Enerji sektörünün deneyimli ismi: Avrupa, Rusya'nın kölesi haline geldi

Avrupa, Rus petrol ve doğalgazının yerine başka bir şey koymak için çabalıyor

El Salvador'da faaliyet gösteren La Geo Jeotermal Enerji Santrali'nin 15 Ekim 2021'den bir görüntüsü (AP)

Petrol ve doğalgaz endüstrisinin tecrübeli eski isimlerinden biri, Ukrayna istilasının ardından Birleşik Krallık'ın (BK) enerjide Rusya'ya bağımlılığını azaltmak için jeotermal enerji kullanabileceğini söyledi.

Karl Farrow, 4 eski petrol ve doğalgaz yöneticisi tarafından 2020'de kurulan Britanyalı jeotermal enerji şirketi CeraPhi'nin CEO'su.

Farrow, yeraltı rezervlerinden gelen ısıyla buharı kullanan yenilenebilir güç jeotermal enerjinin doğalgaz ve petrolden çok daha elverişli olduğunu söylüyor:

Avrupa enerji açısından Rusya'nın kölesi haline geldi. Her ülkenin enerji, gıda ve su bağımsızlığı hakkı olmalı ve bence her ülke bağımsız olabilir.

Derin jeotermal her yerde mevcut, bu temel olarak dünyanın büyük bataryasından yeryüzünün dışına kaçan ısı. Yeryüzünün merkezinden dışarıya yayılmaya çalışan 6 bin derece sıcaklığın üzerinde oturuyoruz.

Farrow, BK'nin petrol ve doğalgaza ilişkin jeotermal enerji için kullanılmaya uygun hale getirilebilecek bolca bilgisi ve altyapısı olduğunu söylüyor:

Yeraltından enerji çıkarmada küresel çapta uzmanlığa sahip bir ülkeyiz. Dolayısıyla aynı şeyi derin jeotermal ısı için de yapabiliriz ve bu ısı, bize ana yük enerji kaynağı sağlayabilecek kadar elektrik üretme imkanı tanıyabilir.

Fakat daha önemlisi, derin jeotermal gibi doğrudan bir kaynaktan gelen ısı, bizi ısıtma gibi amaçlar için doğalgaz kullanmaktan uzaklaştırabilir çünkü bu ısıyı doğrudan zeminden sağlayıp kullanabiliriz. O zaman da doğalgaz gibi hidrokarbonların ithalatına bağımlı olmayız.

Hukuk firması Fieldfisher'da petrol ve doğalgaz biriminin yöneticisi Paul Stockley, mevcut altyapıyı değiştirerek kullanan başarılı ve ticari açıdan uygulanabilir bazı jeotermal projeler olduğunu söyledi fakat ekipman ve altyapı maliyetlerinin bir sorun teşkil ettiğini kabul etti.

Jeotermal projelerin uygulanabilir olup olmadığını belirlemede maliyet önemli bir faktör.

Yine de birçok proje hâlâ ekonomik açıdan uygulanabilir ve yeni petrol kuyusu açma maliyetlerine kıyasla elverişli olabilir.

Petrol fiyatları da dikkate alınmalı fakat jeotermal kaynaklardan üretilen enerji fiyatlarında dalgalanmanın daha az olması muhtemel.

Özellikle de mevcut petrol ve doğalgaz altyapısının değiştirilerek kullanıma sokulduğu yerlerde bu projeler, teoride 2050 itibarıyla net sıfır salım politikası taahhüdü kapsamında devlet hibelerine de hak kazanacaktır.

Uygun durumlarda petrol ve doğalgaz kuyularının değiştirilerek kullanıma sokulması, hükümetin desteklemesi gereken bariz yol gibi görünüyor.

Şist kuyuları gibi mevcut yeraltı altyapısının dönüştürülmesinin teknik ve ekonomik bakımdan uygulanabilir olduğu durumlarda, hükümetin enerji güvenliği, düşük maliyetli arz ve iklim hedeflerini karşılama üçlemesini dengelerken jeotermal dönüşümü teşvik etme ve etkinleştirme sorumluluğu var.

Farrow jeotermal kaynaklara erişmek için bir maliyet faktörü olduğunu, bunun petrol ve doğalgaz gibi kısa sürede çift haneli getiri sağlayan ticari bir model olmadığını kabul ediyor.

Bu uzun vadeli bir kazanç, faydalı bir model ve onlarca yıl boyunca aynı kuyudan erişilebilen bir enerji kaynağı sağlıyor.

Fosil yakıtlara olan bağımlılığımızın bizi çok savunmasız kıldığını düşünüyorum. Bu noktaya gelmemiz 100 yıldan fazla sürdü.

Rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerjiye trilyonlar yatırılsa da küresel enerji altyapımız hâlâ ağırlıklı olarak fosil yakıtlardan besleniyor.



* İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/climate-change/news

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU