Nükleer bir İran... Peki hangi model?!.

Kuzey Kore modeli pahalıya patlar. Bu da başka modeller aranmasını gerektirir

Fotoğraf: AA

Almanya'ya ek olarak beş büyük ülke ve İran arasında gerçekleştirilen Viyana nükleer müzakereleri 11 Mart'tan bu yana yerinde sayıyor.

Zira Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) denklemine yönelik neredeyse imkansız gibi görünen bir çıkış yolu beklentisi var.  

DMO'yu ABD'nin yaptırım ve terör listelerinden çıkarma olasılığı, Washington'da ABD Başkanı Joe Biden'ın zayıf yönetiminin ara dönem Kongre seçimlerinden aylar önce alamayacağı cesur bir siyasi kararı gerektiriyor.

Diğer yandan İran rejimi, 'omurgası' konusunda pazarlık edemez. Tahran için bu aşamada, İran'ın yaşadığı ekonomik krize rağmen nükleer anlaşmanın siyasi öncelikleri teknik ayrıntıların önüne geçiyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Görünüşe göre gizli müzakere ekipleri şu ana kadar her iki taraf (ABD ve İran) için de uygun bir çıkı yolu bulamadılar.

Dolayısıyla müzakerelerin sıfır noktasına dönme olasılığı giderek artıyor.

Washington ve Tahran'daki tarafların başarısızlıklarını ilan etme tehdidi devam ederken ve her iki durumda da (sıfır noktasına dönüş veya başarısızlık), nükleer kısıtlaması olmayan bir İran'la başa çıkmanın bölge ve dünya için büyük yansımaları var.

Aslında bu, nükleer anlaşmanın kazanımlarını nükleer yeteneklere sahip olmakla karşılaştıran İran karar alma merkezlerinde yankılanıyor.

İlkinin kazanımlarının sürdürülemez ve eski ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetimiyle olan deneyiminin de buna en iyi kanıt olduğunu düşünürken, anlaşmadan çıkmak ve bombaya sahip olmak için nükleer yetenekler geliştirmeye odaklanmak, İran'ın gelecekteki kozudur.

Bu, rejimin korunması için bir garanti teşkil edecektir.


Ancak ortaya çıkan soruyu meslektaşım Nedim Kuteyş, Şarku'l Avsat'ta yayımlanan 26 Nisan tarihli ve 'İran gerçekten nükleer anlaşmaya dönmek istiyor mu?' başlıklı makalesinde sordu.

Nitekim Kuteyş, "İran rejimi gün geçtikçe, nükleer bombanın rejimi koruduğu Muammer Kaddafi modeli yerine kitle imha silahının yeteneklerinden vazgeçmeyen Kuzey Kore modelini benimsemeye ikna oluyor" ifadelerine yer verdi.

Buradan, İran'ın bir kitle imha silahı edinmesi, Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra küresel değişikliklerle bağlantılı bir iç geçiş aşamasıyla karşı karşıya kaldığında ikinci Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong İl'in yaptığı gibi, kapsamlı koruma yetenekleri elde ettiği anlamına geliyor.

Nitekim babasından devraldığı rejim düşme tehlikesiyle karşı karşıyaydı.

Bu onu, yönetimini kurmasına ve rejimi yeniden düşmeye, istikrarsızlaştırma veya yıkmaya çalışan herhangi bir dış baskıdan korumasına olanak tanıyan bir nükleer bomba üretmek için hızlı bir şekilde çalışmaya teşvik etti.

Gerçekten de söz konusu nükleer model İran açısından bunu sağlamadı.
 


Pratikte İran'ın iç siyasi gerçekleri Kuzey Kore'den farklı değil. Ancak jeopolitikteki farklılıklar İran'ın manevra faktörünü azaltıyor.

Bu da Özellikle İran rejimi yeniden kuruluş ve mevcut Dini Lider'den sonrası için hazırlık olarak geçiş aşamalarından geçtiği için daha fazla güvensizliğe ve içeride gerileme seçeneğine yol açıyor.

Dolayısıyla rejim tarafından yönetilen yani siyasi, askeri ve güvenlik aygıtı olarak 'DMO'yu ve 'Dini Lider'i ideolojik bir kılıf olarak kullanan devletin seçimi; Tahran, özellikle Ukrayna-Rus savaşından sonra ittifaklarını yeniden üretirken ve jeo-stratejik pozisyonlarını güçlendirirken büyük bölgesel ve uluslararası dönüşümlerin bir evresinde bekasını korumak için tek rejim doğasına dönüş yönündeydi.


Buradan hareketle; İran'ı çevreleyen hilal şeklindeki değişkenler onu iki seçenekle karşı karşıya bırakıyor:

Ya rejimin şeklini etkileyecek iç dönüşümler gerektiren bu dış değişkenlere uyum sağlamaya hazırlanma ya da geleneksel müttefikleri (Rusya ve Çin) ile tam entegrasyon gerektiren tam konumlanma.

Bu, coğrafi konumu ve halkının doğasının hizmet ettiği Kuzey Kore'de olduğu gibi devletin ve toplumun tecrit edilmesini gerektirir. İran yedi ülke ile sınır komşusudur.

Halkını sosyal, ideolojik ve ekonomik olarak çevresinden izole edemez. Kültürel ve etnik olarak çeşitlidir.

Bu nedenle Kuzey Kore modeli pahalıya patlar. Bu da başka modeller aranmasını gerektirir.


Devam edecek…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU