Putin intikam almaya geldi

Putin, bu haftaki müzakerelerin ABD ile Avrupa'nın arasını açmasına mı bahis oynuyor?

Fotoğraf: Reuters

Vladimir Putin, ABD'ye, yıldızının sönmeye mahkum olduğundan emin bir şekilde hitap ediyor. Ukrayna'da devasa bir mayın hazırlıyor ve onu patlatmamak karşılığında ağır bir bedel talep ediyor. Ukrayna'dan taleplerini ileterek değil şartlarını sıralayarak bahsediyor.

Oyunun tekrarı sırlarını ortaya çıkarır. Kremlin, Ukrayna krizinde kendisi sıfırdan yeniden tansiyonu yükseltti. Batı'nın James Baker'ın NATO'nun Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra doğuya doğru genişlemeyeceğine dair verdiği sözü yerine getirmediği konusunda belki de haklı, ancak Rus korkularına dair liste, Batı'ya şantaj yapmak için uydurulmuş bahanelerin bir listesi gibi görünüyor.

Putin'in kafasından neler geçtiğini tahmin etmek zor. Dünyanın onunla tecrübesi, niyetlerini gizlemekte usta olduğunu gösteriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Putin, Rusya haritasını parçalanma sürecine karşı korumakla kalmayıp, ordusuna prestijini geri kazandırması gerektiğinde Batılı liderleri pek çok kez aldattı.

Onu tanıyanlardan bazıları, dezenformasyon yöntemlerinde yani askeri okullarda ve istihbarat enstitülerinde okutulan desrlerde usta olduğunu söylüyorlar.

Bu konudaki maharetinin artık bir kanıta ihtiyacı yok. İntikam programını temel alan tariflerinin popüler hale geldiği söylenebilir.

Bu anlayışa göre her gösteri bir istikrarsızlaştırma projesidir. Her devrim dışarının bir komplosudur. Sivil toplum kuruluşları, sadece büyükelçiliklerin şüpheli planlarını gerçekleştirmek için işlettikleri dükkanlardır.

Herhangi bir bahar eğilimine karşı uluslararası bir nefret kampanyası düzenlemek için 'Arap Baharı'ndaki köktendinci radikallerin kötü pratiklerinden yararlandı.

Bu bakışa göre her değişim şüphelidir ve onu erkenden toprağa gömmek daha iyidir.

Putin, her değişim talebini bastırmak için ülkelere sızmak ve müdahale etmek için gerekli kılıflar uydurdu.

Kimyasal silah üretmeyi hedeflemeyen ve buna kapasiteleri de olmayan muhalif grupları kimyasal saldırılar hazırlamakla suçladı.

Kimi zaman da yolsuzluğun azalmasından ve sivillere yönelik baskılarda acımasızlık ve şiddet seviyesinin düşmesinden başka bir şey hayal etmeyenleri terörle itham etti.

Putin, son yıllarda oluşturduğu bu cephanelik doğrultusunda Kazakistan'ı kasıp kavuran olaylarla hızla başa çıktı.

Akaryakıt fiyatlarına yapılan zamma karşı ayaklanmaların eşlik ettiği protestoların patlak vermesinin hemen ardından Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Tokayev, Putin'in sözlüğünden seçilmiş söylemleri dillendirmeye başladı.

"Çeteleri" ve "uluslararası teröristleri" kınadı ve Rusya ile temasa geçmekte gecikmedi.

Putin'in büyük bir servet üzerinde yatan bu devasa komşu ülkede değişim ve istikrarsızlık rüzgarlarının esmesine izin vermesi mümkün değildi.

Böylece Kremlin, Sovyetler Birliği'nin küllerinden doğan Kazakistan'a Rus askerinin dönüşüne kılıf uydurmak için Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü üzerinden bir müdahale süreci tasarladı.

Putin, asıl görevine yani Batı'yı, özellikle de ABD'yi yıpratmaya odaklanmak için açılan bu yeni pencereyi çabucak kapattı.

ABD ve Batı'yı yıpratmakla ilgilenen tek kişi Putin değil. Kasım Süleymani, "Büyük Şeytan"ı kan kaybından öldürme hayalini gerçekleştiremeden sahne dışı kaldı.

Devrimin başlangıcında, ülkelerinin Tahran Büyükelçiliği'nde rehin alınan ABD'li diplomatların görüntülerinin kendisini hoşnut ettiği adam, daha sonra birçok başkentte ABD'lileri kovaladı.

El Kaide'nin bazı liderlerinin İran'da yaşamalarını, bazılarının da Irak'a geçişlerini kolaylaştırmayı kabul ederek çok ileri gittiği söylenebilir. Irak topraklarında, azımsanmayacak sayıda ABD'linin ölüm nedenlerinde Süleymani'nin parmak izleri aşikar.

Sınırları ihlal etmeye ve çehresini değiştirmeye takıntılı gezgin General'in yürüttüğü savaşın en büyük hedefi ABD'nin yıpratılmasıydı. Washington'ın bölge başkentleriyle ilişkilerini kesme çabası da aynı bağlamda yer alıyordu.

Tahran, ABD'nin bölgede on yıllardır var olan dengelerin koruyucusu olduğuna inanıyor. Süleymani, onlarca yıldır Batı'yı, özellikle de ABD'yi yıpratma girişimine katkıda bulundu. Büyük olasılıkla da, bir Amerikan başkanının onun öldürülmesini emretmeye cesaret etmesini beklemiyordu. Ama Donald Trump bunu yaptı.

Usame bin Ladin de Sovyetler Birliği'nin "Kızıl Ordusu"nun başına gelenlere benzer şekilde, ABD ordusunun Afganistan'dan imajı ağır yara almış bir şekilde çekilmesini yakından takip etme hayalini gerçekleştiremeden ortadan kaldırıldı.

Bin Ladin'in hayali, Amerikan askeri makinesini zaferin imkansız olduğu yere, yani Afganistan'ın zorlu coğrafyasına çekmekti. Belki de tarih kitabında bu çetrefilli ülkenin "imparatorluklar mezarlığı" olarak tanımlandığını okumuştu. Bin Ladin'in ABD'yi yıpratma hayalinde bir Afgan ortağı da vardı, Taliban'ın eski lideri Molla Ömer.

Afgan ortağı da, Afganistan'ı Taliban'ın kendisine direnemeyeceği açlık ordusu tarafından işgal edilmiş bir şekilde bırakan aceleci bir geri çekilmeyle ABD'nin, Afgan macerasından çekildiğini görmeden önce öldü.

ABD El Kaide'nin başını kopardı. Aynı şekilde IŞİD'in de. Lideri Ebu Bekir Bağdadi,  "Hilafet devletini" sürdürme ve ABD ile müttefiklerini yıpratma hayalini gerçekleştirmeden ortadan kaldırıldı.

ABD'nin Süleymani, Bin Ladin, Molla Ömer, Bağdadi -Ebu Musab ez-Zerkavi'yi de unutmayalım- tarafından maruz kaldığı yıpratmanın boyutunu hafife alanlar yanılıyorlar.

Ama kesin olan şu ki, ABD bu savaşta yaralandı ama ölmedi. Kendisini hedef alan saldırılara İran ekonomisini tüketen yaptırımlarla, El Kaide'yi dağıtarak, IŞİD'in kalelerini yıkarak, açlıktan ölmek üzere olan bir ülkede Taliban'ı kendi başının çaresine bakmaya terk ederek karşılık verdiği söylenebilir.

İslamcıların ABD'yi yıpratma güçleri, arka planları, rekabet edemeyecekleri ve alternatif sunamayacakları modeli nedeniyle sınırlıydı.

Putin'in ise ABD'yi yıpratma gücü Süleymani, Bin Ladin, Bağdadi ve Molla Ömer'inkinden çok daha fazla. O, geniş Rusya'nın lideri ve devasa cephaneliğinin komutanı.

Güvenlik Konseyi'nde veto kılıcını taşıyan ve Avrupalıları kışın donmaktan koruyacak doğalgaz musluğunu kontrol eden kişi. O başkalarının başaramadığını başarabilir.

O korktuğunu iddia eden güçlü bir adam. Başkalarını kuşatırken, kendisinin kuşatılmış olduğunu öne sürüyor. ABD'nin nüfuz bölgelerini istikrarsızlaştırırken, Rusya'nın istikrarına dair kaygılarını dillendiriyor.

Putin'in Ukrayna'nın işgali konusunu uluslararası siyaset koridorlarının ve NATO generallerinin ofislerinin gündemindeki bir haber haline getirmesi basit bir şey değil.
 


Putin, bu haftaki müzakerelerin ABD ile Avrupa'nın arasını açmasına mı bahis oynuyor?

Suriye'de Obama'yı aldattığı gibi Ukrayna'da Biden'ı aldatabileceğini mi düşünüyor?

ABD'nin Çin tehdidi korkusunun Rusya'yı memnun etmeye, Sovyetler Birliği'nin çöküşünün ardından elde ettiği kazanımların bir kısmından vazgeçmeye itebileceğine mi inanıyor?

Bunlar gibi pek çok soru var. Ancak Putin'in ABD'yi yıpratma savaşına liderlik etmeye devam ettiğine şüphe yok.

Yine KGB saflarından Sovyetler Birliği'ni haritadan silip müzelere gönderenlerden intikam almak için Stalin'in ofisine geldiği de kesin.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU