Rusya-Ukrayna savaşının tanıkları anlattı: Hayatlarımızı mahvetme hakkını onlara kim verdi?

Deniz Unay, Independent Türkçe için savaşın ardından ülkelerini terk edip Türkiye'ye gelen Ukraynalılar ile konuştu

Fotoğraf: AP

"Savaşın sonunu sadece ölüler görür" demişti Platon, fakat Rusya-Ukrayna savaşına dair ölümlerden çok daha fazlası var.

Savaşın yakın tanıkları Ukraynalı vatandaşlar ile yaptığım görüşmelerde insanlık onurunu hiçe sayan öyle hadiseler ve fotoğraflar var ki, burada her şeyi paylaşmak inanın mümkün değil. Lakin şu satırları okuduğunuzda eminim sizin de benim gibi kanınız donacak.

Umuyoruz ki; Stefan Zweig'in dediği gibi;

Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi.


Anna-Mert Kahya çiftinin Türkiye'ye dönüş yolculuğu 

Sığınaklarda saklanan insanları öldürdüler. Sokaklarda çıplak, tecavüz edilmiş, ölü kadınlar yatıyordu. Her sokak Ukraynalıların cesetleriyle doluydu. Buça ve İrpen'den Polonya'ya 40 çocuk getirdiler, en büyüğü 14 yaşında. 

Çocukların gözleri önünde Ruslar annelerini ve babalarını öldürdüler. Onları öldürmeden önce Ruslar 'Çocuklarınızı öldürmeyeceğiz çünkü bu savaşı hatırlasın ve Ruslara saygı duysunlar istiyoruz' dediler. Çocukların hepsi tecavüz edilmiş ve dişleri çekilmişti. Buça'da 6 yaşındaki kıza 11 Rus askeri tecavüz etti (vücudunda 11 farklı sperm DNA'sı tespit edildi). 

Sığınaklarda saklanan insanları öldürdüler. Sokaklarda çıplak, tecavüz edilmiş, ölü kadınlar yatıyordu. Her sokak Ukraynalıların cesetleriyle doluydu. Buça ve İrpen'den Polonya'ya 40 çocuk getirdiler, en büyüğü 14 yaşında. Çocukların gözleri önünde Ruslar annelerini ve babalarını öldürdüler. Onları öldürmeden önce Ruslar 'Çocuklarınızı öldürmeyeceğiz çünkü bu savaşı hatırlasın ve Ruslara saygı duysunlar istiyoruz' dediler.


Bu sözler 25 yaşındaki Anna Kahya'ya ait. 

Anna, Ukrayna'nın başkenti Kiev'de doğdu ve orada yaşıyordu. 4 çocuklu bir ailenin en büyük evladı. İlkokul, ortaokul ve liseyi Kiev Doğu Dilleri Lisesinde okudu.

İlkokul yıllarından beri Türkçe öğrenen; Türkçe ve Türk kültürüne çok meraklı olduğu söyleyen Anna, Ukraynaca-Türkçe tercümanı olmaya karar verdi.

Kiev Milli Taras Şevçenko Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı ve Türkçe Tercümanlığı bölümünden 2020 yılında mezun oldu. Ve şu anda Uluslararası Affiliate Marketing şirketinde Türkiye pazarı için çalışıyor.

Anna'nın Türk kültürüne olan ilgisi, Mert Kahya ile tanışmasına sebep oldu ve evlendiler.
 

Mert-Anna Kahya.jpeg
Anna-Mert Kahya çifti / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Kiev'de mutlu ve huzurlu bir yaşam sürdüren Anna-Mert Kahya çiftinin hayatı, 24 Şubat Perşembe sabahı Rus güçlerinin bombardıman sesleriyle birden bire kabusa dönüştü.

Mert Kahya, o anları şöyle anlattı:

Savaşın başladığı sabah Kiev'deki evimizde eşimle uyuyorduk. Saat 05.30 sularında patlama sesleri ve peşi sıra ablamın araması ile uyandık. Acilen bir bavul hazırlayıp yola çıktık. Eşimin ailesinin bulunduğu yere gitmeye karar verdik, fakat aracımızda yeteri kadar benzin yoktu. Benzin istasyonlarında kuyruk ve yolda inanılmaz bir trafik vardı. Benzinin bitmesine yaklaşık 2 kilometre kala eşimin ailesinin evine ulaştık.

Eşimin ailesinin evinde birkaç gün geçirdik. Fakat geceleri patlama sesleri bizi sürekli tedirgin ediyordu. Sorun sadece patlama sesi değil; Vasylkiv Havaalanı'na çok yakın bir bölgede olduğumuz için üstümüzde sürekli savaş uçakları uçuyordu. Aklımızda sürekli aynı şüphe; 'Ya uçağı havada vururlarsa ve üzerimize düşerse!' Psikolojik olarak sürekli bir belirsizlik ve acabalarla kendimizi yoruyorduk.


Savaşın 4'üncü günü (28 Şubat 2022) sabah 5 civarında yeniden patlama sesi ile uyandıklarında, Türkiye'ye gitmeye karar verdiklerini söyleyen Mert Kahya, "Haberlerden edindiğimiz bilgilere istinaden bir rota oluşturduk. Eşim ben ve küçük köpeğimizle birlikte saat 6.00'da yola çıktık. Ukrayna'nın güney batısına doğru ilerlediğimiz yolculuğumuzun her saniyesi aklımıza gelen felaket senaryoları ile doluydu" dedi.

Yaklaşık 6 saatlik güvenli bölgeye olan yolculuğu tamamladıktan sonra Ukrayna'nın güney batısında bulunan Çernovtsi Oblastı Zhvanets bölgesine geldiklerini anlatan Mert Kahya, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bizler gibi savaştan mağdur yüzlerce kişi sınıra doğru ilerlerken, herhangi bir sorun olmaması adına Ukrayna ordusu kontrol noktalarında bekletiyordu. Yaklaşık 4 kilometrelik yolu toplamda 7 saatte geçebildik. Kontrol noktasını geçtikten sonra Romanya sınırına ulaştık. Fakat sınırda inanılmaz bir trafik vardı, Romanya'dan sınırı geçemeyeceğimizi anladım. Birkaç tanıdığım Moldova sınırının daha hareketli olduğunu söyledi. Kararımızı Moldova yönünde değiştirerek Moldova sınırına doğru yola çıktık. 1 saatlik yolculuğun ardından sınıra ulaştım.

Ukrayna'dan çıkıp Moldova-Romanya sınırına geldiğimizde yine oldukça fazla bir trafik bizi bekliyordu. Fakat inanılmaz büyük bir insanlık dersi bizi bekliyordu. Moldova fakir bir ülke olmasına rağmen bölgedeki halk evinde yemekler pişirmiş, kim ne getirebiliyorsa getirmiş; savaştan kaçanlara yardım ediyorlardı.

 

IMG_3126.jpeg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Bu cehennemden çıkmamızda bizlere desteklerini esirgemeyen Ukrayna ve Türk Konsolosluklarına minnettarım"

Kiev'den 28 Şubat Pazar sabahı 06.00'da ayrılan Kahya çifti, gece 23.00'da Romanya'ya ulaştı. Romanya'nın Suceava şehrine ise gece saat 02.00'da (1 Mart Pazartesi) vardılar.

Mert Kahya, "Gece orada bir otelde konakladık. Ardından trenle Bükreş'e geçerek uçakla önce İstanbul'a sonra İzmir'e ailemizin yanına geldik. Yaşadığımız her saniye bizim için ağır bir stresti fakat ümitsiz değildik. Bu cehennemden çıkmamızda bizlere desteklerini esirgemeyen Ukrayna ve Türk Konsolosluklarına minnettarlığımı belirtmek isterim. Dışişleri Bakanlığımız özellikle Maripul, Suma gibi şehirlerden Türk vatandaşlarını ve ailelerini çıkarabilmek için gece gündüz aralıksız mesai yaptılar. Bir an önce savaşın bitmesini istiyoruz" diye konuştu.


Anna Kahya: Bu kriz değil; savaş 

Anna Kahya, Ukrayna'da yaşanan savaşı "kriz" olarak niteleyenler olduğunu söyleyerek, buna karşı çıkıyor.

"Bence savaşa kriz denilmemeli. Rusya ile yaşadığımız kesinlikle kriz değil, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı korkunç, adaletsiz, zalim bir savaştır" diye vurgulayan Anna, Savaştan dolayı ülkemi terk ettim. İçimde açık kocaman bir yara, dinmeyen bir acı var" dedi.

"Ben güvendeyim artık, ama benim ülkemde Ruslar, Ukraynalıları vahşice öldürüyorlar" diyen Anna, sözlerine şunları ekledi:

Onlara bu hakkı kim verdi? Kaderlerimizi, hayatlarımızı mahvetme hakkını kim verdi ? Bir aydır Türkiye'deyim ve bir aydır kendime gelemiyorum, hiçbir şeye odaklanamıyorum. Haberleri okurken kalbim sızlıyor. 
 

Anna Kahya ve ailesi.jpeg
Anna Kahya ve ailesi / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Savaşan Ukraynalı kadınlar ile gurur duyuyorum"

Rusya-Ukrayna savaşu, dünyaya Ukraynalı kadınların cesaretini de gösterdi. Ukraynalı kadın askerlerin mücadeleleri çok fazla takdir topladı.

Anna Kahya, Ukraynalı kadın askerler hakkında şunları söyledi:

Savaşan Ukraynalı kadınlar ile gurur duyuyorum. Bütün dünyaya Ukraynalı kadınların ne kadar güçlü olduğunu gösterdiler. Savaşmak cesur olmayı ister. Bazı erkekler bile kaçmaya çalışırken, birçok kadın şu an ülkemiz, özgürlüğümüz ve geleceğimiz için savaşıyor. Ülkemiz için savaşan ve bizi koruyan erkek ve kadın bütün askerlerimize son derece minnettarım ve onlara çok saygı duyuyorum. Yaşasın Ukrayna, yaşasın kahramanlar! 


Kateryna Tsymbal: Bizi rahatlatan sadece bir şey var; o da çocuklarımız gece kabuslar görmesine rağmen, güvendeler

Kateryna Tsymbal 40 yaşında, evli ve bir çocuk annesi. Yurt dışında eğitim gören Kateryna, 4 dil biliyor ve tercümanlık yapıyor.

Savaş başladığında Polonya'ya gitmek zorunda kalan Kateryna, yaşadıklarını ve duygularını şu sözlerle dile getirdi:

İçinde bulunduğumuz savaş, artık savaş olmanın ötesinde bir soykırıma dönüştü. Biz nasıl iyi hissedebiliriz ki? Bedenimiz güvende, ama ruhumuz ve kalbimiz Ukrayna'da. Bizi rahatlatan sadece bir şey var; o da çocuklarımız gece kabuslar görmesine rağmen, güvendeler... Çocuklarımız, ülkemizin yaşadığı cehennemi görmüyor, yaşamıyorlar. 
 

Kateryna Tsymbal .jpeg
Kateryna Tsymbal  / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Vatanımızı, kadın, erkek fark etmeksizin, sizin Çanakkale'de savunduğunuz gibi savunuyoruz"

Kateryna'ya, Ukrayna halkının direnişi hakkında düşüncelerini sorduğumda şu yanıtı verdi:

Bizler ülkemize, geleceğimize ve özgürlüğümüze bağlı bir milletiz. Bu yüzden Ukrayna halkı, Türklere çok benziyor. Vatanımızı, kadın, erkek fark etmeksizin, sizin Çanakkale'de savunduğunuz gibi savunuyoruz. Ruslar bizi asla pes ettiremeyecekler. Vatanımızı ve özgürlüğümüzü onlara teslim etmeyeceğiz.

"Savaşın başladığı gün doğan 19 kız çocuğuna zafer anlamını taşıyan 'Victoria' ismi verildi"

Vatan ve özgürlüğün Ukraynalılar için vazgeçilmez olduğunu vurgulayan Kateryna, "Bakın, size bir olay anlatayım" diyerek, şunları anlattı:

Savaşın ilk başladığı gün 19 kız çocuğu dünyaya geldi. Doğan tüm kız çocuklarına zafer anlamını taşıyan 'Victoria' ismi verildi. Çünkü herkeste güçlü bir vatanseverlik duygusu oluştu. Anneler doğan bebeklerinin bir ayağını sarıya bir ayağını maviye boyadı. Eğer annelerin o an imkanları olsaydı o bebeklere Ukrayna bayrağının renklerinde kıyafetler giydirirdi.


Vasilisa Yılmaz: 'Geçmiş olsun' diyemiyorsun; geçmiyor

Ukrayna doğumlu Vasilisa Yılmaz da, çocukluğunu Kırım'da geçrdikten sonra 8 sene Kiev'de yaşadı. 

Gazetecilik eğitimi aldıktan sonra televizyonda editörlük yaptı. Ayrıca, halkla ilişkiler sorumlusu olarak çalıştı.

Vasilisa 2010 yılından beri ise İstanbul'da yaşıyor ve bir Türk ile evli.

Vasilisa ayrıca, Türk yemek kültürüne düşkünlüğü sebebiyle Okan Üniversitesi'nde gastronomi okudu.

İstanbul yemekleri hakkında 2016'da Ukraynaca olarak yazığı kitap, uluslararası CookBook Gourmand Awards listesine girdi.

Vasilisa son 10 senedir turizm organizasyonu yapıyor ve Türkiye'ye gelen Ukraynalı turistlerle çalışıyor.
 

Vasilisa Yılmaz .jpeg
Vasilisa Yılmaz / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Ukrayna'da yaşanan savaş, ülkesinden uzaktaki birçok Ukraynalı gibi, Vasilisa'yı da derinden üzüyor. Vasilisa, bu hislerini şu sözlerle anlattı:

Şöyle bir örnek vermeye çalışayım: Bir şehirde bir felaket olur; bir sel ya da bir deprem. Orada yaşayan bir arkadaşın ya da akraban aklına gelir. Ararsın, onu merak edersin, destek verip yardımcı olmaya çalışırsın. 'Geçmiş olsun' dersin. İşte Ukrayna ile ilgili böyle olmuyor. 'Geçmiş olsun' diyemiyorsun ve de geçmiyor.


"Ülkemize destek olmaya çalışıyoruz. Sesimizi dünyaya duyurmaya çalışıyoruz. Ukrayna dışında yaşayan tüm Ukraynalılar yardım kampanyaları düzenliyoruz" diyen Vasilisa, son olarak, "Türk insanlarının kocaman bir yüreği var; hiç düşünmeden yardım ediyorlar, bize destek oluyorlar. Sizlere desteğiniz için minnettarız" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU