Kurucu siyaset ihtiyacı

Vahap Coşkun Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Pixabay

Kamuoyu araştırmaları, bütün dengeleri alt-üst eden kur artışına müdahalesi ve ücretli kesime yaptığı yüksek oranlı artışla, iktidarın bir sıçrama yapmasa da en azından gerilemeyi durduğunu gösteriyor.

Farklı oranlar telaffuz ediliyor ancak iktidarın 2021'deki baş aşağı gidişine bir son verdiği ve 2-3 puanlık bir artış sağladığına dair ortak bir kanaat var. 

Elbette bunun sürekli bir hal alıp almayacağını, yani iktidarın daimi bir yükseliş trendine girip girmeyeceğini önümüzdeki günler gösterecek. Lakin salt bu yaşananlar bile iki noktaya işaret ediyor: 

Birincisi, gelinen aşamada AK Parti'nin siyasi akıbetinin, oylarının azalıp artmasının artık büyük ölçüde iktisadi sahadaki gelişmelere bağlı olmasıdır. Somut olarak durumu düzeltecek bir adım -küçük de olsa- AK Parti'ye müspet bir tesirde bulunuyor.

Buna mukabil, hayatı zorlaştıran her hadise, AK Parti'den bir uzaklaşmaya neden oluyor. Elektrik zamlarına gösterilen tepki, bunun çok net göstergesi; böylesine can acıtan faturalar karşısında sözün geniş kitleler nezdinde pek bir hükmü kalmıyor. 

İkincisi ise, iktidarın ekonomik alanda halen iyi bir iş yapabileceği ve bilhassa zor durumda olan kesimleri hayat pahalılığına ezdirmeyeceği algısı, kararsızların tercihini AK Parti lehine biçimlendiriyor.

Ekonomide gözle görülür ve elle tutulur olumlu bir kıpırdanma olduğunda; bu, gelecekte daha iyi işlerin yapılacağını umudunu besliyor ve AK Parti'nin oyunu artırıyor. Dolayısıyla kararsızlarının tercihinin, seçimin galibini ve mağlubunu tayin edecek en mühim faktör olduğu söylenebilir. 


Kararsızların kompozisyonu ve temayülü 

MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırma Merkezi'nin "Türkiye'nin Nabzı: Ocak 2022" başlıklı araştırması, kararsızların oranının yüzde 22,6 olduğunu belirtiyor. Bir önceki aya oranla kararsızlarda yüzde 3,3'lük bir düşüş var; AK Parti'deki artış da bununla irtibatlı. 

Kararsızlar homojen bir kitle değil; kararsız oldukları konular farklı; kimi sandığa gidip gitmeme, kimi partiler arasında, kimi de ittifaklar arasında kararsızlık yaşıyor.

MetroPOLL araştırmasına göre, 24 Haziran 2018 genel seçimlerindeki oy tercihleri dikkate alındığında, kararsızların yüzde 36'sı AK Parti'den, yüzde 12'si MHP'den, yüzde 11'i CHP'den, yüzde 5'i İYİ Parti'den ve yüzde 5'i de HDP'den kaynaklanıyor. 

Kararsızlarda iktidar blokunun ağırlığı devam ediyor. Araştırmada kararsızlara, bir tercih yapmak zorunda kaldıklarında hangi partiyi tercih ettikleri sorusu da yöneltiliyor. Bu durumda AK Parti'nin oyları 3 puan artarken, bu oran CHP'de 1,5 ve İYİ Parti'de de 0.5 puan oluyor.

AK Parti'nin kararsızlar için muhalefete nazaran daha cazip olması; hem kararsızlar içinde AK Parti seçmeninin fazlalığıyla hem de bu seçmende partisine geri dönme temayülünün yüksek olmasıyla açıklanabilir. Kararsızların bu kompozisyonu ve temayülü, Cumhur İttifakı için bir olanağa, Millet İttifakı için ise bir riske tekabül ediyor.


Ekonominin damgası 

Kimlik, Türkiye siyasetinde çok belirleyici bir öğe; seçmenlerin seçimlerinde kimlikleri ve bu kimlikleri temsil edecek aktörlerle kurdukları ilişkinin ehemmiyeti tartışma götürmez. Mamafih, bir seçimin kaderini tek başına kimliğin/kimliklerin çizdiği de söylenemez.

Bahusus, şimdilerde Türkiye'de olduğu gibi ekonomik sorunların ülke gündemini esir aldığı zamanlarda ekonomiye dair düşünce ve beklentilerin seçime damga vurma ihtimali yükselir. 

MetroPOLL araştırmasında, Türkiye'nin en önemli sorunu olarak ekonomi öne çıkıyor. Halkın yüzde 65'i, ekonomik sıkıntıları ve işsizliği, memleketin en ağır ve en acil çözülmesi gereken sorunu olarak niteliyor.

(Bir vakitler, sorun denildiğinde ilk akla gelen "terör", artık listenin en sonlarında bulunuyor.) Halkın yüzde 76'sı ekonominin kötü yönetildiğini düşünüyor, yüzde 68'i de ekonomi yönetimine güveninin azaldığını belirtiyor.

Hülasa, toplumsal aynada iktidarın ekonomi tablosu çok karanlık çıkıyor. Ancak buna rağmen halkın yüzde 49'u, ekonomiyi düzeltmesi veya düzeltebileceğinin görülmesi halinde iktidara oy vereceğini ifade ediyor.

Hiçbir koşulda iktidar oy vermeyeceğini söyleyenlerin oranı da aynı: yüzde 49. Bıçak sırtı bu dengeden iki neticeye varılabilir: 

Biri, ekonomide parmak ısırtacak bir başarı sağlasa da AK Parti için bunun oya dönüşümünün sınırlı olmasıdır. Zira mutlak bir AK Parti karşıtlığının toplumsal zemini, daha önce görülmemiş bir derecede, genişlemiştir. 

Diğeri ise, AK Parti için erimeyi durdurmanın tek yolunun ekonomiden geçtiğidir. Başarılı bir ekonomik icraat, bir taraftan AK Parti'nin mevcut seçmeni korumasını, diğer taraftan da kararsızları kendisine çekmesini sağlayabilir. 

Araştırma, eğer ekonomi düzlüğe çıkarsa, kararsızlar grubunun yüzde 51-57 arası bir bölümünün AK Parti'ye oy vereceğini söylüyor. Velhasıl, ekonomiyi yakından izleyip buna göre seçim yapan esnek bir kitle var ve bu kitlenin tercihi siyasi dengeleri ve öngörüleri ters yüz edebilir. 


İktidarın yumuşak karnı 

Halkın yüzde 65'i geçim şartlarının iyileşmesi için iktidar değişikliğini gerekli görüyor; AK Parti seçmenlerinin beşte biri (yüzde 20) ve MHP seçmenlerinin yarısı da (yüzde 51) aynı kanaatte.

Artık bir iktidar değişikliğine ihtiyaç duyulduğu düşüncesinin, muhalefeti aşan ve iktidar tarafına da sirayet eden bir biçimde yoğunlaşması, iktidarın yumuşak karnı olarak değerlendirilebilir. 

Gerek ekonomik manzaranın nahoş hali ve gerek yeni bir iktidarın zamanının geldiği fikrinin yaygınlığı, muhalefet için çok uygun bir siyasi sahne oluşturuyor.

Ne var ki veriler, muhalefetin bu sahneyi iyi kullanamadığını, seçmenin kendisine açtığı krediyi çarçur etmemekle birlikte daha da büyütecek bir performans da sunamadığını gösteriyor.

Araştırmaya göre, halkın yüzde 46'sı muhalefetin ülkeyi yönetmesine hazır olduğunu düşünürken, yüzde 47'si bu düşünceyi paylaşmıyor.      

2019 yerel seçimlerinde halk, bir değişim arzusu taşıdığını açık bir şekilde ortaya koydu. Bugün de ülkede demokratik bir dönüşümü isteyenlerin net olarak çoğunluğu teşkil ettiğini söylemek mümkündür.

Lakin muhalefet, Türkiye'yi değiştirecek bir güç olduğu hissini vatandaşa geçirmedi, geçiremiyor. Çünkü muhalefet, en azından muhalefetin bir kısmı, iktidardan kurtulma hissiyatının seçimleri kazanmak için yeterli olacağını varsayıyor, doğal olarak bu da seçmeni yeterince tatmin etmiyor.    

Muhalefetin, artık gecikmeden, bir gelecek vizyonu ortaya koyması gerekiyor; Davutoğlu'nun son günlerdeki uyarıları, bu bağlamda son derece mühim.

Ekonomik rasyonelleşmeyi, özgürlükleri, temel hakları, sosyal adaleti ve hukuki güvenliği merkeze alan bir geleceği tasarlaması ve bunu halka anlatmasına ihtiyacı var muhalefetin. 

Geniş bir uzlaşmaya dayanan kurucu bir siyaset üretemediği müddetçe, muhalefetin halkı ikna etmesi ve iktidara belirgin bir üstünlük sağlaması zor. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU