Ahmet Taşgetiren: Cumhurbaşkanı öyle bir şey söyledi ki…

“Davutoğlu ve Babacan için söylenen sözlerin bir başka acayip yanı, halen görevde bulunanların kendilerini nasıl hissettikleri ile ilgilidir”

Fotoğraf: AA

Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu için kullandığı “Onlar nasıl bir ihanetin içerisinde olduklarını kendilerinin düşünmesi lazım. Onlar o makamlara kendi layık oldukları için gelmediler, o makamlara getirildiler” şeklindeki ifadeleri eleştirdi.

Taşgetiren, bugünkü köşe yazısında Erdoğan’ın Gelecek Partisi ve DEVA Partisi liderleri için kullandığı ifadeler için “Layık olmadıkları halde, başdanışman, başbakan, bakan yapmak nasıl bir şey? Ülkeyi, ülkenin ekonomisini emanet etmek nasıl bir şey? Dış politikada akıl danışmak nasıl bir şey?” sorularını gündeme getirdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Taşgetiren, şunları yazdı:

Hiç mi sormaz insanlar? Davutoğlu’nun, Babacan’ın şimdi tabii ki isyan ederek seslendirdikleri “Birer hiçtik de niye akıl danıştın, niye dışişlerini, Başbakanlığı emanet ettin, neden 13 yıl ekonomiyi emanet ettin, AB Başmüzakerecisi yaptın?” sorularını…

Davutoğlu ve Babacan için söylenen sözlerin bir başka acayip yanı, halen görevde bulunanların kendilerini nasıl hissettikleri ile ilgilidir. “Layık oldukları için değil, irade ile gelmiş olmak…” Yani O var sadece. Geriye kalanların tamamı onun lütfu keremi sayesinde oradalar. Bunu içselleştirmek ve yarın farklı bir pozisyon almak durumunda olurlarsa “ihanet”le suçlanmayı kabul etmek. Nasıl bir ilişki bu?

Davutoğlu ve Babacan, bugün Ak Parti’nin kendilerinin görevde oldukları dönemi aradığını hatırlatarak haklı olarak soruyorlar: Her şey bir irade ile oluyorsa, neden üstelik Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi ile o irade çok daha keskin hale geldiği halde bir irade ile enflasyon düşürülmüyor, neden iktidar gemisi su alıyor? O iradenin görevlendirdiği kadrolar neden sonuç alamıyor?

Farkında mı bilmem ama sayın Cumhurbaşkanı’nın o ifadeleri bir “kibri” yansıtıyor. Bizzat kendisi, Ak Parti ile kitleler arasına “kibr”in girdiğini defalarca seslendirmiştir. Kibir alt kadrolarda yanlış da, tepelerde yakışan bir özellik mi?

Birlikte yola çıkılan ve çok zor zamanları birlikte göğüsleyen yol arkadaşlarını, bugün farklı bir mecrada memlekete hizmet etmek istedikleri için “ihanet”le suçlamak hoş değil. Yakışık almıyor. Sağlıklı değil. Kayıp psikolojisini, özgüven kaybını, tedirginliği yansıtıyor.

Kendisi de biliyor ki, birlikte yol aldığı insanlar, Gül, Davutoğlu, Babacan, Arınç ve daha birçoğu, kıymetli insanlardı. Onların ürettiği yer yer o “irade” denen şeye itirazı da ihtiva eden “ortak akıl” ile başarılı icraatlar yapıldı.

Belki de yola birlikte çıkılanlardan ayrılıp, yolda farklı saiklerle – belki hesaplarla kervana katılanların zaafında aramak lazım Ak Parti’deki patinajı… Belki de o “irade” denen şey, herkesi “laf dinler” hale getirmiş olmasında aramak lazım.

Hiç şüphesiz o “irade” de önemli. O “irade”nin iyi seçimler yapmış olması, “iyi kadrolarla çalışma” gibi bir özelliğe sahip olması da önemli. Bugün kendi geçmiş seçimlerini - iradelerini sıfıra müncer etmenin anlamı var mı?

 

Karar, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU