'Kaçacaklar' ve 'Erken seçim var!'

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

Ekran alıntısı: Twitter - @kilicdarogluk

Türkçede 'gına geldi' diye güzel bir deyim var.  

TDK'ya göre 'gına gelme'; bıkma, usanma, doyma, taşma anlamlarına geliyor.

Muhalefetin 'kaçacaklar' ve 'erken seçim var' söylemlerinden de hepimize gına geldi!

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bildiğiniz gibi son TBMM ve başkanlık seçimleri 24 Haziran 2018'de yapıldı.

O günden bu güne muhalefetin hemen her gün erken seçim talebi var.

"Ne var bunda? Muhalefet tabii ki meydan okuyacak, erken seçim isteyecek" diyebilirsiniz.

Ancak kazın ayağı öyle değil!

Bu öylesine bir istek ve umut ki önce kendi kendini inandıran, sonra da tüm toplumu inandırmaya çalışan bir hezeyana dönüşmüş durumda.

Sürekli pompalanan bir diğer histeri de 'Kaçacaklar' açıklamaları.

Bir yandan 'Dayanacak güçleri kalmadı, hazine tamtakır, iflas etti; önümüzdeki ay emekli maaşlarını bile ödeyemeyecekler ve baskın seçim ilan edecekler" diyeceksiniz;

Ardından da "Kaçacaklar" diyeceksiniz.

Kimsenin aklına "Yahu! Kaçacaklarsa niye baskın seçim yapsınlar? Hiç uğraşmadan basıp giderler!" demek gelmiyor.

Siyaset de 'gaz almak' kadar 'gaz vermek' de önemlidir.

İktidar 'gaz alır', muhalefet ise 'gaz verir'!

Gazın ayarını kaçırırsanız kazan üzerinize patlar!

4 yıl boyunca olmamış ve olmayacak bir söylemi, hiçbir özeleştiri vermeden sürekli tekrarlarsanız; olan size olur ve hiçbir inandırıcılığınız kalmaz.

2019 Mart ayındaki belediye seçimlerinden sonra, haziranda tekrarlanan İstanbul seçimleri öncesi kendinden çok emin ve bilgiç bir HDP milletvekili, etrafındakilere "Erdoğan'ın işi bitti, büyük bir yenilgi alacağı kesinleşti; uçağı havaalanında hazır, seçim gecesi Katar'a kaçacak, kesin bilgi aldık bu sefer kaçıyor!" diye ahkam kesiyordu.

"Ne oldu" diye sormayın!

Neler olduğunu zaten biliyorsunuz.

Erdoğan büyük bir yenilgi aldı, lakin hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etti, 'kaçacak' nutukları atan eski milletvekili ise cezaevinde!

Bir başka tespitle "Erdoğan kaçacak" diyenlerin yarısı kendileri kaçtılar.

Avrupa şehirleri bizim 'kaçaklarla' dolu.

Diğer yarısı ise maalesef hapiste. 

Bizim gibiler ise bir içerde, bir dışarıda; mahkeme kapılarında.

Tam bir trajikomik durum.

Esas kaçaklar ise büyük sermaye.

Paralarını naylon adalara ve İngiltere'ye 10 yıl önceden kaçırmaya başladılar. 

'Kaçacaklar' değil, çoktan kaçtılar! 

Sizin anlayacağınız 'sağ ve selametteler'.

Gücünüz ve cesaretiniz varsa bunların kimler olduğunu açıklayın.

Çinliler bir atasözlerinde "Düşmanını öldürmek için çabalayacağına biraz sabret, zaten ölecek" diyorlar.

Boş lafların ve topluma boş ümitler vermenin halka bir yararı yok.

Aksine büyük hayal kırıkları, çok daha derin travmalara neden oluyor.

Lise yıllarında ders çalışmaktan hiç hazzetmeyen bir kız arkadaşımız, her sınavda saatler boyu kopya hazırlar, bunların bir kısmını da erkek öğretmenler nasıl olsa bakmazlar hesabıyla bacaklarına yazardı.

Muzır bir arkadaşımız bir gün dayanamayarak "Bu kadar uğraşacağına oturup 2 saat çalışsan daha kolay değil mi?" diyerek espriyi patlattı.

Evet!

Seçime en fazla bir yıl kaldı.

Sürekli polemik ve kayıkçı dalaşı yapmak yerine halkın önüne doğru düzgün bir alternatif program koymak en kestirme yol.

Başka işlerle uğraşmak hem çıkmaz sokak hem de akla ziyan.

Yok, Mandıra filozofu gibi;

"Biz ders çalışmayı sevmiyoruz, hem çalışsak da zaten okuduğumuzu anlamıyoruz! Bu işi böyle götürmek hem daha kolay hem de daha zevkli!" diyorsanız o zaman başka.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU