Aleyna Tilki, "Ne münasebet mal ister gibi kızı oğluma verir misiniz" dedi, eski tartışma alevlendi: Kız isteme bitmeli mi?

Şarkıcı Tilki'nin sözlerini İlahiyatçı Beşer, kültürüne yabancılaşma olarak nitelerken, ilahiyatçı Sucu ile avukat Yarli, Tilki'ye destek verdi. Yeni sözlenen genç Kale ise geleneğin devamından yana

Evlenme talebiyle erkeğin aile büyükleriyle birlikte kız evini ziyaret etmesi ve kızın babasından veya evde söz sahibi olan kişiden istenmesi ülkemizde kısaca "kız isteme adeti" olarak biliniyor.

Kız isteme, Türkiye'de oldukça eski ve neredeyse her kesimde görülen, halen de güçlü şekilde yaşatılan bir gelenek.

"Allah'ın emri, Peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyoruz" diye başlayıp "verdim gitti" sözüyle biten bu isteme diyaloglarına son yıllarda "Gençler birbirlerini görmüş, beğenmiş, sevmişler, bize de aracı olmak düşer" gibi yeni sözler de eklendi. 

Çoğu zaman mutlu sonla bitse bile bazen de "Benim size verecek kızım yok" gibi çıkışlarla olumsuz sonuçlanabiliyor.

Kız isteme sırasında yaşanan tatsızlıklar veya abartılı talepler, kimi zaman birbirlerini seven çiftlerin ayrılmasına dahi neden olabiliyor.

 

Tilki: Ne münasebet mal ister gibi kızı oğluma verir misiniz?

Şarkıcı Aleyna Tilki, dün Twitter hesabından bu geleneğe dair son yıllarda özellikle gençler arasında sıklıkla dillendirilen bir görüşü kendi tarzıyla şu şekilde paylaştı:

Kız isteme olayı çok saçma.  Ne münasebet mal ister gibi kızı oğluma verir misiniz falan filan yaaaaaaaaa irennnç. İnsan gibi evlencez rızanız var mı de olsun bitsin

Tilki'nin bu paylaşımını kısa sürede destekleyen veya karşı çıkan çok sayıda yorum geldi.

Sadece Tilki değil, son yıllarda benzer görüşü dile getiren çok sayıda kişi oldu.

Peki kız isteme geleneği artık günümüzün değerleriyle örtüşmüyor mu ve bitmeli mi?

İsteme sırasında söylenen "istiyoruz, verdim gitti" gibi ifadeler kadınları rencide mi ediyor? 

farukbeşer.jpg
Faruk Beşer / Fotoğraf: Yeni Akit

 

"Geleneklere saçma demek saçmalık"

Tilki'nin açıklamasını yorumlayan ilahiyatçı Prof. Dr. Faruk Beşer, önce geleneklerin süreç içerisinde değişebildiğini hatırlattı.

Beşer buna karşın genel kabul görmüş, kaynağı kültür olan ve zamana karşın değişmeden kalan, toplum tarafından uyulması gereken kurallar olarak görülen geleneklere de saçma demenin saçmalık olduğunu söyledi.

"İslam'da gidip Allah'ın emriyle isteyeceksin diye bir şey yok"

Beşer, İslam'ın evlilik meselesinde illa biri gidip bir kızı annesinden babasından Allah'ın emriyle peygamberin kavliyle isteyin demediğini belirterek "Bu tamamen dinimizde de yer alan kimi ifadelerin kullanıldığı gelenekleşen bir kültür meselesi" dedi.

Dolayısıyla bunun zamanla değişebileceğine vurgulayan Prof. Dr. Beşer, "Ama saçma olamaz hiçbir zaman. Yani saçma denemez. Afrika'da Uzakdoğu'da Avustralya'da birçok yerde kaldım. Oralarda da bir sürü farklı gelenekler var. Oradaki toplum bunları normal, güzel olarak kabul ediyor, öyle yaşamak istiyor.  Şimdi asıl bunları bırakın demek saçmalık olur" diye konuştu. 

aleynamanşet1.jpg
Beşer, Tilki'nin kız isteme geleneğini saçma olarak nitelendirmesini eleştirdi / Fotoğraf:Twitter@aleynatilki ·

 

"Yabancılaşmış, kültürümüzden uzaklaşmış, tuzu kuru, zevk sefa içinde yaşıyor"

"Geleneğimizin kabul ettiği, hoş gördüğü bir şeye saçma diyorsan yabancılaşma diye bir kavram çıkar karşımıza" diyen Beşer, Tilki'ye yönelik eleştirilerini şöyle sürdürdü:

Demek ki bu insanlar yabancılaşmış. Yani bizim toplumumuzdan uzaklaşmış, kültürümüzden uzaklaşmış, yabancılaşmış, kendine ait bir fildişi kulesi var. O fildişi kulesinde yaşıyor. Tuzu kuru, parası bol. Zevk sefa içerisinde kendisini sınırlayan şey yok. Kurallar yok. Haram yok. Nasıl canı istiyorsa öyle yaşıyor. Ondan sonra da bir toplumda var olan bir kültür ögesini saçma diye niteliyor. O zaman biz bu insana saçmalıyor ve yabancılaşmış deriz. Yani bu kültürün adamı değil deriz. 

ayşesucu.jpg
Ayşe Sucu / Fotoğraf: Twitter

 

"Kız istemede bazı ifade kalıpları kadınları incitici"

Eski Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Kolları Başkanı Ayşe Sucu, kız isteme geleneği içerisinde kullanılan bazı ifade kalıplarına bakıldığında kadınları incitici nitelik taşıdığını söyledi.

"Mesela 'kızı sattık' ifadesi Anadolu'da birçok yerde kullanılır" diyen Sucu, "Hiç unutmam eşimle sözlendiğimizde babamın bir arkadaşı 'Tahsin Bey kızı sattınız mı?' dediğinde, bu çok ağrıma gitmişti. Keza gelenekte var olan adeta masaya oturulup 'ne alacaksınız ne takacaksınız, kaç bilezik alacaksınız gibi' talepler de geleneğin bir parçası. Adeta kıza fiyat biçilir! Bunların üzerinde de durulması gerekir" değerlendirmesinde bulundu.

kızistemekahve.png
Kahve ikramı da kız isteme geleneğinin vazgeçilmezlerinden 

 

"Kız isteme geleneği gençlere ters gelebilir"

Bu tür durumların gençlere ters geldiğini aktaran Sucu, "Çünkü yaşadığımız dünya başka bir yere evrildi. Zaten gençler ailelerinden önce karşılıklı görüşüp, evlenme aşamasına geldiklerinde birbirlerine evlenme sözünü vermiş oluyorlar. Aileler de iki gencin birbirlerine verdikleri bu sözü tasdik etmiş oluyor" ifadelerini kullandı.

"Kızı sattım, kızı verdim gibi ifadeler bir kenara bırakılabilir"

Rencide edici, kulağa hoş gelmeyen, insan onuruna aykırı 'kızı verdim, kızı sattım' gibi ifadeleri artık bir kenara bırakılması gerektiğini dile getiren Sucu, şunları kaydetti: 

"Onların yerine günümüzde de zaten kullanılan 'gençler birbirlerini sevmişler, evlenmeye karar vermişler. Biz de onların bu güzel anlarına tanıklık ediyoruz' gibi cümlelerin kullanılmasında ne sakınca olabilir? Unutmayalım ki üslubu beyan, ayniyle insan. Zarafet dinin ve ahlakın da bir gereği."

"Gelenekte bunlar var diyerek gençleri zor durumda bırakmamak lazım"

Kız isteme ritüellerinin kültürlere göre değişkenlik gösteren dil kalıplarına sahip olduğuna işaret eden Sucu, şöyle devam etti:

Yeni bir dil inşa etmemiz gerekiyor. Pek çok konuda bu böyle. Özellikle kadınlar söz konusu olduğunda. Konu sadece bu da değil. Halen gelenekte var olan birçok şeyin dayatıldığını görüyoruz. Örneğin şunu alacaksın, şu kadar altın takacaksın, şunları yapmadan kızı vermem vb. dayatmalar var. İki insanın mutluluğunu dikkate alan, kolaylığı önceleyen, oğlan evini de kız evini de üzmeyecek şekilde gençler yönlendirilmelidir. Gelenekte bunlar var deyip çocukları zor durumda bırakmaya gerek yok. Öyle ki bu dayatmalar yüzünden gençler evlenemeyiz noktasına geliyorlar. Demem o ki, günümüz gençlerini de tatmin edecek, eşitlikçi, kadını rencide etmeyen etik ve estetik yeni bir dile ihtiyaç var.

yarli.jpg
Sureyya Kardelen Yarli / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Kız istemek yok edilmesi gereken bir gelenek"

Kız isteme geleneğine en çok eleştiri genç, eğitimli ve kariyer sahibi genç kadınlardan geliyor.

Avukat Surreya Kardelen Yarli de bu kişilerden biri.

Kız istemenin yok edilmesi gereken bir gelenek olduğunu düşündüğünü belirten Yarli, gerekçesini şöyle açıkladı:

Evet belki Türk toplum, örf, adetleriyle uyumlu gibi gözükebilir ama bu gelenek kadını alçaltan, kadını ikinci plana düşüren kadınını adeta alınıp verilen bir malmış gibi gösteren bir gelenek. Bu yüzden özellikle son dönemlerde modern genç kadınların, bilinçli genç kadınların bu gelenekle çok bağdaşmak istemediklerini, kendi rızalarını gidip ailelerine açıkladıkları ve kendi aralarında bir nişan yapıp isteme olaylarının hiç olmadığını görüyorum ki bence doğrusu da bu.

gelinlik1.png
Kız istemelerde bazen ağır şartlar ileri sürülmesi gençleri evlilikten vazgeçirebiliyor 

 

"Neden erkekler istenmiyor da kadınlar isteniyor"

İki yetişkin insanın evlenme yolunda karar verdikten sonra kadının babasından ya da aile büyüğü olan bir erkekten istenilmesinin son derece absürt ve son derece kadın haklarına aykırı bir gelenek olduğunu öne süren Yarli, eleştirilerini şu sözlerle dile getirdi:

Her gelenek iyi olacak diye bir şey yok. Aslında burada şunu da sorgulamak lazım. Neden erkekler istenmiyor da kadınlar isteniyor? Çünkü kadınlar bir mal olarak görülüyor. Kadın baba evinden çıkıp koca evine geçecek bir nesne olarak görülüyor. Nesillere devam edilecek bir aslında amiyane tabirle damızlık olarak görülüyor. Bu yüzden babadan alınıyor ve kocaya veriliyor. Yani kadın hep bir erkeğin himayesinde oluyor. Aslında genç bir erkek geliyor. Ve himaye altındaki o kadını babasından alıp kendi himayesine sokmak istiyor. Bunun için de yine kendi hemcinsi olan erkekten onay veririz alıyor.

"Almak vermek, bu tür tabirler kadının kıymetini düşüren tabirlerdir"

Yarli, bunun göstermelik bir gelenek dahi olsa kadın hakları karşıtı bir olduğunu öne sürerek, sözlerini şu şekilde tamamladı:

Kadını alçaltan, küçülten son derece yanlış bir gelenektir. Bu konuyla ilgili Sabahattin Ali'nin de zamanında söylediği çok güzel bir söz var. 'Kadın alınmaz kadın verilmez, almak vermek bu tür tabirler kadının kıymetini düşüren tabirlerdir. Kadın bir nesne değildir' der. Ben de bu konuda Sabahattin Ali'ye sonuna kadar katılıyorum. Ta o zamandan aslında konuyu çok güzel özetlediğini düşünüyorum. Bu tarz gelenek ve göreneklerin asla yaşatılmaması gerektiğini sembolik dahi olsa bu olguların kaldırılması gerektiğini düşünüyorum. Genç bir kadın olarak da ileride eğer evlenirsem bu şekilde yapmayacağımı da buradan söylemek istiyorum.

berkay.jpg
Berkay Kale ile Dilara Sönmez, geçtiğimiz gün aileler arasında yapılan bir "Kız isteme" etkinliğinin ardından sevdiklerinin huzurunda sözlendi / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"İnsanları bir araya getiren bir etkinliğin devam etmesi lazım"

Berkay Kale ile Dilara Sönmez, genç bir sözlü çift.

Geçen günlerde Berkay, ailesiyle birlikte Dilara'yı evinde ziyaret etti.

Hoş bir sohbetin ardından Berkay'ın babası, Dilara'yı babasından istedi.

Çocuklarının ilişkisinden ve birbirlerini sevdiklerinden haberdar olan ailelerinin onayıyla iki genç de şimdi evlilik yolunda ilerliyor.

Her ikisi de üniversite mezunu. Kız isteme geleneğine gelen eleştirilere karşın Berkay Kale, yaşadığı deneyimin ardından buna olumsuz bakmadığını şu sözlerle dile getirdi:

Kız istemeye, bir gelenek olarak bakıyorum. Kişilere ve ailelere göre değişkenlik gösterebilir. Tamam bazı yönleri belki artık demode görülebilir ancak yine de gerekli olduğunu düşünüyorum. Çünkü aileler bu vesileyle birbirlerini daha iyi tanıyor, yakın akrabalar bir araya gelmiş oluyor. İnsanları buluşturan, mutlu eden güzel bir etkinlik olarak görmek lazım. Güzel yanları var. Devam etmesi gerektiği düşüncesindeyim

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU