İsrail'in Afrika Birliği Zirvesi'nde deplasman galibiyeti

Yusuf Kenan Küçük Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AP

Afrika Birliği 35. Zirvesi 5-6 Şubat 2022 tarihlerinde Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da düzenlendi. 

Kuruluşunun 20. yıldönümü olması dolayısıyla ayrıca önem arz eden zirvede Birliğin geçmişinin bir bilançosunun çıkarılmasının yanı sıra reformların ve gelecek vizyonunun ön plana çıkarılması beklenebilirdi. 

Nitekim Dönem başkanlığını mevikdaşı Felix Thisekedi'den devralan Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall, devir teslim töreninde yaptığı konuşmada reform gündemine atıfta bulundu ve bu yöndeki gayretlerin sürdürüleceğini ifade etti. 

Bu ifadelerin iyi niyet beyanından daha fazla bir anlam ifade ettiğini söylemek güç. 

Zira kıta ülkelerindeki mevcut sosyo-ekonomik koşullar ile güvenlik sorunlarının reform gündemine sahici bir odaklanmaya imkan vermeyeceği aşikar. 

Bunun bilincinde olan liderler haklı olarak aciliyet arz eden diğer konulara odaklanmayı tercih ettiler. 

2022 yılı için belirlenen kıtada gıda güvenliğinin temin edilmesi teması, Birliğin bu yöndeki iradesinin en önemli göstergesiydi. 

Ayrıca, COVİD-19 salgınının Afrika ülkeleri ekonomileri üzerinde oluşturduğu baskılar, özellikle son aylarda birbiri ardına gerçekleşen askeri darbeler, kronik hale gelen güvenlik ve terörizm sorunları ile iklim değişikliğinin olumsuz etkileri zirvenin başlıca gündem maddeleri arasındaydı.  
 

1.jpg
Afrika Birliği Dönem Başkanı Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall / Fotoğraf: Tiksa Negeri/Reuters

 

İsrail'e gözlemci statüsü 

Ancak bütün bu kritik konuları geri plana iten bir hadise yaşandı. 

Her ne kadar beklenen bir gelişme olsa da İsrail'in Birliğe gözlemci olarak kabul edilmesine ilişkin gündem zirveye damgasını vurdu. 

Zira Komisyon Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Musa Faki Muhammed, 22 Temmuz 2021 tarihinde İsrail'in Addis Ababa Büyükelçisini kabul ederek adıgeçenden ülkesinin Birliğe akreditasyonu (gözlemci üyeliği) anlamına gelen güven mektubunu teslim almıştı. 

Musa Faki'nin bu kararı geçtiğimiz yaz aylarında kıta genelinde bir çalkantıya neden olmuştu. 

Karar İsrail'i tanımayan Birlik üyelerinin ve İsrail'in Filistin'e halkına yönelik baskılarını Apartheid'le karşılaştıran kıta ülkelerinin tepkisini çekmişti. 

Bu bağlamda resmi bir açıklama yapan Güney Afrika Cumhuriyeti, Musa Faki'nin kararını hakkaniyetsiz ve gayrımeşru olarak nitelemişti. 

Birçok üye ülkenin de yazılı ve sözlü itiraz etmiş ve Komisyon Başkanının kararının, Birlik kurucu senedinin ruhuna aykırı olduğuna, İsrail'in Filistin'i işgalini meşrulaştırdığına ve en önemlisi Birliğin Filistin halkı ve devletine verdiği güçlü destekle tezat teşkil ettiğine dikkat çekmişti. 

Esasen yeni gözlemci üye akretide edilmesi konusu, Birliğin kurulduğu 2002 yılından bu yana hemen hiç sorun teşkil etmemişti. 

Birliğe şimdiye kadar aralarında İran ve Kuzey Kore'nin de bulunduğu 88 ülke ile 29 uluslararası kuruluş gözlemci olarak akredite edilmiş durumda. 

Afrika Birliği'nin büyük bir dayanışma sergilediği Filistin devleti de 2013 yılında akredite edildi. 

Dahası, gözlemci statüsüne istinaden Filistin devlet başkanlarına Birlik zirvelerine katılma ve hitap etme olanağı tanındığı bir vakıa. 

Son olarak 2019 yılı başındaki zirveye Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas şeref konuğu olarak katılmış ve bir konuşma yapmıştı.  
 

2.jpg
Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Musa Faki Muhammed / Fotoğraf: African Union

 

Musa Faki'nin tartışmalı kararı  

Komisyon Başkanı Musa Faki, itirazlara rağmen İsrail'e gözlemci statüsü verilmesine yönelik kararını 6 Şubat Pazar günü liderler zirvesinde gerçekleştirdiği konuşmasında savundu. 

Musa Faki İsrail'in talebini kabul etmesinde dört temel faktörün bulunduğunu, bunların;

  1. Birlik üyesi ülkelerin büyük çoğunluğunun İsrail'I tanımış olması, 
  2. İsrail'in gözlemci üye olarak kabulünü talep eden ülkelerin İsrail'i tanımayanlardan sayıca çok olması, 
  3. İsrail'in gözlemci üye olarak kabulünün Ortadoğu sorununun BM'nin de desteklediği iki devletli çözüm formülüyle uyumlu olması ve
  4. İsrail'in gözlemci üye olarak kabulüyle İsrail ve Filistin arasındaki soruna Afrika Birliği'nin siyasi ve diplomatik olarak daha fazla katkı sunabileceğine dair inancının olduğunu dile getirdi. 

İsrail'i tanımayan ülkelerin itirazlarını anlaşılabilir bulduğunu belirten Musa Faki, öte yandan İsrail'le karşılıklı diplomatik ilişki tesis etmiş olan bazı üye ülkelerin Birliği anılan ülkeyle resmi ilişki kurmaktan mahrum bırakma çabasına anlam veremediğini söyledi. 

Öte yandan Musa Faki'nin özel kalemi, İsrail'in akreditasyonunun "idari bir prosedürden ibaret" olduğunu ve nihai karar verilinceye kadar İsrail'in gözlemci üyeliğinin geçerli olacağını dillendirdi. 

Musa Faki'nin İsrail'e Birlik nezdinde gözlemci statüsü veren kararı, esasen 2005 tarihli Sirte Kriterlerine büyük ölçüde uygun görünüyor. 

Ancak Musa Faki'nin, "Birlik üyesi ülkelerin yerleşik görüş ve endişelerini dikkate alma" yükümlüğünü gözardı ettiği ifade ediliyor. 

Dahası Musa Faki'nin, 55 üyeli birliğin 11 üyesinin İsrail'i tanımamasını, üyelerin en az yarısının İsrail'in Filistin'e yönelik politikalarına karşı çıkıyor olmasını, hepsinden önemlisi İsrail'in 2003 ve 2016 yıllarında yapmış olduğu gözlemci üyelik başvurusunun reddedildiği gibi hususları dikkate almadığı vurgulanıyor. 

Dolayısıyla Musa Faki, İsrail'in gözlemci üyeliğini oldu-bittiye getirmeye çalışmakla eleştiriliyor. 

Krizin daha da büyümemesi adına yeni dönem Başkanı Macky Sall, İsrail'in gözlemci üyeliğine yönelik kararı değerlendirmek üzere sekiz devlet başkanından oluşacak bir komite kurulacağını duyurdu. 
 

3.jpg
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Kenya Cumhurbaşkanı Kenyatta (2016) / Fotoğraf: Simon Maina/AFP

 

İsrail'in diplomatik ve psikolojik zaferi

Afrika Birliği'nde gözlemci üyelik statüsü kazanması, İsrail'in son yıllarda uluslararası örgütler nezdinde kazandığı en önemli diplomatik ve psikolojik zaferlerden bir tanesi. 

Daha öncekini Türkiye'nin itirazlarını geri çekmesi üzerine OECD'ye üye olması teşkil etmişti. 

Zira Afrika Birliği ve üye ülkeleri, Arap Ligi'nin ardından Filistin halkına en fazla destek veren uluslararası blok niteliğinde. 

Gözlemci üyelik sayesinde İsrail, üye ülkeler nezdinde lobi faaliyetleri yürütmek için Afrika Birliği'ni kullanma imkanına kavuşmuş oluyor. 

Öte yandan gözlemci üyelik statüsü İsrail'e, Birlik organlarının toplantılarına katılma, izin verilmesi halinde kendilerini ilgilendiren konularda açıklamada bulunma ve sorulara yanıt verme imkanı tanıyor. 

İsrail'in bu şekilde Birlik içerisinde bir köprübaşı tutması, Birlik ve üye ülkelerin Filistin'i destekleme politikalarını etkileme potansiyeli barındırıyor. 

Çünkü İsrail'in Filistin meselesinin Birlik gündemine alınmasına kapalı kapılar ardında itiraz etmesi, bu gündemler görüşüldüğü sırada söz hakkı istemesi ve beyanat vermesi yüksek olasılık. 

Komisyon Başkanı Musa Faki'nin aldığı bu kararın kaldırılabilmesi için nitelikli çoğunluk (üçte iki) gerekiyor ki mevcut şartlarda bunun sağlanabilmesi pek olası gözükmüyor. 

Bunun da ötesinde, İsrail'in kıtadaki dostları olarak addedilebilecek Kamerun, Ruanda, Togo, Uganda ve Liberya gibi ülkelerin sayılarının gittikçe artması, ayrıca Çad, Sudan ve Fas gibi Filistin halkının önde gelen destekçilerinin son dönemde İsrail'le ilişkilerini normalleştirmesi, Musa Faki'nin kararına itirazın oylamaya sunulmasını dahi riskli hale getiriyor. 

İsrail'in de oyun planını buna göre kurguladığı tahmine müsait. 

İtirazların sonuç vermemesi durumunda Filistin davasına için bir platform teşkil eden Afrika Birliği'nde İsrail'in nüfuzu ve etkinliği gözle görülür şekilde artmış olacak.


Sonuç 

İsrail'in gözlemci üyeliği tartışmalarının Afrika Birliği'nin kuruluşunun 20. yıldönümüne denk gelen zirveyi domine etti. 

Macky Sall'in ifadesiyle söz konusu ihtilaf örgütün birlik ve bütünlüğünü tehdit etme potansiyelini barındırıyor. 

Gözlemci üyelik başvurusunun ortaya çıkardığı çatlakların daha fazla büyümemesi için Birlik ve üye ülkelerin Filistin ve İsrail arasında dengeli bir siyaset izleme yoluna gitmesi ihtimal dahilinde. 

Ne var ki böyle bir durumda İsrail'in avantajlı bir konumda olacağı aşikar. 

Birliğin enerjisinin hiç hesapta olmayan ve fakat öngörülebilir/önlenebilir bir siyasi krize hasredilmesi, kıta için aciliyet arzeden terörle mücadele, askeri darbeler, ekonomik kriz, borçların ve kalkınmanın finansmanı, küresel pandemi ve iklim değişikliği gibi konuların ikinci planda kalmasına neden olabilir. 

Öte yandan Komisyon Başkanı Musa Faki Muhammed'in tartışmalı kararı, Birliğin etkinleştirilmesi ve derinleştirilmesi için ilgili organlara daha fazla yetki ve sorumluluk devrine ilişkin reform öneri ve beklentilerinin akim kalmasına yol açabilir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU