"ABD, Türkiye S-400'leri Ukrayna'ya vermesini teklif etti" iddiası… Karataş: ABD çok istiyorsa Ukrayna'ya Patriot versin

Uzmanlara göre ABD merkezli medyanın gündeme getirdiği "Türkiye S-400'leri Ukrayna'ya göndersin" önerisi provokasyondan ibaret. Prof. Arslan, "Siyasilerin görevi ülkeyi savaştan uzak tutmak ve korumaktır" dedi

Türkiye'nin Rusya'dan aldığı S-400'ler tekrar gündemde / Fotoğraf: Reuters

Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasındaki gergin ilişkilerin temel sebeplerinden bir tanesi satın alınan Rus yapımı S-400'ler. 

Ankara'nın aldığı Rusya yapımı hava savunma sisteminden rahatsız olan ABD, birtakım yaptırım kararı aldı.

Washington yönetiminin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası (CAATSA) yaptırımları bunlardan biri oldu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

CAATSA yaptırımlarıyla yetinmeyen ABD, Türkiye'yi F-35 savaş uçağı projesinden çıkardı.

Ankara-Washington arasında soğuk rüzgarlar eserken S-400'ler ile ilgili ABD medyasında çıkan haberler gündemde yerini aldı.

Önce CIA'nın eski yöneticisi Paul Kolbe, Wall Street Journal'de "Türkiye'nin Rus Füzeleri Ukrayna'yı Savunabilir" başlıklı bir analize yer vererek Ankara'nın S-400'leri Ukrayna'ya vermesi önerisinde bulundu.

Sonra New York Times'ta yer alan bir haberde de ABD'li yetkililerin Ankara'nın Rus yapımı S-400'leri Ukrayna'ya transfer etmesi yönünde bir fikir ortaya attığı iddia edildi.

Ardından Reuters da ABD'li yetkililerin bu görüşü gayri resmi şekilde dile getirdiğini ve ortada resmi bir önerinin olmadığını, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman'ın Türkiye ziyaretinde konunun kısaca gündeme geldiğini yazdı.

 

ABD S-400'ler nedeniyle Türkiye'ye karşı birtakım yaptırım kararı almıştı
ABD S-400'ler nedeniyle Türkiye'ye karşı birtakım yaptırım kararı almıştı / Fotoğraf: AA

 

Peki, gerçekten Türkiye, Ukrayna'ya S-400'leri verebilir mi?

Yoksa Moskova ve Kiev arasında tarafsız kalmaya çalışan Ankara savaşa mı itilmek isteniyor?

Konuyu Independent Türkçe'ye değerlendiren uzmanlar, bunun pek mümkün olmadığı görüşünde.

"Bu Türkiye'yi ateşe atmaktır"

Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu, Türkiye'nin Ukrayna'ya S-400'leri veremeyeceğini, çünkü onları kendi kullanımı için aldığını söyledi.

ABD istiyor ya da gazetede bir makale yayınlandı diye Ankara'nın aldığı hava savunma sistemlerini başka bir ülkeye veremeyeceğini kaydeden Kuloğlu, "'Türkiye S-400'ler verilirse tekrar F-35 programına alınır' şeklinde bir düşünce ortaya attılar. Ankara'nın ABD, Batı ve özellikle İngiltere tarafından böyle bir şantaj ile karşı karşıya kalması doğru değil. Bu Türkiye'yi ateşe atmak gibidir" değerlendirmesinde bulundu. 

Armağan Kuloğlu
Armağan Kuloğlu / Fotoğraf: Twitter



 "Tarafsız Türkiye savaşa itilmek isteniyor"

Rusya-Ukrayna arasında diyalog kurmaya çalışan ve bu bundan dolayı da dünyanın takdirini kazanan Türkiye'nin S-400'leri Kiev'e vermesinin Moskova ile arası iyi olan Ankara'yı karşı karşıya getireceğini ifade eden Kuloğlu, "Tarafsız Türkiye bu öneriyle savaşa itilmek isteniyor. Türkiye cephesi açılması isteniyor" dedi ve ekledi:

"Şu bilinmeli ki Türkiye cephesi açılırsa bu NATO savaşı olur, NATO savaşı da üçüncü dünya savaşına götürür. Dolayısıyla bu çılgınlıktan öte bir şey değildir. Olması ya da yapılması büyük zorluk ve problemler çıkarır. Buna gerek de yok ve Ankara'nın böyle bir düşüncesinin olabileceğini de öngörmüyorum. Çünkü hava savunma sistemlerini kendi kullanımı için aldı ve bundan vazgeçmesi mümkün değil."

"'Güvenilmez ülke' damgası yersiniz"

Emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş da Kuloğlu ile benzer görüşte.

ABD ve Batı merkezli haberleri provokatif ve algıya yönelik haberler olarak değerlendiren Karataş, "Dış basında yayınlanması nedeniyle ciddiye alınıyor ancak pek ciddi haberler değil. Bunlar aslı astarı olmayan yalan haberler" dedi.

 

Beyazıt Karataş
Beyazıt Karataş / Fotoğraf: Twitter

 

Ciddiye alınmaması gereken haberlerin maalesef ana akım medya da bile tartışıldığına dikkati çeken Karataş, olabilme ihtimali olmayan haberlerin bile tartışılmaya açıldığını belirtti.

Herhangi bir silah alınırken sistemin sahibinin onayı olmadan satılamayacağı gibi başka bir yere de transfer edilemeyeceğine değinen Karataş, "Bu sadece S-400'ler için değil, tüm silahlar için geçerlidir. Bu ihlal edildiği takdirde uluslararası mahkemelerde atmış olduğunuz imzanın karşılığı olarak gerekli tazminatı öder ayrıca 'güvenilmez ülke' damgası yersiniz. Artık kimse size silah satmaz. Dolayısıyla böyle bir şeyin olduğunu bile bile meseleyi tartışmak niye. Belli ki sahte bir gündem yaratılmak isteniyor" yorumunda bulundu.

"ABD çok istiyorsa Ukrayna'ya Patriot versin"

Yapılan sahte algılarla Türkiye'nin yaptırımların içerisinde yer almasının istenildiğine vurgu yapan Karataş, "Başından beri hem Ukrayna Ankara Büyükelçisi hem de Kiev yönetimi Türkiye'nin daha bir şekilde yaptırımlar içerisinde görmek istediğini açıkladılar. Ancak şunu unutmamak gerekir ki Türkiye'den başka Moskova-Kiev arasında arabuluculuk yapabilecek başka bir ülke yok. Diğerleri kesin olarak yaptırımlar tarafında yer alarak Rusya'ya karşı cepheleşmeyi artırırken jeo-stratejik ve jeopolitik konumu gereği Türkiye'nin uyguladığı politikanın dışına çıkmasını istiyorlar" ifadelerini kullandı.

Bir NATO üyesi olarak Yunanistan'ın elinde de S-300'ler olduğunu hatırlatmasında bulunan Karataş, "Bende Yunanistan elindeki S-300'leri önce ABD'ye, onlarda Ukrayna versin önerisinde bulunmak istiyorum. Ya da çok istiyorlarsa ABD Ukrayna'ya Patriot versin. Rusya 'Ukrayna'da savaşın daha da yayılmasına neden olabilecek her girişimi hedef alırım' dedi. Dolayısıyla kaynağı belirsiz ve ciddiye alınmayacak konuların konuşulmasının algı ve gündem yaratılmaya yönelik olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.

"Esas gaye, yerli ve milli olarak üretilmesidir"

Savunma ve strateji uzmanı Prof. Dr. Esat Arslan ise "Türkiye S-400'leri Ukrayna'ya versin" varsayımını farazi, saçma ve absürt bir durum olduğunu söyledi.

Türkiye'nin Osmanlı'dan tevarüs eden devletleşme sistematiği ile yetkili kurulların öngördüğü biçimde S-400'leri temin ederek halkın ordusu Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) emrine verdiğini ifade eden Arslan, "Ülkemiz Milli Askeri Strateji Konsept (MASK Kırmızı Kitap) ve Milli Savunma Doktrini ile yönetilmektedir" dedi.

 

Esat Arslan
Esat Arslan / Fotoğraf: Twitter

 

TSK envanterine girecek silah, araç, gereç ve donanımın üretimlerinde esas ilkenin tehdidin bertaraf edilmesi olduğunu belirten Arslan, "S-400'ler, Türkiye'ye batıdan gelecek NATO silahlarının egemen olduğu bir tehdide karşı kavrama dayalı ihtiyaçlar sistemi gereği zorunluluk olarak ilgili kurullarda kabul edilmiş ve bir ortak aklın gereği olarak satın alınmıştır. Esas gaye, yerli ve milli olarak üretilmesidir. Öncelikle, S-400 markası çok farklı özellikleri içinde barındırmaktadır ve Türkiye'ye satılan versiyonu Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre batıdan gelecek tehdidin bertaraf edilmesine göre üretilmiştir" şeklinde konuştu.

"Siyasilerin görevi ülkeyi savaştan uzak tutmak ve korumaktır"

Farazilerle Türkiye'nin savaşın içine çekilmek istenildiğini aktaran Prof. Dr. Arslan, "Ukrayna'da bir aya yaklaşan savaş devam ederken, İngiliz Financial Times gazetesi, Ukrayna'nın olası bir ateşkes anlaşmasına Türkiye dahil bir dizi ülkenin garantör olarak dahil olması talebine Batı'nın 'Bu bizi savaşa sokar' gerekçesiyle sıcak bakmadığını yazmıştır. Bu yaklaşım doğru mu? Bence doğru. Financial Times'tan aktarıldığına göre Ukrayna, ateşkes için BM Güvenlik Konseyi daimî üyeleri Rusya, ABD, İngiltere, Fransa ve Çin'in yanı sıra Türkiye ve Almanya'dan da gelecekteki olası bir saldırıya karşı güvenlik garantisi talep etmektedir. Ateşkes görüşmeleriyle ilgili bilgi sahibi bir yetkili, ittifak üyesi olmayan Ukrayna'nın bu talebinin, NATO'nun 'bir üyeye yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş saldırı olarak değerlendirileceği' yönündeki 5. Maddesi'ne benzer bir güvenlik garantisi olduğuna dikkat çekmiştir" hatırlatmasında bulunarak sözlerini şöyle tamamladı:

"Şimdi bakalım reel-politik açıdan bu önerinin irdelenmesine. Osmanlı'dan miras Türkiye Cumhuriyeti devlet geleneğinde aldığı görevi bihakkın yerine getirmek, verdiği sözün arkasında durmak, olmazsa olmazlardandır. Türkiye 'garantör' olarak Ukrayna'da görev alınca işin boyutu birden değişmekte ve ciddileşmektedir. Türk devlet geleneği antlaşmanın uygulanmasını koruyup kollamayı görev haline getirmektedir. Diyelim ki Rusya yeniden saldırdı ya da Ukrayna, NATO'ya yamandı... Müdahale etmek zorundasın! Tıpkı Kıbrıs'ta olduğu gibi. Diğer garantörler kıllarını kıpırdatmasalar bile İngiltere'nin Kıbrıs'ta yaptığı gibi ülke olarak sessiz kalamayız. Normal yaşamda çocuklar babalarını gömerler, savaşta ise babalar çocuklarını gömerler. Siyasilerin en önemli görevi ülkemiz insanını savaştan uzak tutmak ve korumaktır." 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU