Sisi, Riyad'da: Odakta Arap bölgesel sistemi var!

Riyad ve Kahire, Arap ulusal güvenliğini koruyacak ve teröre karşı koyacak bir şekilde öncelikler sırasını yeniden düzenliyor

Fotoğraf: SPA

Mevcut Arap sahnesi, kendi doğasını ve hususiyetini yansıtan art arda gerilemeler yaşadığını defalarca teyit ediyor.

Gerçek şu ki, Arapların sorunları kroniktir ve zamanla daha da karmaşık ve zor hale gelmiştir.

Gerek Arap çevresinde gerekse bölgesel ve uluslararası düzeylerdeki kriz yönetimi/ittifaklar sorunu bunun delilidir.


Arapların kendi aralarında veya diğer komşu ülkelerle olan ilişkilerine rağmen geçen yüzyılın ortalarından bu yana tarihsel kırılmalar oldu.

Bu kırılmalarda, gerek aralarındaki gerekse de o dönemin büyük güçleriyle olan birliktelikleri ve ayrılıkları düzeyinde pek çok faktör önemli rol oynadı.

Çağdaş tarihimizde tüm trajedilere ve hayal kırıklıklarına rağmen, önümüzdeki günler için bizi iyimser kılan, cesaret veren parlak sayfalar ve olumlu gelişmeler var.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Muhtemelen 1973, 1990 ve diğer yıllar, tarihte ilk kez gerçek bir Arap dayanışmasına, Suudi-Mısır ittifakına tanık oldu.  

Mevcut zorluklarla başa çıkabilen gerçek bir Arap bloğundan bahsetmek, basitçe Arap çevresini güvence altına alma anlamına gelir.

Dolayısıyla Mısır'ın veya Suudi Arabistan'ın güvenliğinden taviz verilmesinin Arap ulusal güvenliğinden taviz vermek olduğunu söyleyenler haklıdır.

Zira bu iki ülke Arap bölgesel sisteminin belkemiğini oluşturuyor ve bu sistemin yalnızca iki ülke arasındaki stratejik ittifakın sağlayabileceği bir kaldıraca ihtiyacı var.

Bu da ulusal güvenliğin gereklerine ve ihtiyaçlarına uygun ikili ilişkiler ile temin edilebilir.

Riyad-Kahire anlaşmasının bir Arap ittifakı inşa etmekle eşdeğer olduğu ve iki ülke liderleri arasındaki sürekli ziyaretlerin pusuda bekleyenlerin maskelerini düşürdüğü bir sır değil.


Suudi-Mısır yakınlaşması, bölge dosyaları arasında bir öncelik sıralaması yapılması ve bölgeye nüfuz etmeye yönelik projelerle yüzleşmek anlamına geliyor.

Bu nedenle, özellikle de İran ve Türkiye'nin yükselişiyle, geleneksel ve eski Arap ittifakları artık mümkün değil, aksine durum her düzeyde kötüye gidiyor ve geriliyor.

Suudi-Mısır ittifakı, Arap ulusal güvenliğini korumak için bir arzu ve gereklilik haline geldi.

Bu, bölgede bir güç dengesi yaratan İran, Osmanlı Türk ve Amerikan/İsrail ekseniyle yüzleşmek için gerekliliktir.


Bu Arap politikasının bizim istediğimiz gibi olmadığını ve krizin önemli bir parçası olduğunu kabul edersek, var olan boşluğu doldurabilecek etkili Arap politikasından yoksun olduğumuz ortadadır.

Bu politikanın inşasına ve etkinleştirilmesine yönelik harekete geçilmesiyle birlikte çözüm aşamasına geçilmiş olacaktır.

Riyad-Kahire anlaşması tam zamanında gerçekleşti ve bu anlaşma, "bir Arap ittifakı inşa etmekle" eşdeğerdir.

Cumhurbaşkanı es-Sisi'nin Riyad ziyareti, iki tarafın bölgesel ve uluslararası arenada iki ülkeyi ilgilendiren meseleler hakkında fikir alışverişinde bulunmak amacıyla gerçekleşti.

Taraflar, çıkarlarına hizmet edecek ve gerek bölgede gerekse de dünya genelinde güvenlik ve istikrarı artıracak şekilde çabalarını koordine etmeye çalışacaklarını vurguladılar.

Bu bağlamda tarafların, ortak Arap eyleminin önemini ve krizlerin, ilgili uluslararası kararlara ve uluslararası hukuk ilkelerine uygun olarak çözülmesinde ve ortak Arap eylem mekanizmalarının güçlendirilmesinde 'Arap Birliği rolünü' vurgulamaları da dikkat çekicidir.


Taraflar, bölgede barışın sağlanmasına yönelik desteklerini devam ettireceklerini dile getirdiler.  

Filistin-İsrail anlaşmazlığının iki devletli bir çözüm dahilinde ilgili uluslararası kararlar ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kapsamlı bir çözüme kavuşturulmasının önemini vurguladılar ki bu çözüm, Filistin halkının 1967 sınırlarında ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız devletlerini kurma hakkını garanti altına almaktadır.

Bu, pusuya yatanların ve fırsatçıların Suudi Arabistan'a saldırmak ve rahatsız etmek için olayları istismar etmelerinin önünü kapatmaktadır.

Bu nedenle tarafların Filistin halkına insani yardımın ulaştırılması için ortak uluslararası çabaların önemini vurgulamaları şaşırtıcı değildir.
 


Riyad ve Kahire, Arap güvenliğinin bölünmez bir bütün olduğunu ve Arap ulusal güvenliğini korumak için ortak Arap eyleminin ve tam Arap dayanışmasının önemini vurguladı.

Bunun tüm Arap ülkelerinin omuzlarına düşen bir sorumluluk olduğunu söyleyen taraflar, Arap ülkelerinin içişlerine karışmaya, istikrarlarını tehdit etmeye ve halklarının çıkarlarını baltalamaya yönelik her türlü girişimini reddettiklerini teyit ettiler ve bölgedeki terör örgütleriyle her türlü imkânı kullanarak mücadeleye devam etme yönündeki tutumlarını belirttiler.

Ayrıca iki ülke arasında var olan güvenlik işbirliğinden, koordinasyondan ve bunu geliştirme arzularından duydukları memnuniyeti dile getirdiler.

İran'ın bölge ülkelerine yönelik düşmanca davranışlarının ve kitle imha silahlarına sahip olmasının yarattığı tehlikenin altını çizen taraflar, bu husustaki herhangi bir uluslararası anlaşmanın bölge ülkelerinin katılımıyla gerçekleşmesi gerektiğini vurguladılar.

Bunun yanı sıra taraflar, terörist milislerin deniz seyrüseferlerine yönelik tehditlerini kınayarak, milislerin niteliksel askeri kapasitelere sahip olmalarının göz ardı edilemeyeceğini ifade ettiler.


Bu güçlü ve açık mesajlar, Arap dünyasına 'meselelerini düşünen ve savunan bir Arap gücünün' var olduğunu hissettiriyor.

Sevgili Mısır, her zamanki gibi ulusal güvenliği korumak için aldığı bütün önlemlerde Suudi Arabistan ile tam dayanışma içinde olduğunu belirtti, Suudi Arabistan'a yönelik saldırıları kınadı ve Suudi Arabistan'ın yanı sıra Arap Körfezi Bölgesi'nin güvenliğinin Mısır ulusal güvenliğinin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladı.


Riyad ve Kahire, Arap ulusal güvenliğini koruyacak ve teröre karşı koyacak bir şekilde öncelikler sırasını yeniden düzenliyor.

Tarafların birtakım benzer çıkarlar ve tehditler üzerinde hemfikir olmaları, mevcut risklerle ve zorluklarla başa çıkabilecek bir Arap cephesi inşa etmek anlamına geliyor.

Bu ise ortak Arap eylem sistemini güçlendirmekte, halkların iyiliğine olacak şekilde destek olmaktadır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU