Suriye'nin kuzeyindeki kampta tutulan IŞİD'li eşi Huda: Çaresizlik beni dört koldan sarıyor

Suriye'deki el-Havl Kampı'nda tutulan IŞİD'li militanların eşleri ve çocuklarının sayısı bin 453'e ulaştı

Suriye’nin kuzeydoğusundaki el-Havl Mülteci Kampı, Suriye Demokratik Güçleri tarafından kontrol ediliyor / Fotoğraf: AFP

30 yaşındaki Huda 2015 yılının ortasında, küçük kızı ile birlikte Kazablanka'dan İstanbul’a oradan da Suriye ile sınır olan Kilis’e gitti. Öncüpınar Sınır Kapısı’ndan gizlice geçen Huda, 3 gün süren yolcuğun ardından IŞİD'İn kontrolü altında olan Rakka’ya ulaştı.

Huda, “Ebubekir Bağdadi’nin kendini örgüt lideri olarak açıklamasının ardından, eşim onların saflarında çatışmaya gitti” dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Eşinin örgütle ilişkisinin farkında olmadığını söyleyen Huda, gitme kararını ailesine açıkladığında, anne ve babasının şiddetle karşı çıktığını, fakat eşiyle gitmek zorunda olduğunu söylediğini ifade etti.

Eşinin 2017 yılının başlarında Rakka’daki çatışmalarda ölmesinin ardından bir IŞİD militanının kendisiyle evlenmek istediğini ifade eden Huda, “Onlara kimseyle evlenmek istemediğimi, evime dönmek istediğimi söyledim” dedi.

Huda ve kamptaki diğer kadınlar, örgütün kontrolü altındaki bölgelerde korku içinde yaşadıklarını ifade etti.

“Çaresizlik beni dört bir koldan sarıyor”

Huda, örgütün diğer kadınları gibi ülkesine dönmek için vizesini beklediğini ifade ederek, “Annemi, kardeşlerimi ve ailemi çok özledim. Evimi özledim. Duygularımı nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Çaresizlik beni dört bir koldan sarıyor” ifadelerini kullandı.

Kamptaki toplam Arap göçmen ve çocuklarının sayısı bin 453’e ulaştı. Araplar dışında listenin başında 582 ile Faslı kadınlar yer alıyor. Daha sonra bunu, 377 kadın ve çocuk ile Mısır, 251 ile Tunus, 98 ile Cezayir, 56 ile Somali, 29 ile Lübnan, 24 ile Sudan, 11 ile Libya ve 8 ile Filistin izliyor. Ayrıca Yemen’den 8 ve Körfez ülkelerinden de 9 kadın ve çocuk bulunuyor.

Bazı kadınlar konuşmayı reddederken, bazıları ise kendilerinin ve eşlerinin nasıl IŞİD kurbanı olduğunu anlattı. Bu kadınlardan biri de 30 yaşındaki Sudanlı Sündüs.

Sündüs: O gün ölmeyi diledim

Sündüs, terör bağları olduğu suçlamasıyla kötü muamele gördüğünü ifade ederek, birkaç gün önce iğne battığı için kamptaki hastaneye gittiğini ve personelin kendisine geç müdahale ettiğini söyledi. Sündüs, “Acil müdahale ve cerrahi operasyon gerekmesine rağmen bekleme odasında bir saat kaldım. O gün ölmeyi diledim” diye konuştu.

Çadır içindeki suyun kirli olduğunu söyleyen Sündüs, “Suyun içinde kırmızı ve beyaz solucanlar var ve su, toprak rengi. Çok tuzlu olduğu için içemiyoruz” diye konuştu.

Türkiye’de yaşarken bir turizm firmasında çalışan Mısırlı bir gençle tanıştığını söyleyen Sündüs, gencin kendisine IŞİD bölgelerinde yaşamak için Suriye’ye seyahat edeceğini haber verdiğini belirtti. Genç ile evlendiğini söyleyen Sündüs, gencin Suriye’ye ulaşmasından bir ay sonra yanına gitmesi konusunda anlaştıklarını ifade etti.

Yasadışı yollarla Suriye’ye gelen genç, ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonunun düzenlediği hava saldırısında hayatını kaybetti. Sündüs, “Onu sevdim, ama ben gelmeden önce öldü. Benim için büyük bir şok oldu. Ne yapacağımı bilemedim” dedi.

Küçük bir odada her biri birden fazla çocuğa sahip 30’dan fazla kadın ile birlikte yaşadığını söyleyen Sündüs, “Tuvalet küçüktü, banyo yoktu ve bulaşıcı hastalıklar herkese bulaşmıştı” ifadelerini kullandı.

Örgüt kamplarını ölüm kamplarına benzeten Sündüs, kadın ve çocukların oradan çıkmasına izin vermediklerini belirterek, “Ailemle iletişim kurmam yasak. Başlarda öldüğümü zannediyorlardı. Kısa bir süre sonra bir Körfez ülkelerinden gelen bir militan benimle evlenmek istedi. Çıkmak için kabul ettim” dedi.

İkinci evliliği sadece 1 ay 20 gün süren Sündüs, eşinin öldürüldüğünü ve küçük bir çocukla yalnız kaldığını ifade ederek, “Yetersiz besleniyordu. Onu hastaneye götürdüm. Ancak zayıf olduğu için iğne vurulamıyor, bu yüzden tedavisi yavaş ilerliyordu. Hastalar, yüksek sıcaklıklardan şikayet ediyor ve iyileşemiyordu” diye konuştu.

Sudanlı yetkililerin kendisinin ve çocuğunun memleketine dönmesine izin vermesini bekleyen Sündüs, “Burada yaşam dayanılmaz. Yaz güneşi vuruyor ve gerçek şu ki burası kapalı bir askeri kamp. Sudanlı bir diplomat kampı ziyaret etti ve Sudanlılarla görüştü. Prosedürlerinin kolay olmadığını ve biraz zaman alabileceğini söyledi” dedi.

32 yaşındaki Tunus vatandaşı Afra, 2014 yılında eşi ve 4 çocuğuyla Türkiye üzerinden Suriye halkına yardım sağlama amacıyla geldiğini söyledi. Ancak bugün kaldığı el-Havl kampında, IŞİD'in yalan propagandalarını anlatıyor.

Bağoz’daki askeri operasyonun ardından on binlerce kadın ve çocuk gibi Afra ve çocukları da el-Havl kampına nakledildi. Erkekler ise IŞİD üyesi olduğu şüphesiyle sorguya çekildi.

Afra, eşi ile 2010 yılında liseden mezun olduktan sonra evlendiğini ve normal bir yaşam sürdüğünü belirterek, eşinin bir pazar günü eve gelerek imamın Suriye’de ve Irak’ta Allah için savaşmaktan bahsettiğini söyledi. Eşinin konuşmadan etkilendiğini söyleyen Afra, Suriye halkına yardım için oraya gitmeye karar verdiklerini belirterek, çocuklarının Suriye’deyken eğitim almadığını ve okula gitmediğini ifade etti.

Irak sınırından 30 kilometre uzaklıktaki, 45 derece çöl sıcağının bulunduğu kamptaki kadınlar, uluslararası örgütlerden, Dünya Gıda Programı’nın sunduğu gıdalardan ve ABD’li örgütlerin yardımlarından alabilmek için uzun sıralar bekliyor. Sıradaki kadınlar arasında hamile ya da yeni doğum yapan kadınlar da bulunuyor.

Afra ve diğer kadınlar, eşlerinin sorgusunun bitmesini ve ülkelerinin elçiliklerinden eve dönmek için cevap bekliyor.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat'tan Independent Türkçe için çeviren: Zeynep Kansu

DAHA FAZLA HABER OKU