Moğollar'ın 55'inci yılında tulum, rock ve Selvi Boylu Al Yazmalım

1970'lerin sonunda hayatımıza giren ve bir daha asla çıkmayan "Selvi Boylu Al Yazmalım"a, Moğollar'ın 55'inci yılında Karadeniz tulumu değdi

Doğu Karadeniz'in dağlarının, derelerinin, sisli yaylalarının sesi tulumu, progressive rock formuyla birleştiren Gormot, "Moğollar'a Saygı Duruşu" projesi kapsamında Selvi Boylum Al Yazmalım'ı yeniden yorumladı.

Şarkının klibinde Moğollar'ın efsane ismi ve Selvi Boylu Al Yazmalım'ın yaratıcısı, büyük usta Cahit Berkay da yer aldı.
 


Gormot, Laz/Kolhis mitolojisinde İyilik Tanrısı olan Ğormot'tan geliyor. Grup da sloganını buradan alıyor ve "İyiler daima kazanır" diyor.

Gormot'un kadrosunda Aycan Yeter (tulum), Çağatay Kadı (gitar), Uğur Gülbaharlı (klavye), Poyraz Kılıç (bas gitar) ve Burak Gürpınar (davul) gibi kıymetli müzisyenler, şahane insanlar bulunuyor.

Gormot ve Cahit Berkay buluşmasına geçmeden önce Gormot'un kurucusu, aynı zamanda tulumuyla bu çalışmaya da nefes olan Aycan Yeter'den biraz bahsetmek isterim.

Aycan ile Kazım Koyuncu'nun resmi internet sitesinde açılan forumda tanışmıştık. 

O dönem forumda Lazcada "denizin sesi" anlamına gelen "zuğaşi nena" ismini kullanan Aycan, daha sonradan yine kazimkoyuncu.com üzerinden açılan, Selim Bölükbaşı'nın verdiği tulum kursuna başlamıştı. 

Üsküdar'da bulunan evlerinde poşete sipsi bağlayıp çaldığını da gördüm, apartmanda komşular rahatsız oluyor diye tulumuyla dolabın içine girdiğine de. 

Kadıköy sahilinde Volkan Cebeci ile yaptıkları müziği "Nena" (ses) ismiyle gruplaştırdılar sonrasında. 

Uzun yıllar Nena ve birçok gruba tulum çaldı. İlerleyen yıllarda Volkan ve Selim ağabeyle stüdyo kurdu.

Sonrasında ABD'de de çalışmalar yaptı. 

Araya mesafeler, dünya işleri, koşturmacalar girdi ama benim için hep Hopa iskelesinde sabaha kadar şarkılar söylediğim arkadaşım Aycan olarak kaldı… 

Daima kafasında tulumun geleneksel tarzını rock müzikle birleştirme, tulum icrasını başka bir noktaya taşıma hayali vardı. 

Gormot aslında, Aycan'ın hep kafasında olan şeyin sese bürünmüş haliydi. 
 

Gormot.jpg
Gormot'un kadrosunda Aycan Yeter (tulum), Çağatay Kadı (gitar), Uğur Gülbaharlı (klavye), Poyraz Kılıç (bas gitar) ve Burak Gürpınar (davul) bulunuyor

 

Gormot ortaya çıktıktan bir süre sonra telefonum çaldı. 

Aycan her zamanki gibi "Cuma (kardeş) naber?" diye cümlesine başlayarak grubun ilk teklisi olan Hicazuri'den bahsetti. 

Şarkının klibini Hopa'da çekeceklerini, mekan çalışması yaptıklarını anlattı. Elimden gelen her türlü yardımı yapacağımı anlatırken sözümü kesti "İşte ben de onu diyecektim klipte sen de oynayacaksın" deyiverdi. 

Şarkıyı bile dinlememişim, ne olacak, ne çekilecek hiçbir şey bilmiyorum ama Hopa İskelesi'ndeki o geceye bir vefa borcuyla "tamam" dedim. 

Sağ olsunlar zaten onlar da beni Hopa İskelesi'nde çektiler.
 


Klip çekimlerinden sonra Aycan, Selvi Boylum Al Yazmalım projesinden bahsetti.

Bu sefer sıra bendeydi. "O zaman, proje çıktığında ben yazarım" dedim. 

Bu röportajın sözü de böyle alınmış oldu. 

Nihayetinde hem "Moğollar'a Saygı Duruşu"na, hem de Moğollar'ın 55'inci yılına bir yerinden katılmış oldum.

Üstelik de hepimizin hayatına değmiş, ağzından hiç düşmemiz bir eserle "Selvi Boylum Al Yazmalım" ile…

Bu uzun girizgâhtan sonra sözü Gormot'un insanlarına, Moğollar'ın menajeri, aynı zamanda "Moğollar'a Saygı" projesinin yapımcısı Serkan Fidan'a ve büyük usta Cahit Berkay'a bırakıyorum.
 

 

- Gormot, Aycan Yeter'in solo projesi mi yoksa bir grup musunuz?

Aycan Yeter: Aslında Gormot benim düşlediğim ve o düşün içerisinde yaşadığım bir şeydi. Çocukluğum, gençliğim, bugüne kadar yaşadığım şeylerden ortaya çıkan bir şey.  

Müziği bir yere kadar getirip, sonrasında da bu müzikte bana destek verecek arkadaşları da içine alarak gelişti. Solo proje değil. Fikir, müzik ve sözler bana ait fakat diğer arkadaşlarımın da sözlerde, müzikte, fikirde kendilerinden bir şey bularak içine katıldığı bir ekip.


Gormot bir proje mi yoksa grup mu diye sorayım o zaman?

Aycan Yeter: Bak bu güzel soru. Çocuklar şöyle tanımlıyor. Diyorlar ki "Gormot senin projen, biz sana bu projede sana omuz veren, senin yükünü hafifleten dostlarınız." 

Birlikte dostlarımla birlikte yaptığım bir müzik aslında bu.
 

Aycan Yeter.jpeg
Aycan Yeter

 

- Peki nasıl ortaya çıktı bu hikaye?

Aycan Yeter: Aslında grubun başlangıcı 2010 yılına denk geliyor.

Kafam çok karışıktı, bir şeyler yapmak istiyordum. Biliyorsun sen de, Kazım ağabeyin bize kattığı en büyük şey "kendiniz olun, yapmak istediğinizi yapın, mücadele edin bunun için" gibi fikirler. 

Ben de hep onun peşinden yürümek istedim hep. Fakat taklit değil de, onun yaptığının aynısını değildi işte.

Ne yapmam lazım? Tulum çalıyorum ya… Beş tane perdesi, altı tane notası olan bir enstrüman. 

Tulumla en fazla ne yapabilirim ki? İnanılmaz bir arayışa girdim ben. Dinlediğim müzikler rock müzik, progressive falan ama çaldığım enstrüman onun aksine yöresel ve otantik. 

Fakat önümüzde de Kazım ağabey gibi bir örnek var. Otantik müzikle batı müziğini birleştirmiş biri var. 

Ben de bir arayış içine girdim. Sonra bu arayışın içinden kendim çıkamadım, Zuğaşi Berepe'nin ve Kazım ağabeyin gitaristi Gürsoy Tanç ile buluştum.

Gürsoy ağabeye de böyle anlattım. Nasıl bir yol izlemem gerektiği hakkında fikir aldım. Bana "Farklı bir yol çizerek bizle aynı yerde yürümen lazım" gibi şeyler demişti. 

Sonra o dönem yurt dışına gittim. Çünkü burada yöresel olarak neredeyse çalmadığım kimse kalmamıştı ve bir türlü kendi istediğim şeye odaklanamadım. 

Orada hikaye yazmaya başladım. Çocukluğumda köyde geçirdiğim zamanları yazmaya başladım. Dedemle, anneannemle çocukluğumda yaşadığım anıları yazmaya başladım. Yazmaya başlayınca, arkasından "Hicazuri" bestesini yaptım. 

Aynı dönemde de Laz mitolojisini, masallarını okumaya başladım. Onları kafamda hikayeleştirmeye ve yazmaya başladım. 

Müzikler çıkmaya başladı. Söz yazdım, bir kısmı Lazca bir kısmı Türkçe. Besteler de öyle yavaş yavaş çıkmaya başladı ama tulumla bilinen Karadeniz ezgileri değildi bu besteler. İşte bu arayışın sonucu, beni Gormot'a kadar götürdü.

Zuğaşi Berepe ve Kazım Koyuncu'ya çok değindik. Zuğaşi Berepe bir yandan da politik bir gruptu. Sadece yaptığı müzikle değil, dünyaya bakışıyla da başka bir yerde duruyordu.

Nihayetinde 90'larda "Ernesto" diye hem Lazca hem rock şarkı yapmışlardı. Bugün geldiğimiz noktada


- Karadeniz müziğini sen nasıl görüyorsun? Neredeyse birçoğuyla da çalıştın bu arkadaşların…

Aycan Yeter: Kazım ağabeyin duruşu şahsına münhasırdı bence. Her yerde vardı ve kendi kimliğiyle vardı. Hümanist bir insandı her şeyden önce. Politikti ama "ocusun bucusun, beni dinleme" gibi bir tavrı yoktu.

Şimdiki Karadeniz müziği yapan arkadaşlar bence biraz popüler olma kültürüne çok kendilerini bıraktılar. Öyle bir duruşa sahip kimse yok bence şu anda.


- Bunlar yayınlanacak biliyorsun Aycan, sıkıntı olmasın sonra… (Gülüşmeler)

Aycan Yeter: Birçoğuyla çaldım zaten. Çalıyorum da… Bu benim eleştirim. Çaldığım arkadaşlarımın çoğu daha çok dinlenmek, daha çok konser vermek, daha çok para kazanmak istiyorlar. Bu doğal bir şey tabi ama iyi müzik de yapalım, üretelim… 

Ben bir hikaye anlatmak istiyorum mesela, bu bölgede büyümüş bütün çocukların hikayelerini… Bunu da müzikle yapmaya çalışıyorum.


- Artık Selvi Boylum Al Yazmalım'a gelelim mi?

Aycan Yeter: Biz Cahit ağabeyle, Marsis döneminde çok çaldık. Sahnede Selvi Boylum'u da üst üste çok çaldık. Çalarken çok hoşumuza gidiyordu. 

Cahit ağabey "Tulumla bir şey yapalım ajan" dedi. Bana "Ajan" diyordu. Dedim "abi yapalım."

Bu böyle kafamın bir yerinde durdu hep. Gormot doğum, yaşam ve sonsuzluk şeklinde üçlemeden oluşuyor aslında. Bütün bölümlerdeki şarkılar belli. 

Cahit ağabeyin şarkısı aslında sonradan geldi Gormot'a. 

Çağatay (Kadı) ile konuştuk "yapsak mı?" diye. Zaten çok çaldığımız bir şarkıydı. Ama çok riskliydi tabi. Ortası yoktu; ya çok kötü olacaktı ya çok iyi. 

Ben bir günde aranjesini bitirdim, Çağatay üzerine bir şeyler ekledi. 2018'in sonlarına doğru bitmişti aslında bu.

Daha o zaman Gormot yok, isim bile yok. Biz o zaman kendi içimizde "Laz'n Roll" olarak isimlendiriyorduk. 

Neyse biz şarkıyı bitirdik, çıkartalım istiyoruz ama Cahit ağabeye de bir sormak lazım tabi. İzin verecek mi acaba? 

Serkan Fidan ile görüştük hemen. O da "Aman durun çıkartmayın, ben bir proje düşünüyorum sizi oraya dahil edelim" dedi. 

Tabi çok sevindik, böyle bir projenin içinde olmaktan. 2018'den bu yana Serkan ile her gün konuşuyoruz, ne zaman olacak proje diye. Pandemi girdi araya falan bugüne kadar bekledik aslında. 


- Cahit ağabey senin açından nasıl gelişti proje? Tulum ve Selvi Boylum Al Yazmalım olmuş mu?

Cahit Berkay: Selvi Boylum'un bir hikayesi var tabi. Artık bu parça benden de Moğollardan da çıktı gitti. Artık o halkın sahiplendiği bir müzik. Bu anlamda da çok onur duyuyorum. 

Şimdi ben her ne kadar Ispartalı olsam da zaman içerisinde aksak ritimleri çok sevdim. O ritimlerle oynamayı, uğraşmayı da çok seviyorum. 

Bu parçada, ara sıra, Karadeniz ritimlerini yaşatacak şekilde denemelerim olmuştu. Kendi kendime ama hiç kaydını falan yapmadım. Marsis grubuyla bir konserde Selvi Boylum'u 7/8 ritimle çaldık.

Ben horon ve kemençeyi çok severim. O parçayı çalarken ortada horonla doğaçlama serbest bir bölüm geçiyor. Bu da beni çok keyiflendirdi. Bu şekilde kurduk.

Konserde de binlerce insana Selvi Boylum'u horon tepilecek bir şekilde çaldık. Daha sonra Marsis ile bir Avrupa turnesi yaptık, orda da bu şekilde çaldık parçayı.

Sonrasında bir suskunluk dönemi oldu. Ta ki bizim yaramaz menajerimiz Serkan Fidan, Moğollar'a Saygı projesini geliştirene kadar. Ona da çok teşekkür ediyorum, bu konuda çok emek sarf ediyor.

Neyse "Bizim çocuklar Selvi Boylum'u seçtiler, yorumlamak istiyorlar. Abi kabul ediyor musun?" diye sordu.

Şimdi bu kibarca bir şey tabi ama ben zaten dünden razıyım. O parçanın o yorumu gerçekten çok güzel.

Sonra da "Klibinde oynar mısın?" diye sordu. Tam pandemi dönemi, benim yaşımın kaç olduğunu da hepiniz biliyorsunuz. Daha çekiniyoruz tabi dışarı çıkmaya. 

"Tamam gelirim" dedim. Gittik klibi de çektik. Güzel bir klip oldu, yorum harikaydı zaten.  
 

 

- Moğollar'a Saygı projesi de Selvi Boylum da Aycan'ın anlatımına göre biraz yılan hikayesine dönmüş anladığım kadarıyla. Neler oldu, neler gelişti Serkan bu süreçte?

Serkan Fidan: Moğollar'a Saygı albümü yapma girişimlerim, Moğollar'ın 45.yılında başladı. O zaman muvaffak olamadım, 50. yılda tekrar denedim yine muvaffak olamadım.

Şimdi 55. yılda inşallah albümü bitirmiş olacağız. Bir şekilde hep içimize sinmeyen bir şeyler oluyordu.

Bazı büyük plak firmalarıyla yan yana hareket etmeye çalıştık. O zamanlar hep böyle şarkı ve sanatçı eşleşmelerinde tıkanıp kaldık. 
 

Serkan Fidan.jpeg
Serkan Fidan

 

Bu süreçte Cahit ağabeyin Gormot ile değil de onun üyeleriyle çok organik bir bağı olduğu için her şeye koşa koşa geldi ama Moğollar bu saygı albümüne dair bilgi sahibi fakat çok da işleyişin içinde değiller. 

Bu proje aslında katılmak isteyen herkese açık. İşte yine Çağatay'ın da bulunduğu Çamur grubuyla ilk şarkımızı nisanın başında yayımlayıp, bir çağrı metniyle duyurduk "İsteyen herkes katılabilir" bu projeye diye.

Hâlâ da bu çağrı devam ediyor. Geldiğimiz noktada ciddi bir sayıya ulaştık.

Albüm ne zaman olacak, nasıl olacak, nereden olacak, kim yayımlayacak gibi süreçler iki yılı buldu. Bu noktada tabi Aycan biraz sitem etmekte haklı. Çünkü Aycan şarkıyı ilk hazırlayanlardan.

Ama şarkı da bu iki yıl içerisinde biraz daha pişti ve inanılmaz bir noktaya geldi. 
 

Çağatay Kadı.jpeg
Çağatay Kadı

 

Selvi Boylum'u hem Marsis'te hem Gormot'ta çalmış kişilerdensin Çağatay. Şarkının bu noktaya gelmesi, değişimi hakkında ve ne düşünüyorsun?

Çağatay Kadı: İki yorum da gerçekten çok güzeldi. İkisini de çaldım, ikisini de çok seviyorum. Şarkı bir defa çok güzel. Hayatımızda büyük bir yer etmiş bir şarkı. 

Moğollar, hem müzikal hayatımda hem bireysel hayatımda büyük yeri olan bir grup. 

Gormot'taki Selvi Boylum Al Yazmalım için üzerine çok çalıştık, çok düşündük. 

Marsis'teyken sahne performansında ve provada çalmıştık, üzerine çok düşünme şansımız olmamıştı.

Gormot'ta her saniyesini düşündük neredeyse.


- Sen de yine Karadeniz müziği yapan başka kişilere ve gruplara çaldın, çalıyorsun. Gormot'u diğerlerinden ayıran şey ne?

Çağatay Kadı: Diğerlerinden farkı daha cesur davranması açıkçası. Hem müzikal olarak hem anlatmak istediği şeyler, seçtiği şarkılar ve repertuar açısından. 

Dinleyicisine doğrusal giden bir müzik yapar Karadenizli müzisyenler. Böyle bir handikap vardır. Çok fazla dinleyicisinden ayrılmak istemezler, onunla birlikte hareket eder. 

Biraz bu çizginin dışına çıkmak en başından beri hep konuştuğumuz ve tartıştığımız, Aycan ile de kendimizi eleştirdiğimiz bir noktaydı.

Şu an yaptığımız iş aslında hayal ettiğimiz noktada. Bunu yapıyoruz şu anda ve yapmaya devam edeceğiz.


Cahit Berkay: Çağatay çok doğru bir tespit yaptı. Biz Marsis'le çaldığımızda, şarkının var olan formatını ritim ve tulum katılımıyla çaldık.

Ama bu projenin asıl amacı zaten şuydu, bizden hiç kimse, ne ben ne bir başkası müdahale etmeyecek. 

Çalan grupların özgür kalmaları, kendi içlerinden geldikleri gibi çalmaları, bizden hiçbir müdahale olmadan özgür bir çalışma olmasını önden öyle düşündük.

Burada da, Selvi Boylum'da aranjman, davulun çalma biçimi… İntrosu bir havada giriyor ama arkasından tokat sağdan mı gelecek soldan mı gelecek bilinmeyen bir şey. 

Müzikte güzel bir şeydir ben severim. Bu çalışmada da gitarın parçayı yorumlayış biçimleri, Burak'ın davulu "eşşek" gibi çalması -kesinlikle bunu iltifat olarak söylüyorum- (Gülüşmeler), acayip keyif aldım. Kelimeler yetmiyor aslında. 

Söylemek istediğim; içlerinden geldiği gibi kendi ifadelerini ortaya koydular. Bizim de istediğimiz buydu. Ben hepsini tekrar tebrik ediyorum. Çok keyifli bir yorum oldu.


- Çok bilinen bir eseri yeniden yorumladı Gormot. Normal bir cover da değil tulumla cover. "Biz ne yapıyoruz, ya bunu beğenmezlerse?" dediniz mi? Bu soruyu bütün gruba soruyorum tabii ama "eşşek" gibi davul çaldığın için senden başlayalım Burak.

Burak Gürpınar: Cahit ağabeyin klip çekimlerinde bizimle olması benim için eşsiz bir andı. Çünkü babamın vefatının yıldönümüydü o gün.

Müzik kariyerimde nihayet Cahit ağabeyle bir şey yapma şansı yakaladım. Hiçbir zaman unutamayacağım bir gündü. 


Cahit Berkay: Burak'ın babasıyla beraber müziğe başlamışızdır amatör olarak. 
 

Burak Gürpınar.jpeg
Burak Gürpınar

 

Burak Gürpınar: Bu yüzden hayattaki yeri benim için çok başkadır Cahit ağabeyin. Cahit ağabey ikinci babam gibi. 

Şarkıya gelirsek, çok eskiden beri biliyoruz tabi. Aycan'ın böyle güzel bir şarkıya, elimizin yatkın olabileceği şekilde gelmiş olması, durumu benim için açıkçası çok rahatlattı. 

Her şey o kadar iyiydi ki, benim sadece çalmam gerekiyordu. İçinde olduğum için çok mutlu ve şanslı hissediyorum en başından en sonuna kadar. 

Çok uzun sürdü, şarkının girişinde duyduğumuz kalp atışları Aycan'ın çocuğunun anne karnındaki kalp atışları, şimdi Aycan'ın kucağında. O kadar zaman geçti aslında.
 

Poyraz Kılıç
Poyraz Kılıç

 

Poyraz Kılıç: Cahit ağabeyin konuşmanın başında söylediği gibi topluma mâl olmuş bir şarkı olduğu için bizim de büyürken ilk duyduğumuz melodiler arasındaydı.

Duygularımızı ifade ettiğimiz melodiler arasındaydı. Bu yüzden de çok içselleştirdik tabi. 

Yorumlamaya geldiği zaman da konuşuyormuş gibi yaptık. Hiçbirimiz kasılmadık. Sadece dönüp tekrar kontrol ettik sürekli. Bu şarkıya yakışır bir şey oluyor mu diye. 

Ben kendi adıma basları tekrar çaldım iki sene sonra. Önce çaldığım hoşuma gitmedi, bırakmadım iki sene sonra değiştirdim. Hissettiğim için zorlanma olmadı, çok keyif aldım.


Cahit Berkay: Seneye bugünkü yaptıklarını beğenmezsin, fırsat olsa yine çalarsın, böyledir. 
 

Uğur Gülbaharlı
Uğur Gülbaharlı

 

Uğur Gülbaharlı: Aycan üniversitede öğrencim oldu aslında. Tanışıklığımız eskilere dayanır. Sonra bir zaman sonra bana Gormot'tan bahsetti.

"Aranje konusunda birlikte bir şeyler yaparsak çok sevinirim" dedi. Bana birkaç örnek gönderdi, çok sevdim ben de. 

"İlk etapta Moğollar'a Saygı projesindeki Selvi Boylum Al Yazmalım ile başlayacağız" dedi.

Başta zaten Cahit ağabey olmak üzere bütün Moğollar grubu, yaptıkları müzikle, kültür ve felsefeleriyle çok saydığımız çok sevdiğimiz bir grup. 

Tabii ki, böyle babaların parçasına bir şeyler yazmak ve de çok iyi tınlatıp, tınlatmayı bırak farklı bir yere taşımak çok büyük bir sorumluluk. 

Ben bestecilik ve orkestra şefliği mezunuyum ve 30 yıldır piyasada rock klavyeciliği yapıyorum. Tamam tecrübe ve donanım var ama bu bambaşka bir şey. Çok çok özel bir şarkı… 

Çok özel bir şey yapmak gerektiği için tabii ki yavaş yavaş üzerine düşüne düşüne çalıştık. Hakikaten her dakikası her ölçüsü özel düşünüldü, sonucunda çok beğendiğim bir proje oldu, inşallah devamını hep birlikte getirmeye çalışacağız.


Çağatay Kadı: Şarkının her şeyini o kadar biliyorum ki… Yıllarca çaldık. "Ben olsam nasıl yapardım?" diye de çok düşündüğüm şarkılardandı.

Gormot'taki insanlar çok kıymetli müzisyenler. Sadece enstrüman çalan insanlar olarak değil, dünyaya bakış açılarıyla hayatta durdukları yerle de öyleler.

Dolayısıyla buradan kötü bir şey çıkacağını zaten düşünmüyordum.


- Klipten de biraz bahsedelim. Kimlerin emekleri var?

Aycan Yeter: Selvi Boylum Al Yazmalım klibinin nasıl olması gerektiğini, senaryosunu, fikrini eşim Hazal Arıcı hazırladı.

Gizem Topal arkadaşımız lirik bir koreografi sergiledi. Hazal'ın ekibi güzel bir iş başardı.

Cahit ağabeyin de başından sonuna kadar klipte olmasını çok istedik. O da kırmadı bizi. Tam da onun olması gerektiği yerde can alıcı noktada yerini aldı.


Serkan Fidan: Cahit ağabey şarkıyı dinlememişti. Gönderdim, "Gormot bu kişilerden oluşuyor, senin de klipte oynamanı istiyorlar" dedim.

Cahit ağabey geri aradı. "O kadar çok sevdiğim insan var ki grupta ne yapsalar gider oynardım ama o kadar güzel yapmışlar ki şarkıyı vallahi bayıldım" dedi. 


Cahit Berkay: İlk telefondan dinledim. Özel bir kulaklık olmadığı sürece telefondan duyduğuna net bir değerlendirme yapamazsın.

Ben ilgiyle dinledim. Sonra stüdyoda dinledim, muhteşem olmuş. Tüylerim diken diken oldu. 


- Peki biz bunu canlı dinleyebilecek miyiz?

Aycan Yeter: Yani umuyorum ki.. Cahit ağabey de bizi kırmaz eşlik ederse neden olmasın? O zaman işte muhteşem ötesi olur.

Şu anda albüm sürecine de odaklanmış durumdayız. Kayıtların planlamasını yapıyoruz. 2022 yaz sonu gibi çıkartmayı düşünüyoruz.

Bu süreç sonrasında da konserlerimiz olacaktır. Konserde de tabi bu şarkıyı çalacağız.


- Gormot'un sloganını da sorayım "iyiler daima kazanır" mı?

Cahit Berkay: "Daimanın" kapladığı zaman ne kadar bir zaman süresi? İyiler daima kazanır da kazandığını göremeyiz ondan korkuyorum.

Poyra Kılıç: Daima, yani kazanana kadar ki süreç…

Çağatay Kadı: Kazanır abi, kazanır… Cahit ağabeye de katılıyorum ama, göremeyebiliriz de tabi.
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU