Ekmeğe karşı füze…

Kuzey Kore'deki kapalı kalenin ve taklit ederek ona benzemeye çalışan diğer kalelerin çatlamaya başladığını söylemek mümkün. Yarın olmazsa bile bir sonraki gün bu gerçekleşecek. Füze sonsuza kadar ekmeği yenemez

Fotoğraf: AP

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un konuştu ve pek çok kişi ülkesinin önceliğinin füzeden ekmeğe geçtiğini anladı.

İktidardaki onuncu yılını tamamlayan Kuzey Kore lideri, ülkesinin yeni yıldaki hedefinin kalkınmayı artırmak ve insanların yaşam standartlarını iyileştirmek olduğunu söyledi.

Ekonomik kalkınmanın bu yıl ulusal öncelik olacağını belirten Kim Jong-un, ülkesinin "büyük bir ölüm kalım mücadelesi" ile karşı karşıya olduğunu ifade etti.

Kim Jong-un kendi ağzından bu cümleleri kurdu. Bu cümleler kuzey komşusu hakkında "haber uydurmakla" suçlanan Güney Kore medyası tarafından servis edilmedi.

Bazıları, Kim'in sözlerinden onun kastettiğinden daha fazlasını anlamış olabilir. Fakat görünen o ki, alışkanlığının aksine bu kez füzeleri ima etmedi ve ABD ile Güney Kore'ye "ağır mesajlar" göndermedi.

Liderliği altındaki ülke artık bu koşullara tahammül edemiyor. Pandemi nedeniyle ülkenin iki yıldır içinde bulunduğu izole durum ve Çin ile sınırın kapatılması, her şeyi daha da kötüleştirdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tüm bunlar, Sovyetler Birliği'nin çöküşü ve yardımlarının kesilmesinin ardından 1990'larda Kore'de yaşananları hatırlattı.

O sıralar yüzbinlerce kişiyi öldüren bir kıtlık yaşandı. Hatta bazıları, kıtlıktan ölenlerin sayısının üç milyonu -ki ülkenin nüfusu 25 milyondu- bulduğu gibi tahminlerde bulundu.

Bu felaket 'Zorlu Yürüyüş' olarak adlandırıldı ve Kim ilk kez halkına "yiyecek kıtlığı" olduğunu açıkça ilan ederek, tarım planlarının başarısız olduğunu ve liderliğin beklentilerinin aksine sonuçların alındığını söyledi.


Fakat bu açık sözlülüğün etkisini azaltmak için, Pyongyang'dan tüm dünyanın çöküşün eşiğinde olduğunu söyleyen haberler çoğaldı. Elbette Kuzey Korelilerin dış dünyada neler olup bittiğini bilmesi neredeyse imkansızdır.

Küba, Venezuela, İran ve Lübnan deneyimlerinden sonra, füzeyi veya genel olarak çatışmaları ekmeğin karşına koysan bir denklemden bahsedebiliriz: Ya o ya da bu.

Ekmek pahasına füzeyi tercih etmeye gelince, bugünden sonra artık iki tür insan bunu dillendirebilir: Füze yapımından istifade eden kötü niyetli kimseler ve açlığını füze ve haysiyet gibi şişirilmiş sözlerle giderdiğini zanneden avanaklar.

En nihayetinde özgürlüğünden de ekmeğinden de olanlar için bir haysiyet yoktur. Kuzey Kore'yi açlıktan kurtaran Güney Kore'nin onursuz olduğu düşünülemez.

İkincisi haysiyet sahibi olmasının yanında bu haysiyet ondan taşar ve yayılır.


Halkını bir dış düşman adına ezen -ki düşmanlığın ebediyen sürmesi istenir- ve yoksullaştıran zalim cunta yönetimi 'haysiyeti' bir müstear isim olarak kullanıyor. Ne İran Allah için savaşıyor ne de Suriye Baas Partisi'nin ilkeleri için savaşıyor.

Kuzey Kore'ye gelince, 2009'dan bu yana ve özellikle de Kim İl-sung'un son günlerinde Marksizm-Leninizm ve komünizme yapılan tüm referansları anayasasından çıkardı.

Elbette füzenin ekmeğe giden yol olduğunu düşünenler var. Nitekim sömürgecilere karşı mücadele, kalkınma ve daha iyi bir gelecek için bir ön koşuldur.

Ancak anti-kolonyalizm çağında doğru olan bu düşünceyi, onlarca yıllık bağımsızlıktan sonra bugün haklı çıkaran nedir?
 


Vietnam deneyimi bu soruyu net bir şekilde yanıtlıyor: Amerikalılar ile güney halkı arasındaki çatışma sürerken Vietnam, "çağın destanı" olarak nitelendirildi.

Fakat aniden füzeleri bir kenara atıp da ekmeğe yöneldikten sonra artık eski övgülerin hiçbiri dile getirilmedi. Amerikalılar ve Avrupalılarla iyi ilişkileri olan ülkenin, ekonomik büyüme tecrübesi de gayet iyi.

Çin, ABD'yle olan kavgasına devam etmeseydi o da görmezden gelinecekti. Füze merkezli anlayışın savaşlar dışında herhangi bir alanda başarı getirmesi mümkün değildir.


Füze merkezli anlayış eskide kaldı ve her geçen gün daha da eskiyor. Savaşları başlatabileceği doğrudur, bunu yapabilir. Fakat bu tek yetenek yavaş yavaş ufalanıp dağılmaya mahkumdur ve bunu engelleyemez.

Otoriterlik, ataerkillik, ırkçılık, kadının konumu ve elbette savaş nefreti ile birlikte değerler ile refah arasındaki karşılıklı ilişki hakkındaki yeni düşünceler karşısında söz konusu anlayış varlığını sürdüremez.

Bu fikirler, televizyon, sinema, iletişim araçları, alternatif medya, seyahat ve turizm yoluyla ülkelere sızıyor.

Tüm bunlar yalnızca füze anlayışını merkeze alanları izole etmekle kalmıyor, aynı zamanda bu saçmalıkları reddeden çocuklarını da onlardan çalıyor.


Böylece, Kuzey Kore'deki kapalı kalenin ve taklit ederek ona benzemeye çalışan diğer kalelerin çatlamaya başladığını söylemek mümkün.

Yarın olmazsa bile bir sonraki gün bu gerçekleşecek. Füze sonsuza kadar ekmeği yenemez.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU