Cezaevlerindeki öğrencilerin velisi

Cezaevindeki öğrencilere gönüllü vasilik yapıyor

Fotoğraf: Independent Türkçe

Verdiği mücadele, sürekli kulağımıza çalınan o meşhur ‘deniz yıldızı’ öyküsünü anımsatıyor. Hani binlercesinin karaya vurduğu sahilde, onları tek tek okyanusa atarak yaşatmaya çalışan çocuğun öyküsü… O, hükümlü ve tutuklu öğrenci sayısının 70 bine ulaştığı belirtilen Türkiye’de, uzanabildiğine umut oluyor, eğitimlerini parmaklıklar ardında devam ettirebilmelerini sağlıyor.

İnsan Hakları Hukuku alanında çalışan 23 yıllık akademisyen İpek Özel, aralarında 7.5 yıldan, müebbet hapis cezasına kadar hüküm giyen öğrencilerin de bulunduğu gençlerin gönüllü vasisi olup, cezaevinde koşullarında karşılarına çıkan tüm engelleri onlar adına çözerek eğitim haklarını koruyor.

Güvenlik nedeniyle üniversite sınavına alınmayan, kazandıkları fakültelere kayıtlarını yaptıramayan, ders kitaplarına ulaşamayan, vize ve finallerine giremeyen öğrencilerin karşılaştığı bu sorunları vasileri olarak çözüyor.

Sınavlara girmeleri kabul edildiğinde ise üniversiteye nakilleri için gerekli ring teminini, giderlerin karşılanmasını sağlıyor. Öte yandan cezaları infaz edilirken yaşadıkları hak ihlalleri ve hukuksal ihtiyaçlarını, gerek üniversiteye gerek cezaevi yönetimine bildiriyor.

Mektupla tanıştılar

Bundan yaklaşık altı sene önce cezaevinde kalan bir öğrencinin yazdığı mektubu okuyan Özel, onlarla bu sayede tanıştığını anlatıyor. “Mektup bir dergide yayımlanmıştı. Bir kitap kampanyası başlattıklarını, kitaplar aracılığıyla dünyayla bağlantı kurduklarını yazıyordu. Ben de kütüphanemden seçtiğim kimi kitapları olanlara iletilmek üzere dergiye yolladım. Bir süre sonra dergiden bir telefon geldi. Öğrenciler teşekkür etmek için adresimi istiyorlarmış. Daha sonra onlardan gelen mektuplarla bu özel yolculuk başlamış oldu.”

Sınava girmelerini sağlıyor

Yargılama sürecinde öğrencilerin duruşmalarına da katılan Öğretim Görevlisi Özel, “Öğrencilerin eğitimle bağlarını koparmamaları için gereken her şeyi yapmaya çalışıyorum” diyor ve ekliyor: 

Üniversite ve cezaevleri ile diplomatik kanalları çalıştırıyorum ki sınava girebilsinler, ders notlarına, kitaplarına erişebilsinler. Çünkü üniversiteler güvenlik gerekçesiyle onları sınava kabul etmekten çekinebiliyor. Sadece ders kitabı değil kendi kişisel gelişimlerine katkıda bulunacak bir çok kitap, dergi ya da yayını da onlara ulaştırıyorum. Sınavlara girmeleri kabul edildiğinde üniversiteye nakledilmeleri için gereken lojistik işlemleri de yapıyorum. Çevremdeki herkese akademisyenlere, psikologlara, sanatçılara, sıradan insanlara, gazetecilere, kendi öğrencilerime, dostlarıma, öğrencilerin çok uzun yıllar hüküm giyip, cezaevinde yaşadığı zorlukları anlatmaya çalışıyorum. Herkes bu meselenin farkına varsın, duyarlılık göstersin istiyorum.

5 öğrencinin vasisi oldu

Özel, şimdiye kadar 5 öğrencinin vasisi oldu.

Biri 7, diğeri 9 sene hükümlü kaldıktan sonra denetimli serbestlik hakkıyla cezaevinden çıktı.

Geri kalan üç öğrencinin vasiliği ise halen devam ediyor.

 

 

Özel, öğrenci olsun ya da olmasın kişinin hüküm giydikten sonra kendisine bir vasi atandığını, onun da genellikle aileden biri olduğunu vurguluyor:

İnfaz Hukuku gereği, hapis cezası sadece özgürlüğü kısıtlamaz. Kimi hakları da kısıtlar ama tamamen ortadan kaldırmaz. Bir vasi kanalıyla kişinin kullanmasını mümkün kılar. Hükümlü, dilediği bir kişiyi vasi olarak talep ediyor ama bu aileden biri bile olsa mahkeme uygun görürse atıyor. İlk etapta polis tahkikatı yapılıyor. Kişinin seçtiği vasi ile arasında örgütsel bir bağ ya da ihtilaf var mı araştırılıyor. Sonra bir duruşma günü tayin ediliyor ve mahkeme vasi adayını sorgulamadan geçiriyor. Ardından vasi ataması yapılıp nüfusa bildiriliyor. Hükümlü kişi, iki senede bir vasisini değiştirebilir ancak benim vasisi olduğum öğrenciler cezaevinden çıkana kadar ben vasileri olayım istedi. Ben de bunu hiç geri çevirmedim.

Öğrenciler, İzmir ve İstanbul’daki cezaevlerinde kalıyor.

Onların düzenli olarak görüşlerine giden Özel, “Umudu ve umutsuzluğu birlikte göğüslüyoruz” diyerek sürecin duygusal yanından bahsediyor:

Yargılama sürecini de izlediğim için aslında aile gibi oluyoruz. Birlikte pek çok hayal kırıklığını, zorluğu göğüslüyoruz ama her şeye rağmen yaşamla bağı, üretkenliği, umudu korumayı başarıyoruz. Benim vasisi olduğum öğrenciler arasında 7,5 yıl, 12 yıl, 16 yıl hüküm giyenler oldu. Bir tane de müebbet hapis cezası çeken kişinin vasisiyim. O da ilk kez öğrenciliğinde tutuklanmıştı. Hep bir sorunu çözmek üzere mücadele ederek zaman geçirdiğimiz için bazen aileden çok beni görüyorlar. Bu hem benim hem onlar için farklı bir deneyim, özel bir yolculuk.

"Adil yargılanmıyorlar"

Aldığı her türlü olumsuz tepkiye rağmen yaptığının gerekliliğine inanan Özel, “Neden yapıyorsun?” sorusuna şu karşılığı veriyor:

Öğrencilik özel bir dönem. O yaşlarda uzun yıllarını cezaevinde geçirmek zorunda kalan kişi, sadece eğitimini tamamlamak, ekonomik özgürlüğünü kazanmak, aile kurmak, sosyalleşmek gibi pek çok şeyi yapamamış olmakla kalmıyor, dünyaya karşı sertleşebiliyor. Bu açıdan onları cezaevinde yalnız bırakmamak, eğitimle bağlarını korumak, psikolojilerini takip etmek, onlar cezaevinden çıktıktan sonra barış içinde toplumda yaşamalarını sağlamak adına önemli. Bu öğrencilerin büyük çoğunluğu adil yargılanmadıkları için örgüt üyeliği gibi sert suçlarla karşı karşıya kalıp, uzun hapis cezalarına çarptırılıyor. Bu sadece onları değil ailelerini, kardeşlerini, arkadaşlarını da cezalandıran, inciten, düşmanlaştıran bir şey. Dolayısıyla öğrencilerin gerek adil yargılanması için süreç üzerinde gözetmen olmak, taraflara adil yargılanma hakkının önemini anlatmak, gerekse cezaevinde uzun yıllar kalan insanların yaşamla bağ kurmalarının kolaylaştırıcısı olmak barış için olmazsa olmaz.

"Yapma başın derde girecek"

Öğrenciler genel olarak siyasi suçlardan hüküm giydiği için, başta kendi çevreme, hatta akademisyen arkadaşlarıma, pek çok öğrencinin aslında ‘suçsuz’ olduğunu yok yere uzun süreler hüküm giydiklerini anlatmakta zorlandım. ‘Bir kişi eğer bu kadar uzun süre hüküm giydiyse mutlaka altında başka bir şey vardır’ ön yargısı taşıyorlar. Kimi de Türkiye hukuk sistemine güvenmediği için çabalarımızın fayda sağlamayacağına, hatta başımızın derde gireceğine inandığı için hiçbir şey yapmak istemiyor. Ön yargıları kırıp insanları öğrenciler için ses vermeye, özgürlükleri için mücadele etmeye ikna etmek çok zor. Birçok kişi ‘Uğraşacak başka konu bulamadın mı? Başını derde sokacaksın’ diyor. Ortada bu kadar haksız bir durum, haksızlığa uğrayan kişi varken birilerimizin sorumluluk üstlenip bir şeyler yapması gerek. Yaklaşık 23—24 yıldır öğretim görevlisi pozisyonunda çalışan bir hocayım. Şu an özellikle infaz esnasındaki insan hakları ihlalleri ile ilgili çalışmalar yapıyorum.

İpek Özel kimdir?

İnsan Hakları Hukuku alanında çalışan Öğretim Görevlisi İpek Özel, Misyon / Dava Savunuculuğu, Stratejik İletişim Yönetimi, Marka Yönetimi, Stratejik Planlama, Liderlik,  inovasyon  Yönetimi, Etnografik araştırma alanlarında lisans, ön lisans ve lisans üstü seviyelerde dersler verdi. Çeşitli üniversitelerin İletişim Fakültelerinde de dersler veren Özel, akademik kariyerinin yanı sıra ‘Uluslararası İnsan Hakları’ örgütlerine yönelik projelerde aktif rol aldı. Etnografik araştırmacı - yazar olarak ise yerel ve küresel projeler için stratejik karar alma yolunda konsept, yaşam biçimleri, tavır, inanç, eğilim ölçümleri  alanlarında araştırmaları planlayıp, uygulayıp yönetti. Yönetim kurulu ve orta kademe yöneticilerin strateji geliştirme, karar alma, stratejileri uygulama, sorun çözme süreçlerine destek oldu, DAVOS, BM, World Economic Forum gibi konferans ve buluşmalarda yaptıkları sunumlara yönelik konuşmalar ve raporlar hazırladı.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU