Nükleer anlaşmayı kurtarma girişimi başarısızlığın eşiğinde

İran, Çin, Rusya ve Avrupa temsilcileri, Trump’ın İran’a hava saldırısını son anda iptal etmesinden bir hafta sonra, dün, Viyana’da bir araya geldi

Nükleer Anlaşma taraflarının Viyana görüşmesinden bir kare /Fotoğraf: Reuters

Viyana’da nükleer anlaşmanın kurtarılması için değerlendirilmeye çalışılan son fırsat, İran heyetinin Tahran’ın petrol satımı ile banka ilişkileriyle ilgili talebine yeterli cevabın verilmemesi kanaatinden dolayı başarısızlığın eşiğine geldi.

Diğer taraftan ABD, İran’a yönelik yaptırımların hafifletilmesi konusunda Avrupa ülkelerinden gelen çağrıları reddediyor.

İran, Çin, Rusya ve Avrupa temsilcileri, Trump’ın İran’a hava saldırısını son anda iptal etmesinden bir hafta sonra, dün, Viyana’da bir araya geldi.

Söz konusu görüşmede, Tahran heyeti, İran petrolünün satılmasına izin verilmesi talebini bir kez daha gündeme getirdi. Diğer taraftan İran’ın nükleer anlaşma taraflarına verdiği mühlet 8 Temmuz’da sona erecek. İran, bu tarihi, nükleer anlaşmaya ilişkin taahhütlerinin azaltılmasının ikinci aşaması olarak görüyor. İran, ABD Başkanı Donald Trump’ın Tahran’a yönelik yaptırımları sertleştirmesine cevap olarak nükleer anlaşmaya ilişkin taahhütlerinde kısıntıya gitmiş ve bu iki ülke arasındaki krizi daha fazla derinleştirmişti.

Irakçi: Müzakereler ikna edecek seviyede değil

Viyana’da nükleer anlaşmanın kurtarılması için yapılan görüşmelerde, İran heyetinin başkanlığını yapan İran Dışişleri Bakanı Yardımcısı Abbas Irakçi, müzakerelerde ilerleme kaydedildiğini ancak bu ilerlemenin ülkesini nükleer anlaşmaya ilişkin taahhütler hakkında aldığı azaltma kararından geri adım atması konusunda ikna edecek seviyede olmadığını belirtti. Ayrıca nükleer anlaşma taraflarının Dışişleri Bakanlığı düzeyinde bir toplantı gerçekleştirilmesi hususunda anlaştığını ifade etti.

Kaydedilen ilerlemenin yeterli olmadığını ve İran’ın beklentilerini karşılamadığını belirten Irakçi, “Müzakerelerde alınan kararları İran yönetimine aktaracağım. Son karar onlarındır” dedi.

İranlı yetkilinin bu açıklamalarına rağmen Viyana’daki müzakerelerin ardından Avrupa Birliği (AB) tarafından yayımlanan açıklamada, nükleer anlaşmanın dünya genelinde nükleer silahların artmasını engelleyen temel unsurlardan biri olduğu belirtilerek, anlaşma taraflarının İran’a uygulanan yaptırımların hafifletilmesi ve İran ile ticaretin normalleştirilmesine yönelik çabalarını yoğunlaştıracağı belirtildi. Açıklamada, AB’nin İran ile ticaret yapabilmesi ve ABD yaptırımlarının engellenmesini sağlayan özel ticaret mekanizmasının başlatılmaya hazır olduğu belirtildi.

Nükleer anlaşmadaki ortak komitenin yaptığı periyodik toplantı, İran’ın nükleer anlaşmaya ilişkin taahhütlerinde kesintiye giderek, nükleer anlaşmadan aşamalı olarak çekilme hamlesinin ikinci merhalesini başlatma tehdidinin gölgesinde farklı bir şekilde geçti. İran, Tahran petrolü ile İran’ın banka ilişkilerini hedef alan ABD yaptırımlarının verdiği zararların karşılanmasına ilişkin taleplerinin yerine getirilmemesi halinde ikinci aşamayı başlatma tehdidinde bulunuyor.

Nükleer anlaşma bünyesindeki ortak komitede İran, Fransa, Almanya, İngiltere, Rusya, Çin ve AB’den üst düzey temsilciler bulunurken, söz konusu komite nükleer anlaşmanın uygulanmasını görüşüyor.

“İran’dan anlaşmaya bağlı kalmalarını isteyeceğiz”

AP’nin aktardığı bilgilere göre yetkililer, Viyana’da gerçekleştirilecek müzakereler öncesinde açıklama yapmaktan çekindi. Reuters’ın haberine göre ise diplomatlar, uluslararası güçlerin İran’dan nükleer anlaşmaya bağlı kalmasını talep edeceğini ifade ediyor. Yine Reuters’ın aktardığına göre üst düzey bir Avrupalı yetkili, “Nükleere ilişkin mevzuların müzakereye açık olmadığını İran heyetine bir kez daha söyleyeceğiz. Onlardan nükleer anlaşmaya bağlı kalmalarını isterken manipülasyon yapmalarını asla kabul etmiyoruz” dedi.

Tahran’dan 8 Mayıs’ta yapılan açıklamada, nükleer anlaşma dahilinde taahhüt ettiği yüzde 3.67 oranında zenginleştirilmiş uranyum ve ağır su stoku yapılması maddesini askıya almış ve Arak reaktörünün yeniden tasarımını durdurmakla tehdit etmişti. Nükleer anlaşmada taviz verdiği konulara yeniden geri dönme tehdidinde bulunan İran, zenginleştirilmiş uranyum üretimini nükleer reaktörlerdeki yakıt miktarına göre yüzde 5 ila yüzde 20 arasındaki bir seviyeye yükseltme imasında bulunmuştu.

Diplomatik kaynaklar, İran’ın söz konusu sınırı aşmadığını belirtirken, İranlı bir yetkili, teknik nedenleri sebep göstererek, söz konusu sınırın çalışma programları arasında olduğunu, İran’ın elinde şu an 2,8 kilogram zenginleştirilmiş uranyum bulunduğunu ve bunun izin verilen miktarın altında olduğunu belirtti.

İran’ın nükleer anlaşma gereğince bulundurması gereken maksimum zenginleştirilmiş uranyum miktarına yakın olunduğunu açıklamasının ardından, ortamı büyük bir endişe kapladı. Özellikle de Donald Trump, güç kullanarak da olsa İran’ın nükleer silah geliştirmesine engel olmak istiyor. Dün, Viyana’daki atmosfer adeta Temmuz 2015’te yaşanan atmosfere döndü. O vakit iki yıl gerçekleştirilen yoğun görüşmelerin ardından nükleer anlaşma resmi bir boyut kazanmış, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) anlaşmanın uygulanmasına yeşil ışık yakan 2231 sayılı kararı onaylamış ve anlaşmaya bağlı kalma şartıyla BM tarafından İran’a uygulanan 6 yaptırımı askıya almıştı.

Tahran, Eylül 2015’te nükleer anlaşmayı kabul ederken, anlaşma, Ocak 2016’da uygulanmaya başlanmıştı. İran bu süreçte uranyum geliştirilmesi ile nükleer reaktörlere ilişkin birçok adım atmış ve uluslararası müfettişlerin numune almaları için ülkedeki nükleer tesislerden birisine girmelerine izin vermişti.

ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz yıl nükleer anlaşmadan çekildiğini açıklamış, İran’ın petrol gelirini sıfıra indirmek ve nükleer santralleri ile bölgesel rolü konusunda Tahran’ı daha kapsamlı bir anlaşmaya zorlamak için İran’a sert yaptırımlar uygulamaya başlamıştı.

Trump, İran için “teröre destek veren en büyük ülke” ifadelerini kullanmıştı.

Musevi: Taraflar için son fırsat

Viyana’da dün gerçekleştirilen müzakerede, İran aynı tutumunu ortaya koyarken, İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Abbas Musevi, nükleer anlaşma taraflarına son mesajı gönderdi. Musevi gerçekleştirilen müzakerelerin diğer taraflar için son fırsat olduğunu belirtti.

Irakçi: Tahran’ın sabrı tükendi

İran basınında yer alan haberlere göre İran Dışişleri Bakanı Yardımcısı Abbas Irakçi, Viyana’ya hareket etmeden önce yaptığı açıklamada, temel isteklerinin ülkesinin petrol satışının Washington’un anlaşmadan çekilmesinden önceki seviyelere gelmesi olduğunu belirterek, Tahran’ın anlaşmayı imzalayan Avrupalı taraflara karşı sabrının tükendiğini söyledi. Taleplerine cevap verilmemesi durumunda İran’ın kendi çizdiği rol haritasını takip edeceğini ve nükleer anlaşma çerçevesinde tüm taahhütlerini askıya alacağını ifade eden Irakçi, “1 yıldır sabrediyoruz. Şu an ise Avrupalıların sabretme vakti geldi. Çözüm bulmaları gerek. Fiili çözümler. Her daim yeterli vakit ve geri adım seçeneği vardır” dedi.

Euro-Asia’da analizcilik yapan Henry Rom, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Avrupa ihtiyatlı hareket edecek. İran’ın anlaşmayı ihlal etmesinin olası sonuçları hakkında yapılan sert uyarılara rağmen Avrupa son zamanlardaki çok taraflı en büyük başarılarından birinin dosyasını kapatma konusunda endişeli olacak” dedi.

İran hükümeti, ABD’nin anlaşmadan çekilmesiyle birlikte çıkmaza giren ekonomisini kurtarmak için iktisadi kazanımlar konusunda aceleci davranıyor. Ekonomistler, İran’ın petrol gelirlerinin sıfırlanması sonrasında daha kötü senaryoların yaşanacağını söylüyor.

Musevi: INSTEX, başarısız olursa daha sert adımlar atacağız

Avrupa ülkelerinin İran ile ticaretlerinin sürdürülmesi için oluşturulan özel ödeme mekanizması INSTEX, Avrupalı ülkelerin İran’ı sakinleştirmek için harcadığı çabaların köşe taşlarından biri. Ancak bu mekanizma 6 ay önce oluşturulmasına rağmen henüz aktif değil. Diplomatlar, bu mekanizmanın İran’ın istediği gibi petrol için değil ilaç gibi küçük maliyetli ürünler için kullanılabileceğini belirtiyor. Musevi, yaptığı açıklamada, “INSTEX, İran’ın talepleri konusunda başarısız olursa önümüzdeki dönemde daha sert adımlar atacağız” dedi.

Avrupalı bir diplomat, yaptığı açıklamada “Onlar INSTEX’e sabredemiyorlar. Biz ilerleme kaydetmeye hazırız ancak onlar bunun yeterli olmadığını söylüyor. Kendileri bilir. Bu sadece onlar için bir problem. Elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

Çin: ABD’ye rağmen İran petrolünü ithal edeceğiz

Viyana’daki müzakerelerden sonra açıklamalarda bulunan Çin yetkili, ABD yaptırımlarına rağmen İran petrolünü ithal etmeyi sürdüreceklerini söyledi.

Çin Dışişleri Bakanlığı Silah Kontrol Genel Müdürü Fu Cong, gazetecilere yaptığı açıklamada, “ABD’nin takip ettiği İran petrol gelirlerinin sıfırlanması politikasına destek vermiyoruz ve ABD’nin tek taraflı yaptırımlarını reddediyoruz” dedi.

Hook: İran’ın tüm petrol gelirlerine yaptırımlar uygulayacağız

Londra’da açıklamalarda bulunan ABD’nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook, “İran’ın tüm petrol gelirlerine yaptırımlar uygulayacağız. Şu an petrolde herhangi bir muafiyet yok. İran’ın ham petrolü yasa dışı bir şekilde alınmasına da yaptırım uygulayacağız” ifadelerini kullandı.

Hook, ABD’nin İran’dan Çin’e giden ürünlere ilişkin raporları beklediğini belirterek, İran’ın petrol ihracatını gizlemek için deniz hukukunu ihlal etmeye alıştığını söyledi.

Hook, “İran, sorunların diplomatik yollardan çözülmesini reddediyor. Ortadoğu’ya hükmetmek için sergiledikleri mezhepçi tutuma son vermeleri gerek” ifadelerini kullanarak, ABD’nin İran rejimini yıkmak değil politikalarını değiştirmek istediğini söyledi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, iki gün önce yaptığı açıklamada, ABD’li mevkidaşından müzakerelerin başlayabilmesi için İran’a yönelik yaptırımların hafifletilmesini isteyeceğini söylemişti. Ancak talep, yaptırımların İran’ın petrol ihracatının tamamen durdurulana kadar devam edeceğini söyleyen Hook’un sözleriyle aynı doğrultuda değil.

İki gün önce Fransa, Almanya ve İngiltere’den diplomatlarla görüşen Hook, Avrupa’dan nükleer anlaşmaya bağlı kalmak yerine İran konusunda daha sert olmalarını istedi. İran ile savaşa girilmesinin zaruri olmadığını belirten Hook, “Bölge hiçbir çatışma istemiyoruz, ancak ABD saldırıya uğrarsa sert bir şekilde askeri karşılık veririz” dedi.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat'tan Independent Türkçe için çeviren: Ubeydullah Altuntaş

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU