Doğalgaz: Jeopolitik gelişmeler ve piyasalar

Tahminlerine göre petrolün payı yüzde 44,9'a ulaşırken, onu yüzde 3,9'luk payla yenilenebilir enerjiler, yüzde 1,3 pay ile nükleer enerji ve yüzde 0,2 pay kömür izleyecek

Fotoğraf: AA

Rusya ve Avrupa ülkeleri arasındaki mevcut jeopolitik anlaşmazlıklar doğalgaz ticaretini hakimiyeti altına aldı. Rusya, Avrupa'nın doğalgaz ithalatının büyük bir bölümünü sağladığı kaynak olduğundan Avrupa'nın ana enerji kaynağını oluşturuyor.

Rusya, 2021'in sonlarında Avrupa'ya gaz arzını 2020'nin başından bu yana en düşük seviyeye indirdi. Bu, Avrupa'nın şiddetli kış ve ısınma ihtiyacı nedeniyle gaz talebinin arttığı bir zamanda ciddi bir arz sıkıntısına yol açtı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Anlaşmazlığın ilk işaretleri, Rusya'nın Ukrayna üzerinden gerçekleştirdiği doğalgaz sevkiyatını 2021'de yaklaşık yüzde 25 yani 41,6 milyar metreküpe düşürmesiyle başladı.

Ukrayna üzerinden sevkiyattaki bu düşüşün birçok nedeni var. Kiev ve Moskova arasındaki ilişkiler, 2014 yılında Rusya'nın Kırım'ı işgal etmesi ve ardından doğu Ukrayna'daki çatışmaların başlamasından sonra kötüleşti.

Ukrayna, Rus gazının kendi toprakları üzerinden yapılan transit ticaretinden genellikle yılda yaklaşık 2 milyar dolar gelir elde ediyor. Dolayısıyla arzı azaltmanın Ukrayna ekonomisi üzerinde olumsuz yansımaları var, doğalgaz arzı kıtlığından bahsetmiyoruz bile.

Kiev, Moskova'yı Avrupa'da doğalgaz fiyatlarını artırmak ve Avrupa ülkelerini Ukrayna'yı bypass eden yeni doğalgaz boru hatlarını, özellikle de Kuzey Akım-2 boru hattını kabul etmeye zorlamak için arzı kısmakla suçladı.

Buna karşılık Rusya, Avrupa'ya aralarındaki sözleşmelere göre doğalgaz arzı gerçekleştirdiğini ve Avrupa'daki herhangi bir doğalgaz arzı sıkıntısının, Avrupa’nın kendi politikalarından kaynaklandığını söylüyor. Putin bir röportajında Almanya'yı satın aldığı doğalgazı yeniden Ukrayna ve Polonya'ya satmakla suçladı.


Mevcut anlaşmazlıkları çevreleyen başka bir büyük sorun daha var. Rusya, Almanya ile arasında transit Avrupa ülkelerini bypass ederek Baltık Denizi üzerinden doğrudan iki ülkeyi birbirine bağlayan Kuzey Akım-2 deniz boru hattını inşa etti.

İnşaat maliyeti 11 milyar doları bulan ve geçtiğimiz Eylül ayında ihracata hazır hale gelen hat Gazprom tarafından yönetiliyor. Şu Avrupa şirketleri ve kurumları da hattın maliyetinin yarısını karşıladılar: Alman Wintershall Winnebur, Shell, Avusturyalı OMV ve ENGIE.

Doğalgaz arzında uzun vadeli sözleşmeler talep eden Moskova’ya karşılık Avrupalı ​​şirketler spontane veya kısa vadeli sözleşmeler teklif ediyorlar. Moskova ise bu tür sözleşmelerin kendisi için ekonomik olarak faydasız olduğunu düşünüyor.


İşin bir de yeni-eski anlaşmazlık boyutu var. ABD, Avrupa'nın Rusya’dan doğalgaz ithalatına bağımlılığının artmasına karşı uyararak ‘Kuzey Akım-2’ye karşı çıktı.

1980'lerin ortalarında da ABD, Rusya'dan Avrupa'ya devasa gaz boru hatlarının inşasına şiddetle karşı çıkmıştı. Ancak şimdi buna yeni bir faktör eklendi, o da ABD’nin sıvılaştırılmış doğalgazını (LNG) Avrupa pazarlarına ihraç etmesi için mevcut olan geniş imkânlar.

ABD, LNG ihracatı kapasitesini artırarak şu anda bu alanda en büyük üç ihracatçı ülke (Avustralya, Katar ve ABD) arasında yerini aldı.

Rusya, güçlü rekabetten, Avrupa pazarlarındaki payını kaybetmekten, Amerikan ve Avrupalı ​​şirketler arasında ulaşılabilecek fiyat ayarlamalarından korkuyor.

2021 yılından bu yana küresel LNG arz ve talebinde önemli değişiklikler meydana geldi. Örneğin, Çin dünyanın en büyük ithalatçısı olurken, ABD 2021 yılı sonuna kadar ihracatını artırarak bu alanda önemli bir konuma geldi.

İhracatının çoğunu Avrupa, Brezilya ve Arjantin'e yaparak en büyük LNG ihracatçılarından biri oldu.


LNG ihracatı alanındaki bu değişkenler, endüstrinin dinamiklerini yansıtıyor. Dev tankerlerin kullanılması ve dev sıvılaştırma tesislerinin kurulmasıyla (bu da masrafları azalttı) bu alanda teknolojinin kaydettiği büyük ilerlemeyi gösteriyor.

Ayrıca, değişmeden yaklaşık 20 yıl geçerli olan uzun vadeli sözleşmeler yerine kısa vadeli ve spontane sözleşmelerin kullanılması, pazarlamada daha önce olmayan yeterli esnekliği sağlıyor.
 


Birçok ülkenin 2015 Paris Anlaşması'na uygun olarak elektrik üretiminde kömür tüketimini azaltma girişimleri ve doğalgaz fiyatlarının kömürle rekabet etmesi ile de doğalgaza olan talep arttı.

Avrupa Komisyonu'nun Avrupa ülkelerine doğalgazı enerji dönüşümünde kullanılabilecek bir ‘geçiş’ yakıtı olarak kabul etme yönündeki tavsiyeleri, gelecekte doğalgaza olan talebi artırabilecek bir diğer faktör.

Arap Para Fonu tarafından yayınlanan Birleşik Arap Ekonomik Raporu 2021'e göre, 2020'de Arap ülkelerindeki doğalgaz rezervleri yaklaşık 54,4 trilyon metreküpe ulaştı.

Rapor, 2040 yılına kadar Arap ülkelerinde kullanılan birincil enerji kaynakları karışımı içinde doğalgazın payının yüzde 49,7’e ulaşacağını tahmin etti.

Tahminlerine göre petrolün payı yüzde 44,9'a ulaşırken, onu yüzde 3,9'luk payla yenilenebilir enerjiler, yüzde 1,3 pay ile nükleer enerji ve yüzde 0,2 pay kömür izleyecek. Doğalgazın büyük bir kısmı elektrik üretim santrallerinde kullanılıyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU