Rus petrolüne ambargo gölgesinde piyasalardaki kargaşa

Ekonomisi büyük bir ülkeye karşı çoklu ambargo ve boykot politikaları, ekonomik büyüme, küresel piyasalar ve onunla birlikte petrol piyasalarında var olan kargaşaya damgasını vuracaktır

Fotoğraf: AA

Yılbaşında Kovid 19 salgınından kurtulma ve küresel ekonominin 2022'nin ortalarına kadar toparlanması beklentileri hakimdi.

Piyasalar ayrıca, endüstri üretimi ve hizmetlerin kademeli olarak normale dönüşü ile petrol talebindeki artışın yükselmesini de bekliyordu.

Ama iyimser tahminlere rağmen, salgın kaynaklı vakalar devam etti ve yılın ilk çeyreğinde küresel ekonomiye gölge düşürdü.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Doğu Avrupa'daki savaş, dünya siyasetinde sonuçları henüz bilinmeyen köklü bir dönüşüme yol açtı.

Zira bir yandan Ukrayna'ya yönelik savaşın ne kadar süreceğine, diğer yandan bunu kontrol altına almak için devam eden diplomatik görüşmelere çok bağlı.

Ancak bir yandan Batılı ülkeler ile Rusya arasında uzun vadeli yeni bir çatışma ve bunun her iki tarafa ekonomik etkileri, öte yandan petrol piyasaları ve küresel ekonomi üzerindeki yansımalarının boyutu ile karşı karşıya olduğumuz da aşikar.

Gelecekteki belirsizliğe rağmen, mevcut göstergeler, Rusya'nın büyük bir ülke olması bir yana, petrol, gaz, kömür ve nükleer enerji gibi çeşitli enerji ihracat alanlarındaki önemli rolü göz önüne alındığında, dünyanın öngörülebilir gelecekte zorlu bir jeopolitik aşamayla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.

Bir de Moskova'ya uygulanan ambargo politikalarının gölgesinde küresel enerji piyasalarında beklenen kargaşa ve bunun küresel ekonomiye yansımaları var.


Bu gelişmeler ışığında, geçen hafta OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) Bülteni'nde Petrol Piyasalarına İlişkin OPEC Raporu başlıklı bir değerlendirme yazısı yayımlandı.

Rapor, savaşın birçok şeyin ortaya çıkmasına neden olduğundan bahsetti.

Bunlardan biri de küresel enflasyon oranındaki yükselişte ağırlığı görülmeye başlanan emtia fiyatlarındaki yüksek artıştır. Artan enflasyon, nakliye maliyetlerini ve ihracat fiyatlarını da artırdı.

Raporda ayrıca, çatışmanın etkilerinin, özellikle de devam etmesi halinde, enflasyon oranlarının daha da yükselerek, tüketim ve yatırımlarda daralmaya yol açacağı da belirtildi.

OPEC raporu, bunun varlık değerleri ve para piyasalarına yönelik olumsuz yansımalarına karşı uyardı:

Bu gelişmeler 2022'de ekonomik aktiviteyi olumsuz etkileyecek ama ne ölçüde? Olayların karmaşıklığı ve gelişmelerin hızı göz önüne alındığında, bu henüz bilinmiyor.


Bu belirsiz ve neredeyse her gün değişen koşullar ışığında OPEC, 2022 için petrol talep oranının günde yaklaşık 4,2 milyon varil artacağı tahmininde bulundu (bu rakam olaylar ışığında gözden geçirilmeye devam edilecek).

Ardından OPEC, hem üreticilerin hem de tüketicilerin çıkarlarının söz konusu olduğu piyasaların istikrarına öncelik verilmesi gerektiğini yineledi.


Peki, gelecekte dikkate alınması gereken bazı gelişmeler nelerdir?

Birincisi; çalkantılı koşullar ışığında piyasa istikrarının nasıl sağlanacağıdır. Bu konuda dikkatler OPEC+ grubunun rolüne ve Suudi Arabistan'ın Rusya ile stratejik petrol ittifakına, ülkelerin aldığı çeşitli ve farklı ambargo kararları gölgesinde dünya pazarlarının Rus petrol ihracatını kapsamayı nasıl sürdüreceğine çevrilecek.

OPEC ve üye ülkeleri tarafından sağlanan verilerin çoğu, Rusya'nın gruptaki rolünü korumanın ve küresel pazarların Rus petrolünü kapsamayı nasıl sürdüreceği üzerinde çalışmanın gerekliliğine ve önemine işaret ediyor.

Ambargo, uluslararası değil "Batılı" bir karar, İran ile olduğu gibi Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmadı.

ABD, Kanada ve diğer iki ülke gibi bazı ülkeler, ham petrol ve Rus petrol ürünlerinin ithalatını yasaklama kararı aldı.

G7 ülkeleri ve özellikle de günde 2,7 milyon varil Rus petrolü ithal eden ve gaz tüketiminin yaklaşık yüzde 40'ını Rusya'dan karşılayan Avrupa ülkeleri ise Rus petrolüne bağımlılıklarını azaltmaya karar verdiler.

Dev petrol şirketleri (British Petroleum, ExxonMobil, Total Energy ve diğerleri) hızla Rus petrol şirketleriyle ortak yatırımlarından çekilmeye başladılar.

Rusya'nın SWIFT sisteminden çıkarılmasına da karar verildi. Bu kararla Rus petrolünün dolar ile satın alımı durduruldu.

Bunlara ek olarak, Rusya Merkez Bankası ve diğer büyük bankalarla işlemler yasaklandı. ABD ve Birleşik Krallık, Rusya merkezli petrol şirketlerinin, Gazprom Neft, petrol boru hatları işletmecisi Transneft ile petrol üretim şirketi Gazprom'un bu iki ülkedeki yatırımlarını yasakladı. Rosneft ve Transneft şirketlerinin başkanlarına yaptırımlar getirdi.
 


ABD ve diğer birçok Batılı ülke, Rus demir-çelik sektörünü de cezalandırdı ve ürünlerinin ithalatını yasakladı. İlgili şirketlerin hisselerinin yerel borsalarda işlem görmesini yasakladı.

Birleşik Krallık (BK), Kanada ve Cebelitarık Rus tankerlerinin ve gemilerinin limanlarına yanaşmasını yasakladı.

BK, Rus petrokimya ürünlerine yüzde 35 ek vergi ekledi. Tarım sektörü de yaptırımlardan kurtulamadı. Batılı şirketler bu alandaki yatırımlarını azaltma kararı aldılar.

Uluslararası şirketlerin Rus tarım şirketlerinden dolar ile satın alımlarda bulunmaları yasaklandı. Bunlar ve diğer sektörlerdeki büyük şirketlerin başkanları yasaklar ve yaptırımlar listesine eklendi.


Bu yaptırımlar genellikle, petrol arzı ithalatına fazla bağımlı olmayan iki petrol ve gaz üreticisi ülke olan ABD ve İngiltere tarafından getirildi.

Buna karşılık üst düzey Alman yetkililer, Alman ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerini göz önüne alındığında, petrol ambargosunu benimseme konusunda dikkatli olduklarını açıkladılar.

Çin ve Hindistan gibi büyük pazarlara sahip Asya ülkelerine gelince, Washington, Rus petrolünü ithal etmesi halinde Çin'e yönelik aleni tehditlerde, Hindistan'a da uyarılarda bulundu.

Gelgelelim iki ülkenin de büyük miktarda hidrokarbon enerji kaynağı ithalatına ihtiyacı var.


Ekonomisi büyük bir ülkeye karşı çoklu ambargo ve boykot politikaları, ekonomik büyüme, küresel piyasalar ve onunla birlikte petrol piyasalarında var olan kargaşaya damgasını vuracaktır.

Bu zorluk, küresel ekonomi henüz korona salgının etkilerinden iyileşmeden önce geldi.

Küresel petrol endüstrisinin, fiyatları daha da yükselten arz talep dengesi üzerindeki olumsuz yansımalarına rağmen, sıfır emisyon sürecini hızlandırmayı amaçlayan mevcut girişimler nedeniyle yatırımların azalmasının etkilerinden halen muzdarip olduğu bir döneme denk geldi.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU