Muharrem İnce: 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçiminden ders çıkarılmışsa bu da bir şeydir

CHP’nin 2018 Cumhurbaşkanı adayı İnce: Toplumsal yaşam, siyaseti yeniden yapılanmaya zorluyor

Fotoğraf: AA

CHP'nin 2018'deki Cumhurbaşkanlığı seçimi adayı Muharrem İnce, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi, sistem revizyonu, 24 Haziran 2018'deki Cumhurbaşkanlığı yarışı, 31 Mart ve sonrasında yenilenen 23 Haziran İstanbul yerel seçimleriyle ilgili Sözcü gazetesinden Özlem Gürses'e konuştu. 

İnce,  Cumhurbaşkanlığı sistemine yönelik eleştirilerini sürdürdü, Türkiye'nin adaletten eğitime; sağlıktan ekonomiye birçok alanda ciddi sıkıntıları olduğunu söyledi, anayasa değişikliği ve yeni siyasi parti kanununu işaret etti:

Yargının adalet dağıtmak yerine emirle keyfi kararlar aldığı, ekonomide yapılması gerekenlerin yapılmadığı, eğitimden, sağlığa sorunların vatandaş açısından katlanamaz noktalara geldiği bir ülkede, bir adamın ağzından çıkanlara, ruh haline, duygu dünyasına, ideolojik önyargılarına mahkûm edildik. Cumhurbaşkanının partili olma hali kalkarsa, sistem demokratik içeriğe kavuşur mu? Muhalefet 16 Nisan'da bu düzeni kuran tüm maddelere itiraz etti. Hepsine ‘hayır' dedi. Bu çizgide kararlı olmak zorundadır. Anayasa değişikliğini, yeni siyasal partiler ve seçim kanununu gündemimize almalıyız.

Muharrem İnce, seçim kampanyası süresince desktek verdiği İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun başarısı ile ilgili de konuştu, seçim sonuçlarının "AK Parti'nin kendi hataları" olduğu yönündeki yorumlara katılmadığını belirtti:

Unutmayalım ki “Millet İttifakı” başarmıştır. İttifakı dikkate almadan yapılacak analizler yanlış olur. Sayın Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu, büyük başarı gösterdiler. Tehdit edildiler, iftiralara maruz bırakıldılar. Alınlarının akıyla, o süreçten çıktılar. AKP ve MHP ittifakı, parlamenter sisteme dönme taleplerine kulakları tıkar ve bugünkü gibi devam ederse, önümüzdeki seçimlerde 2002'de partilerinin yaşadığı çok sert düşüşü yaşarlar. AK Parti, parti olma özelliğini kaybetti. Yaşanan ekonomik kriz, dış politikadaki sıkışmışlık, içerideki toplumsal kutuplaşma, adaletsizlik ve eşitsizlik üzerine kurulu toplumsal yaşam Türkiye'yi siyasette yeniden yapılanmaya zorluyor. Alttan yukarıya doğru, yeni bir siyaset anlayışı gelişiyor,  gençler bunu sahiplenmiş durumda. Geleceklerine güvenle bakmak istiyorlar. Ülkede kavga istemiyorlar.  24 Haziran'da benimle, 31 Mart'ta İmamoğlu ile kendilerini ifade ettiler. Önce Ekrem Bey'in ve Millet İttifakı'nın, CHP'nin başarısını teslim edelim. Çünkü bu başarı AKP'nin medyasının sıkça dile getirdiği gibi, AKP'nin kendi hatalarının sonucu değildir. Bizim tarafta doğru olanlar yapıldığı için onların yaptıkları hatalı hale gelmiştir. Seçmen oy verdiği partiyi değiştirdi ama partisini değiştirmedi. Eğer bu sadece AKP'ye, Erdoğan'a duyulan öfkeden ibaret ise bu bizim hâlâ karşı tarafın hatalarından beslenen, kendi hikâyesini yaratamayan parti konumunda kaldığımızı gösterir. O zaman buradan acilen çıkmamız gerekir. İmamoğlu'nun başarısının sırrı kendisidir. Yetenekleri, karakteri, kapsayıcı siyaset anlayışı ve duruşudur. 24 Haziran'da benim de siyaset anlayışım bu yaklaşımlara dayanıyordu.

İnce, 31 Mart ile 24 Haziran akşamının karşılaştırılması, kendisi ile İmamoğlu'nun oy sayımları sırasında takındığı tavır ile ilgili eleştirileri de yanıtladı:

Cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye genelinde yapılan bir seçimdi. Sadece Cumhurbaşkanı adayları değil, partiler de milletvekili seçimi için yarıştı. Muhalefet ittifak yapmadı, kendi adaylarıyla girdi. Yüzde 30.6 benim, dolayısıyla CHP'nin aldığı oydur. 31 Mart'ta alınan oylar ise ittifakın oylarıdır. O seçimde halkla muhatap olan cumhurbaşkanı adayıyla, asıl işi yürüten örgüt arasında organik bağ yoktu. 31 Mart'ta, adaylar aynı zamanda sandık örgütlenmesini de kendileri kurdular. İyi de yaptılar! 24 Haziran'da sonuçlarla ilgili  bilgi akışı genel merkez tarafından yapıldı. 31 Mart'ta bu yapılmadı. Çünkü örgüt, adayın emrindeydi. 24 Haziran'da kişisel olarak başarılı olsak bile kaybeden taraftık. Neye dayanarak itiraz edecektik? 31 Mart'ta adayların tümünde ıslak imzalı tutanak vardı. Buradaki hatam yayınlanmayacağını düşünerek bir gazetecinin mesajına cevap vermek oldu. Bu mesajlaşma yayınlandığında çıkıp ertesi gün öğlen yaptığım açıklamayı orada yapmalıydım. Her ne olursa olsun 24 Haziran'dan ders çıkarılmışsa bu da iyi bir şeydir!

Röportajın tamamına ulaşmak için buraya tıklayın. 

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU