İmamoğlu: Benim için seçim sürecinde kullanılan en ağır ifade, "Çaldılar" denmesiydi

İmamoğlu: İstanbul Büyükşehir başkanıyım, doya doya yaşayacağım; sonrasını Allah bilir, milletimiz bilir

Fotoğraf: AA

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Habertürk TV'de Didem Arslan Yılmaz'ın konuğu oldu.

23 Haziran'da yenilenen İstanbul seçimlerinde yüzde 54 oy oranıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen İmamoğlu, 23 Haziran'da neler yaşadığı ve öncelikle üzerinde duracağı konu başlıklarını anlattı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

23 Haziran'ı  "31 Mart'la kıyaslanacak bir gün değildi" diye tarif eden İmamoğlu, İstanbul seçimlerini üç ayrı sistemle izlediklerini söyledi.

"Seçmen demokrasiyi korumak için oy verdi, bu seçimde demokrasiyi korumak Ekrem İmamoğlu'nu korumaktı" diyen İmamoğlu seçim sürecinde AK Parti'nin kampanya sloganı olarak "Çünkü çaldılar" ifadesini kullanmasını eleştirdi, toplumsal motivasyonun 23 Haziran'da en üst noktaya çıktığını söyledi:

Soyuma, sopuma, dedemin mezarına kadar gitmeye varan işler, diplomam, ama herşeyden önemlisi 'çaldılar' diyorsunuz ve muhatabı yok. Benim en çok canımı yakan ve üzen şey bu. Çaldılar demek birilerinin hırsız olması demektir. Rakibimin yüzüne söyledim ama cevabını alamadım. Seçim sürecinde benim için en ağır ifade, 'Çaldılar' denilmesi oldu. Benim asla kabul edemeyeceğim bir iftiraydı. Farkı daha büyük istiyorum diyordum. Bunu şahsım adına değil demokrasi adına istiyordum. Toplum siyasetçinin, siyasi iradenin üzerinde olmalı. Millet istediği zaman değiştirebilir, bir siyasinin kararına boyun eğmemelidir. Ama keşke biz 31 Mart gecesi işi bitirseydik, bu kadar iftira, bu kadar seçim kazanmak için her yolun mübah olduğu, gün geldiğinde bütün savunulan işlerin yok sayıldığı, her konunun sürece dahil edildiği.  Bütün bunların yaşanmamasını isterdim. Bu sefer daha tedbirliydik. Kendi bilgi ağımızın yanısıra başka bağımsız ajansların bilgi sunması, kamuoyunu aydınlatma konusunda hazırlıklıydı. Bu sadece İstanbul seçimi olmaktan çıkmıştı, Türkiye'nin demokrasisi için çok önemli adımdı, gündü. Bir nevi o gün yaptıklarımızın, anlattıklarımızın karşılığını alma günüydü. Topluluktan motivasyonu en üst düzeyde görünce, oy kullandığım sandık, karşılaştığım insanların muazzam ilgisi, elbette sandık açılmasıyla beraber vücut bulmaya başladı. Gelen sandık sonuçlarında artışlar. Bizim altın sandık diyeceğimiz sandıklar vardı. O sandıkların ortalaması bir nevi seçim sonuçlarını veriyordu. İstanbul'un 39 ilçesinde vardı bu sandıklar.

Cumhurbaşkanlığı'na aday olacak mı?

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, adının Cumhurbaşkanlığı ile anılması ve bu konuda bazı yorumların yapıldığı ile ilgili şunları söyledi:

Bunu yapan bir insan ne  hizmet etmeye niyeti var anlamına gelir. Benim tasarruf net, İstanbul Büyükşehir Başkanıyım. Doya doya yaşayacağım. Sonrasını Allah bilir, milletimiz bilir. Türkiye'nin başka beklentileri var. İstanbul'un, Türkiye'nin çok yetenekli insanlar olduğunu düşünüyorum. Ülkenin yönetimine katkısı olması gerektiğini düşünüyorum. Gönlümden İstanbul'a çok kaliteli ve çok nitelikli bir belediye başkanlığı geçiyor.

Genel Sekreter adayımız hazır

İmamoğlu İBB genel sekreter adaylarının da hazır olduğunu belirtti:

Gizlimiz saklımız yok, bütün kadromuzu farklı bir sistemle geliyoruz. Genel sekreter dediğiniz büyükşehir belediyesinin yaklaşık üçte bir bütçesini yöneten kurum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetiminde üst kadroda düşündüğümüz yetenekli, liyakatlı kişiler olacak. Statüler var, atanmasıyla ilgili protokoller, bakanlık izinleri var. Bizim genel sekreter adayımız hazır. Devlet, özel sektör tecrübesi olan bir isim. Makam araçlarına bakacağız. Ben Beylikdüzü Belediye Başkanı iken AK Partili insanlarla tanıştım. Şimdi teklif ettiğim, birarada çalışmak istediğim insanlar var.

İBB çalışanlarına mesaj: Trol çalışan istemiyoruz

İmamoğlu, belediye yönetiminde zihniyet devrimi yapacaklarını söyledi, çalışanların maaşını verenin 16 milyon İstanbullu olduğunu yineledi:

Belediye çalışanlarıyla ilgili de belediyenin yönetimi anlamında da bir zihniyet devrimi yapacağız. Birisine hakaret, belediyenin çalışanı birisine laf yetiştiriyor. Bir partinin militanı gibi görevini yaparken birine hakaret ediyor, ben ya da başkası. Bütün çalışanlara şunu hatırlatacağız; sizin maaşını ne bir partinin lideri ne ben vereceğim. Bu şehrin 16 milyon insanı veriyor. Trol belediye çalışanları istemiyoruz. Bazı ihbarlar neticesinde arkadaşlarıma gelen dosyalar var. İşletme fakültesi mezunuyum, iş hukukunu bolca okudum, insan kaynakları mastırı yaptım. Her ne kadar sorgulasalar da aynı üniversiteden diplomam ve mastırım var. Benim iş hukukuna uygun davranan, iş ahlakına uygun davranan herkesin yeri başım üstüne.İş hukukana, ahlakına aykırı davranan, disiplini bozan, çalışmadan alın teri dökmeden maaşını alıyorsa umarım hiç yoktur. Varsa gereği yapılır.

"Zorla kimse mitinge götürülmeyecek"

İstanbul'da bütün siyasi il başkanlarını ziyaret edeceğini söyleyen İmamoğlu, İBB içinde partizanlık olduğunu belirtti:

Partizanlık damarına kadar işlemiş bu belediyenin. Mitinge götürülen personel var, yok bitti artık. Benim çalışanlarım mitinge gitmeyecek. Davet ederiz, ama bir Allah'ın kulu bile zorla götürülmeyecek. İstanbul Büyükşehir Belediye çalışanları, o kurum içine partizanlığı soktuğu an benim arkadaşım değildir. İsterse CHP adına bunu yapsın. Belediyede trolvari çalışmalar yürütenler olabilir. Unutmasınlar ki, İstanbullunun yüz binlerce, milyonlarca gönüllüsü olacak. Sokakta, caddede teftiş yapan. Şehirde aidiyet duygusunu kuracağız biz.

"Vakıfa, derneğe değil torpile karşıyım"

Seçilmiş cemaat, vakıf, dernek, organik ilişkisi olan yapılar. Cemaatlerin faaliyetleri var. Bu ülkenin temel duruşlarına aykırı davranmayan faaliyetleri varsa içişleri vesaire iznini almış, her cemaate, ki yüzlerce yıllık tarikatlar var İstanbul'da. Çok derin felsefesi olan. Görüştüğüm insanlar, yetkilileri oldu. İsimlerini vermem. Üç tane vakıfı, beş tane vakıfı çek al olmaz. Büyükşehir belediyesinin kaynaklarını birkaç vakıfa niye aktaralım. Elbette her vakıfla bu şehrin çıkarına çalışmalar var ise. Bu vakıflar sadece siyaseten CHP'ye yakın, asla öyle değil. Her vakfın, derneğin, kamu yaranına kurumun geniş, faydalı çalışmaları var. Vakfa, derneğe değil sadece torpile karşıyım.

Ordu'da yaşananlar

Dava açılırsa kendimi savunacağım. Bana bir tebliğ yok, bekliyoruz göreceğiz. Çok acı bir şey bu. Elbette ki yaşanmasaydı. Elbette ki oraya hiç girmeseydik.B en zaten olayın içinde değilim. 70 yaşındaki annemle beraber kendimizi içinde bulduk. Niye alındık salona? Tuzak. Kim kurdu tuzağı? Sayın vali. Bu vicdanlara sığmaz. Milletin aklıyla oyun oynamasınlar. Sayın Cumhurbaşkanı anketlere, araştırmalara çok değer verirdi. Araştırsın, sorgulasın, Ordu'da, İstanbul'da sorgulasın. Anneme, babama, bize zulüm yapılıyor. Biz oraya niye girdik? Niye oradan geçemedik, bilmiyoruz. Ekrem İmamoğlu öyle dedim diyor, öbürü böyle duydum diyor. İşin özü ne yazık ki bir tuzaktır. Keşke sayın Cumhurbaşkanı bu olaylara böyle dahil olmasa...

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU