Sonumuz hüsran mıdır

İsmail Müftüoğlu Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Perspektif

"Helal-haram demez, bulduğun yersen,
Mü'minlik sözünden feragât eyle"
(Seyrani)

 

"Helal ve temiz şeyleri yiyin, Salih ameller işleyin."
(Mü'minûn 51)

"Rabbinin rızası haramlardan sakınmaktır.".
(Yahya b. Muaz)

"Helalin hesabı, haramın azabı vardır."
(Hz. Ali)

"Mideye giren lokmanın helal veya haram olduğu bilinmedikçe,
ne kadar çok ibadet edilirse edilsin, hükmü yoktur."

(İmamı Azam)

"Harama vesile olmak, haramdır."


Hemen belirtelim ki, bir toplumun ayakta kalabilmesi için, insanların önce iffetli olması; yani nefsi behimi temayüllerden men etmesi, helale razı olup, haramdan kaçınması gerekir. Helal lokma ile beslenmesi, haram lokmadan da uzak durması gerekir. 

Bunun yanı sıra insanlar ırzlarını korumalı, edep ve hayâ sahibi olmalıdır. Çünkü iffet, neslin, toplumun ve asaletin, insan olmanın bir nevi canıdır.

İffet bozulunca, asalet kalmaz, yok olur. Asaleti bozulan insan topluluklarında devamlılık olmaz. Hazan yaprağı gibi yerlerde sürünürler. O zaman da toplum, eşkıyaların elinde kalır ve her türlü haksızlıklar da hükümran olur.

Ayrıca belirtelim ki, bir toplumun sıhhatli kalabilmesinde, helal lokmanın çok önemi vardır. Haram lokma ise asalete sıkılan bir kurşun, vurulan bir hançerdir.

Allah mealen haram lokmanın ateş olduğunu ve bu ateşi insanın karnında yediğini ifade etmektedir. Bu sebeple toplumlar, düzelebilmek için önce asaletlerini korumalıdır.

Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı der ki; 

"Anneler, babalar çocukların boğazından gönderdikleri gıdanın helal olup, olmadığına bakmalıdırlar.

Helal lokmanın olmadığı yerde asalet arama. (Çünkü) asaleti katleden haram lokmadır. 

Haram lokma yiyip ve çocuklarına yediren… asalet ormanını ateşe verenlerdir.


Bundan anlaşılıyor ki, helal lokma yemeyi terk edip, haram yemeyi tercih eden bir toplumun ayakta kalması mümkün değildir. 

Allah "Verdiğimiz nimetlerin temizlerinden yiyiniz, aşırı gitmeyiniz. Aksi takdirde azabıma uğrarsınız. Benim öfkem kime inerse biliniz ki o mahvolmuştur" (Tâhâ/81) buyurmaktadır. Bu ilahi emirler, insanların, toplumların disipline edilmesi içindir. 

Buna rağmen bugün, ekonomik hayatımız, bir nevi, helal yerine haram üzerine kurulup, devam etmektedir. Haram lokmanın yendiği toplumlarda da güzel amel, iyi davranış, iyi hizmet yapılamaz.

Zira haram yiyenlerde azgınlık ziyadedir. Haram yiyen topluluklarda mutluluk olmaz, güzellik olmaz. Tam aksi anormallikler baş gösterir. 

Haram lokma insanı azdırır. Kazandıklarını yanlış yollarda kullanır. Oysa Allah "Ey iman edenler mallarınızı aranızda batılla (doğru olmayan yollarla, haksız yere) yemeyin… Nefislerinizi öldürmeyin" (Nisâ/29) beyanı ile dikkat çekmektedir.

Ekonomik imkânlarını israf ederek ve fakirleri görmemezlikten gelerek, lüzumsuz yerlerde harcayanlar, israf ettikleri mallarını, haram hale getirmiş olurlar. 

Mal harcandığı yere göre ya helal, ya da haram olur. Toplumda haram yiyenler, bilhassa haram yiyen idareciler çoğalırsa, o toplumda çürüme baş gösterir. Toplumları bu kepazelikten kurtarabilmek için, helal lokma yiyen idarecilerin gelmesi gerekir. 

Bir başka ifadeyle haram lokmadan kaçınmalı, herkes helal lokma ile beslenmelidir. Aksi halde Allah'ın gazabına müstahak oluruz. Zira bugün iffet yoksunluğundan, helal lokma yerine, haram lokmaya alaka duyulduğundan, toplumun selamete ulaşması mümkün görünmüyor.  

Ülkemizde nihilizm, feminizm, ladinilik her alana sirayet etmiş durumdadır. Onun için helal haram haline, haram da helal haline gelmiş durumdadır.

Böylece Yaradan'ın buyruklarına kulaklar kapatılmıştır. Çünkü onların kulakları var duymazlar, gözleri var görmezler. Bundan dolayı da başarılara ulaşamıyoruz. 

Girmek istersen şayet, saadet bahçesine
Gafletten uyan artık, sarıl Allah'ın ipine


Aksi hal devam edecek olursa, elbette sonumuz hüsran olur.

Kalın selametle. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU