Kraliçe II. Elizabeth hepimize örnek oldu: Çok kötü bir örnek

Kovid testi pozitif çıktıktan sonra da çalışmayı sürdüren Kraliçe, işverenleri çalışanları işyerine hemen geri çağırmaya teşvik ederek daha fazla salgın riskine yol açmış oldu

Kraliçe II. Elizabeth'in koronavirüs testi pozitif çıkmıştı (AP)

Birleşik Krallık Kraliçesi II. Elizabeth'in Kovid testi pozitif çıktı ama o çalışmayı bırakmadı. Hafif görevlerdi ya, yine de, tanrı onu korusun.

Blitz saldırıları (II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası'nın Birleşik Krallık'ı aralıksız bombaladığı hava saldırıları -ed.n.) onu durdurmamıştı. Jeopolitik fırtınalar onu durdurmamıştı. Düşünün bir, vahşi atlar da onu durduramadı. O yüzden tabii ki tasvip etmeyerek kaşını kaldırıp bu mikroskobik istilacıya onun maskaralıklarından hoşlanmadığını belirtti ve kaldığı yerden devam etti. Ne muhteşem kadın, değil mi? Hepimize örnek oldu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Majesteleri şüphesiz hepimize örnek teşkil etti. Kötü bir örnek. Sahiden de berbat bir örnek.

Lazım geldiğinde "hafif görevler" yapacağınızı ilan edebiliyorsanız, işle başa çıkmanın epey daha kolay olduğu gerçeğini bir kenara bırakalım. Ayrıca, siz masa başındayken elinizin altında her kaprisinizi yerine getirecek bir tabur hizmetçinizin olması; çocukları kim alacak diye endişelenmemek; zahmetli işe gidiş geliş yolculukları yapmamak; akşam için ne pişirsem ikilemlerine ya da zorlanan hane bütçesinin bu ay bir kez daha dışarıdan yemek söylemeye yetip yetmeyeceği tartışmalarına girmemek de işe yarıyordur.

Kraliçe'nin kararıyla ilgili asıl sorun, ona ait diyarın bir yerlerinde patronun birinin hasta bir çalışana, "Bak, lanet Kraliçe 95 yaşında Kovid'ken yataktan çıkabiliyorsa, sen de o burun akıntınla görevlerini yerine getirmeyi becerebilirsin. Ya işe gelirsin ya da defolup gidersin" diyecek olması.

Yasal tecrit zorunluluğu da sona ermişken eğer o kişinin Kovid olduğu ortaya çıkar ve o kişi gün içinde hassas bünyeli biriyle karşılaşırsa, yani, bunun nasıl sonuçlanabileceğini açıklamama gerek yok.

Birleşik Krallık'ın "hastayken işe gidilir" kültürü, mücadele etmek durumunda olduğumuz en kötü şey gripken de yeterince kötüydü. Grip mevsiminde karşımıza çıkardıkları reklamları hepimiz gördük: Yakalandığınız bu nahoş şey her neyse, endişeye mahal yok; bizim haplardan birini alın, günü kolayca geçirecek ve eve varınca da yarım saat kondisyon bisikleti sürecek kadar iyi olacaksınız.

Hepimiz şu rahatsız edici gerçekliği de yaşamışızdır: En iyi ihtimalle sınırlı etki gösterdiği gerçeğine rağmen üst ceplerimiz boğaz pastilleri, limon çayı poşetleri ve kutu kutu ağrıkesiciyle donatılır, boğuk sesle konuşan ayaklı sümük fabrikaları olarak işe gidilir. Gerekli kuluçka döneminin ardından meslektaşlarımızı da aynısına tahammül etmek zorunda bırakmayı kesinleştirmek dışında pek bir şeyin yapılmadığı bu hakikaten sefil günlere her birimiz maruz kaldık. Sefalet refakatten hoşlanıyor demek.
 


Yasal hastalık ödeneklerinin sefilliğini göz önüne alırsak, bazılarının işe gitmekten başka pek bir seçeneğinin olmaması bir sorun, ki hayat pahalılığı krizi şahlandıkça bu daha da kötüleşecek. Çoğunluğu kadın, tamamıysa düşük ücretli yaklaşık 2 milyon kişi, şu anda önerilen haftalık 100 sterlinden (yaklaşık 1900 TL) de düşük üç kuruşluk ödenek için bile hak kazanamıyor.

Kuşkusuz, hassas bünyeli meslektaşlara potansiyel etkisi nedeniyle bu eskiden de bir sorundu. Şimdiyse hükümetin, Kovid testinin pozitif çıkmasının ardından bile tecridi kaldıran pervasız kararı (bunu adı kötüye çıkmış başbakanın boynunu kurtarma çabasının siyaset bilimi motive ediyormuş gibi görünüyor) yüzünden hasta hasta işe gitmek kelimenin tam anlamıyla can alabilir.

Bağlam buyken, Kraliçe aklın yolunu tercih edebilirdi. Testinin pozitif çıkması üzerine sorumlu davranıp biraz ara vermeden önce son bir resmi görevi yerine getirebilir ve bir basın açıklaması imzalayabilirdi. 95 yaşındaki Kraliçe'ye kimse bunu fazla görmezdi.

Bunun yerine, bariz şekilde gripten çok daha kötü olsa da "artık gripten daha kötü olmayan" bu hastalığı kafaya takmamayı beceremedikleri için Britanyalı çalışanlara dünyanın en büyük aylakları olduklarını söylemeye bayılan Muhafazakar Twitter hesapları tarafından bir tür süper kahraman olarak alkışlanmayı tercih etti.

Halk bunu göz ardı etmeyecek. İradesine tabi olduğumuz bu kadını, onu alkışlayan gazeteleri, aynılarını tekrar eden parlamenterleri ve yorumcuları örnek alacaklar.

Sonuç olarak da hassas bünyeye sahip biz engelli, bağışıklık sistemi zayıf, kanser hastası ve şeker hastası olanlar öleceğiz. Bu neredeyse kesin.

Bu berbat dönem boyunca yeterince gereksiz ölüme katlandığımızı düşünüyorsunuzdur. Meğer daha yetmemiş.

 

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Sevgi Aydoğan

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU