DEVA Partisi, Kürt sorunu ve Şeyh Said

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

Siyasette terbiyesizlik ve hakaret seviyesine varmayan polemikler siyasetin tadı tuzudur.

Ayrıca polemik, nükte ve 'giydirmeden' büyük zevk alan halkımızın olmazsa olmazlarındandır.

Halkımız kaşları çatık, suratı abus, sözleri katı ve söylemi ruhsuz siyasetçileri sevmez.

Her şeyin bir kararı olması gerektiği gibi polemiğin de bir usul ve kararı olması gerekir.

Diğer partilerin Kürt sorununa yaklaşımları ile ilgili onlarca yazı yazdığım gibi DEVA Partisi'nin Kürt sorununa yaklaşımı ile ilgili de birkaç yazı yazdım.

Mevcut programlarının AK Parti'nin mevcut konumundan (aynı durum Gelecek Partisi, Memleket Partisi, CHP… için de geçerli) daha ileride olmadığını, örnek olarak da Kürtçe seçmeli derslerin halen yasal olduğunu ancak anadilde eğitimin henüz yasalaşmadığını belirttim. 

DEVA Partisi'nin anadilin öğrenilmesine taraftar olduğunu ve programına koyduğunu ancak bugünkü iktidardan ileri anadilde eğitim, köy kasaba şehir adlarının iadesi, bölgesel yönetim ile ilgili somut bir şey söylemediğini; 'anadilin öğretilmesinin' ayrı; 'anadilde eğitimin' ise ayrı şeyler olduğunu yazdım.

Geçen hafta Zoom üzerinden katıldığım bir programda DEVA Partisi'nin Kürt sorununa bakışı ile ilgili bu konuda sorulan bir soruya da çok kısa olarak benzer bir cevap verdim.

Şeyh Said ve 46 arkadaşının 28 Haziran'daki idam yıldönümlerinde Şeyh Said ve arkadaşlarını rahmetle anan DEVA Partisi Diyarbakır ve Mardin teşkilatlarının bu demeçlerine DEVA Partili iki Genel Başkan Yardımcısı ve bazı diğer teşkilat görevlilerinin Şeyh Said'e hakaretle karşı çıktıklarını söyledim.

Sunucunun DEVA Partisi'nin anadilde eğitime 'evet' dediğini iddia etmesi ve bir gece sonra DEVA Partili eski AK Parti milletvekili M. Emin Ekmen'in de programa katılacağını söylemesi üzerine;

"Yarın gece M. Emin Ekmen'e sorun: Programlarında anadilde eğitim ile ilgili somut bir şey var mı? 

Anadilde eğitim; tarih, coğrafya, edebiyat, felsefe, sosyoloji, matematik, Fizik…tüm derslerin Kürtçe okutulması demek, tartışmaya ve polemiğe gerek yok, 'evet' mi yoksa 'hayır' mı diyorlar, söylesin.

Üstelik şahsi fikrini sormuyoruz. Bu konuda bizzat genel başkanın beyanları geçerli" dedim. 


M. Emin Ekmen, anadilde eğitim, köy kasaba şehir adlarının iadesi, bölgesel yönetim…sorularına açık bir cevap vermedi. Sunucu da benimle yaptığı programda kendisini defalarca ikaz etmeme rağmen açık ve net olarak Ekmen'e;

"Anadilde eğitim; tarih, coğrafya, edebiyat, felsefe, sosyoloji, matematik, Fizik…tüm derslerin Kürtçe okutulması demek, tartışmaya ve polemiğe gerek yok, 'evet' mi yoksa 'hayır' mı?" sorusunu sormadı.

Şeyh Said ile ilgili hakaret kısmına gelince;

M. Emin Ekmen 'Altan Bey yalan söylüyor' diyerek maalesef haddini aştı. 

Siyaset hayatı boyunca tek bir hilafı hakikat beyanı olmayan kişiye karşı büyük bir saygısızlık etti.

Büyüklerimiz 'Bir çocuk sana tükürdüğü zaman sen de ona tükürürsen büyüklüğün nerede kalır?' derlerdi.

Kendisine gereken uyarıyı yapmadan önce;

Öncelikle bu konu ile ilgili olarak neler söylenildiğini basındaki manşetler üzerinden bir kez daha hatırlatalım:

'Şeyh Sait'i idamının yıldönümünde, yapılan anma paylaşımları DEVA Partisi'ni karıştırdı.' 

'DEVA Partisi kurucuları, genel başkan yardımcıları ve parti teşkilatı sosyal medyada birbirine girdi.'

'Sosyal medyada birbirlerine girdiler'


DEVA Partisi'nin Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen attığı tweette, şu açıklamada bulundu:

"Şeyh Said ve arkadaşlarının İstiklal Mahkemelerince idam edilişinin 96 yıldönümü. 

İstiklal Mahkemelerinin tüm kurbanlarını rahmetle anıyorum. 

Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanması için iktidarı harekete geçmeye davet ediyorum."  


DEVA Partisi Mardin İl Teşkilatı da,

"Şeyh Said'i Rahmetle Anıyoruz" paylaşımı yaptı.


Diyarbakır ve Mardin teşkilatlarının bu anmalarına DEVA Partisi Genel Merkezi'nden karşıt tepkiler geldi. 

'İSYAN BAŞLATMIŞ BİR KİŞİYİ ANMAK KABUL EDİLEMEZ'


DEVA Partisi Kartepe İlçe Başkanlığı'ndan ise yanıt gecikmedi:

Parti içinde farklı sesler olabilir, fakat bu farklı ses değil. Bu, milyonlarca şehide saygısızlık. İnşallah bu yanlıştan döner veya döndürülürsünüz.


DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Burak Dalgın, "Cumhuriyet hükümetine karşı silahlı isyan başlatmış bir kişiyi anmak ana akım bir siyasi partinin işi olamaz. DEVA Partisi'nin kuruluş iddiası nettir" tepkisinde bulundu. 

Halkla İlişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Rıza Babaoğlan ise, 

"Silahla mevcut Cumhuriyet yapımıza kast eden kişiyi anmak, ancak gerçeklerden kopmuş olmayı gerektirir. 

İsterseniz artık sahaya çıkın, 

Vatandaşlarımızla bir araya gelin böylece 96 yıl önceki mevzu yerine şuan ki gerçek gündemle hemhal olursunuz" dedi.


Ülsen: Hezeyan

DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihan Ülsen ise son mesajında, "İktidar karşıtı cephede konumlanarak otoriterlikten rahatsız olanların önemli bir kısmının yakın tarih anlayışı, resmi ideolojinin ilkokul müfredatından çıkamamış görünüyor" diyerek, "Bugün kendilerine yönelen otoriterliğe başka bir otoriterliği olumlayarak karşı çıkmak büyük bir hezeyandır" ifadelerini kullandı.

Şeyh Said polemiği ile ilgili olan bitenler kısaca bu.

Konu açık ve net.

Bir kısım DEVA Partili kardeşimiz bizim gibi düşünürken, bir kısmı ise Hulki Cevizoğlu gibi düşünüyor.

Üstelik bu 'Cevizoğlular' sıradan partililer değil. Genel Başkan Yardımcısı düzeyinde kişiler.

İşin Şeyh Said'e hakaret olup olmadığı, hakaret sayılıp sayılmayacağı kısmına gelince;

Aslında bunun en iyi cevabını veren kişi yine bir DEVA Partili olan Ülsen kardeşimiz oldu: 

"İktidar karşıtı cephede konumlanarak otoriterlikten rahatsız olanların önemli bir kısmının yakın tarih anlayışı, resmi ideolojinin ilkokul müfredatından çıkamamış görünüyor" diyerek;

"Bugün kendilerine yönelen otoriterliğe başka bir otoriterliği olumluyarak karşı çıkmak büyük bir hezeyandır" ifadelerini kullandı.


Hezeyan, Türk Dil Kurumu sözlüğünde 'saçma sapan, boş söz, saçmalama' olarak belirtiliyor.

Anlaşılan M. Emin Ekmen Diyarbakır İl Başkanı kadar Türkçeye hakim değil.

Halka zorla giydirilen deli gömleğini savunarak, bu zulme karşı çıkanları asi olarak nitelendirmeyi hakaret (en azından hezayan) olarak kabul etmiyor.


Sevgili kardeşim bak!

İyi dinle!

Altan Tan bir evliya da değil, yanılmaz, şaşırmaz da değil.

Ancak sen sen ol, kendini başkalarının önüne atma; fedailik yapma. 

11 yıl önce 2011 seçimlerinde de böyle bir yanlışlık yapmıştın, "geçti gitti" demiştim.

Hatır bilmek örfümüzün en önemli usullerinden biridir.

Ailenizden çok yakın arkadaşlarım var. 

Rahmetli dayım damadınızdı.

Bırak bir dertleri varsa 3 kuruş etmezler karşıma çıkıp cevap versinler. Tabi akılları, bilgileri, donanımları ve yürekleri yetiyorsa! 

Sahte mütevazılık gururun en alçak şekillerinden biridir.

Kim nasıl anlarsa anlasın ve nereye çekerse çeksin!

Ömrümün bu son deminde boş ve mürai bir mütevazılık içinde değilim.

Hele de kendini yarım dünya zanneden abur cuburlara karşı hiç değilim!

'Müslümanım, demokratım, Kürdüm, bu konularda hassasiyetim var' diyenlerin tamamının Altan Tan'dan öğrenecekleri çok şey var.

(Yaşayanları kastediyorum. Başta Abdülmelik Fırat ve Şerafettin Ağabeylerin -Allah rahmet eylesin- yıllarca meclislerinde bulundum, bir tek kez bile onlara saygısızlık etmedim.)

Karşımda durup birilerine yaranarak değil, yanımda durarak onur kazanabilirsiniz.

Yine de nerede duracağınızı siz bilirsiniz!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU