Vizyonda bu hafta: Gençlerin dikkatini çekecek keyifli bir animasyon; “Luis ve Uzaylı Dostları”

Mehmet Erduğan Independent Türkçe için vizyondaki filmleri yazdı

Üç boyutlu (3D) animasyon alanında uzman olan Akademi Ödüllü Lauenstein isimli Alman ikiz kardeşlerin ilk uzun metrajlı animasyon filmleri "Luis ve Uzaylı Dostları (Luis & the Aliens)"ın film afişinden bir kare

Günümüz dünyasI, insanlık tarihinin teknolojiye entegrasyonu konusunda bir dönüm noktasında. Her sektörün kendi alanıyla ilgili hayata geçirdiği tüm teknolojik gelişmeler belki de kısa süre önce hayal bile edemeyeceğimiz bir yeni yaşama doğru evirilmemizi zorunlu kılıyor.

Yapay zekanın günlük hayatımıza kadar indirgenmiş olması kullandığımız akıllı cihazlar ve giyilebilir teknolojiler bize gün be gün üst seviye yetenekler kazandırmış durumda.

Teknolojinin hızla geliştiği bir dünyada insan, kendisini eğlendiren ya da ruhen besleyen şeylerde de böylesi bir yenilik bekliyor.

Canlı Aksiyon (Live action), Sanal Gerçeklik (VR-Virtual reality) ve Artırılmış Gerçeklik (AR-Augmented reality) teknolojilerinin harmanlanarak hiper gerçekçi bir yaklaşımla yeniden çekilen Aslan Kral (The Lion King), bundan sonra çekilecek tüm animasyon filmlerinin teknolojisini kıyaslayacağımız, türünün çıtasını oldukça yükseğe çıkaran bir emsal olacak.

Sinema dünyasında animasyon endüstrisinin devleşen bir ekonomi haline geldiğini kabul etmek gerek. Ayrıca animasyonun dünyanın en etkili kitle iletişim ve propaganda araçlarından birisi olarak kabul edildiği de bir gerçek.

Subliminal mesajların en çok yerleştirildiği tür olduğunu da düşününce hem çocukların hem de yeri geldiğinde yetişkinlerin severek izlediği bu türe ait pek çok filmin insanlığı geleceğe hazırladığını ya da bize gelecekten haber verdiğini düşünmek sanırım hayalperest bir tespit olmayacak.

Gençlerin dikkatini çekecek keyifli bir animasyon; “Luis ve Uzaylı Dostları”

Yönetmen: Christoph Lauenstein, Wolfgang Lauenstein / Oyuncular: Callum Maloney, Dermot Magennis, Lucy Carolan, Eoin Daly, Orlando Leyba, Joey Guila, Will Forte, Lea Thompson, Simon Torl / 84 dakika


Luis ve Uzaylı Dostları (Luis & the Aliens), üç boyutlu (3D) animasyon alanında uzman Akademi Ödüllü Lauenstein kardeşlerin ilk uzun metrajlı animasyonu. 

Alman ikizler, klasik ve kil yapımı kukla ile bilgisayar teknolojisini birleştirerek kendilerine özgü bir stil yaratmış durumda.  


Luis ve Uzaylı Dostları, yetişkinler için değilse de 10 yaşın altındaki çocukların keyifle seyredebileceği bir animasyon olarak karşımıza çıkıyor.

Çılgın Hırsız (Despicable Me) serisi ile animasyon dünyasına giren, yaramaz Minyonlara öykünerek kendi yaramaz canavarlarını yaratmaya başlayan animatörler furyasına Lauenstein kardeşler de katıldı. 


Pixar, Walt Disney ve DreamWorks gibi dünyanın en iyi animasyon stüdyolarında üretilen karakterlere alternatif olabilecek, banyo oyuncaklarına benzeyen Wabo, Mog ve Nag isimli dünya dışı bu üç yabancı, renkli görüntüleriyle filmin hikâyesine eğlence katıyor.
  

Erken yaşta büyümek

Annesinin ölümüyle baş etmek zorunda kalan, dünya dışı yaşamlara takıntılı “Ufolog” babasının meşguliyeti nedeniyle görmezden gelinen Luis pek de arkadaşı olmayan yalnız bir çocuktur.


Öyle ki ona sürpriz yapacak kimsesi olmadığı için yeni yaşını kutlayacağı gün, doğum günü pastasını bile kendisi hazırlar. 


Bir taraftan okul hayatına devam eden, diğer taraftan evi ve babasını idare eden Luis, içinde olduğu bu hayat yüzünden çocukluğunu yaşayamadan erken yaşta büyümek durumunda kalan çocuklardandır.


Üstelik artık tek derdi de bu değildir. Okul müdürünün gelişiminden ve ev hayatından endişe duyduğu Luis’in adı, çocuk hizmetleri yetkililerin müdahalesini gerektiren “sorunlu çocuklar” listesinde üst sıraya yazılmıştır.

Okul müdürü, konusunda uzman bir rehber danışmanla birlikte çocuğun yaşam koşullarını yerinde gözlemlemek üzere eve geleceklerini söyleyince Luis için işler düşündüğünden daha ciddi bir hâl alır. 


Masaj minderi avı

Bu sırada dünya dışı evrende yaşamlarını sürdüren, rengarenk bir topluluğun fertleri Wabo, Mog ve Nag bir alışveriş kanalında gördükleri masaj minderini bulmak için Dünya’ya doğru yolculuğa çıkarlar.


Tesadüf budur ki, uzay gemisi, Luis’in evine çok yakın bir tarlaya iniş yapar. Evdeki cihazların verdiği sinyallerden ve gökyüzünde gördüğü hareketlerden olağan dışı bir şeyler olduğunu anlayan Luis, ne olduğunu görmek için evine yakın olan araziye doğru koşar.
 


Mahalledeki herkesin normal biri olmadığını düşündüğü Ufolog babasının uzun zamandır peşinde olduğu bu yabancıların gerçek olduğuna ilk anda inanamasa da başlarının biraz dertte olduğunu gözlemlediği bu yaratıklara yardım etmek ister.


İlk önce uzay araçlarını saklar, sonra onları göz önünde olmamaları için gizlice komşularının evine sokar.


Luis’in ilk başta tehlikeli olabileceklerini düşündüğü, eğlenceyi seven ve bir saç teli ile şekil değiştiren bu yaratıklar ile telaşlı yakınlaşması onlarla arkadaş olmasını sağlar.


Ancak girdikleri evin hizmetçisi bir anda ortaya çıkınca ve üzerine okul müdürü ile rehber danışman evlerine gelince işler kontrolden çıkar.


Nezih bir Amerikan mahallesindeki Amish ahırları, sarı okul otobüsleri, Converse giyen çocuklar, iyi döşenmiş bir evde çalışan Meksikalı bir hizmetçi ile ülkenin Ortabatı demografik kodlamasını yapan animasyonda, ihmal edilmiş bir çocuğun otorite figürleriyle çatışmasını anlatılıyor. 


Varoluşsal sorunlarına çözüm için kendisine yeni bir gezegen arayan Luis’in hikayesinde çocukların anlayabileceği seviyede bir yaşam dersi de vardır.


Oscar kazandıklarına inanmak zor

Doğrusunu söylemek gerekirse bu filme bakarak Lauenstein kardeşlerin 30 yıl önce en iyi animasyon film kategorisinde Oscar kazanmış olmalarına inanmak biraz zor.


O yıldan bugüne sektöre yenilikçi bir bakış getirmek konusunda bir çaba sarf etmemiş gibi görünüyorlar. Ya da “Kısa Metrajlı Film”, onların daha yaratıcı oldukları bir alan da olabilir.


Yine de "Luis ve Uzaylı Dostları filmini beğenmedim" diyemem. Şahsen keyifle seyrettim. Ayrıca büyük animasyon fabrikatörlerinin karşısına bağımsız bir animasyon üreticisi olarak çıkmaları fikrini de sevdim.


Ancak bir Almanya-Lüksemburg-Danimarka ortak yapımı olan bu animasyon, basit hikayesiyle yetişkinleri cezbetmeyebilir ama canlı ve parlak görselleri ve iyi müzikleriyle çocukların bu filmi çok seveceğinden eminim. 

Haftanın diğer filmleri

Geniş Aile Komşu Kızı

Geniş Aile serisinin devam filminin başrollerinde yeniden Ufuk Özkan ve Bülent Çolak yer alıyor. Bir oto yıkama açarak hayatlarına düzen tutturmaya çalışan Cevahir ve Ulvi’nin yolu bir tesadüf eseri, Cevahir’in hâlâ unutamadığı eski sevgilisi Zeynep’le kesişir.

Zeynep, başındaki belayı savmak için Cevahir ve Ulvi’den yardım ister. Zeynep hiç istemediği halde, abisi Katip’in vasiyeti üzerine Nebil’le evlenmek zorundadır. Bu vasiyetin kırılacak tek yanı vardır o da Nebil’in bu evlilikten vazgeçmesidir.

Cevahir ve Ulvi; Muazzez ve Kütük’ün de yardımları ile Zeynep’in uzaktan akrabaları gibi davranarak Nebil’i Zeynep’ten soğutmaya çalışırlar. Nitekim başarırlar fakat Nebil sandıkları kadar sevimli değildir. Nebil, Cevahir ve Ulvi'yi ummadıkları belaların içine sokar.

Hızlı ve Öfkeli: Hobbs ve Shaw

Jason Statham ve Dwayne Johnson'ın rollerine geri döndüğü Fast & Furious Presents: Hobbs & Shaw, Diplomatik Güvenlik Ajanı Luke Hobbs ve Deckard Shaw'ın filmin antagonisti Brixton'a karşı ittifak kurmasını ve mücadele etmesini konu ediniyor. 

Brixton rolünde seyirci karşısına usta aktör Idris Elba çıkıyor.

Hobbs, sadık bir kanun adamıdır. Shaw ise kanunsuz bir kaçak. Shaw, Hobbs’a suikast yapmaya kalkışmıştır. Hobbs, Shaw’u hapse göndermiştir. Hobbs Amerikalı, Shaw ise İngiliz’dir. Görünürde bu iki adam hiçbir ortak noktası olmayan birbirine tamamen zıt iki kişidir.

Ancak ikisi de onları karşı karşıya getirse de kendi katı ahlak kurallarıyla çalışır. İkisi de sözel ya da fiziksel bir yüzleşmeden kaçmaz. Birbirlerinden hoşlanmıyor ve birbirlerine güvenmiyor olabilirler ama Hızlı ve Öfkeli, Hobbs ve Shaw’ı sunar.

Bu ezeli düşmanların insanlığı sonsuza dek değiştirebilecek biyolojik, sinsi bir tehdidi durdurmak için birlikte çalışmaktan başka seçenekleri yoktur.

Jinna: Karabasan

Ebru Delibaş'ın yönettiği Jinna: Karabasan, azimli bir gazeteci olan ve Kapadokya'daki eski bir akıl hastanesini araştırmaya başlayan Rüya'nın hikayesini anlatıyor.

Cenk ve Rüya henüz yeni evli bir çifttir. Gazeteci Rüya, doktor eşi Cenk gibi işine fazla aşık ve hırslı kimsedir. Çalıştığı gazete şirketinin genel müdürü Sami tarafından Kapadokya’da eski ve lanetli bir akıl hastanesinin kısa bir süre önce müze olması ile birlikte tekrar eden esrarengiz olaylar nedeniyle kapatılmasının ardındaki sebepleri merak edip haber yapmak ister. Bunun için o hastaneye gizlice gidip haber yapacak gönüllü iki kişi seçer.

Kurada Rüya'nın ve Mehmet’in ismi çıkar. Cenk, Rüya'nın bu tehlikeli göreve gitmesini hiç istemese de işine aşık bu genç kadını vazgeçiremez. Müzeye vardıklarında perdenin ardında kalan sır çözülür, ancak büyük bir lanet peşlerine düşmüştür. Arkalarında üç ceset bırakıp kaçmak zorundadırlar.

Ölü Yatırım

Anıl Çelik ile Serkan Dağlı'nın başrollerini paylaştığı Ölü Yatırım, mezarcılıkla uğraşan iki uçarı kardeşin başlarından geçen absürt olayları anlatıyor.

Yüzleşme

Prömiyeri Berlin Film Festivali'nde gerçekleşen, François Ozon’un yeni filmi By the Grace of God (Grâce à Dieu), Katolik ruhbanlarının pedofili vakalarına,  istismara maruz kalmış kişiler açısından bakan bir dramı konu ediniyor.

Gerçek bir olaydan yola çıkan film, günümüzde, üç yetişkin adamı izliyor: Alexandre, François ve Gilles.

Çocukluklarında kendilerini taciz eden rahibin hâlâ çocuklarla çalıştığını ve kiliseden uyarı bile almadığını öğrenen bu üç yaralı ruh kendi anılarının da yüzeye çıkmasıyla “suskunluğun yükü”nden kurtulmaya karar veriyorlar.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU