Önünden geçip fark etmiyoruz… İstanbul'un tarihi hazineleri için iki yıldır devam eden restorasyon ve kazı çalışmaları ne aşamada? Bugüne kadar ne harcandı?

İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı'nın, her gün geçtiğimiz yolda bir çeşme ya da Bizans Sarayı olduğunu fark ettiren restorasyon ve kazı çalışmaları iki yıldır devam ediyor. Merak edilenleri İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel anlattı

Fotoğraf: Burak Ütücü/Independent Türkçe

İstanbul'daki tarihi eserlerin sorunu İstanbulluların onları fark etmemeleri.

Siz "Kirayı zor ödüyorum. Trafikten işime zor gidiyorum. Neşeler kaçık, kafamızı kaldırıp tarihi eser görecek hâlimiz mi var?" demeden önce önemli bir şeyi hatırlatalım: 

Başka hiçbir şehirde sizi işinize götüren otobüs, 2 bin yıllık bir su kemerinin altından geçmez. 

Çok zor bir günün yorgunluğunu, 700 yaşındaki bir çeşmenin yanına yapılan hamal taşına oturarak atamazsınız. 
 


Trafiğin sıkıştığı yerin yanı başında hem 1910'a ait bir tramvay hattı hem M.Ö. 6'ncı yüzyıldan kalma kalıntılar aynı anda çıkmaz. 

Siz yaşamınızı tarihi bir şehirde kurduğunuzu zannedersiniz ama tarih, sizin günlük yaşantınızın tam ortasına kurulmuştur. 

O nedenle hayat mücadelesi devam ederken bazen, önünden geçtiğiniz bir çeşmeyi fark etmek, bazen "güç" değil, "nefes" olabilir. 

Türkiye'deki kültürel varlık envanterinin üçte biri İstanbul'da

Bazı kaynaklara göre 6 bazı kaynaklara göre ise 8 bin yaşındaki bu şehir, tüm Türkiye'deki kültürel varlık envanterinin yüzde 30'una sahip. 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin verilerine göre bugün gün yüzüne çıkmış kültürel miras noktası 39 bin. 

Yani büyük cami ve çeşmelerin her biri birer insan olsa, Şile'yi dolduran bir nüfus elde edebiliyoruz. 

Her gelen medeniyetin bıraktığı hazineler üzerine kurulu bu şehir, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) de Dünya Miras Listesi'nde. 

1985'te İstanbul'dan listeye giren 4 bölge şu şekilde: 

- Hipodrom, Ayasofya, Aya İrini, Küçük Ayasofya Camisi ve Topkapı Sarayı'nı içine alan Sultanahmet Kentsel Arkeolojik Sit Alanı

- Süleymaniye Camisi ve çevresini içine alan Süleymaniye Koruma Alanı

- Zeyrek Camisi ve çevresini içine alan Zeyrek Koruma Alanı

- İstanbul Kara Surları Koruma Alanı. 
 

istanbul
Fotoğraf: Unsplash.com/@gozlukluf


İstanbul'un hazinesi ortaya çıkıyor

Son iki yıldır hem yukarıdaki listeye hem de bizim bugüne kadar fark etmediklerimizle titizlikle dokunan bir kurum var: İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı. 

Şehirdeki bazı kazı çalışmaları Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı, ya da kendilerinin ekiplerine verdiği isimle İBB Miras tarafından yürütülürken, yıllardır suyu akmayan çeşmelerin temizlenerek kullanımına açılmasından tarihi değere sahip mezarlıkların yenilenmesine kadar restorasyon işlemi de beraberinde devam ediyor. 

Örneğin, biz Eminönü'nden Zeytinburnu'na doğru sahil yolunu takip ettiğimizde önünden geçtiğimiz Bukoleon Sarayı'nın "hayli yüksek kızıl bir duvar" zannederken, 1600 yıl önce Bizans imparatorunun Marmara Denizi'ni seyrettiği görkemli sarayının bir parçası olduğunu restorasyon çalışması başladıktan sonra öğreniyoruz. 

Ya da Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli dil bilimi uzmanlarından, Homeros külliyatının çevirmeni Azra Erhat'ın 2016'da kırılan mezar taşı dört yıl sonra eski hâline geliyor.

Erhat,1982'deki vefatından önce, eski dostu, Türkiye'de çağdaş seramiğin öncülerinden Füreya Koral'dan "ölünce belki kuş olur, uçarım" diyerek bu mezar taşını istemişti. 
 

Füreya Koral
1982'de kaybettiğimiz Azra Erhat'ın mezarı eski haline döndü/ Fotoğraf: Twitter


Kuruluşu 16'ncı yüzyıla kadar uzanan, tarihi Bektaşi dergahı Karyağdı Baba Tekkesi'nde yapılan kazı çalışmasında bulunan mezar taşları ise kazı tamamlandığında, İstanbul'un kültür ve tasavvuf tarihine ışık tutacak. 

Bu projeleri ve daha fazlasını, İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel ile konuştuk. 

Oktay Özel bizi, UNESCO'nun Dünya Miras Listesi yolunda olan, resmi adıyla "Ceneviz Ticaret Yolu'nda Akdeniz'den Karadeniz'e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimler" dosyasının bir parçası Ceneviz Surları'nda karşıladı. 

İBB Miras "sarılarının" ötesi

Oktay bey, bize biraz bir restorasyon sürecinin nasıl işlediğini anlatabilir misiniz?

Biz 2019'un sonu itibariyle başkanımızın vizyonuyla bir ekip oluşturduk, "İBB miras" dediğimiz. Ama İBB miras, tek başına sahada mücadele veren restoratör, konservatör idarecilerden oluşan bir ekip değil. Aslında bütün İstanbulluyu kapsayan, İstanbullunun kültürel miras, tarihsel alanlarına sahip çıkmasını hatırlatacak çalışmalar yapan ve bütün İstanbul'u içerisine alan dev bir ekip.
 

Oktay Özel
İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel. Fotoğraf: Burak Ütücü/Independent Türkçe


Yaptığımız her çalışmayla "Bu koruma karıncalarını nasıl daha fazla arttırırız? İstanbul'un kültürel miras alanlarını nasıl daha iyi koruruz?" diye sürekli kafa yoruyoruz. Çalışmalar ve projeler ortaya koyuyoruz. 

Tabii Türkiye'deki kültürel miras koruma mevzuatı ve mülkiyet mevzuatı çeşitli açmazlar ortaya koyuyor. 

Bir yapının restorasyonunun bir resmi idare tarafından üstlenilmesinin belli şartları var. Bunlar mevzuatlara ve denetimlere tâbi. Bir mülkiyet konusu. Yani idarenin mülkiyetinde olmayan bir alanda idarenin, bir restorasyon ya da bir yatırım bütçesi ayırması mümkün değil. 

Dolayısıyla İstanbul'da kültürel miras alanlarının tamamı resmi kurumların elinde olmadığı için İstanbullu vatandaşa da önemli bir görev düşüyor. 

Çoğunlukla mevzuat açısından vatandaş restorasyon süreçlerinde zorlanıyor. Bizim aslında ilk yapmak istediğimiz konulardan bir tanesi de bu farkındalığı, kolaylaştırıcılığı sağlamış olmak. 

Çünkü kültürel miras alanlarında restorasyon konuları çok kapsamlı, masraflı özel uygulamalar. Ama bizim sıklıkla vurguladığımız "önleyici koruma" kavramıyla, kültürel miras alanlarına yapılan küçük müdahalelerle, restorasyon ihtiyaçlarını düşük bütçelerle restorasyonu tamamlamak ve restorasyon ihtiyaçlarını daha uzun vadeye yaymak gibi bir yaklaşım söz konusu oluyor.

Özellikle özel mülkiyette olan, vatandaşta olan kültürel miras alanlarında bu tarz bir yönlendirmemiz ve teşvikimiz, rehberliğimiz oluyor. 
 

737876-1921172343.jpeg
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, restorasyon ve kazı çalışmaları alanlarını sarı branda ile örtüyor/ Fotoğraf: İBB Miras


Bunun dışında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin sorumluluğunda olan, mülkiyetinde olan alanlarda da yoğun bir öncelikleme çalışması kapsamında restorasyon çalışmalarını başladık. Şehrin birçok noktasında siz İBB miras sarılarını gördüğünüzde orada bir restorasyon uygulamasının olduğunu da göreceksiniz. 

Bu çalışmaları yürütürken zaman zaman İstiklal Caddesi'nde yaptığımız gibi yani özel mülkiyetle iş birliği halinde, sponsorluklarla iş birliği halinde yürüttüğümüz uygulamalar da var. 

Bu uygulamalarla da özellikle hafıza noktalarındaki koruma bilincini arttırmak, yapılardaki deformasyonları minimize etmek ve yapı fiziğini sağlamlaştırmaya yönelik hızlı müdahalelerimiz oluyor.

Bizim için en temel konu İstanbul'un zenginliği olan noktalarda, özellikle hasarın çok ileri seviyeye eriştiği yerlerde, "Hızlı müdahalelerle kamu kurumlarını, vatandaşı ve ilgilileri nasıl göreve çağırırız ve biz nasıl bir sorumluluk alırız?" bunun çabasını veriyoruz. 

Yurtiçi ve yurtdışından üniversitelerle de çalışıyor musunuz? 

Bizim yürüttüğümüz ana restorasyon uygulamalarında çoğunlukla bir bilim danışma kurulu oluşturuyoruz. Bu İstanbul'daki ve Türkiye'deki önemli akademisyenlerden, alanının uzmanı insanlardan oluşan genişçe bir heyet. 

Aynı zamanda yürüttüğümüz restorasyon uygulamasının özelliğine göre, alanında uzman birimler örgütler ve enstitülerle sık sık işbirliklerimiz oluyor. 

Ulusal ve uluslararası yüzlerce grup ve kişi, bilim insanı ve enstitü bizim çalışma paydaşımız koruma açısından. 

"'Kamu restorasyon yapmaz, kamu yüklenici eliyle, ihaleyle iş yapar' anlayışı yanlış"

Peki İBB'deki yönetim değişikliği öncesinde ne gibi çalışmalar yapılmıştı bu konuyla ilgili? Şimdi süreç nasıl işliyor?

Başkanımız Ekrem İmamoğlu'nun seçimden önceki söylemlerinin tamamında "İstanbul, yeşil, adil yaşanabilir ve hesap verebilir bir kent olmalı" şiarı vardı. Biz de İBB örgütü olarak çalışmaların çoğunu bu doğrultuda yürüttük. 

İstanbul'un daha yaşanabilir olmasını sağlayacak en temel ihtiyaçlardan bir tanesi kültürel miras alanlarının korunması. 

Dolayısıyla bu kültürel miras alanlarının yaşatılması, restore edilmesi ve düzenli şekilde korunması İstanbul'u yaşanabilir bir kent yapıyor. Ve bu işin şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerekiyor. 
 

FEtxJf6XsAAoHIW.jpeg
Fotoğraf: Twitter/@oktayozel​​​​​​​


Yani vatandaşın sürekli İstanbul'la ilgili harcamalardan, yapılan uygulamalardan haberdar edilmesi ve şeffaflıkla bu ilkenin işletilmesi gerekiyordu. 

İBB mirası aslında bunu yaptı. İBB mirasın "önleyici koruma yaklaşımıyla" biz, kamuoyunun unuttuğu "Kamu eliyle de nasıl yatırım yapılır? Restorasyon nasıl yapılır? Harcama nasıl yapılır?" Bunu hatırlatmış olduk. 

Geçmişte uzun yıllardır süregelen bir anlayıştır, yanlış da bir anlayıştır. 

"Kamu restorasyon yapmaz, kamu inşaatı yapmaz, kamu yatırım yapmaz, kamu yüklenici eliyle, ihaleyle iş yapar" Öyle değil. Bu doğru da değil. 

Kamu kendi yetişmiş personelini, liyakatli personelini istihdam ederse doğru işleri, doğru insanların eline verirse hem çok ekonomik bir yatırım yapar, hem de adil, ekonomik ve şeffaf bir şekilde bunu sürdürür. 

Bizim İBB mirasta yapmış olduğumuz ilk atılım bu oldu. Çok ciddi tasarruflar elde ettik. 

Camilerin bakım-onarımından 80 milyon lira tasarruf ettik

Önceki dönemde tarihi camilerin bakım-onarımı ve temizliği işi bir şirket tarafından yapılırken. Biz bunu İBB miras bünyesine çekerek, 2020 yılında İstanbul genelinde yaptığımız harcamanın, hemen hemen tamamını o tasarrufla gerçekleştirdik. 

Kamu eliyle bu hizmeti sürdürerek yaklaşık 80 milyon lira bir tasarruf yapmış olduk. 

Tarihi yapıların, tarihi camilerin temizlik bakımı-onarım dosyası bir şirket aracılığıyla yapılıyorken bunun iptal edilip kamu eliyle, İBB mirasın liyakatli, belediyenin kendi personeliyle yürütmesi sonucu elde edilen tasarruftan söz ediyorum. 
 

FF8t12RWUAQUYLa.jpeg
İBB, tarihi eserlerin şantiye alanlarına geziler de düzenliyor/ Fotoğraf: Twitter/@oktayozel


Bu tasarruf öyle değerli bir tasarruf ki, bu rakamla biz 2020 yılında binlerce noktada restorasyon çalışmalarımızı tamamlamış olduk. Bunu, hesap verebilir şekilde kamuoyunu sürekli bilgilendirerek yaptık. 

Özellikle İstanbul genelinde yaptığımız çalışmaları, sosyal medya hesaplarımızı takip edenler yakinen bilirler. Çok küçük bir çeşme restorasyonundan dünya miras alanlarında yürüttüğümüz kapsamlı restorasyonlara kadar, bazen yaptığımız bir sergiden bir söyleşiye kadar her noktayı biz sosyal medya hesaplarımızda, İBB'nin mecralarından ve bazen ulusal uluslararası basın aracılığıyla insanlara anlatmak, aktarmak istiyoruz.

Bukoleon Sarayı'nın bir kısmı rayların altında, TCDD ile görüşmeler sürüyor

Halihazırda devam eden projeleri sormak istiyorum. Örneğin Bukoleon gibi çok büyük bir proje var önümüzde. Hem burada hem de diğer kazı alanlarında ne aşamadayız? Bukoleon kazısı bittiğinde neyle karşılaşacağız?

İstanbul'da Bukoleon Sarayı aslında bizim unuttuğumuz, İstanbul'un unuttuğu, bazen yanından sahil yolundan geçerken fark etmediği bir çöküntü alana dönüşmüş.

1600 yıllık görkemli bir saray orası. Biz yaptığımız tespitler sonucunda arkeolojik kazı yapma talebinde bulunduk ve arkeoloji müzeleriyle bir iş birliği doğrultusunda hızla kazı çalışmalarını başlattık. 

Orası öyle çöküntü bir alana dönüşmüştü ki buradaki eserin, yapı fiziği açısından sağlıklı olması bizim de öncelikli konumuzdu. 
 

Bukoleon
Görkemli Bukoleon Sarayı'ndan bugüne yalnızca doğu kısmı ayakta kalabildi


Bir yandan risk kapsamlı restorasyon çalışmasını başlattık, bir yandan da arkeolojik kazı çalışmalarını ilerlettik, 1600 yıllık bir eseri ortaya çıkarmış olduk ve bunu 6-7 ay gibi kısa bir sürede gerçekleştirdik.

İstanbul için çok önemli bir kazanımı oldu. Tabii sonrasında ne olacak? Diyelim kazı bitti ve eser, mümkün olduğunca ortaya çıkarıldı. Sarayın bir kısmı, şu an rayların altında. 

Önümüzdeki süreçte kazının devamı, sarayın geri kalan kısmının ortaya çıkarılmasıyla ilgili süreçler nasıl ilerler? Biz de takip ediyoruz. Kazının genişletilmesi, sarayın ortaya çıkarılmasına yönelik TCDD'yle ve arkeoloji müzeleriyle, koruma kuruluyla olan görüşme trafiğimiz devam ediyor. 

Şu an ortaya çıkardığımız kısımda da restorasyon çalışmalarını sürdürüyoruz. Burası bir açık hava müzesine dönüşecek. 

İstanbul'u önümüzdeki yıl sonuna doğru artık Bukoleon Sarayı'nı bir müze olarak gezmiş olacaklar.
 

Bukoleon
Bukoleon Sarayı'ndaki kazı ve restorasyon çalışmaları Haziran 2021'de başlatılmıştı/ Fotoğraf: kultur.istanbul


Ancak şunu da belirtmek isterim: Biz kazı çalışması devam ederken bu alanımızı zaten İstanbulluya açtık. Açık restorasyon ilkesi kapsamında şantiyelerimizi ziyarete açıyoruz. 

İBB miras tarafından yürütülen birçok restorasyon çalışmasında zaman zaman İstanbullular şahit oluyorlar, katılım gösteriyorlar.

Bukoleon Sarayı da uzun zamandır ziyarete açtığımız alanlardan bir tanesi. 10 binlerce insan sosyal medya hesaplarımızdan şantiyeleri ziyaret etmek istedikleri için form doldurdular, başvurdular ve ziyaretlerimizi gerçekleştirdik. Hâlâ gerçekleştirmeye de devam ediyoruz. 

Restorasyon bittikten sonra nasıl bir durumla karşılaşacaklarını aslında önden görmüş, yetkililerden ve rehberlerden bilgi almış oluyorlar. 

Bu şu açıdan çok değerli: Aslında bu kültürel miras alanı İstanbullunun ve yıllarca kapalı kapılar yürütülen restorasyonlar, İstanbullu açısından hep soru işaretiyle karşılandı. 

İstanbulluya ait olan eserlerin nasıl restore edildiği, hakkıyla restore edilip edilmediği ve nasıl bir sonuca kavuşacağı konusunda ön bilgi almış oluyorlar ve aslında hesap da sormuş oluyorlar. 

Bütün İstanbulluları Bukoleon Sarayı şantiyemize ve kazı alanımızı ziyarete davet ediyoruz. Çok önemsediğimiz alanlardan bir tanesi. 
 

Ekran Resmi 2021-12-12 12 (1).jpg
Bukoleon Sarayı'nın eski fotoğrafları/ Fotoğraf: İBB Miras

 

9 iskelet parçasının katliamla mı depremle mi üst üste yığıldığı araştırılıyor

Bu kazılardaki son keşiflerden bahsedebilir misiniz bize?

İstanbul genelinde bazı alanlarda kazı çalışmalarımız devam ediyor. 

Şu an bulunduğumuz, Ceneviz surlarının bulunduğu alanda da yüzey araştırma kazımız var.

Karyağdı Baba Tekkesi'nin olduğu alanda Osmanlı dönemi yapılmış ilk kapsamlı arkeolojik kazısını gerçekleştirdik. Orada tekke temellerini ortaya çıkardık.

Kara Surları etrafında yürütülen araştırma çalışmalarımız var. 

İstanbul için arkeolojik kazı çalışmaları çok değerli. Çok önemli yeni veriler, bilimsel konulara rehberlik edecek, ışık tutacak yeni bulgular elde ediyoruz.

Özellikle Bukoleon Sarayı'ndaki kazımızda çok önemli veriler elde ettik. Binlerce tuğla örneği, mozaik örneği, sütun başları, sütun parçaları bulundu. 

Akademik camia, bilim insanları oradaki kazı sonuçlarını değerlendirecekler ve hepimize ışık tutacak önemli bulgular ortaya koyacaklar. 

Bukoleon Sarayı'nda yakın zamanda dokuz ayrı iskelet parçasının sarayın giriş kısmında bir yığın halinde üst üste olduğunu tespit ettik.

Bilim insanları bu konu üzerinde değerlendirmeler yapıyor. Bu kemiklerin neden üst üste yığılmış halde ortaya çıkmış olabileceğini araştırıyorlar; Bir katliam sonucum mu yoksa bir deprem sonucu mu? 
 


Tarihsel bir şüphe hepimizde oluşuyor ve bunu uzun uzun değerlendiriyoruz, tartışıyoruz. İstanbul tarihi açısından bir beyin jimnastiği yapıyoruz.

İstanbul'da 39 bin kültür varlığı eseri olduğundan bahsettiniz. Bir yandan kazılar da devam ediyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin hangi eserin nerede olduğunu, eğer bir restorasyon ya da kazı çalışması varsa bu operasyonların ne aşamaya geldiğini, kültür varlıklarının tarihi hikayesini anlatacak bir uygulama projesi var mı?

İstanbul'daki 39 bin eser aslında, nokta bazlı tespit edilen envanter. Taşınabilir kültür varlığı açısından milyonlarca olduğunu tahmin ediyoruz. 

Kültürel miras alanı böyle zengin bir alan. Taşınır eseri, taşınmaz bir mimari yapıdan ayırmak mümkün değil.

Bu konuda söylediğiniz şey aslında çok değerli. İstanbul'da bu konunun meraklısı, ilgilisi ya da kaygılısı insanların özellikle İBB mirasa başvuracağı sosyal mecralar var. 

Biz çok sayıda ihbar alıyoruz. Bazen teşvik alıyoruz. Bazen çok önemli bilgi de alıyoruz. 
 

Untitled collage (37).jpg
Karaköy'deki İkinci Mahmut Çeşmesi'nin öncesi ve sonrası/ Fotoğraf: İBB Miras

 

Yürüttüğümüz bir restorasyon çalışması hakkında önemli bir veriye sahip olan bir kişi bize bazen bilgiyle destek sunuyor. Bazen de bir eserle destek sunuyor. 

Karaköy Perşembe pazarında İkinci Mahmut Çeşmesi'nin restorasyonunu yaparken orada bir esnaf çeşmenin taştan yapılmış tacını getirdi. "Bu yok olacak diye onlarca yıldır saklıyordum. Şimdi doğru insanlar geldi. Ehil insanlara artık teslim edebilirim. Ait olduğu yere takılmalı" dedi. Bu bizim için çok değerli. 

Bazen yürüttüğümüz bir araştırma çalışmasında sosyal medyadan aldığımız bir mesaj, bütün akışı tamamen değiştiriyor. 
 

Untitled collage (38).jpg
İkinci Mahmut Çeşmesi'nin bir esnaf tarafından yıllardır saklanan tacı/ Fotoğraf: İBB Miras


Bazen de eski eserlere yönelik vandalizm ve kötü muameleye yönelik ihbarlar alıyoruz. Bunları değerlendiriyoruz. 

İBB'nin çok sayıda uygulaması var. "İstanbul Senin" uygulamasıyla bütün uygulamalar aslında üst ölçekte de toplanmış oldu.

Ulaşım odaklı kültürel miras alanlarının bir rota halinde sunulduğu gibi insanlar bize sosyal medya mecralarıyla başvurabilir ve onlara destek sağlayabiliriz. 

Tabii bu bütüncül şekilde sadece İBB odaklı yürütülecek çalışma da değil. Kültürel mirasın çok sayıda paydaşı var: İlçe belediyeleri, Kültür Bakanlığı Koruma Kurulları bunlarla entegre şekilde. 

Hem kamuoyunu doğru bilgilendirecek, kamuoyundaki insanların bilincini arttıracak hem de kültürel miras alanlarına atıf yapacak uygulamalar geliştirilebilir.

Biz şu an bir çalışma üzerindeyiz. Özellikle kültürel miras alanlarına, hafıza noktalarını tespiti, hatırlatılması üzerine bir çalışma yürütüyoruz. 

İstiklal Caddesi'nde ön fazını başlattık. "İstiklal Senin" adıyla İstiklal Caddesi odaklı başlattık. Bunu tüm İstanbul'da kültürel miras noktalarına taşıyacağız. Özellikle İstanbullunun binlerce yıldır, yüzlerce yıldır hafızasında yer etmiş noktaların belirtilmesi, bazen dijital ortamda bazen oraya koyulan bir grafik çalışmasıyla tanıtılması gibi.. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor.

"Resortasyonlardaki ağır müdahaleler, eserin hafızadaki yerini yok ediyor"

Daha önce bir takım restorasyon yanlışları da oldu. Örneğin bunlardan en fazla tepki çekenlerden biri Şile Kalesi'ydi. Sizce neden özünden bu kadar uzaklaşan restorasyonlar tercih edildi?

Kültürel miras varlıklarının restorasyon konusu, restorasyon ilkesi, restorasyon yaklaşımı uzun yıllardır bir tartışma konusu. 

Örneğin bizim şu an arkada gördüğümüz sur duvarı, şu anki haliyle insanların hafızasında yer etmiş. Bizim buraya yapacağımız ağır müdahaleler hafızadaki durumunu tamamen alt üst eder.

Sizin verdiğiniz örnek de buna benzer bir örnek. Bütün dünyada ağır müdahaleli tamamlama restorasyonları yok mu? Tabii ki var. Ama bizim yaklaşımımız bu uygulamaların mümkün olduğunca sınırlı tutulması yönünde. 
 

Şile Kalesi
Restorasyonu 2015 yılında Şile Belediyesi tarafından tamamlanan Şile Kalesi'nin tarihi 2 bin yıl öncesine dayanıyor


Özellikle son dönemde sıklıkla uyguladığımız harabe estetiği konusu var. Biz İstanbul'da kültürel miras alanlarının, harabe estetiğinin korunarak gelecek nesillere aktarılması gerektiğini düşünüyoruz. 

Ağır tamamlama, ağır müdahale, ağır uygulamalara girmeden küçük müdahalelerle, özellikle yapı fiziği ve deprem güvenliği açısından sağlıklı hale getirildikten sonra hafızadaki yerini koruyarak restorasyondan bahsediyoruz. Balat'taki Fener evlerinde yürütülen restorasyon buna bir örnek. 

Başka türlü yapılacak ağır uygulamalar hem ekonomik olmaktan çıkıyor hem uzun zamanlar alıyor. Ayrıca hafızamızdaki yerini alt üst ediyor. Eseri geri dönüşü olmayan bir aşamaya da getirmiş oluyor. 

O nedenle sorduğunuz sorunun temelini aslında şu oluşturuyor: Özellikle restorasyon konusu çok hassas bir konu. Herhangi bir inşaatla eşleştirilmeyecek kadar hassas ve ehil insanlara, liyakatli insanlara verilmesi gereken bir konu. 

Dolayısıyla her kurum, her belediye, her resmi idare restorasyon yapamaz. Restorasyon konusunda uzman bir ekip bünyesinde barındırması gerekir. Her yüklenici de restorasyon yapamaz. Restorasyon konusunda ehil olması, iş deneyiminin olması gerekir. 

Dolayısıyla bu tarz bir esere, bir kültürel miras alanına dokunurken kırk kere düşünmek gerekiyor. Çünkü yapılan müdahale, esere zarar verecek yeni durumlar ortaya çıkarabiliyor. 

Bizim restorasyon yaklaşımımızda en temel konu minimum müdahaledir. Harabe estetiğinin korunmasıdır ve geri dönüştürülebilir, geri alınabilir malzemelerle müdahale etmektir ki biz eserin özüne zarar vermeyelim. 
 

Ekran Resmi 2021-12-12 12 (2).jpg
Bukoleon Sarayı kazı alanı / Fotoğraf: İBB Miras


İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı'nın bütçesi ne kadar? Hem kazılar hem restorasyonlara ne kadar bütçe ayrılıyor ve de kaynağı ne oluşturuyor? 

Kaynağı insan oluşturuyor. İnsan gücü oluşturuyor. Bizim ekibimiz çok geniş. 16 milyonu hedefleyen bir ekibimiz var ama gerçekten binlerce fiili paydaşımız var.

İnsanlar bilfiil çalışmalarımıza katılıyorlar, destek oluyorlar. Bazısı zaman zaman sponsorluk yoluyla çalışmalarımıza dahil oluyor. Bazısı iş gücüyle dahil oluyor. Bazısı da bilgi desteğiyle dahil oluyor. 

İBB miras ekibini ilk kurduğumuzda biz piyasada kültürel miras alanında çalışmış liyakat sahibi bir ekip oluşturduk. 

 

Ekran Resmi 2021-12-12 12 (4).jpg
Fotoğraf: İBB Miras

 

Bu ekibin içerisinde mimar, mühendis, restoratör, konservatör, "mütehassıs usta" dediğimiz restorasyon konusunda tecrübeli ustalar, restorasyon işçileri var. Çok sayıda arkeolog ve sanat tarihçisi var. Önemli liyakatli bir ekibimiz var. Birçok kültürel miras alanında yürüttüğümüz çalışmaları iç kaynaklarımızla yani kendi bünyemizde yürüttüğümüz önemli çalışmalarla çözüyoruz. 

Dolayısıyla bu hem doğru insanlara iş teslim etmemizi sağlıyor hem de çok ciddi bir tasarruf etmemizi sağlıyor.

Daha önce bahsettiğim harabe estetiği konusu kapsamında müdahalelerle daha ağır uygulamalara geçmeden elde ettiğimiz kaynak da daha fazla eser restore etmemizi sağlıyor. 

1200 gezici ekip her gün kültür varlıklarını denetliyor

Bir diğer tasarruf noktamız da şu an İstanbul'da harıl harıl gezen 1200 noktaya her hafta uğrayan gezici ekibimiz. İBB mirasın bir parçası olan kamyonetlerle gezilen bir ekibimiz var. Haftanın altı günü çalışıyorlar.

1200 noktaya mutlaka her hafta uğruyor. Orada yaptıkları küçük müdahaleler (bu bazen çöp toplamak, bazen vandalizmle boyanmış cepheyi temizlemek, bazen sonbaharda yaprak dolan olukların boşaltılması olabilir) eserler için hayati düzeyde. 
 

Ekran Resmi 2021-12-12 12.jpg
İBB Miras ekiplerinin bir parçası gezici bakım ekipleri/ Fotoğraf: İBB Miras


Eserlerin restorasyon ihtiyacını daha uzak vadeye atıyor. Yani 20 yıl içerisinde yeniden restorasyon yapılması ihtiyacı ortaya doğacakken bu küçük müdahalelerle 50-100 gibi sürelerde restorasyonu ertelemiş oluyoruz. Restorasyonda harcanacak bütçeyi de böylece küçük müdahalelerle önleyici koruma müdahaleleriyle minimize etmiş oluyoruz. Bu bize çok ciddi tasarruf sağlıyor.

Korumanın en temel kavramı önleyici koruma. Önleyici korumayla alacağımız bir ön tedbir eseri daha yıpranmasını azaltıyor, restorasyona daha büyük bütçeler harcamamızın önüne geçiyor ve küçük müdahalelerle eserimizi yaşatmamızı sağlıyor. 

Yani özetle İBB miras kendi bütçesini kendi yaratıyor. 

Restorasyon ve bakım projeleri, İBB'nin yıllık bütçesinin yüzde 1'i seviyesinde

Tarihi eserlerine hak ettiği değeri verme projeleri ne kadarlık bir maliyete neden oldu?

İBB'nin bir yıllık bütçesinin herhalde yüzde 1'i seviyesinde bir maliyetle bu kadar işlem gerçekleştiriliyor. (Yazar notu: İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2021 yılı gider tahmini 28 milyar 900 milyon liradır)

Aynı zamanda onlarca sergi açılıyor. Aynı zamanda dokuz tane tarihi caminin temizliği, bakım onarımı yapılıyor. Yüzlerce hazine, türbe ve tarihi mezarlık alanlarının temizliği yapılıyor. 
 

ceneviz surları
Ceneviz Surları'nın restorasyona girmeden önceki hâli... Fotoğraf: Twitter/@mhrpolat


Son söylediğim iki nokta şu açıdan çok değerli: Normalde İBB mülkiyetinin de sorumluluğunda olmayan alan bunlar ve tarih, kültürel miras odaklı yaklaşımımız nedeniyle orada yoğun çalışmalar yürüttüğümüzü vurgulamak açısından söylüyorum. 

Sokak aralarında gördüğünüz yüzlerce tarihi çeşmeden su akar durumda oluyor. 

Otuz yıldır dokunulmamış, yok olmaya bırakılmış, kara surlarında restorasyon yapılıyor ki gelecek nesillere sağlıklı aktarabilsin. 

"Ceneviz Surları 3 metre yüksekliğindeki moloza gömülmüştü"

Şu an içerisinde bulunduğumuz alan Ceneviz Surları. Hemen önünde bir toprak dolgusu var. Yaklaşık 2,5-3 metre yüksekliğinde bir dolgu bu. 

Çevredeki molozun son 5-6 yılda buraya atılmasıyla dolan bir alandan bahsediyoruz. İBB miras ekibi bunu temizlemeye çalışıyor. O eseri yeniden ortaya çıkarmaya çalışıyor. Özgün haline, özgün kotuna getirmeye çalışıyor.
 

ceneviz surları Independent
Ceneviz Surları'nın restorasyona girdikten sonraki hâli... Fotoğraf: Independent Türkçe


Restorasyon, konservasyon çalışmalarını büyük oranda tamamladık. Artık duvarlarını hem yapı fiziği açısından hem de deprem güvenliği açısından iyileştiğini düşünüyoruz. Şimdi çevredeki dönüşüme geçtik. Buradaki dönüşüme yönelik özel bir proje hazırladık. 

Özellikle sur ve sur etrafının birlikte kullanılabileceği, kamuoyuna açılabilecek hem peyzaj düzenlemesiyle hem yeme içme alanlarıyla ve özel önemli bir bakı noktası oluşturulmasıyla hazırladığımız projeyi önümüzdeki günlerde koruma kurulunda sunacağız. Hızla tamamlayarak İstanbulluya böyle önemli bir noktayı, köhne halde kalmış bir noktayı, İstanbul'la buluşturmuş olacağız.

Hızlı bir çalışma sürdürüyoruz. Heyecanlıyız. Hem yüzlerce yıllık suru ortaya çıkarmak açısından heyecanlıyız. Hem de İstanbullunun kullanmadığı bir alanı kamusal bir kullanıma, fonksiyona büründürülmesi için de heyecanlıyız.
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU