmacıdır” diye devam ediyor.

Mübarek, partileri katılımcılıkları için ödüllendiren yeni bir demokratik çağda kadınların siyasi liderlik konumlarına yükselmesinin doğal yollardan gerçekleşeceğine inanıyor. Ama başkaları daha doğrudan bir yaklaşımı benimsiyor.

Cumartesi günü SPA'nın merkez binası önünde toplanan, çoğunluğu kadın protestocular ülkenin siyasi geleceğinde daha fazla söz hakkı talep etmişti.

Beyaz cellabiyeleri (bir tür geleneksel Sudan cübbesi çn.) içinde Mübarek'in konuşmasını dinleyen birkaç yüz adam da var. İnce plastik sandalyeler üstünde cübbeli adamlar bir tarafta, bir avuç kadın da diğer tarafta oturuyor. Bu hali vakti yerinde mahalle eskiden Beşir ve rejiminin sadık bir destekçisiydi ancak konuşmasını bitiren Mübarek kendini hayranlardan oluşan bir kalabalığın ortasında buluyor.

Bir grup oğlan çocuğu mahallenin nasıl dönüşüp artık devrimi desteklediğini anlatırken bir kadın ertesi gün gerçekleşecek kitle gösterilerinin ayrıntılarıyla ilgili soru soruyor.

Mübarek, Beşir döneminde Sudan'ın büyük oranda yok edilmiş kadın liderlerinin dirilişini temsil ediyor gibi görünüyor. Sudan'ın belki de en büyük feminist idolü, 1932'de doğan, 1965'te ülkenin ilk kadın milletvekili olan ve 2017'de Londra'da hayatını kaybeden sosyalist yazar ve düşünür Fatma Ahmed İbrahim.

Sudanlı protestocular, üzerinde İbrahim'in yüzü ve "Fatma Annemiz" sloganı bulunan pankartlarla İbrahim'e saygı gösterisinde bulunmuştu. Grafiti sanatçıları yazarın resmini Hartum'un yıkılan duvarlarına çizmişti.

Eski gazetecinin meslektaşı ve Sudan kadın hakları tarihçisi Fatma el-Celil İbrahim'in "lisedeyken bile kararlı ve güçlü" olduğunu söyledi.

İbrahim, Sudan'ın baskıcı kültürel ve yasal kurallarının kimisine meydan okumuş, Sudan'daki kadın haklarını başka ülkelerle karşılaştırdığı çok okunan bir dergi çıkarmıştı. Fakat Elgalil'e göre İbrahim, kademeli bir değişim için çalışmayı tercih ederek ülkenin baskıcı kaidelerinin hepsine bir anda meydan okumadı.

El-Celil, İbrahim'in yöntemlerini açıklarken “Esnek olmaya mecbursun” diyor.

El-Celil konuşurken Sudanlı feministlerin kuşakları arasındaki boşluk da ortaya çıkıyor. El-celil 84 yaşındayken torunu Zeynep 17 yaşında. Zeynep büyükannesinin konuşmasını dinlerken amaçlarını kabul ediyor ama kademeli adımlarla çalışma yaklaşımına karşı çıkıyor.

"Bu rejimde büyüyüp mücadele ederken bir yandan topluma uyum sağlamak zorundaydılar" diyen Zeynep, “Ama bizim için bu ortam her zaman fazlasıyla baskıcı oldu" diye ekliyor. 

Zeynep 15 yaşında evlendirilen bir arkadaşının hikayesini ve başka bir arkadaşının kuzenine 12 yaşında tecavüz edildiğini anlatıyor. Sudanlı feminist idol İbrahim gibi adım adım ilerlemek yerine genç kadınlar protestolar sırasında kadın haklarının baştan aşağı yenilenmesini talep ediyor.

Öfkemiz ve mücadele edeceğimiz gerçeğini onun kuşağı garipsiyor çünkü onlar adım adım ilerleyerek hedeflerine ulaştı, bizse 'Savaşmak istiyoruz' diyoruz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

https://www.independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU