KONDA Araştırma Genel Müdürü Ağırdır: Artık kimlik gerilimi değil sınıfsal gerilim yükseliyor; yoksulluk belirleyici oluyor

Türkiye'deki insan hakları farkındalığı araştırmasının sonuçlarını paylaşan Ağırdır'a göre toplumun yüzde 56'sına göre siyasetçiler, yüzde 32'sine göre ise medya tarafından hak ihlaline uğruyor

Fotoğraf: Pixabay

KONDA Araştırma, İsveç merkezli uluslararası insan hakları örgütü Civil Rights Defenders için yaptığı "Türkiye Toplumunda İnsan Hakları Algısı ve Farkındalığı" araştırmanın sonuçlarını paylaştı. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

En çok hak ihlalini siyasetçiler yapıyor

Araştırmanın sonuçlarının paylaşıldığı toplantı, İstanbul Taksim'de düzenlendi.

Civil Rights Defenders Temsilcisi Ivana Randjelovic'in açılış konuşmasıyla başladı.

Ardından, KONDA Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır'ın yaptığı sunumla, 31 ilde 2 bin 402 kişinin katılımıyla yapılan araştırmadan sonra ortaya çıkan raporun detayları paylaşıldı. 

Araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye'de en fazla siyasetçiler ve medya insan haklarını ihlal ediyor.

Araştırmada toplumun yüzde 56'sının siyasetçiler, yüzde 32'sinin ise medya tarafından haklarının ihlal edildiği sonucu elde edildiğini söyleyen Ağırdır, "Toplumun bilgisi az olsa bile sezgisiyle ihlali tespit ediyor. Bu da problemin çözümü konusunda beklentinin kimden olduğunu gösteriyor" dedi.

WhatsApp Image 2021-12-09 at 11.31.49.jpeg
Bekir Ağırdır, Türkiye'de insanlar birey olma konusunda çok gayretli ancak yurttaş olma konusunda aynı gayreti göstermiyor / Fotoğraf: Independent Türkçe


Konuşmasının başında Hrant Dink'in "Haklarım karın gurultusu gibidir" sözüne atıf yapan Ağırdır, "İnsan hakları, ana rahmine düştükten sonraki doğal haklardır" ifadelerini kullandı.

Hak konusunda Erdoğan'a güvende değişim yok

"İfade özgürlüğü için yeterli ortam vardır" diyenlerin toplumun yüzde 32'sini oluşturduğuna dikkati çeken Ağırdır, toplumsal olaylarda biber gazı kullanılmasının doğru olduğunu düşünenlerin oranının ise yüzde 39 olduğuna değindi.  

Türkiye'de insan hakları konusunda 2012 yılındaki araştırmalarında toplumun yüzde 22'sinin Başbakan'a güvendiğini ifade eden Ağırdır, bugün bu cevabın yüzde 20 oranında "Cumhurbaşkanına güveniyorum" şeklinde olduğunu belirtti.

En önemli görülen yaşama, en önemsizi örgütlenme hakkı

Raporda yer alan verilere göre, Türkiye'de en önemli görülen üç insan hakkı şöyle: Yaşama hakkı, ifade ve düşünce özgürlüğü, kadınların eşitlik hakkı

Katılımcılara verilen seçenekler arasında en az tercih edilen üç hak ise şöyle: Örgütlenme hakkı, protesto hakkı, toplantı ve gösteri hakkı

Raporda dikkat çeken sonuçlardan biri ise, Türkiye'de her 10 kişiden 4'ü en çok din veya mezhebinden dolayı ayrımcılığa uğrattığını belirtmesi... Cinsiyetinden ve siyasi tercihinden, etnik kimliğinden dolayı ayrımcılığa uğradığını düşünenlerin sayısı da din veya mezhebinden dolayı ayrımcılığa uğradığını düşünenlere yakın.

"Artık kimlik gerilimi değil sınıfsal gerilim var, yoksulluk belirleyici"

Rapora ilişkin bilgi veren Ağırdır, yaptıkları çalışmayla ilgili değerlendirmesinde, siyasetin ve medyanın gerilim peşinde olan dilinin sonuçlara etki ettiğini belirtti ve şunları söyledi:

Son 10 yılda Türkiye'de kültürel kimlikler ve gerilimler çok öne çıkmıştı. 2010'dan 2019'a kadar 10 kez sandığı gidildi. Kanaatimiz odur ki, 9 yılda biz sandığa siyasi tercihlerimizle değil, kimliklerimizle gittik. Ancak son 2 yıldır yaptığımız araştırmalarda, yeniden sınıfsal gerilimlerin yükseldiğini görüyoruz. Artık Türk-Kürt, Alevi-Sünni olmak ziyade, yoksulluk belirleyici oluyor. 

"Birey olma gayreti var, yurttaş olma gayreti kısıtlı"

"Türkiye insanı birey olmak konusunda çok gayretli ama yurttaş olmak konusunda öyle değil. Hakları için sokağa çıkma konusunda Türkiyeliler hala kısıtlı davranıyor" diyen Ağırdır, "Toplum, fikrini sokağa yansıtamıyor olabilir ama 'Ne oluyor?' konusunda oldukça bilgi sahibi" diye konuştu.

"İmamoğlu, Yıldırım'dan oy aldığını sanıyor ama öyle değil"

Toplumun sokakta olmasa bile sandıkta tepkisini gösterdiğine vurgu yapan Ağırdır'ın değerlendirmesinde, söz yenilenen İstanbul seçimlerine de geldi. 31 Mart 2019'da 14 bin, tekrarlanmasından sonra ise 800 bin oy farkla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu'nun ikinci seçimde aldığı sonuçla ilgili de konuşan Ağırdır, şu değerlendirmesini de aktardı:

İmamoğlu tekrarlanan seçimde attığı farkı, Binali Yıldırım seçmeninden aldığı oyla yapmadı. Kendisi öyle sanıyor. Ama attığı farkın çoğunluğu, 31 Mart'ta sandığa gitmeyip, haksızlık olduğunu düşünerek 23 Haziran'da sandığa gidenlerden aldığı oylar sayesinde oluştu.

"Çözülme dindarlıktan değil"

AK Parti'deki çözülmenin dindarlık üzerinden değil, yoksulluk üzerinden olduğuna dikkati çeken Bekir Ağırdır, İYİ Parti'nin son kampanyasına atıf yaparak "Çözülme dindarlık üzerinden olmadığı için siz 'Ömer'in Adaleti' derseniz bir şey elde edemezsiniz" yorumunu yaptı. 


 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU