"Var bi hayalimiz" diyen gençlerin hayat enerjisine güvenelim

İsmail Çetin Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Pixabay

"Hayat enerjisi" düşürülen, başta gençlik olmak üzere vatandaşımız pres yapılarak karamsar ve umutsuz hale getirilmiş, toplum olarak yarınlarımıza bakmak için kafamızı kaldırmaya korkan bir topluma dönüştürülmüş olmanın acısını içimizde yaşıyoruz.

Heyecan yaşamsal sıvı gibidir. İnsan hayatı heyecanla başlar, heyecanla devam eder, onunla da biter.

İnsanın diri, zihinde olması ve geleceğe umutla bakan bir ortam oluşturması için onu tetikleyen heyecan olgusunu kaybetmeden hareket etmesi gerekir.

Heyecanı diri, hedefi iri olan toplulukların ufukları da geniş olması hasebiyle her daim üretir, bulunduğu ortamı ileriye götürür. 

Bizler, dünyada farklı farklı yapılara sahip fertler olarak hayatın akışında şekillenen bir tarzla kafasında yoğurduğu olgularla hareket ederek yaşayan bireyleriyiz.

Bu dünyada her ferdin eşit şartlarda doğduğu gibi eşit şartlarda yaşaması, ekonomik seviyesi yüksek, huzurlu ve mutlu bir hayat sürmesi, adalet, sevgi ve gelir dağılımındaki eşitlik ilkesinden geçeceğinin altını çizerim. 

Gelin görün ki toplum sabah kalktığında umutsuz, akşam olduğunda karamsar bir vaziyete getirilmiş, hayata pozitif bakış açısı kaybettirilmiştir. 

Buradan hareketle kişi aileyi, aile toplumu, toplum ise devleti meydana getirir.

Kişi için ülkenin varlığı, hukuk kurallarının herkese eşit olduğu bir ortamda özgürce, ekonomik göstergelerinin üst seviyede olduğu, adaletin sağlandığı, dinin kullanılmadan yaşandığı, hakkın gözetildiği, ötekileştirmelerden uzak, bu bayrak çatısı altında bir, beraber ve kardeşçe yaşamak demektir.

Kolay olan bu denklemi sağlayabilirsek 85 milyon tek bilek, tek yürek olur, vatan oluruz.

Toplumu baskı altında tutarak ötekileştirme, hukuku çift yönlü kullanma, adaleti üstün kılmayarak farklı kullanarak toplumun huzurunu bozacak girişimlerde bulunursak, o zaman kör gözle karanlık ortamda yol almaya çalışırız.

Bu da bizim için sonun başlangıcı olur. Kayıkçı kavgalarının önü arkası kesilmez, kargaşadan nemalananların ekmeğine yağ sürmekten öteye gidemeyiz. 

İktidarı eline geçiren zümreler kırk düşünüp bir hareket etmek zorundadır. 85 milyonun vebalini taşımak hiç de kolay bir yük değildir.

Bu vebali taşıyanlar şahsi çıkarlarını devlet ve millet çıkarlarının arkasına koyarak hareket etmesi kaçınılmazdır. 

Lakin toplumda gücü eline geçiren zümreler vatandaşını unutur "Rabbena hep bana" mantığı ile hareket eder, toplumu ötekileştirerek, 'benim mahallem- senin mahallen' kavramlarını oluşturacak girişimlere ön ayak olursa kavga kıyamet koparacak ortamları eliyle hazırlar.

Bu da hoş olan bir davranış ve tavır olmaktan çıkar.


Toplumları yönetmenin en kolay yolu dürüstlüktür. Bir işyerini, bir aileyi ya da bir ülkeyi yönetirken dürüst davranırsanız her şey o kadar kolaylaşır ki, sizde şaşarsınız.

Bu sistemi oturtursanız zamanla yönetmeye bile gerek kalmadığını fark edersiniz. 

İşin zor olan dürüst olmayan yönünü seçmeniz halinde ise hayatınızı kendinize zindan eder, her saniye diken üstünde hop oturup, hop kalkarsınız.

Her daim çevrenize zarar verir, bulunduğunuz ortamı çürütür, sonrada yok olmasına ortam sağlayıcı kişi olursunuz.


Onun için "Doğru ok eğri gitmez" diyen İmam Ali'ye kulak vererek yaşamak her şeyi düzeltecek, ortamı güllük gülistanlık yapacağından zerre endişeniz olmasın.

Türk milleti olarak büyük savaşlar vermiş, kanla sulanmış vatanımız üzerinde Allah'ın seçtiği, sevdiği Atatürk sayesinde özgürce yaşamaya çalışan bir milletiz.

u millet tarihi şanlı zaferlerle dolu, yoklukla var olma mücadelesini kazanmış, yılmak, yokluk, mağlubiyet kelimelerini unutmuş bir millettir.  

Atatürk, Türk milletine milli/manevi ruhu birleştirip heyecan yükleyerek başarabileceğimizi kodlamış, topraklar vatan, vatan üzerinde yaşayanlar şanlı bir millet olmuştur.

Dünyaya adaleti götürerek yedi düvele hükmetmiş ataların torunları olmanın gururunu yaşarken, verdiği mesuliyeti de taşımak, ona göre hayatımızı idame ettirmemiz ve hayata hep pozitif yönden bakmamız gerekir.


Hayat enerjisi elinden alınan başta gençliğimiz olmak üzere toplumumuz mutsuz, kötü gidişat yüzünden umutsuz halde ne yapacağını şaşırmış çamurlu ve dalgalı denizde bir sağa, bir sola savrulan dümen kavramını kaybetmiş gemi gibi hareket ediyor.

Bundan dolayı kötü gidişata dur demek yine kendi kararımız ve kararlılığımızla olacaktır.

"Heyecanını kaybeden bir millet yok olmaya mahkûmdur" mantalitesinden hareketle başta gençler olmak üzere, toplumumuza milli manevi ruhla yoğrulmuş heyecanı yüklemek, gerçek Atatürk ayarlarına dönmek için "Var bi hayalimiz" diyen gençlere kulak vermek, onlara güvenmekten başka çaremiz kalmamıştır. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU