Köşe yazarları Lozan Antlaşması'nın 96. yıldönümünde ne yazdı?

Sabah, Habertürk, Yeni Şafak köşe yazarları Lozan Barış Antlaşmasını değerlendirdi

Fotoğraf: Wikipedia

Lozan Barış Antlaşması'nın 96. yıl dönümünde köşe yazarları antlaşma hakkında makaleler kaleme aldı.

Sabah gazetesi baş yazarı Mehmet Barlas, Habertürk yazarı Murat Bardakçı ve Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Lozan antlaşması ile ilgili farklı bakış açıları öne sürdü.

Sabah gazetesinden Mehmet Barlas "Lozan’ı hâlâ kutsuyoruz ama Lozan’dan bu yana her şey çok değişti" başlıklı yazısında "Dış siyasette hiçbir şeyin ebedi olmadığını hatırlamak gerekli" yorumu yaptı.

Barlas, Lozan'ı Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu belgeleyen en önemli uluslararası hukuki metin olarak nitelemekle birlikte bugünün dünyasından bakıldığında anlaşmadan geriye fazla bir şey kalmadığı görüşünü savundu:

Osmanlı'nın topraklarını paylaşıp kukla devletler kurduranlar da, değiştiler. O zaman İsrail yoktu, şimdi var. O zaman Amerika içine kapanmaya karar vermişti. Şimdi ise kabuğuna sığamıyor. Her yerde ve özellikle Ortadoğu'da fazlasıyla var. Ayrıca PKK falan da var Ortadoğu'da. Tabii ki bizi bundan sonrası daha fazla ilgilendiriyor. Örneğin Suriye'nin geleceğinde ne tür gelişmeler olacak acaba? Amerika Fırat'ın doğusundan çekilecek mi? Ya da bie Güvenli Bölge kurulması için Türkiye bu bölgeye müdahale mi edecek. (...)  Özellikle dış siyasette hiçbir şey ebedi değildir. Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerin geçirdiği aşamalar gözden geçirilince, bu söylediğimizin doğruluğu daha iyi görülür. Ancakbağımsızlık ve egemenlik hakları gibi kavramlar her dönemde çok değerlidirler. Bunlar da zamana göre farklı ölçülerde değerlendirilseler bile, bir ülkenin bağımsız olması ile sömürge olması asla aynı şey değildir. Lozan'ın yıldönümü bana bunları düşündürdü.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tarih ile ilgili yazılar kaleme alan Habertürk yazarı Murat Bardakçı, "Lozan" başlıklı yazısında Lozan antlaşmasının küçümsendiğini, kimi kesimler tarafından yerden yere vurulduğunu belirtti.

Bardakçı, Lozan Barış Antlaşması'na büyük harbin mağlubu ama İstiklâl Harbi’nin galibi sıfatıyla gidildiğini anımsattı, son zafer ile birlikte çizilen sınırların meşrulaştırılması maksadıyla masaya oturulduğunu ifade etti:

 

 

Memleketin kurucu babalarının aleyhinde söz edebilmek içn binbir türlü bahane arayışı içersinde Lozan’ı mükemmel br vasıta olarak görmeleridir; hele buna bir de muhaliflik kisvesi altında menfaat temini, “üstad” havalarına bürünme hevesine söylenen yalan-yanlış herşeye inanan safdililer de ilâve edlince, vah Lozan’ın başına gelenlere! (...) Türkiye, Lozan’a fethedip diz çöktürdüğü devletlerden bağlılık yemini almak için gitmedi! Aksine, bizi perişan eden ve imparatorluğumuzun çatır çatır yıkılmasına ve memleketin dört bir tarafının işgale uğramasına sebep olan büyük bir mağlûbiyetin, yani Birinci Dünya Harbi’nin ardından girişip kazandığımız İstiklâl Mücadelesi’nden sonra gittik! Büyük harbin mağlûbu ama İstklâl Harbi’nin galibiydik, Lozan’da masaya bu son zaferimizle çizdiğimiz sınırları meşrulaştırmak maksadıyla oturduk ve meşrulaştırdık…. Yani, İsmet Paşa ve beraberindeki heyet Lozan’da mümkün olan çabanın azamîsini gösterdi ve neticede İstklâl Harbi’nden galip ama son derece yorgun halde, tâkatinin son raddesinde çıkmış olan Türkiye, alabileceği herşeyi aldı!

 

Yeni Şafak'tan İbrahim Karagül ise farklı fikirde.

Karagül "*Yüz yıllık sabır.. *Sevr ile Anadolu’dan sürmek, Lozan’la Avrupa’dan çıkarmak.. *Artık birilerinin bize patronluk yapmasına izin vermeyeceğiz. *Onların kurduğu oyun bitti, biz daha yeni başlıyoruz…"  başlıklı yazısında Türkiye'nin Sevr Antlaşması ile Anadolu'dan sürülmeye çalışıldığını, başarılamayınca Lozan Antlaşması ile Avrupa'dan çıkarıldığını belirtti.

Karagül, Lozan Barış Antlaşması'nın Türkiye'ye hiç yetmediğini ve hiçbir zaman içine sindiremediğini belirtti:

Anadolu’yu merkeze alıp yüzlerce yıl tarih ve coğrafya inşa eden Türkler, tarih dışına itilmeye, siyasi tarihten silinmeye çalışılıyordu. Bölgesel ve küresel iktidar alanından kovuluyor, büyük bir kırılmaya mahkûm ediliyor, sürekli vesayet altında tutulacak mekanizmalara hapsediliyordu. Sevr ile Anadolu’dan sürmeye çalıştılar. Bir Anadolu direnişi bu oyunu bozdu. Başaramadılar. Anadolu’dan süremedik, Avrupa’dan sürelim dediler. Lozan ile Avrupa’dan çıkardılar. Çünkü bu milletin, tarih yapıcı, coğrafya inşa edici siyasi genetiğini biliyorlardı. Sadece Osmanlı’yı dağıtmıyorlardı. Milletimizin bu siyasi genetiğini yok etmeyi, yeniden başlamasının önünü ebediyen kapatmayı planlıyorlardı.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU