KADEM hakkındaki iddialara yanıt verdi: Toplumsal cinsiyet ifadesinde kavram kargaşası var

İstanbul Sözeşmesi ve toplumsal cinsiyet adaletsizliği gibi meselelerde muhafazakar çevrelerin eleştirilerin hedefi olan KADEM yanıt verdi

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu, Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar'ın da katıldığı basın toplantısında, dernek hakkındaki iddialara yanıt verdi.

Cuma yapılması planlanan ancak bugüne alınan basın toplantısında konuşan KADEM Başkanı Gümrükçüoğlu, dernek binasına fahiş kiralar ödediklerine yönelik iddiaların doğru olmadığını belirterek, binanın KADEM’in mülkü olduğunu söyledi. KADEM binasının kamudan tahsisli olmadığını ifade eden Gümrükçüoğlu, “Kira ödemesi söz konusu değildir” dedi.

KADEM’in her STK gibi özel bağışlarla ayakta durduğunu söyleyen Gümrükçüoğlu, hem Dernekler Masası, hem Vakıflar Genel Müdürlüğü hem de bağımsız denetçilerin derneği sürekli denetledikleri bilgisini verdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Uluslararası vakıflardan fon almadıklarını söyleyen Gümrükçüoğlu, fon için başvuruda bulunmadıklarını da söyledi. “KADEM’i, ‘Soros’ ifadesiyle bir arada zikretmek iftiradır” ifadelerini kullanan Gümrükçüoğlu, AB hibelerine başvurduklarını, kabul aldıkları projeler olduğu gibi kabul edilmeyen projelerin de bulunduğunu söyledi.

AB bazı projelerimizi kabul etti

“AB tarafından Türkiye’ye sağlanan kaynaklar kapsamında kadının siyaset ve ekonomiye kattığı fayda, mülteci kadınların topluma entegrasyonu gibi projelerimiz kabul gördü. Neticede kendi gündemimize uygun projelerle başvuruda bulunduk. Bütün süreçlerde de bütün projeleri biz yönettik” diyen Gümrükçüoğlu, eleştirilerin hedefi olan “Toplumsal cinsiyet” ile ilgili bir kavram kargaşası yaşandığını da sözlerine ekledi.

Gümrükçüoğlu şöyle konuştu:

Cinsiyet, kadın ve erkeğe işaret eder. Üçüncü bir cinsiyet yoktur. Toplumsal cinsiyet ise literatürde kadın ve erkeğe toplumların yüklediği rol ve görevleri ifade etmek için kullanılır. Bu roller de toplumdan topluma değişebilir. Bazı toplumlarda evlenirken çeyiz hazırlamak kadının göreviyken bazı toplumlarda bu görev erkeğe düşmüş olabilir. Bu durum farklı kültürlerin kadın ve erkekten beklediği sorumluluklar ve roller anlamında buna bir örnektir. Bu rollerin dağılımı ne yazık ki her zaman adil ve insan onuruna yakışır bir şekilde cereyan etmiyor.

Toplumsal cinsiyet bazen olumlu bazen olumsuz yansımalarla karşımıza çıkıyor. Mağduriyet oluşturduğu durumlarda kültürel de olsa KADEM buna karşı çıkıyor. Toplumumuzun bazı kesimlerinde tecavüze uğradıktan sonra sözde namusunu temizlemek saikiyle öldürülen kadınlar aslında bu duruma tam bir örnek. Burada failin cezalandırılması yerine mağdura bu bedeli ödetmek herkesin hemfikir olacağı toplumsal cinsiyetin olumsuz bir tezahürüdür.

Bu tip durumlarla mücadele etmeyi bir görev addettikleri söyleyen Gümrükçüoğlu, “Salt eşitlik yaratılıştan gelen farklılık ve zenginliklere cevap veremediği için bizler 'toplumsal cinsiyet adaleti' tanımlamasını tercih ettik. Ve bu kavramı literatürde daha görünür kılmaya çalıştık. Anne olan bir kadının esnek çalışma saatleri hakkına sahip olarak çocuğuna vakit ayırabilmesi bu ilkenin bir gereğidir. Kadın ve erkek arasındaki adaletin kökleri ise yaratıcının emir ve yasaklarıyla şekillenmiş, temelleri bizzat Hz. Peygamber tarafından atılmıştır. Toplumsal cinsiyet derken eşcinselliği, cinsiyetsizleştirmeyi kastettiğimiz iması akla ziyan bir iddiadır. Eşcinsellik ve benzeri akımlar yaratılışa aykırı, sapkın eğilimlerdir. Herkes insan haklarına sahiptir ve bunlar korunmalıdır. Ancak bu sapkın eğilimler inancımıza ve kültürel değerlerimize tamamen aykırıdır” ifadelerini kullandı.

İstanbul Sözleşmesi alternatifsiz değil

KADEM’le ilgili tartışmaların odağında ise İstanbul Sözleşmesi bulunuyordu. Sözleşmenin 2011’de imzalandığını hatırlatan Gümrükçüoğlu şöyle devam etti:

"Bu sözleşme 2011 tarihinde imzalandı ama kadem 2013 yılında kurulmuştur. Sözleşmenin bizim elimizden çıktığı iddiası komiktir. Uluslararası sözleşmeleri devletler imzalar. İstanbul Sözleşmesi alternatifsiz değildir. Alternatifsiz kısım kadına şiddetle mücadeledir. Bu mücadelenin yasalarla uygulanmaya taşınması gerekir. Kadına şiddet konusu bir STK olarak çalışma alanlarımızdan biridir. Bu alanda devletin hukuku neyse ona göre hareket etmek, uygulamadaki olumsuz olumlu taraflarını raporlamak olağan bir durumdur. Sözleşmedeki ‘cinsel yönelim’ ve ‘toplumsal klişelerden arındırma’ gibi ifadelerle ilgili şerhlerimizi her zaman ifade ettik. Bütün eleştiri ve tartışmalara rağmen bu sözleşme uluslararası metin mahiyetindedir ve bir çerçeve sunar." dedi

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU