Boris Johnson: Ders bitti

Johnson, Thatcher kadar güçlü değil. Ancak Thatcher, o dönem rakibi Michael Heseltine’ye karşı verdiği görevde kalma mücadelesini kaybetti. Böylece sahneden ayrılmak zorunda kaldı. Fakat tacı John Major taktı

Fotoğraf: Reuters

Önceki İngiliz başbakanlarından her biri kendisini diğerinden ayıran olumlu ya da olumsuz bir iz bıraktı. Tarihçiler, araştırmacılar ve genel olarak insanlar onları bıraktıkları bu izlerle tanıdı.

Winston Churchill'in mirası -ya da İngilizcede ifade edildiği gibi legacy- Nazi Almanya'sının yenilgisiydi. Bu ölümcül savaştan bir kez bile söz edilmezken, adı hafızalarda ve konuşmalarda açıkça kendini gösteriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Başbakan Boris Johnson'ın yönetimine son vermek için gün ortasında alenen bıçakların keskinleştirildiği bu dönemde, hükümet başkanlarının izini sürmekle ilgilenen bir tarihçi olmadığım için Allah’a şükrediyorum.

Şayet onlardan biri olsaydım, son perdenin de kapanmasının ardından sahneden ayrılacak olan Johnson’ın dönemini anlatabileceğim mirasın ne olduğu hususunda şüphesiz kafa karışıklığına ve şaşkınlığa düşerdim.


Şüphesiz yol üstünde gözden kaçmayacak bazı işaretler var. Bunlardan en açık olanı, Johnson'ın Avrupa Birliği (AB) ile nihai ayrılığı sağlayan ve Brexit’i gerçekleştiren hükümetin başında yer almasıdır.

Elbette, bazı ayrılık savunucuları tarafından hesaba katılması gereken bir şeydir. Öte taraftan bunun devamlılığını savunan bazı kimseler için bu ayrılık, olumsuz bir kayıttır.  Ancak Johnson bu konuda, David Cameron ve Theresa May gibi seleflerinin yapamadığını yaptı.

Peki, Johnson bundan sonra bu mirasıyla mı bilinecek?

Yoksa salgınla mücadeleye öncülük eden bir başbakan mı olacak?

Ya da kanunları çiğneyerek safça kendini vuran ve sonra masum numarası yapan bir başbakan mı?

Yukarıdaki soruya kesin bir şekilde olumlu yanıt verilebileceğini sanmıyorum. Çünkü eylemler sonuçlarıyla değerlendirilir.

Bu günlerde Sayın Johnson'ın boynuna ilmeği geçiren ve yasaların çiğnenmesiyle temsil edilen bu sonuç, ona ne kadar sempati duysa da hiçbir tarihçi tarafından görmezden gelinemez.

Dahası Brexit ile elde ettiklerine göz yumulmasını bile düşündürebilir. İngiliz siyaseti ve halkı için hata payı azdır. Tolerans, geçer akçe değildir. Hata yapan bedelini anında ve nakit olarak öder.


Ödenecek bedeller hatalara göre farklılık gösterir. David Cameron, Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği üyeliğine karşıt olan milletvekillerine boyun eğmekle hata yaptı ve 2015 seçimini kazanmaları halinde bir referandum sözü verdi.

Ardından referandum sonucu çıkar çıkmaz istifasını sunarak bedelini ödemek zorunda kaldı. İşçi Partisi lideri Tony Blair, Irak'a karşı savaşa girme kararıyla hata yaptı ve bu hatasının bedelini yerini rakibi Gordon Brown'a bırakmakla ödedi.

Aynı şekilde Margaret Thatcher de ‘kelle vergisi (poll tax)’ dayatmasıyla başından oldu. Şu anda, Başbakan Johnson da benzer bir durumla karşı karşıya bulunuyor. Nedeni artık kimse için bir sır değil.


Sue Gray'in toplantı yasağının çiğnenmesiyle ilgili raporu, polisin de meseleye dahil olmasına yol açtı. Kendisi şu anda başbakanın konutunda bazen bilgisi dahilinde bazen onun katılımıyla düzenlenen partilerle meydana gelen ihlalleri soruşturuyor.

Polis ise bir başbakanın yasayı ihlal etmesi bir yana, en küçük meselelerde bile sürece müdahil oluyor. İşte şu anda bıçakların keskin yüzleri parıldıyor.

Arkasından gizlice bir iş çevrilmiyor, bıçaklar gün ortasında alenen çekilmiş durumda. Hepsi ona son darbeyi indirmeye hazır. Kendisi de bunun farkında ve sığınacağı yeri olmadığını biliyor.

Bir İngiliz atasözünde denildiği üzere, “Ölümcül darbeyi vuran taç giymez.” Basında çıkan haberlerden bildiğimiz şey, tacı takmak isteyenlerin bıçak taşımadığıdır.

Ancak bir şekilde kendileriyle Johnson'ın yasa dışı eylemleri arasına mesafe koyuyorlar. Bu eylemleri siyasi gelenekte “ölümcül” olarak nitelendirilen açıklamalarla kuşatıyorlar. Bununla birlikte bu darbelerin şiddeti farklılık gösteriyor.
 


Sayın Johnson, savaştan sağlam bir kafayla çıkmayı başarsa da başaramasa da bu krizin etkileri gelecekte tarihçiler ve araştırmacılar tarafından ele alınarak onun siciline işlenecek.

Ayrıca sağlam bir şekilde bu krizi atlatıp atlatamayacağı şüpheli. Muhtemelen onun için bir son olacak. 10 Downing Street'te kalsa bile, görevden alınma sorunuyla yüz yüze gelmesi kaçınılmazdır.

Bunun sebebi, rakiplerinin kan kokusunu almış olması ve onlara kendisine yöneltecekleri kılıcı vermiş olmasıdır.


Geçtiğimiz hafta sonu büyük gazetelerden birinin ilk sayfasında, Johnson'ın mücadeleye devam etmek için görevde kalmaya kararlı olduğuna dair bir ifade yer aldı.

Aslında Johnson, Thatcher kadar güçlü değil. Ancak Thatcher, o dönem rakibi Michael Heseltine’ye karşı verdiği görevde kalma mücadelesini kaybetti. Böylece sahneden ayrılmak zorunda kaldı. Fakat tacı John Major taktı.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU