1071 akademisyenden Anayasa Mahkemesi’nin meslektaşları için verdiği karara karşı bildiri

AYM, 10 akademisyenin hakkının ihlal edildiğine hükmetmişti

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden 1071 akademisyen, barış bildirisine imza atan meslektaşları hakkında açılan davalar nedeniyle hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) karşı tepki gösteren bir bildiriye imza attı.

Bildiride şu ifadeler kullanıldı:

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sözde “barış bildirisi” adı altında terör örgütü propagandası yapan bazı akademisyenlerin ceza almalarını “hak ihlali” gören Anayasa Mahkemesi skandal bir karara imza atmıştır.  Bu karar şehit ve gazilerimizin hatırasını zedelemiş, maşeri vicdanı yaralamıştır. Terörle mücadele ettiği için devleti suçlayan açıklamalar yapmak dünyanın hiçbir ülkesinde ifade özgürlüğü olarak değerlendirilmez. Bu kararın, terör örgütlerine karşı etkin operasyonların gerçekleştirildiği bir dönemde alınması ise ayrıca dikkat çekicidir.

İmzası bulunan biz akademisyenler, terörle mücadeleyi sekteye uğratmayı ve ülkemizi karalamayı amaçlayan her türlü kurum, organizasyon ve inisiyatifin karşısında olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi beyan ediyoruz. Türk milleti adına karar vermekle yetkili kılınan Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının adalete ve kamu vicdanına aykırı olmaması gerektiğine inanıyor, bu yanlış kararda imzası bulunanları kınıyoruz.

3 üniversitenin öncülüğünde

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, İstanbul Aydın Üniversitesi ve Medeniyet Üniversitesi yönetimleri, barış bildirisine imza atan akademisyenler hakkında açılan davalar nedeniyle hak ihlali kararı veren AYM'ye karşı imza kampanyası başlatmak için harekete geçmişti. 1017 akademisyenin imzaladığı söz konusu bildiri, üç rektörlük tarafından kaleme alınan metin ile aynı. 

İstanbul Üniversitesi de AYM'ye tepkili: Terör 

Öte yandan bugün İstanbul Üniversitesi de AYM’nin kararıyla ilgili bir açıklama yayınladı: 

Anayasa Mahkemesi tarafından verilen karar sonrası yeniden gündeme gelen “sözde barış bildirisi”, yıllardır terör örgütlerine karşı kahramanca mücadele eden güvenlik güçlerimizi suç işlemekle itham etmekten ileri gitmeyen bir sözde manifestodur. İleri demokrasilerin en önemli yapı taşlarından olan insan hakları ve düşünce özgürlüğü kılıfı altında sunulan bu bildiri, başta terörle mücadele konusunda kararlılıkla hareket eden devletimizi ve kahraman güvenlik güçlerimizin giriştikleri mücadeleyi, dünya kamuoyu önünde bir suç olarak göstermekten ibaret bir çabadır. 

Misyonu itibarıyla bilgi ve özgür düşünce üretmenin merkezi olan üniversitelerde görev yapan akademisyenler, terör faaliyetlerine karşı yürütülen bu başarılı operasyonları, “kasıtlı ve planlı bir kıyım, bilinçli sürgün politikası ve bölge halklarına yönelik bir katliam” olarak adlandırarak çok büyük bir gaflet içerisinde hareket etmişlerdir. 

Bu ithamlar, ülkemizde yaşayan her bir yurttaşın güvenli bir şekilde yaşaması için cansiperane mücadele eden kahraman güvenlik güçlerimizin yanında gazilerimizin, bu vatan uğruna canlarını veren şehitlerimizin aziz hatıralarını yaralamaktan öteye gidememiştir. Dolayısıyla bu bildiri, devletimizi dünya kamuoyu önünde karalamaya yönelik bir hareketten ibarettir. Bununla birlikte, “vatandaşlarımızın uğradığı iddia edilen maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesi için ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin davet edilmesi ve müzakere koşullarının hazırlanması talepleri”, ülkemizin bağımsızlığını tehlikeye atacak bir vehamettir. 

Unutulmasın ki, İstanbul Üniversitesi başta olmak üzere ülkemizin bütün güzide üniversiteleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına halel getirmeyecek fikirlerin özgürce savunulduğu yerlerdir. Bu doğrultuda dünyanın hiçbir yerinde terörle mücadele eden bir devleti suçlayan açıklamalar yapmak ifade özgürlüğü şemsiyesi altında kabul edilemez. Devletimizin kararlı duruşu ve yapmış olduğu operasyonlar sonrasında iyice zayıflayan terör örgütünü meşrulaştırmak ve devleti suçlu duruma düşürmek için kaleme alınmış bu sözde bildiri, ileri demokrasilerin temel taşlarından olan düşünce özgürlüğü ile bağdaştırılamayacağı gibi maşeri vicdanı yaralamaktan öteye gidememektedir. 

Bu vesile ile İstanbul Üniversitesi olarak, büyük bir kararlılıkla yürütülen terörle mücadeleyi sekteye uğratmak ve dünya kamuoyu önünde ülkemizi karalamak isteyenlerin karşısında olduğumuzu ve olacağımızı beyan ederiz.

AYM kararı

Anayasa Mahkemesi (AYM), "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" adıyla hazırlanan metne imza atan 10 akademisyenin, terör örgütü propagandası yapma iddiasıyla cezalandırıldıkları gerekçesiyle yaptıkları bireysel başvuruda hak ihlali kararı vermişti. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, ihlalin ortadan kaldırılması ve yeniden yargılama yapılması için karar örneğinin yerel mahkemelere gönderilmesine, başvuruculara 9 bin lira tazminat ödenmesine de hükmetmişti.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU