Soru: Savaş nasıl ve ne zaman olacak?

Barışı sevenler savaşa hazırlanmayı öğrenmeliler!

Görsel: The Independent 

Geçen ocak ayına kadar, Ukrayna sınırının eteklerindeki büyük Rus yığınağına rağmen birçok uzman, savaş olmayacağı konusunda emindi.

Onların bakış açısına göre gerekli olan tek şey Moskova'yı biraz yatıştırmaktı!

Ancak tüm bu analizler, şimdiye kadar çok sayıda şehri yok eden ve onlarla birlikte on binlerce can alan, her türlü olasılığa açıklığıyla, dünya çapında uzun süre bizimle yaşayacak olan ekonomik ve siyasi dinamikleri ateşleyen bu savaşta ateşlenen ilk kurşun ile sona erdi.


İhtimaller arasında Ortadoğu'da bir savaşın patlak vermesi de var.

Bu son ifade şok edici olabilir, ancak bu olasılığı uzak gören her politikacı kesinlikle tedbirli olma konusunda yanılıyor demektir.

Çünkü en iyi düşünce, böyle bir olasılığın var olduğuna karar vermek ve buna hazırlanmaktır.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Savaş nasıl ve ne zaman olacak?

Bir dizi olası senaryo var, ancak savaşın itici güçleri açıkça görülüyor.

Çok sayıda ancak iç içe geçmiş kartlar içeren geniş bir dosyada Tahran'ın başkaldırısı ile özetleniyor.

Tahran, milis güçlerinin, medya organlarının ve uyuyan hücrelerinin kopardığı tüm gürültüyle birlikte, Irak'tan Suriye, Lübnan ve güneyde Yemen'e kadar olan çevreye tam hakimiyetinin yanı sıra, bir nükleer savaş gücü üretme hedefine ulaşmak için amansız bir çaba harcıyor.


Irak'ta geçen hafta seçimlerde en yüksek oyu alan Sadr Bloğunun meclisten çekilmesiyle patlak veren siyasi açmaz, İran'ın planını açıkça gösteriyor.

Pek çoğunun dikkatle okumadığı bir plan bu ve amacı, göreli bir çoğunluğun müttefikleriyle hükümet kurmasını engellemek değil.

Görünürde böyle ama gerçek okuması şu; "Sarıklı bir Şii"nin "tek lider"e paralel bir liderlik oluşturmasını engellemek.

Sadr Bloğunun başında bir sivil olsaydı, Irak bugün bu çıkmaza girmezdi.

Bu, Kum ve Necef arasında var olan eski bir çatışma ve iki başlılığı kaldıramaz!

Bu senaryoyu daha da genişletirsek, Irak'ın siyasi ve ekonomik bir kaos evresine girmesi de ihtimal dışı değil ve içerideki güçler bu kaosu çevreye ve büyük olasılıkla Batı Irak ve Körfez'e ihraç etmeye çalışıyorlar.


Akdeniz'in doğu kıyılarında ilk çatışmalar şiddetleniyor. Şam Uluslararası Havalimanı'nın hava ulaşımına kapanması, Rus kuvvetlerinin kısmen geri çekilmesi ortamında, İran veya müttefik kuvvetlerinin Suriye'ye akını nedeniyle bu ülkede sıcaklığın ulaştığı dereceyi gösteriyor.

Buna ilave olarak, İsrail Genelkurmay Başkanı bir açıklama yaparak, Lübnan ile olası yeni bir savaşta Hizbullah'ın askeri mühimmat ve teçhizatlarının bulunduğu evler ve köyler dahil saldırılacak askeri hedefleri açıkladı.

Söz konusu açıklamalar bunun da ötesine geçerek, nükleer tehdit ve İran füzeleri dahil olmak üzere İsrail ordusunun tehdit olarak gördüklerini de belirledi.

Bu açıklama, İran istihbaratının kendilerini hedef alma tehdidi nedeniyle İsrail'in tüm vatandaşlarından Türkiye'yi terk etmelerini talep eden resmi uyarısıyla aynı zamana denk geldi. Yani bu ilan edilmemiş bir savaştır.


Buna İsrail'in kırılgan azınlık hükümetinin karşı karşıya olduğu iç krizi de ekleyebiliriz.

Öte yandan, bu hükümetin düşmesi halinde kurulacak yeni hükümetin de kırılgan olması ihtimali bulunuyor.

Diğer bir deyişle, kronik ve kriz içindeki İsrail siyasi bileşenleri arasındaki iç bölünme keskin.

Bu tür iç krizlerde, hükümetler genellikle, bir dış çıkış yoluna başvururlar ve o da doğası gereği safları birleştiren ve sıkılaştıran, diğer anlaşmazlıkları bastırıp ulusal sesleri yükselten savaştır.

Bazıları bunu Ukrayna'daki savaşın da faktörlerinden biri olarak görüyor. İç kriz, birçok savaşta her zaman etkili bir faktördü.

Onu muhtemel kılan sebeplerin tamamlanması ile Ortadoğu sahnesinde de iç krizin bir savaş faktörü olması ihtimali göz ardı edilmiyor.

Yaralı Yemen'e gelince, mevcut ateşkes büyük olasılıkla geçici ve Husiler kendisini, askeri ve lojistik güçlerini, propaganda ve kışkırtmaya devam eden borazanlarını desteklemek için kullanıyor olabilir.

Bunun en açık kanıtı, ateşkes anlaşmasının maddelerinden biri olan Taiz kenti üzerindeki kuşatmanın kaldırılmaması.

Dahası Husilerin, Yemenlilerin anavatanlarında özgürce hareket etmelerine ve dolaşmalarına izin vermemesi.


Suriye'de durum bir tırmandırmaya doğru gidiyor; Türkler, Ukrayna'daki savaşı, Batı ve Doğu'nun bu savaşla meşgul olmasını, farklı bahanelerle Türkiye'nin güney sınırlarında yayılmak için bir fırsat olarak görüyorlar.

İranlılar, Rus askerlerinin yerini alma çabasıyla Suriye'ye para, teçhizat ve adam gönderiyorlar.

Ruslar ve Türkler sırasıyla Ukrayna ve Libya'da Suriyeli "paralı askerleri" kullanıyorlar.

Savaş deneyimi kazanıp bölgeye dönen ve başka meslek bilmeyen bu gruplar bize "Afgan Araplar" dalgasını hatırlatıyor.


Lübnan'a gelince, tablo çok daha net, ülke ekonomik olarak dibe vurdu. Analistlerin çoğu, Hizbullah ile İsrail arasında önümüzdeki herhangi bir çatışmanın, öncelikle yalnızca İran'ın direktifleriyle gerçekleşeceği ve gerçekleşmesi halinde ise Lübnan'ın tanık olacağı yıkımın benzersiz olacağı (belki de yerle bir olan Ukrayna şehirleri hariç) konusunda hemfikir.

Küresel ekonomik düzeyde, dizginlenemeyen enflasyon ve durgunluk el ele gidiyor ve zengin- fakir çok sayıda ülkede görülüyor.

Dünyanın gıdaya ve doğal kaynaklara, özellikle de enerjiye ihtiyacı artıyor ve bu sonuncusu Arap bölgemizde bol miktarda bulunuyor.

Bu da, gizli veya açık uluslararası çatışma için kutuplaştırıcı bir alan oluşturuyor.
 


Büyük bir Batı ülkesinin (Fransa) Cumhurbaşkanı, yaptığı açıklamada açıkça, Fransız Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı'na "savaş ekonomisine" yönelme talimatı verdiğini söylüyor.

Bu, Rusya-Ukrayna savaşının Avrupa'ya olası yansımalarına ve ayrıca Ortadoğu'daki çatışmaların tetikleyeceği olası patlamalara karşı proaktif bir yöntem.

Ukrayna krizinin yanı sıra Ortadoğu'da, enerjileri tüketecek, kaynakları yok edecek ve bölge barışını tehlikeye sokacak içinden çıkılmaz bir kriz olduğu yönünde bir kanaatin oluştuğu açık.

Krizin temel nedeni, daha önce belirttiğimiz gibi, "İran'ın başkaldırısı"dır. Bu engel ortadan kaldırılmadan, ne dünyaya enerji akışı güvenli ne de bölgesel istikrar var olabilir.


Dolayısıyla, sahne siyasi, ekonomik, lojistik ve ülkelerin bu küresel krizler karşısında olası hizalanması açısından oldukça karmaşık.

Ne yazık ki, tarihten bu tür krizlerin ancak savaşlarla çözülebileceğini öğrendik!

Zira her bir taraf baskıyı artırarak daha fazla avantaj elde edebileceğine inanır ve böylece savaşa sürüklenir.

Son söz; barışı sevenler savaşa hazırlanmayı öğrenmeliler!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU