FETÖ nasıl biter? Dini motifli bir örgütle mücadele için düşünceler

Gökçe Hubar Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Bu yazıda, Türkiye Cumhuriyeti'nin Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olarak isimlendirdiği yapı ele alınmaktadır.

Kısaca ideolojisine yer verildikten sonra, örgütün hangi koşullar altında ortadan kaldırılabileceğine ilişkin düşünceler ortaya koyulmaktadır. 

Öncelikle, FETÖ'nün Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, ABD ve Rusya nezdinde terör örgütü olarak tanımlanmadığının altını çizmemizde fayda vardır.

Dahası, kimi devletler bu örgütü organize suç örgütü olarak dahi görmemektedirler.

Esasen terörizm çalışmaları üzerine nitelikli araştırmalar yapan uzmanlar, terörizmin evrensel bir tanımı olmadığının, bir devlete göre "özgürlük savaşçıları" veya "dinî hareket" olarak tanımlanan örgütlerin başka bir devlete göre "terör örgütü" olarak tanımlanabileceğinin bilincindedirler. 


Peki, bir örgütün terör örgütü olarak tanımlanabilmesi için ne gereklidir?

Bir devletin en kritik öneme haiz askeri ve sivil kurumlarına sızıp, o devleti kendi doktrin ve görüşleri doğrultusunda şekillendirmeye çalışan ve bu siyasi amaç doğrultusunda fiziksel şiddet kullanan dinî motifli bir örgüt, bir devlet darbesi girişiminde bulunursa, sivil halkın üzerine bombalar yağdırırsa ve ölümlere neden olursa terör örgütü olmaz mı?

Bu soruya Türkiye'nin verdiği cevap ile kimi devletlerin verdiği cevap farklılık içeriyor.

Özellikle, FETÖ'nün başındaki isim olan Fetullah Gülen'in ABD'nin Pensilvanya eyaletindeki bir malikanede yaşadığını ve Amerikalılarca korunduğunu, Avrupa'da bu örgüte mensup pek çok şahsa ikamet izni verildiğini ele alacak olursak, işler gittikçe karmaşıklaşıyor.

Bir örgütü farklı şekillerde tanımlamak, başka bir araştırmanın konusu. Bu yazı, bu örgütün nasıl pasifize edilebileceğine odaklanmaktadır.

Nasıl ki Usame bin Ladin'in öldürülmesi El Kaide'nin, Ebu Bekir al-Bağdadi'nin öldürülmesi IŞİD'in sonunu getirmediyse, artık yaşlanmış olan Fetullah Gülen'in de ölümü bu örgütün sonunu getirmez.

Çünkü bu tür dinî motifli örgütlerde Allah yolunda haklı ve doğru yolda ilerlenildiğine ilişkin sorgula(n)maya kapalı inançlar söz konusudur.

İdeolojik motivasyon ve örgütün işini kolaylaştıran finansal ve fiziki kaynaklar var olduğu sürece, bu örgütler var olmaya devam eder. 


İdeolojik motivasyonu -çok daha önemli olduğu gerekçesiyle- sona bırakalım. Önce finansal ve fiziki kaynaklara değinelim.

Türkiye'de on yıllar boyunca kamu kurumlarında ve özel sektörde büyük miktarlarda servet elde eden bu şahısların bir kısmı, yurtdışında yepyeni hayatlar kurabildiler.

Bir kısmı siyasi sığınma, bir kısmı ikamet izni, hatta bir kısmı da vatandaşlık alabildi.

Yaşadıkları ülkelerde şeriat yanlısı söylem ve yazılardan kaçınıp, insan hakları ve dmeokrasiden yana gibi göründükleri için, o ülkelerin kültür ve devlet yapılarına karşı faaliyetlerde bulunmadıkları için, sorun yaşamadılar.

Her ne kadar laikliğe ideolojik olarak karşı olsalar da, laikliğin anayasal olarak kabul gördüğü Fransa gibi bir ülkede bile, devletin yönetim biçimine müdahele etmeye, onu değiştirmeye çalışmadılar.

Çünkü hedeflerinde sadece Türkiye vardı. 


Elbette ki dünyanın dört bir tarafında okullar, şirketler, vakıflar açmak ve bunları yönetmek için ciddi miktarda finansman gereklidir.

Ama bu finansmanı, çoğunlukla, kendi ideolojilerine yakın şahıslardan temin ettikleri anlaşılmaktadır.

Bu bakımdan, ideolojik motivasyonu çok iyi kavramak gerekmektedir. 


Örgütün şirketlerinde, dersanelerinde, bankalarında, yurtlarında, gazetelerinde, TV kanallarında çalışmış veya bulunmuş olan herkes FETÖ'cü olmadığı gibi, buralara adımını bile atmadığı halde FETÖ'cü olan şahıslar mevcuttur.

Nasıl ki Karl Marx'ın kitaplarını okumak marksist olmak manasına gelmiyor ise (ki bir zamanlar bu kitapları evinde bulundurmak suçtu), devletin bir zamanlar yasal olarak izin verdiği yerlerde bulunmak da FETÖ'cü olmak anlamına gelmez.

FETÖ öyle bir örgüttür ki, kimin kendisine müttefik, kimin kendisine hasım olduğunu çok iyi bilmektedir.

Şu anda yürütülen mücadelede gözardı edilen bu husus, FETÖ'nün işine yaramaktadır.

Ne yapmak FETÖ'cü olmak anlamına gelir?

Gerçekten bu örgüt için çalışan, onlarla aynı ideolojik motivasyonu paylaşan, ulusal ve uluslararası güvenliği tehdit eden, darbe kalkışmasına karışan, düşman görülen şahıslara karşı iftira atan, onları işinden eden, asılsız suçlamalarla hapse attıran veya öldüren, terörün finansmanına katkı sağlayan, örgüte yardım ve yataklık eden, propaganda yapan, siyasi emelleri doğrultusunda planlı, alenen veya gizli şekilde faaliyet gösteren şahıslar bu örgütün mensuplarıdır.

Bu şahısların ne Türkiye'de ne de yurt dışında tamamen etkisiz hale getirilemedikleri ortadadır.

Halen gözaltıların devam ettiğini, aktif bir mücadelenin sürdüğünü gözlemlemek mümkündür. 


Eskiden en bilinen FETÖ mensupları ile birlikte çalışmış olan, onlar sayesinde iş bulmuş veya kariyerlerinde parlamış olan şahıslar şu anda da akademide, medyada, kamuda ve özel sektörde en iyi mevkilerde bulunduğu müddetçe FETÖ tarihten nasıl silinebilir?

Belli ki FETÖ, bu şahısları, çıkarlarına "hizmet" ettikleri için seçmiş ve kariyerlerini parlatmıştı.

Hayatlarını kararttığı şahıslarla ise, deyim yerindeyse, arı kovanına çomak soktukları için mücadele etmişti.

Siz hem bir örgütü yok etmek istiyorsunuz, hem de geçmişte onun mevki, para, şöhret veya başka ödüller verdiği kimi şahısları yine bakanlıklarınızda, istihbarat örgütünüzde, düşünce kuruluşlarınızda, üniversitelerinizde en iyi mevkilere getiriyorsunuz.

Geçmişte örgütün engellediği, kariyerini baltaladığı veya itibarına zarar verdiği kimi şahısları ise tekrar cezalandırıyorsunuz.

Bu, örgütün sona erdirilmesini değil, daha uzun yıllar boyunca yurt içinde ve dışında var olmasını sağlayacak olan bir tutum getirecektir.

Şüphesiz ki bu örgütle mücadele eden çok şerefli kamu görevlileri vardır ve onlar sayesinde örgütün etkisi kırılmıştır.

Ama devletin içerisinde FETÖ ile mücadele edenler olduğu gibi, aslında ona "hizmet" edenler de olduğu muhakkaktır.

Acı gerçek şudur ki, geçmişte master tezlerinde FETÖ mensuplarına teşekkür yazıları yazmış olan akademisyenler, FETÖ sayesinde kaymakamlık sınavını kazanmış olan işletme mezunu genel müdürler, hatta FETÖ ile neredeyse aynı ideolojik motivasyona sahip olan ve kurtuluşu anayasadaki laiklik maddesinin kaldırılmasında ve Türkiye'nin Batı'dan ve Avrupa'dan uzaklaşmasında arayan, bu konuda dergilere yazı yazan ama sonrasında ismini Google geçmişten sildiren istihbarat meslek memurları dahi var iken, bu örgütün kısa -ve orta- vadede ortadan kaldırılabileceğini öne sürmek çok zordur.

Kısacası FETÖ'nün ortadan kaldırılabilmesinin reçetesi, onun ideolojik motivasyonu ile mücadele etmekten ve bu mücadeleyi onurlu, namuslu, şerefli hislerle gerçekleştirmekten geçmektedir.

Türkiye büyük ve güçlü bir devlettir. Geçmişte nice badireler atlatmıştır. Bunu da başarabilir, yeter ki mücadele doğru kişilerle yürütülsün.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU