Da Vinci ve Michelangelo'nun gerçekleşmeyen İstanbul hayali

Tarihin gördüğü iki büyük sanatçı Da Vinci ve Michelangelo, İstanbul'a gelerek Haliç'te bir köprü yapmayı çok istediler. Bu iki büyük ismi de Batı'dan Doğu'ya getiren en önemli neden sanatlarını daha özgür bir ortamda icra edeceklerine dair güçlü inançtı

Kolaj: Independent Türkçe

Ser Piero D'Antonio küçük bir kasaba olan Vinci'de noterlik görevini sürdüren soylu bir İtalyan'dı. D'Antonio,'un Caterina isimli alımlı bir kadınla yaşadığı aşk sonucu 1452 yılında Leonardo isimli çocuğu dünyaya geldi. 

Kader bir şekilde Ser Piero ve Caterina'nın yolunu ayırdı; çünkü Ser Piero soylu ve zengin bir kimseyken Caterina alt sınıfa mensuptu.

Leonardo, veled-i zina olarak görüldüğü için D'Antonio ailesi tarafından hiç sevilmedi.

Bu durum Leonardo'nun diğer kardeşlerinin aksine eğitim almasını engelledi; fakat bu sayede Kilise'nin köhne fikirleri Leonardo'yu zehirlememişti.

O, tüm zamanını Latince öğrenmek ve gereksiz bilgileri tekrarlamak yerine sahip olduğu kusursuz yetenekleri ilerletmekle ilgilendi. Denilebilir ki veled-i zina olmak Leonardo Da Vinci'nin kaderini değiştirmişti.
 

Da Vinci.jpg
Leonardo Da Vinci

 

Öte yandan Ser Piero'nun talih yüzüne gülüyordu. Floransa kâtipliğine kadar yükselen ve zenginliğine zenginlik katan Ser Piero, bir veled-i zina olan oğlu Leonardo'yu kendisinden uzak tutmak adına Verrocchio isimli bir kuyumcunun yanına gönderdi. 

Kuyumcu Verrocchio, aynı zamanda bir sanatçıydı ve bilime büyük bir ilgi duyuyordu.

Ünlü sanat tarihçisi George Sarton, Leonardo'nun görünürde bir sürgün olan Verocchio malikânesindeki günleri şöyle anlatır:

Leonardo en az on sene Verrocchio'nun evinde ve stüdyosunda kaldı. Leonardo'nun hemen hemen tüm eğitimini aldığı yer burasıdır. Ayrıca, Leonardo'nun bu eski ustayla arkadaşlığı, birbirlerini etkileyecek kadar uzun ve özeldi. Bu nedenle, Leonardo'nun erken dönemli tablolarında Verrocchio'nun etkileri görülmekle birlikte, Verrocchio'nun çalışmala-rında da Leonardo'nun etkilerini görmek mümkündür. Buna iki eğiticiyi daha eklemek gerekir; Pollaiuoli kardeşler. Gerçekte pek çok eğitici vardı. Verrocchio o kadar ünlüydü ki Perugino, Boticelli, Lorenzo di Credi gibi pek çok ressam evini ziyaret ediyordu.


Leonardo'nun hayat hikâyesinde yarattığı mucizeler ve okuyanı hayran bırakan yaşam öyküsü başka bir yazımızın konusu olduğu için burada duralım. Hikâyemizin bir diğer karakteri de Michelangelo di Lodovico Buonarroti Simoni'dir. 

Michelangelo, 1475'te Arezzo yakınlarında Caprese'de dünyaya geldi. Babasının Floransa'ya taşınması Michelangelo'nun kaderini değiştiren olay olacaktı. 
 

Michelangelo.jpg
Michelangelo di Lodovico Buonarroti Simoni

 

Michelangelo, 13 yaşına geldiğinde annesi ölmüştü. Bu süreçte ince ruhlu bir yapıya sahip sanatçı, kendisini sanata adamaya çalıştı; ama babası ve amcaları budalaca buldukları bu sanattan nefret ediyorlardı.

Michelangelo, sert şiddete ve baskıya maruz kalmasına rağmen sanattan vazgeçmedi. Sonunda babası oğlunun direnişine boyun eğerek onu sanatçı Grannici'nin yanına verdi ve gerekli eğitimi almasını sağladı.

Babası, Michelangelo sanatçı olursa aç ve işsiz kalacağından korkuyordu. Oysa Michelangelo, Papa'nın muhibi olacak kadar yükselecek ve birbirinden değerli esere imza atacaktı.
 

 

İstanbul'a uzanan hayaller

Gelelim asıl hikâyemize.

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethettikten sonra şehirde büyük bir imar çalışması başlattı. Fatih'in oğlu İkinci Beyazıt da babasının bu misyonunu devam ettirerek şehri genişletmeye çalıştı. 
 

davincinin köprüsü 2.jpg
Leonardo Da Vinci'nin köprü projesi

 

Bu sırada Haliç üzerine yapılması planlanan bir köprü fikri Leonardo'nun kulaklarına kadar geldi. Hemen harekete geçip projesini hazırlayan usta sanatçı, Sultan'a yazdığı mektupta şunları söyleyecekti:

Acizleri, efendimizin Galata'dan İstanbul'a bir köprü kurdurmak için teşebbüse geçtiklerini işittim. Lakin bu işe ehil bir kimse bulamadıklarını öğrendim. Bu işten anlayan kulunuz, arzularınızı gerçekleştirebilir. Köprü, yüksek bir kemer üzerine kurulacaktır. Fakat bu kadar yüksek kemerli bir köprü üzerinden kimsenin geçmek cesaretini gösteremeyeceğini düşündüğüm için kenarlarını tahta parmaklıklarla örteceğim. Kemeri, o kadar yüksek tasarlamamın sebebi, altından yelkenlilerin rahatça geçebilmeleri içindir. 

Efendimiz Hazretleri irade buyururlarsa, Anadolu sahiline kadar uzayacak, gerektiğinde açılır kapanır bir köprü dahi inşa edebilirim. Burada su daima hareket halinde olduğundan kenarların aşınmaması için bir çare düşündüm. Bununla su akıntısı dirsek ve kenarlara zarar vermeyecektir. İnşallah Sultan Hazretleri, bu aciz kulunun sözlerine inancını bağışlar da onu her zaman hizmetlerinde görmeyi arzular ve cevap vermek lütuflarını esirgemezler.


Arşivlere "Ceneviz'den Leonardo adlı kâfirin gönderdiği belgeyle mektubun suretidir" ismiyle geçen bu mektuba olumsuz cevap verildiği aşikâr.

Bu sebeple Leonardo Da Vinci, İstanbul'a gelememişti. Onun çizdiği köprü ancak 2001 yılında Oslo'nun güneyindeki Aas kasabasında bir karayolu üzerine üst geçit olarak yapıldı. 
 

davincinin köprüsü 2.jpg
davincinin köprüsü 2.jpg, by merve.bayrakci

 

Sultan Beyazid'in aklındaki asıl sanatçı Michelangelo'dur

Padişah, Galata'daki Fransisken Cemaati başrahibi vasıtasıyla Michelangelo'yu İstanbul'a davet eder. Kimi kaynakların belirttiğine göre Michelangelo İstanbul'a gelmiş ve arası açılan Papa'ya karşı kaleme aldığı bazı nüshaları İstanbul'da yazmıştı.

Bu iddialar, gerçekten ziyade kurgu gibi durmaktadır. Son dönemde yazılan bazı romanlar Michelangelo'nun İstanbul'da bir süre yaşadığına dair iddialar kaleme almaktadır. Oysa elde somut bir delil ve kaynak bulunmaz.

Bilinen, Michelangelo'nun İstanbul'a gelmeyi gerçekten istediğidir. 

Fatih'in politikaları sonucu İstanbul'da sanatçılara sağlanan imkânlar ve özgür ortam İstanbul'u bir cazibe merkezi haline getirmişti.

Mısır'dan Kürdistan'dan, İran'dan ve Avrupa'dan birçok ilim insanı Fatih'in ricası ve davetiyle İstanbul yolunu tutmuştu.
 

fatih sultan mehmet.jpg
Fatih Sultan Mehmet / Görsel: Wikipedia

 

Yalnızca Müslüman sanatkâr ve ilim erbabları değil, yabancı sanatkâr ve bilim insanları da bu devirde büyük itibar görüyordu.

Örneğin; İstanbul fethedildikten sonra Bizanslı sanatçı Ciovanni Kirisolora'nın kayınvalidesi ve kızı esir pazarına düşmüştü. Kirisolora, son çare olarak bir mektupla durumu Fatih Sultan Mehmet'e bildirdi.

Fatih konuyu öğrenir öğrenmez Kirisolora'nın kayınvalidesi ve kızını kurtararak kendisine teslim etti. Ayrıca Kirisolora'ya isterse faaliyetlerine İstanbul'da özgürce devam edebileceğini bildirdi.

Fatih'in ilmi konulardaki hoşgörüsü şahsi kütüphanesine de yansımıştı. Dünyanın dört bir ucundaki değerli çalışmaları temin edip Osmanlı'nın ilmi birikimine kazandıran Fatih, zengin bir kütüphane kurmuştu. 

Anjiyolulu, meşhur Osmanlı tarihi çalışmasında bu zengin kütüphaneyi şöyle tarif ediyordu:

O, buraya binlerce cilt eser toplamış ve tefsire ait olan kitapları da kurdurmuş olduğu diğer camilerin her birine paylaştırmıştı. Bu eserlerin büyük bir kısmı yazarlarının kendi el yazıları ile yazılmış olup söz konusu camilerin her birinde görevli memur ve muallimlere birer kaynak olma özelliği taşıyorlardı.
 

ikinci beyazıt.jpg
Sultan İkinci Beyazid / Görsel: Wikipedia

 

Bu politikalar eskisi kadar etkili olmasa da İkinci Beyazid döneminde de sürdürülmüştü. Michelangelo, kendisine yönelik baskıları kırmak ve özgür bir ortamda çalışmak üzere İstanbul'un yolunu tutmak istese de Floransa Sancaktarı Soderini buna engel olmuştu.

Bu engelleme cebren mi; yoksa rıza yoluyla mı olduğu tespit edilememektedir.

Bilinen tek gerçek İstanbul'a gitmek üzere hazırlık yapan Michelangelo, ani bir kararla Floransa Senyörlüğü'nün Roma elçisi olarak atanmasıydı.

Tarihin gördüğü iki büyük sanatçı Da Vinci ve Michelangelo, İstanbul'a gelerek Haliç'te bir köprü yapmayı çok istediler. Bu iki büyük ismi de Batı'dan Doğu'ya getiren en önemli neden sanatlarını daha özgür bir ortamda icra edeceklerine dair güçlü inançtı.

Tam nedeni bilinmemekle beraber ne Davinci ne de Michelangelo İstanbul'a hiçbir zaman gelememişti. Bu iki ismin aksine Matteo Dö Pasti ve Gentile Bellini gibi büyük sanatçılar İstanbul'a gelmiş ve değerli işler yapmışlardı.

 

 

*Daha ayrıntılı bir okuma için Ahmet Refik'in L. Thuasne'den tercüme ettiği "Gentile Bellini et le Sultan Mohamet II" eseri; Bruno Nardini'in Michelangelo kitabı ve Leonardo da Vinci – 500 Görsel Eşliğinde Yaşamı ve Eserleri adlı kitap incelenebilir.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU