İHD raporu: 10 yılda, 63 zırhlı araç çarpmasında, 16’sı çocuk 36 kişi öldü

İnsan Hakları Derneği’nin raporuna göre zırhlı araç çarpması sonucu yaşanan olaylarda yaralanan 85 kişiden bazıları fiziksel kayıplarla yaşamını sürdürmek zorunda

İHD Diyarbakır Şubesi yeni bir rapor açıkladı / Fotoğraf: Independent Türkçe

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, 2008-2018 yılları arasında, “Doğu Ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Zırhlı Araç Çarpması Sonucu Meydana Gelen Yaşam Hakkı İhlalleri Araştırma Raporu”nu açıkladı. 

Diyarbakır’da zırhlı araç kullanımının yaşam hakkı ihlaline yol açtığını söyleyen Zeytun, son 10 yılda bu araçlardan kaynaklanan olayları kamuoyuyla paylaştı. Zeytun’un aktardığına göre: 

Son 10 yılda en az 63 zırhlı araç çarpması olayı gerçekleşti. 63 vakanın sonucunda; 16’sı çocuk ve 6’sı kadın olmak üzere toplamda 36 kişi hayatını kaybetti. 

Bu olaylarda yaralanan 85 kişiden kimileri ise, fiziksel kayıplarla yaşamını sürdürmek durumunda bırakıldı. 

Meydana gelen ölüm ve yaralanmaların, en çok çocuk ve yaşlı yetişkinleri etkilediği görülüyor.


Abdullah Zeytun, raporda “Yaygın bir hâl almış olması nedeniyle araştırma ihtiyacı duyduğumuz zırhlı araç çarpmaları olağan bir kaza mı? Yoksa resmi hata ve ihmallerin bir sonucu mu?” sorularına yanıt aradıklarını söyledi. 

İHD (2).jpg
İHD Diyarbakır Şubesi yeni bir rapor açıkladı / Fotoğraf: Independent Türkçe


Dava konusu olmuş bazı zırhlı araç çapması olaylarında, sanık olarak yargılanan kolluk kuvvetlerinin savunmalarının “hayli ilginç” ve kent trafiğine uyumluluğu tespitine varmak açısından oldukça “ön açıcı” olduğunu söyleyen Zeytun, sanık avukatların yaptığı savunmaları şu şekilde sıraladı: 

 14 Haziran 2017 tarihinde Diyarbakır’ın Lice ilçesinde zırhlı aracın çarparak öldürdüğü Pakize Hazar davasında, olay sırasında zırhlı araçta bulunan bir askerin, ‘Zırhlı araçların patlamaya dayanıklı olan araçtan dışarıdaki sesin kolay kolay duyulmadığını, ancak çok yakında ve yüksek sesle bağırılması durumunda bu sesin duyulacağı’ şeklinde beyanlarda bulunması,

27 Nisan 2016 tarihinde Diyarbakır kent merkezi Gevran Caddesi’nde askeri zırhlı aracın çarparak öldürdüğü 55 yaşındaki Hatun Elhuman davasında, sanık kolluk kuvvetinin avukatı, ‘Söz konusu olayın gerçekleşmesinde müvekkilim kusurlu değildir. Buradaki olay tamamen yayanın ağır kusurundan kaynaklanmaktadır. 2 buçuk metre ön cam yüksekliği olan kirpi aracını kullanan müvekkilimin maktulü görmesi beklenemez. Maktul aracın kör noktasından gelmektedir. Biz ATK raporunu kabul etmiyoruz’ şeklinde yapmış olduğu müdafi savunması,

3 Mayıs 2017 tarihinde Şırnak’ın Silopi ilçesine bağlı Karşıyaka mahallesinde, gece saatlerinde bir evin duvarının delmesi sonucu, 7 yaşındaki Muhammed ve 6 yaşındaki Furkan Yıldırım kardeşlerin ezilerek öldüğü davada, sanık olarak yargılanan kolluk görevlisinin zırhlı araç sürücü belgesine sahip olmadığı, ancak buna rağmen zırhlı aracı kullanmakla görevlendirdiği anlaşılmıştır.

15 Kasım 2015 tarihide Mardin’in Nusaybin ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında Selamet Yeşilmen isimli hamile bir kadın, evinin önünde kobra tipi zırhlı araçtan açılan ateş sonucu vurularak hayatını kaybetti.

19 Şubat 2016 tarihinde Mardin’in Nusaybin ilçesi Çağ Çağ Caddesi üzerinde nöbet tutan zırhlı araçtan açılan ateş sonucu 59 yaşındaki Dılşa Ak isimli kadın vurularak hayatını kaybetti. Olaya ilişkin Valilik tarafından yapılan açıklamada, zırhlı aracın teknik bir arıza nedeniyle ateşleme mekanizması harekete geçtiği belirtildi.

30 Ağustos 2016 tarihinde Van merkez İpekyolu ilçesine bağlı Hacıbekir Mahallesi’nde evinin bahçesinde otururken zırhlı araçtan etrafa açılan ateş sonucu başından vurulan 17 yaşındaki Mustafa Duman isimli çocuk yaşamını yitirdi.

8 Ekim 2016 tarihinde Hakkâri’nin Yüksekova ilçesi çarşı merkezinde devriye görevi yapan Kobra tipi zırhlı araçtan açılan ateş sonucu Aydın Tümen, Serhat Buldan, Rahmi Sefalı ve Nejdet İşözü isimli yurttaşlar yaşamını yitirdi.

 

Zırhlı araç.jpg
Zırhlı araç / Fotoğraf: AA


Abdullah Zeytun, sözlerine şöyle devam etti: 

Bu olayların faillerinin açılan soruşturma ve/veya davalarda az bir ceza alması veya beraat edilmesi sonucu, yargısal süreçlerin adeta bir cezasızlığın tezahürü olarak karşımıza çıkması, aynı zamanda bu olayların faillerini cesaretlendirmekte ve hukuki bir yaptırımla karşı karşıya bulunmayacakları güveni kazandırmaktadır. 

Olaylar böylelikle yaygınlık kazanmakta ve olayların zırhlı araç sürücülerinin kent trafiğinde düzensiz ve keyfi bir tavır içerisinde bulunmalarına yol açmaktadır.


“Yaşam hakkına saygıyı korumaya ve geliştirmeye devam edeceğiz”

İnsan Hakları Derneği Şube Başkanı, çalıştıkları bu raporla amaçlarının yaygın bir hal alan zırhlı araç çarpması vakalarının önlenmesine dair tedbirlerin geliştirilmesini sağlamak olduğunu söyledi: 

Yaşam hakkının kutsal olduğuna inanan ve bunu her fırsatta ifade eden insan hakları savunucuları olarak bizler; Yaşam hakkının tehdit altında olduğu her konu ve durumla ilgili, raporlama ve tespit çalışmalarımızı sürdürerek kamuoyunu bilgilendirmeye ve yaşam hakkına saygıyı korumaya ve geliştirmeye devam edeceğiz.


Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU