ABD'nin çehresini değiştiren altı saat!

ABD, Eisenhower, Kennedy ve Ronald Reagan gibi siyasette bilge isimlerin liderliğine ihtiyaç mı duyuyor?

Kongre baskınında 5 kişi hayatını kaybetmişti / Fotoğraf: Reuters

Kongre'nin öfkeli kalabalık tarafından basıldığı ve ABD'nin imajının altı saat içinde, dünyanın gözünde neredeyse değiştiren sahnelerin yaşanadığı 6 Ocak 2021'in üzerinden bir yıl geçti. ABD'de, üçüncü dünya ülkelerindeki muz cumhuriyetlerine benzeyen bu sahneler halen şaşkınlık verici bir konu olmayı sürdürüyor.

Söz konusu öfkeye yönelik analizde pek çok nokta üzerinde durulması gerekiyor.

Birincisi, bu öfkeli kalabalık nasıl oldu da içeri sızabildi?

Demokrat aday Biden'in zaferinin onaylanacağı prosedürleri durdurmak için hareket eden bu kalabalığın Kongre'nin kalbine ulaşmasına kimler izin verdi?

Konfederasyon bayrakları gibi göstericiler arasında ürkütücü işaret de vardı. Bu bayrak ve işaretler ne anlama geliyor?


Görünen o ki ABD'nin şu anki haliyle sona erdiğine ve Konfederasyon zamanına geri dönüşün zamanının geldiğine inanan geniş bir eğilim var. Bu, her eyaletin uygun gördüğü yasaları yapma konusunda özgür olması ve daha geniş seçim alanları anlamına geliyor.

Bu da pek çok eyalette kabul edilen bir formattır. Kaliforniya ve Teksas söz konusu eyaletlerin başında geliyor. Ayrıca bu eyaletlerde, bir şekilde diğer eyaletlerin sebep olduğu mali yükten rahatsızlık duyduklarını dile getiren sesler yükseliyor.

6 Ocak, -sağcı ırkçılık üzerine tuzağa yakalanan- ABD'nin çözündüğüne ve dağıldığına ilişkin bir uyarı zili miydi?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Her ne olursa olsun -ister sözde isterse de eylemde- söz konusu sağcı eğilimler ülke geleceğine giden yolda bir felaket olmaya devam ediyor.

Bu eğilim, farklı uygarlık ve kültürel kökenlerden her grubun etnik köklerini koruma eğiliminde olan "Jacksonian Amerika" fikri karşısında beyaz Protestan Anglo-Sakson, Püriten Amerika düşüncesinin unvanı olan "WASP Amerika" fikrini temsil ediyor.

Amerikalı düşünür Francis Fukuyama kimlik ve kimlik siyasetine ilişkin son kitabında da bu meseleye odaklandı.


ABD'de 6 Ocak tarihinde yaşanan bu sahnede aşırı riskli bir husus daha vardı ki o da güvenlik servislerinin saldırganlar arasında yüzlerce eski askeri personel tespit etmiş olmasıdır.

Burada, söz konusu kişilerin çatışmalar konusunda muazzam bir askeri deneyime sahip olmaları ve her an ve her yerde patlayabilecek saatli bombalar olmaları da büyük bir tehlike oluşturmaktadır.

1995 yılında Oklahoma'da bir federal binanın bombalanmasına neden olan Timothy McVeigh de eski bir ordu mensubuydu.


Tüm bu unsurlar çok daha şiddetli korkuların işaretleri olarak değerlendirildi. 2024'te başkanlık seçimlerine yakın bir zamanda iç çatışmalara yol açabilecek şiddet ve ayaklanma hazırlıklarına ilişkin konuşmalar yapılıyor.

Bu, ABD'nin kaygan bir zemin üzerinde olduğu anlamına geliyor. 6 Ocak 2021 tarihinden bu yana ülkedeki demokrasisinin tezahürlerinde bir azalma var.

Bütün bunlar, kısa vadede Amerikan toplumunun dokusunun bütünlüğü sorgulanabilir hale getirebilir. Dahası sosyal medya bir iletişim aracı olmaktan ziyade iletişimi koparan bir araç haline gelmiş olabilir.

Nitekim saldırganlığın teşvik edilmesi endişe vericiydi. Bu da Başkan Trump'ın seçimde hile yapıldığı fikrine yönelik hesabın askıya alınmasına yol açtı.


Kanlı gün, Amerikan ruhunda halen var olan ve yaklaşmakta olan bir sorun olduğunu gösterdi. Bu, 11 Eylül 2001'den bu yana derinleşen bir sorundur ve Washington halen bunun etkilerinden kurtulamadı. Yani, ABD'liler 12 Eylül'e kadar olan zaman kesitini henüz aşamadı.

6 Ocak, ABD'lilerin seçimlerini yapacakları heyecan verici bir tarih gibi görünüyordu.

Barışçıl gösteriler de dahil olmak üzere özgürlükleri korumayı tercih edecekler miydi?

Fakat ülkenin meşruiyet kalesine yapılacak barışçıl olmayan bir saldırıya rağmen bunu sürdürecekler miydi?

Yoksa onları asıl harekete geçiren şey öncelikle ülkelerinin güvenliğini sağlamak mı olacaktı?

Mesela Çin o gün bir nükleer çatışma stratejisi hazırladı. ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley, Çinli mevkidaşıyla görüşüp işlerin kontrol altında olduğuna dair güvence vermiş olmasaydı istenmeyen durumlar yaşanabilirdi.

Zira Çinliler, ABD'lilerin kargaşadan yararlanıp Çin güçlerine saldırmasından korkuyordu.
 


Heyecanın dorukta olduğu o gün, Amerikan demokrasisinde derin bir çatlak olduğu ortaya çıktı. Trump'a oy veren yaklaşık 74 milyon Amerikalı, büyük bir sahtekarlık yapıldığını ve bunu Amerikan derin devletinin gerçekleştirdiğini iddia etti.

Yaşananlar komplo teorisinin yayılmasının doğal bir sonucu olarak kabul edilebilir mi? Aslında tüm ülkelerde komplo söylentileri vardır. Ancak bunlara on, yüz ya da en iyi durumda birkaç bin kişi inanır.

Fakat ABD'de komplolara inananların sayısının milyonlara ulaşması, demokrasinin büyük bir darbe aldığını gösteriyor. Kimse Berlin Duvarı gibi bir gün yıkılıp yıkılmayacağını ise bilmiyor.


ABD, Eisenhower, Kennedy ve Ronald Reagan gibi siyasette bilge isimlerin liderliğine ihtiyaç mı duyuyor?

Ne yazık ki Joseph Biden -söz verdiği üzere- bir yıl içinde Amerikalıları yeniden birleştirmeyi başaramadı. Bundan ötürü 6 Ocak yarası halen kapanmadı.

Kongre ara seçimlerinin yapılacağı 2022 yılı şüphesiz o günün yansımalarına tanık olacak. 2024 yılı ise bir deneyim yılı olacak. Bu tarih, 6 Ocak 2021'den sonra ülke için bir başlangıç haline gelecek.

Gece, sürprizlerle dolu.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU