Pandeminin gölgesinde ev içi şiddet ve kölelik artmaya devam ediyor

Ev içi şiddetin herhangi bir biçiminin artışının gündemden düşmesine izin veremeyiz. Bu, Lübnan'ın da ötesinde her ülkede, her şehirde, hatta muhtemelen her sokakta evleri etkileyen bir sorun

Kovid tecrit dönemleri ve pandeminin tecritlerle ilişkilendirilen etkileri, istismarcıların kontrol elde etmek için yeni aşırılıklara sapmasına imkan tanımayı sürdürüyor (Unsplash)

Karşıma çıkan kısa videoda, adamın biri evinde çalışan Etiyopyalı kadını korkutucu bir umursamazlıkla güpegündüz sokakta saçından sürüklüyor. Betona sürten ayakkabıları ayağından çıkan kadın avazı çıktığı kadar bağırıyor. Adam kadını vahşice dövmek için bir süreliğine pençesini gevşetiyor. Etraftakilerse balkonlarından izliyor, belli ki birileri de bunu videoya çekiyor.

Bu rahatsız edici video Beyrut'un sadece birkaç kilometre doğusunda çekildi. Aktivistler bu hafta kadının yerini tespit ederek şimdilik güvende olduğunu söyledi ama kadın pazartesi günü ülkesine geri gönderilecek. Bana saldırganın, yani kadının işvereninin gözaltına alındığını ama iddiaya göre sadece bir gün sonra serbest bırakıldığını söylediler. Pandeminin ardında devam eden gölge pandeminin acı verici bir hatırlatıcısıydı bu: Ev içi şiddet ve duygusal istismar.

Dünyanın dört bir yanındaki insan hakları örgütleri 2020'de evlerde duygusal ve finansal baskı oluşturan koronavirüs karantinaları sırasında ev içi istismar vakalarının fırladığı uyarısında bulunmuştu. Bu durumun (tek başına olmasa da) kadınlar üzerinde ezici bir etkisi oldu (Birleşmiş Milletler'e göre dünya çapında her üç kadından biri çoğunlukla ilişkide oldukları partnerlerince fiziksel veya cinsel şiddete maruz bırakılıyor). Lübnan gibi ülkelerde kölelik benzeri Kafala sponsorluk sistemine hapsolmuş ve genellikle işverenleriyle birlikte evde yaşayan göçmen işçiler kendilerini bu şiddetin en ön saflarında buldu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Fakat gerçek şu ki, bu gölge pandemi sırf karantinalar kaldırıldı diye durmadı. İnsan hakları örgütlerinde çalışanlar bana fiziksel, duygusal, finansal ya da cinsel istismara dayalı şiddet vakalarının pek çok nedenden dolayı, özellikle de Kovid tecrit dönemleriyle takip eden ekonomik sıkıntılar nedeniyle artmaya devam ettiğini söyledi.

Bu, Lübnan'da iç karartacak derecede doğru. Pandemi ve Beyrut'ta Ağustos 2020'de meydana gelen benzeri görülmemiş patlama birleşerek modern tarihin en muhteşem ekonomik çöküşlerinden birine sebep oldu.

Bu hafta, 30 bin Lübnan lirasının bir dolara karşılık gelmeye başlamasıyla yeni bir düşük seviye rekoru kırıldı, oysa sabit kurda dolar hâlâ 1500 lira ediyor. Bu, Venezuela ve Zimbabve'yi geride bırakarak dünyadaki en yüksek enflasyon oranlarına ulaşmaya katkıda bulundu. Bu da demek oluyor ki tek bir ev tüpü aylık asgari ücretin yarısından fazla ediyor ve artık devlet herhangi bir şekilde elektrik sağlayamadığı için epey mühim hale gelen bir jeneratörün 4 haftalık maliyetiyse ortalama bir maaşın 6 katı.

Elbette en yoksullar ve en savunmasızlar en kötü etkilenenler oldu. Bunların arasında Lübnan'da Kafala sistemi altında evlerde çalışan tahmini 250 bin göçmen işçi var. Ortadoğu'daki ülkelerde kullanılan Kafala sistemi işçileri asgari ücret, sınırlı çalışma saatleri ya da işverenin izni olmadan iş değiştirme hakkı gibi temel korumalardan mahrum bırakıyor. Ülkeyi terk etmek isterlerse çıkış yapabilmek için pasaportlarının kontrolünü bile geri alamıyorlar. Son iki yılda birçok kadın bana işverenlerinin evlerinde kapana kısıldıklarını ve parasız ya da yeteri kadar yiyecek almadan çalışmaya zorlandıklarını anlatan mesajlar attı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre pandeminin başlamasından ve ekonomik çöküşten bu yana Lübnan'daki işverenler, yüzlerce işçiyi konsoloslukların ya da büyükelçiliklerin önünde çoğu zaman paraları, pasaportları, eşyaları veya eve dönmelerini sağlayacak uçak biletleri olmadan terk etmeye başladı. Hatta bir işveren, ikinci el eşya alıp satmak için kullanılan bir Facebook sayfasında Nijeryalı ev işçisini "satılığa çıkardığı" bir paylaşım yaptı.

Bu hafta ortaya çıkan korkunç videonun gösterdiği gibi bu sisteme hapsolmuş göçmen işçiler fiziksel istismara karşı da giderek daha savunmasız hale geliyor.

Ev içi şiddetin herhangi bir biçiminin artışının gündemden düşmesine izin veremeyiz. Bu, Lübnan'ın da ötesinde her ülkede, her şehirde, hatta muhtemelen her sokakta evleri etkileyen bir sorun.

İnsan hakları örgütleri Lübnan'daki evlerde çalışan işçilere istismar uygulandığı uyarısında bulunurken ben de bu hafta tesadüfen Maid'e rastladım: Bu son derece tetikleyici mini dizi, maddi olanakları kısıtlı Amerikalı ev hizmetçisi ve bir anne olan, ev içi şiddete maruz kaldığını fark etmeyen Alex'in istismarcı partnerinden kaçmaya çalışmasıyla ilgili.

Ekimde çıkan dizi o günden beri hikayede kendi tecrit deneyimlerini gören birçok kadından yığınla tepki aldı. Bu konuşmaları sürdürmeye ihtiyacımız var.

Maid'de koronavirüs pandemisinden bahsedilmiyor ama ben diziyi Kovid tecritleri esnasında izlerken pandemi yüzünden Alex'i kurtaran ipince cankurtaran halatlarının da tamamen yok olacağını düşünmeden edemedim çünkü o giderek daha da yalnızlaşacaktı.

Ev içi şiddet yardım hatlarına göre Kovid tecrit dönemleri ve pandeminin tecritlerle ilişkilendirilen etkileri, istismarcıların pandemi riskine dair yalanlar söylemek, karantina kuralları uydurmak, paraya ve dış dünyayla iletişim kurma yöntemlerine erişimi düzenlemek gibi gözle görülenin ötesinde kontrol uygulamaları için yeni aşırılıklara sapmasına neden oluyor.

Bu yazıda ağırlıklı olarak kadınlardan bahsetsem de bu elbette sadece kadınların karşılaştığı bir sorun değil. Erkeklerin bu tür istismarın kurbanları ve hayatta kalanları olduğundan bahsetmek genellikle daha büyük bir tabudur. ABD'de duygusal istismara maruz kalan annelerden Lübnan'daki modern köleliğe kadar evdeki her türlü şiddetten ve pandeminin etkilerinden şimdi her zamankinden daha yüksek sesle konuşmayı sürdürmemiz gerekiyor.



https://www.independent.co.uk/independentpremium/voices

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU