Bir sosyal medya bağımlısı bir haftalığına her şeyden vazgeçtiğinde ne olur?

“Eğer Instagram'da paylaşamıyorsam, fotoğraf çekmenin ne anlamı var?”

Sosyal medya bağımlısı biri bir hafta telefondan uzak kaldığında ne gibi durumlar yaşıyor? (The Independent)

Yapılan bir araştırmaya göre 15-24 yaşlarındaki her 10 kişiden 4’ü sosyal medya olmadan yaşayamayacağını düşünüyor.

Yakın zamanda yapılan bir başka araştırma 30'lu yaşlardaki kadınların 4’te birinin günde 200 kereden fazla telefonlarını kontrol ettiğini ortaya çıkardı.

Yirmi altı yaşına girmek üzereyim ve her iki bulguyla da büyük ölçüde ilişkiliyim. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sorun şu ki, sosyal medyayı ya da telefonu bırakmak gibi bir isteğim kesinlikle yok. Bazı kişiler dijital detoks yapmayı ya da bir hafta sonu teknolojinin fişini çekmeyi ne kadar çok istediklerinden bahsedip durur ama ben değil. Sosyal medya kullanımının öz saygı ve zihinsel sağlık sorunlarındaki artışla ilişkilendirilmesine rağmen, bu bakış açısı beni endişelendiriyor.

Galiba sosyal medyayı bırakmayı denemem gerektiğini fark ettim. Bu yüzden isteksizce de olsa bunu bir hafta boyunca yapmaya karar verdim.

Sosyal medya kullanmama hedefim için harekete geçmeden önce tavsiyelerini almak üzere dijital detoks uzmanı ve Stop Staring at Screens ( Ekranlara Bakmayı Bırakın) adlı kitabın yazarı Tanya Goodin’le konuştum.

Goodin “Yeniden oturum açmayı zorlaştırmamı sağlamak için” kendim ve sosyal medya uygulamaları arasına bir engel koymam gerektiğini önererek, “Uygulamaları sil ama ilk önce bu uygulamalara tekrar ulaşman güçleşsin diye çıkış yapıp şifreleri değiştir. Şifreler hatırlamak için yazmak zorunda kalacak kadar zor olsun" dedi. 

Bunun üzerine pazar akşamı kendimi Instagram, Twitter, Facebook, Snapchat ve birçok arkadaş bulma uygulamasına istemeyerek veda ederken buldum. Tam anlamıyla bir sosyal ağ olmadığı ve öncelikli olarak mesajlaşıldığı için yalnızca Whatsapp'ı kullanmamda bir sakınca olmaz diye düşündüm.

Durumu şöyle idare ettim:

Pazartesi

Alarmım çalıyor ve her zaman yaptığım gibi telefonuma uzanıyorum, ama bu sefer bildirimler yok. Genellikle günün ilk birkaç dakikasını gelen mesajlara yanıt vermek, bildirimleri kontrol etmek ve uyurken dünyada neler olup bittiğini öğrenmek için harcıyorum ama artık bunların hiçbiri yok. Radyoyu açıyorum. Sosyal medya sayfalarımda neler olup bittiğini bilmemek tuhaf hissettiriyor.

Dikkatimi dağıtan sosyal medya olmadan daha hızlı hazırlanıp farkında olmadan evden erken çıkıyorum.

Genellikle metroya yürürken telefonumda yaptığım bazı şeyler olur ama bugün yok. Etrafımda neler olup bittiğine bakıyorum. Bu oldukça rahatlatıyor.

Yarım saatliğine yeraltına inip metrodan çıktıktan sonra her zamanki gibi telefonumu elime alıyorum ancak yine görecek hiçbir şey yok. Moral bozucu.

Bir gazeteci olarak sosyal medyayı kullanmak işimin büyük bir kısmını oluşturuyor ve benim için işin ne kadar zorlaşacağını fark etmek ofisteyken sadece 5 dakikamı aldı. Bilmediğim bir makalenin bağlantısına tıklayınca beni Instagram'a yönlendirdi. Ah! Panikledim ve bana bildirimlerim olduğunu söyleyen küçük kırmızı renkli aşk kalpleri bir anda belirdiğinde aniden her şeyi kapadım.

Tüm uygulamalarımı silmeme rağmen, masaüstü bilgisayarımdaki tüm sosyal ağlarıma otomatik giriş yaptığımı fark ediyorum. Hızlıca hepsinden çıkış yapıyorum.

Normal bir günde paylaşılan hikayelerden ilham almak ve insanların çevrimiçiyken nelerden bahsettiğini görmek için günde birkaç kez Twitter ve Instagram'da hızlıca sayfaları gezerdim. Bunu yapamamak hoşuma gitmiyor.  

Ancak normalden hızlı yazarak daha üretken görünüyorum. Bu gerçeğe rağmen endişe yaratacak sıklıkta sosyal medyayı kontrol etmek için kendimi telefonuma uzanırken buluyorum.

Akşama kadar başım ağrıyor. Asla başağrılarım olmazdı. Bana kafeini bıraktığım zamanı hatırlatıyor. Sosyal medyayı bırakma belirtilerini mi deneyimliyorum acaba?

Salı

Artık sosyal medyayı kullanmadığım için alarmımı biraz daha geç saate kurabileceğimin farkındayım ve sosyal medyayı şimdiden biraz daha az özlüyorum. Buna rağmen tweetlemek istediğim şeyleri düşünüyorum ve bunu yapamadığım için rahatsız oluyorum.

Hatta meslektaşlarımdan biri beğenebileceğim bir tweetin ekran görüntüsünü gönderiyor. İstediğim tek şey onu retweet etmek. Ama ne yazık ki yapamıyorum.

Benzer şekilde bir arkadaşım okuldan hayal meyal hatırladığım bir kişinin nişanlanacağına dair yaptığı paylaşımın ekran görüntüsünü gönderiyor. Dürüst olmak gerekirse bugünlerde Facebook’ta gördüğüm tek şey nişanlar, düğünler ve bebekler. Artık bunu nadiren kullanma sebeplerimden biri de bu.

Birçok insan gibi ben de birisiyle buluşmayı, otobüsün ya da bir aramanın gelmesi beklerken sosyal medyada gezinirdim. Gerçekten şu an kendimle ne yapacağımı bilmiyorum.   

O akşam The Great British Bake Off'u izlemeye hazırlanırken Twitter'ı daha da çok özlüyorum. Programı izlemenin en iyi yanlarından biri Twitter üzerinden takip etmek. Artık o kadar eğlenceli gelmiyor.

Çarşamba

Bugün özellikle sevimli olduğunu düşündüğüm bir kıyafetimi giyiyorum. Narsistik Y kuşağından biri olarak normalde Instagram hesabımda bir Snap ya da Boomerang paylaşımı yapardım. Böylece tüm takipçilerim kişisel tarzımın ne kadar güzel olduğunu görebilirdi. Ne yazık ki hayranlarım ne giydiğimi bilmeden hayatta kalmak zorunda kalacak.

İnsanların Instagram’dan takip edebilecekleri yakında açılacak, şık görünen bir kafenin yanından geçip gidiyorum. Ben takip edemem. Dürüst olmak gerekirse, takip edebilseydim de eder miydim emin değilim ama seçme şansım olmadığı gerçeği beni sinir ediyor.

 

 

Telefonuma daha az uzandığımı fark ediyorum. Yine de o his hala orada duruyor. Döngünün dışında kalmış ve bağlantım kesilmiş hissetmekten hoşlanmıyorum.

Parkta yürürken Instagram'da paylaşamayacağım için fotoğraf çekmeye uğraşmadığımı fark ediyorum. Paylaşamayacaksam niye çekeyim ki?

Bir arkadaşımla akşam yemeğine çıktığımda telefonum çantamda (tatlı gelene kadar) duruyor ve bunu düşünmüyorum bile. Hiçbir şey paylaşmadığımdan zihnim en son paylaşımımın veya tweetimin 100 beğeniye ulaşıp ulaşmadığını saplantı derecesinde merak etmekten uzak.  

Üzerine sıcak, tuzlu karamel sosu döküldüğünde erimesi gereken çikolata kubbesiyle süslenmiş tatlım geldiğinde işler değişiyor. Meraklı bir Instagram kullanıcısı pudingin Boomerang için davetkar olabildiğini görebilirdi ama ben fotoğrafını çeksem telefonumun albümünde kalıyor. Bir daha asla izlemeyeceğim ve eğer paylaşamazsam ne anlamı var ki?

Perşembe

Sürekli gelen bildirimlerden kurtulmanın iyi hissettirdiği bir noktaya geldim ama aynı zamanda özlüyorum.

Önemli bir Twitter mesajını haber veren otomatik bir e-posta alıyorum ancak elbette cevaplayamıyorum. Bir meslektaşımdan bu kişiye tweet atmasını ve bana e-posta göndermesini istemesini rica ediyorum. Saçma ve gereksiz görünüyor ama yapıyoruz.

O akşam film izlemek için ekran başına oturuyorum ve birkaç dakikada bir telefonumu elime alma dürtüsü olmadan düzgün bir şekilde izlemeyi başarıyorum.

Cuma

Her cuma sabahı arkadaş bulma podcastimiz “Millennial Love”ın yeni bir bölümü yayınlanıyor ve bu, güne yayını tüm sosyal ağlarda tanıtmakla başladığım anlamına geliyor. Yapamadığım için kendimi kötü hissediyorum ama aynı zamanda bunu yapmak zorunda kalmamaktan da keyif alıyorum.

 

 

Hafta içi bu noktada artık su ısıtıcısının kaynamasını veya mikrodalganın ikaz sesini beklerken sosyal medyada gezinme arzusunda olmadığımı fark ediyorum. 

Cumartesi brunch’a gideceğim restoranı Instagram üzerinden gizlice takip edemeyeceğim için üzülüyorum ve yatağa yatmadan önce sosyal medyaya bakmayı hala özlüyorum.

Cumartesi

Bu akşam bir partiye gidiyorum ve tüm bilgilerin Facebook'ta olduğunu fark ediyorum. Arkadaşıma adresi ve saati sormak için mesaj atmak zorundayım. Aşırı modası geçmiş ve hafif rahatsız edici.

İyi tarafından bakarsak, sarhoş bir şekilde Instagram hikayesi paylaşmanın tehlikeli cazibesinden kurtulmuş oldum.

Pazar

Uygulamaları yeniden indireceğim için ne kadar heyecanlı olduğumdan neredeyse utanıyorum. Pazar gecesi yeterince hızlı gelemiyor.

Yeniden indirdiğim ilk uygulama Instagram. Simge farklı görünüyor yoksa farklı olan sadece ben miyim? Instagram’ı özledim. Can sıkıcı bir şekilde uygulama tüm bildirimlerimi göstermiyor. Sadece en son gelenleri görebiliyorum. Daha öncesinde ne olduğunu asla öğrenemeyeceğim.

İnanılmaz derecede takipçi kazandım. Bir sürü mesajım ve görme şansım olmadan ortadan kaybolan, birisinin hikayesinde bahsedildiğimi söyleyen bildirimlerim var. Gerçekten can sıkıcı.

Ancak diğer her şey aynı. Rahatlatıcı.

Facebook'a döndüğümde tanımadığım bir kızın adını değiştirip evlendiğini görüyorum ve artık kim olduğunu gerçekten bilmiyorum. Güzel.

Bir sürü bildirime, birkaç arkadaşlık isteğine ve bir avuç mesaja sahibim ancak hiçbiri özellikle ilgi çekici değil.

Twitter’a tekrar giriş yapmak biraz daha heyecan verici. Ancak işler çok çabuk ilerlediğinden günler önce etiketlenmiş olduğum sohbetlere girmenin bir anlamı olmadığını fark ediyorum.

Ancak kendimde bir değişiklik hissediyor muyum?

Pek sayılmaz. Düşüncem şu ki sosyal medyada olmamak sadece can sıkıcı. 

Onsuz daha fazlasını yaptım mı? Muhtemelen. Fakat verimliliğim arttıysa da büyük oranda değildi.

Artık farklı bir kadın olduğumu ve alışkanlıklarımı değiştirdiğimi söylemek isterdim ama olmadı. Hala Instagram için yaşıyorum ve muhtemelen her zaman böyle olacağım.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/life-style

Independent Türkçe için çeviren: Merve Damcı

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU