Avrupa'da göçmen olmak kolay mı?

Canan Duman, Independent Türkçe için Avrupa'daki göçmenlere terapi yapan klinik psikolog Zeynep Baloğlu ile Avrupa'daki göçmenlerin durumunu konuştu

Fotoğraf: Reuters

Son yıllarda Türkiye'den Avrupa'ya göçe tanıklık ediyoruz. Avrupa'ya sadece Türkiye'den değil, başka ülkelerden de talep olduğunu biliyoruz.

Artan talebin göç karşıtı söylemleri, ırkçılığı ve yabancı düşmanlığını da artırdığını da… 

Pandemi, Avrupa Birliği'ne (AB) izinsiz göç sayısını önemli ölçüde azalttı. Avrupa Komisyonu 2021'in başında AB'nin 2020'de sığınma başvurularında yıllık bazda yüzde 33'lük bir düşüş kaydettiğini bildirdi.

Ancak karantinalar ve seyahat yasakları kalktıkça göçmen akışları da canlanmaya başladı. 

İnsanlar ülkelerinde yaşadıkları zorluklar, gelir eşitsizliği, düşük gelir gibi nedenlerle yurt dışına yöneldiler.

Avrupa'nın yetenek rekabeti nedeniyle daha yüksek vasıflı göçmenleri çekmek için başlattığı girişimleri değerlendirmek istediler.

Çünkü, göçmenler Avrupa'da ve tüm dünyada işgücünün hayati bir parçası.

 
Peki Avrupa göçmenlere işsizliği artıracağı, refahı düşüreceği, kültürel ve dini bir tehdit oluşturacağı kriminal bir tehdit olacakları gibi endişelerle mesafeli yaklaşırken Avrupa'da göçmen olmak kolay mı?

Yaşanan zorluklar, verilen mücadeleler neler?

Hollanda'da yaşayan ve Avrupa'daki göçmenlere terapi yapan klinik psikolog Zeynep Baloğlu ile konuştuk. 
 

Klinik psikolog Zeynep Baloğlu.jpeg
Klinik psikolog Zeynep Baloğlu, Independent Türkçe için Canan Duman'ın sorularını yanıtladı

 

- Avrupa'ya göçte bir artış olduğunu söylemek mümkün mü?

Son yıllarda, sanılanın aksine, insanlar Avrupa'ya daha az göç ediyor. Bunun ana nedeni pandeminin neden olduğu seyahat kısıtlamaları.

Avrupa İstatistik Kurumu'nun (Eurostat) verilerine göre, bütün Avrupa genelinde, 2020 yılında toplam 2,25 milyon (ilk defa alınan) oturum izni verilmiş.

Bu rakam, 2019 yılında yaklaşık 3 milyon imiş. Buna ek olarak, pandemi, eğitim almak için Avrupa'ya göç eden öğrenci sayısını da kuşkusuz etkiledi.

Bu dönemde öğrenciler derslerini online bulundukları ülkelerden takip edebildikleri için eğitim aldıkları Avrupa ülkesine göç etmediler. 


- İnsanlar neden göç ediyorlar? Göç nedenleri yaşadıkları ülkelerle mi, bireysel tercihlerle mi ilgili? 

İnsanlar en çok gittikleri ülkede çalışmak ve iyi kazanç elde etme ümidiyle göç ediyorlar. Bu diğer nedenlerle karşılaştırınca yüzde 40 ile başı çekiyor.

Yüzde 28 ile ailevi sebepler ikinci sırada geliyor. Ayrıca çoğu genç insan, Avrupa'da eğitim kalitesinin iyi olduğunu düşündüğü için göç ediyor. Bunun onlara sonradan gerek geldikleri gerek göç ettikleri ülkede iyi iş fırsatları yaratacağına inanıyor.

Bu yüzde 11'lik bir payı oluşturuyor. Bütün bu saydıklarımız görece keyfi nedenler sayılsa da birçok insan yaşadıkları ülkeden zorunlu nedenlerle (savaş, afet vb.) Avrupa'ya sığınma talebinde bulunuyor, bu ise bütün nedenler arasında yüzde 11'lik payı kapsıyor.

Geri kalan yüzde 10'luk dilim ise diğer, belirtilmeyen nedenlere ayrılmış.


- En çok hangi ülke vatandaşları göç ediyor? 

Ukrayna'da yaşanan politik gerilimden dolayı Ukrayna vatandaşları 2020'de Avrupa ülkelerinden açık ara en çok oturum izni alan grupta gözüküyor.

Ukrayna vatandaşlarını sırasıyla Fas, Hindistan ve Suriye vatandaşları takip ediyor. Türkiye vatandaşları ise en çok oturum izini alanlar arasında 10. sırada yer alıyor.


- En çok hangi meslek ve yaş grubundakiler göç ediyor?

Avrupa'da çalışan ve Avrupa Birliği vatandaşı olmayan insanlar genellikle az beceri, eğitim isteyen sektörlerde çalışıyorlar. Ev işleri, yiyecek-içecek, inşaat ve konaklama en çok göçmenlerin çalıştığı sektörler arasında görülüyor.

Ayrıca, her ne kadar genç ve orta yaşlı insanların daha çok göç ettikleri düşünülse de belirli bir yaş grubunun diğerine göre daha çok göç ettiğini söylemek çok doğru olmaz.

Gözlediğim kadarıyla belirli bir yaştan sonra insanlar başka bir ülkeye taşınmak ve orada yeni bir hayat kurmak için çok istekli olmasalar da ailevi veya iş değişiklikleri gibi sebepler onları buna itebiliyor. 


- Göç edenler umdukları gibi bir hayatla karşılaşıyorlar mı? Hangi zorluklarla mücadele ediyorlar?

Benim temas halinde bulunduğum birçok insan 'Geri dönmeyi düşünüyor musun?' gibi sorulara çok net bir şekilde 'hayır' cevabını veriyor; ancak bu cümlenin ardında her zaman bir 'ama' geliyor.

Eğitim amacıyla göç etmiş genç popülasyon ülkenin dilini hızlı bir şekilde öğrenip, iş bulma olanağı yakalıyor.

Bununla beraber, öğrencilik yıllarından geliştirdikleri sosyal bağlarını da iş hayatı sayesinde genişletiyorlar ve göç ettikleri ülkedeki hayata hızlıca adapte olabiliyorlar. Ama geride bıraktıkları aile ve arkadaş özlemleri her zaman baki kalıyor.

Orta yaşlarında, çekirdek ailesiyle beraber göç edenler için gidilen ülkeye adapte olmak biraz daha meşakkatli. Yeni bir dil öğrenmek ve sosyal çevre kurmak onları zorlasa da maddi kazançları bu insanların aileleriyle refah içinde yaşamasına olanak veriyor.

Kendi ilgilerine ve ailelerine vakit ayırabiliyorlar ve çocukları kaliteli bir eğitim alma fırsatı elde ediyor. Bu insanlar göçtükleri ülkelerde daha çok aynı kültürden olan insanlarla temasa geçip kendilerine bir sosyal çevre kurmaya çalışıyorlar.

Ancak geride bıraktıkları, bir yaşa gelmiş ebeveynlerinin sağlık problemleri yaşarken yanında olamamaları onları suçlu hissettirebiliyor. 


Yaşanılan zorluklara rağmen geldiği ülkeye dönmek isteyen biriyle şimdiye kadar karşılaşmadım. Ama birçok insan geldikleri ülkelerdeki politik ve ekonomik zorluklarla ilgili ciddi iyileşmeler gördükleri takdirle dönmek istediklerini sıklıkla belirtiyorlar.

Bu gruba toplumda ötekileştirilmiş kimliğe (LGBTQ+, değişik inançlara sahip kimseler, engelli insanlar vb.) sahip insanların girmediğini düşünüyorum. Bu insanlar, Avrupa'da kendi kimliklerini rahatça yaşayabildikleri için politik ve ekonomik durum düzelse bile dönmek istemiyorlar.


- Kendi ülkesinde yüksek statülü biri başka bir ülkede bu statüsünü koruyabiliyor mu?  

Eğitimli insanlar ilk yıllarda aradıkları işleri bulmakta zorlanabiliyor ancak geldikleri ülkeye adapte olduktan birkaç yıl sonra, gelişen dil becerileri ve sosyal ilişkilerinin de yardımıyla kendi becerilerine ve ilgilerine uygun pozisyonları bulabildiklerine inanıyorum.

Tabi bu mülteciler için doğru olmayabilir çünkü, maalesef Avrupa'da da her yerde olduğu gibi ırkçılık var. Bazı iş verenlerin eğitimli mültecilere iş vermekte isteksiz davranabildiğini duyuyorum ancak bunu yaşayan biriyle direkt olarak temasım olmadı.


- Türkiye'den Avrupa'ya göçenler uyumda zorlanıyor mu? Psikolojik olarak zorlanmalar hangi alanlarda yoğunlaşıyor?

Bizim kültürümüzde büyük ailemizle yakın ilişkiler kurmak hayatımızda çok önemli bir yer tutar ancak giderek bireyselleşen Avrupa toplumlarında büyük aile bir tarafa, çekirdek aile içerisinde bile çok yakın ilişkiler olduğu söylenemez.

Genelde Avrupa'da insanlar küçük stüdyo dairelerde 1-2 kişi yaşıyor. Bu yüzden bizim gibi kolektif toplumlardan gelen insanlardan sürekli yalnız hissettiklerini duyuyorum.

Bu hislerle başa çıkmak için ne kadar Türkiye'deki aileleriyle teknolojinin izin verdiği oranda sık sık iletişime geçseler de aynı fiziksel ortamı paylaşamamak hep bir eksiklik, ait olamama duygusu getiriyor. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU