“Balyoz” sanıklarının savunması FETÖ sanığı hakim ve savcıların iddianamesi oldu

Balyoz davasında yeniden yargılama sonrası beraat eden 113 subay ve avukatlarının suç duyurusu üzerine haklarında FETÖ’den dava açılan 50 hakim ve savcı için ağırlaştırılmış müebbet isteniyor

Balyoz davasında yargılanan 365 subaydan 113'ünün şikayeti üzerine FETÖ sanığı hakim ve savcılar hakkında ağırlaştırılmış müebbet istemiyle yeni bir dava açıldı

Balyoz davası mağduru 113 subay ve avukatlarının şikayeti ve kendilerine kumpas kurulduğu iddiaları üzerine FETÖ sanığı 50 hakim ve savcı hakkında açılan dava Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. 

Müştekiler arasında balyoz davasında uzun süre tutuklu yargılanan ve geçen yıl hayatını kaybeden eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli amiral Özden Örnek ile Ahmet Yavuz, Ali Türkşen, eski 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan, Deniz Cora, Ergin Saygun gibi bir dönem TSK komuta kademesinde yer alan isimler var. Celal Ülgen, Hüseyin Ersöz, Duygun Yarsuvat gibi Balyoz davasının sanık avukatları da müştekiler arasında.

Sanık sandalyesinde ise balyoz davası soruşturma ve kovuşturma sürecini yürüten hakim ve savcılar bulunuyor. FETÖ sanığı hakim ve savcılar arasında eski Cumhuriyet Başsavcı vekili Fikret Seçen, Balyoz davası kararını veren mahkeme başkanı Ömer Diken, FETÖ üyeliğinden 12 yıl hapis cezasına çarptırılan üye hakim Ali Efendi Peksak, intihar eden yarbay Ali Tatar’ı tutuklatan eski savcı Süleyman Pehlivan, Fenerbahçe şike davasını açan Mehmet Berk gibi isimler yer alıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Balyoz bavulunu savcıya teslim eden Baransu tutuklu

FETÖ kumpası olarak nitelenen Balyoz Darbe Planı davası İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 6 Aralık 2010'da başlamıştı. 250’si tutuklu 365 subay ve emekli subayın yargılandığı davada savcı 29 Mart 2012 günü 920 sayfalık mütalaa sunmuştu. Darbe planı olduğu iddia edilen "Balyoz", ilk olarak Taraf gazetesinin 20 Ocak 2010'daki haberiyle gündeme geldi. İddialara göre plan, dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan'ın liderliğinde darbe zeminini hazırlama amaçlı "Çarşaf", "Sakal", "Suga" ve "Oraj" kod adlı eylem planlarından oluşuyordu.

5 bin sayfa tutan belgelerde Fatih ve Beyazıt camilerinde bomba patlatılarak hükümetin sıkıyönetim ilan etmeye zorlanması, Yunanistan hava sahası üzerinde bir Türk jetinin düşürülerek halkın galeyana getirilmesi ve darbe sonrası önceden ismi belirlenen kişilerin tutuklanması gibi planların olduğu öne sürülüyordu. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Taraf'taki haberin ertesi günü yaptığı basın açıklamasında, 5-7 Mart 2003 tarihleri arasında gerçekleştirilen Plan Seminerinde "giderek tırmanan bir gerginlik dönemini kapsayan bir senaryo" konu edildiğini doğruladı ancak darbe iddialarını reddetti.

Balyoz bavulu kapandı, yeni dava açıldı

Taraf muhabiri Mehmet Baransu, 30 Ocak 2010'da elindeki belgeleri bir bavul içinde İstanbul Adliyesi'ne teslim etti. Bavulda 5 bin sayfadan fazla belge, 19 CD ve 10 teyp kaseti vardı. Sanık avukatları tek bir CD içinde mahkemeye sunulan bir kısmı 5 Mart 2003'te oluşturulan CD'nin içinde 2008 ve 2009'a ait isimler, rütbeler, yer isimleri ve dijital veriler bulunduğunu öne sürerek belgelerin sahte olduğunu savundu.

2012 yılında 365 isimden 330'u 6 yıl ile 20 yıl arasında hapis cezasına çarptırıldı. 250 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Yargıtay 9. Dairesi, 361 sanığın yargılandığı “Balyoz” davasında 237 sanık için verilen kararları 9 Ekim 2013'te onadı. Sanıklar Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu.

AYM mahkumiyet kararları onanan 230 kişiyle ilgili hak ihlali kararı verdi, tahliyelerine ve yeniden yargılama yapılmasına hükmetti. Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi yeniden yaptığı yargılama sonunda 31 Mart 2015 tarihinde 236 sanığın beraatına karar verdi, karar Yargıtay’ca onanıp kesinleşti. Beraatın ardından mağdur subaylar tutuklu kaldıkları sürenin manevi olarak tazmini amacıyla Hazine aleyhine peş peşe davalar açtılar, bir kısmını kazandılar, bir kısmı devam ediyor. 

Balyoz avukatlarının talepleri, FETÖ davasının delil listesi oldu

Balyoz davasında yaklaşık 4 yıl tutuklu yargılanıp “kumpas” iddiaları sonrası yeniden yargılanarak beraat eden subaylar ve avukatlarının yaptıkları savunmalar ve FETÖ sanığı hakim ve savcılar hakkında dile getirdikleri suçlamalar, bu davanın en önemli delilleri arasında gösteriliyor. Yani yıllarca tutuklu yargılanıp, kumpas iddiasında bulunan askerlerin ve avukatlarının tüm ısrar ve belgelendirme çabalarına rağmen, dönemin FETÖ sanığı heyet tarafından hemen hepsi reddedilen argümanları, bu kez kendileri hakkında açılan davanın delilerine dönüşmüş durumda. 56 sayfalık iddianamede, büyük  bölümü Balyoz davası sanığı subayların zamanında dikkate alınıp araştırılmayan savunma ve argümanlarından oluşan delil listesindeki suçlamalardan bir bölümü şöyle:

*Polis tarafından genel çerçevesi çizilen suçlamaları kes, kopyala, yapıştır şeklinde oluşturmak
*Sanıklar lehine düzenlenmiş ilk bilirkişi raporu olma özelliğine sahip raporu dosyaya koymamak, yok etmek
*İlgili kurumların şüphelilerin lehine olan yazışmaları 6 klasör içinde adli emanete aldırıp, savunma ve mahkemeden saklamak, yazışmaların içeriklerini iddianameye farklı yazmak
*Sanıklar hakkında hukuki ve fiili hiçbir olgu ortaya koymadan, soyut, basmakalıp cümlelerle, toptancı bir anlayışla, tutuklama ve tutukluluk hallerinin devamına karar vermek
*Dijital dokümanlarda manipülasyon yapıldığı tespitini içeren 6 askeri bilirkişi raporu ile 12 hukuki mütalaa dosyaya sunulduğu halde, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için yapılan taleplere rağmen bilirkişi incelemesi yaptırmamak
*İddianamede (Balyoz) askeri darbeyi önlediği iddia edilen dönemin KKK Aytaç Yalman ile Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün dinlenmesi yönündeki talepleri haksız yere reddetmek
*11 Şubat 2011 tarihli celsede 44 sanığın müdafisi olmaksızın, mevcut olanlara da söz hakkı vermeden 163 kişinin topluca tutuklanmasına karar vermek
*2003 yılında hazırlandığı söylenen dijitallerin, oluşturulma tarihlerinin neden 2007 olarak göründüğünü açıklarken, akla ve bilime aykırı beyanlarda bulunmak
*Bilvanis Çiftliği konulu ve Şubat 2007 tarihli yazı tamamen sahte ve imzasız olduğu halde, bu belgeyi ıslak imzalı belgeler arasında göstermek, ekinde 6 fotoğraf bulunmadığı halde varmış gibi yazmak
*Balyoz sanığı Bilgin Balanlı’nın sorguda söylemediği beyanları, söylemiş gibi gerekçeli karara yazmak
*Abdullah Can Erenoğlu’nun iki kardeşinin hastalık ve kaza sonucu özürlü olduklarını gösteren sağlık raporlarına rağmen, kendilerini itibarsızlaştırma ve aşağılama amaçlı olarak, "Yakınları Çürük Raporu Alarak Askerlik Yapmayan Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki Amiraller ve Kurmay Subayların Yakın Akrabaları" fişlemesi yapmak

Terör örgütü tanımı: The Task Force referanslı terör tanımı

İddianamede sanık hakim ve savcıların 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından, FETÖ mensubu askerlerle fikir ve eylem birliği içinde hareket ettikleri, kuvvetli delil ve şüphe bulunduğu gerekçesiyle görevden alınıp meslekten çıkarıldıkları belirtildi. İddianame terör örgütünün tanımıyla başlıyor. ABD merkezli The Task Force adlı ulusal güvenlik danışma heyetinin referans alındığı "terör örgütü" tanımı şöyle:

Birleşik Devletler’de kurulan The Task Force ulusal güvenlik danışma heyetine göre, terörizm 6 gruba ayrılabilir: sivil itaatsizlik, siyasi terör, (bireysel ya da kolektif çıkar amaçlı) siyasi olmayan terör, terör benzeri etkinlikler, sınırlı siyasi terör ve devlet terörü. Polisiye niteliği ağır basan bir başka tasnifte, solcu marjinalizm, sağcı marjinalizm, tek hedefti terörizm, dini terörizm, ulusal ya da etnik terörizm, ırk temelli nefret terörizmi, narko-terörizm ve siber terörizm kategorilerine rastlanmaktadır.

FETÖ tanımı: Ordu ve emniyette silahlı gücü var

İddianamede Fethullahçı Terör Örgütü, Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) tanımı ise şöyle yapılıyor:

FETÖ/PDY de diğer terör örgütleri gibi bir inanca dayanmaktadır. Üyelerinin uğrunda zorluklarına katlanabildiği, fedakarlıkta bulunduğu, amacına yönelik bir şeyler yapabildiği, bir inanç, bir ideoloji sistemidir. Örgüt kadrolarının sızdığı devletin güvenlik kurumlarının silahlı olması ve bu silahları kullanma yetkisinin bulunması, örgütün silahlı ve askeri eğilimi göstermesi açısından çok önemlidir. Hasan Sabbah'ın çevresinde kümelenen Haşhaşilerin, yaklaşık bin yıl kadar önce afyon çekip fedailerini kullanarak devlet görevlilerini öldüren bir terör örgütü olarak ortaya çıkmalarında olduğu gibi, FETÖ/PDY üyeleri de mutlak itaat ve cennete kavuşacakları saiki ile hareket ederek devlet içinde suikast benzeri hareketlere başvurmuştur.

 

balyoz 2.jpg
Silivri Cezaevi duruşma salonu / Fotoğraf: AA

 

“Din istismarı ve himmet ile büyüdü”

Fethullah Gülen tarafından 1966’da, İzmir Kestanepazarı Kuran Kursu’nda görev yaptığı dönemde kurulan “Din, siyaset ve para” üçgeninde etkinliğini artıran örgütün amacı iddianamede şöyle ifade edildi:

FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün, kuruluş yıllarından itibaren toplumun dini duygularını istismar ederek ‘Himmet’ adı altında topladığı maddi kaynaklarla yurt içi ve dışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseselerinde kendi amaç ve ilkeleri doğrultusunda yetiştirdiği öğrencileri, özetle insan kaynağını, ekonomik ve siyasi gücünü, örgüt ideolojisi doğrultusunda kullanarak TC Devletinin Anayasal kurumlarında (yasama, yürütme, yargı erklerini) kadrolaşmayı ve aynı zamanda uluslararası platformlarda da etkin bir güç haline gelmeyi hedeflediği

İddianamede "Nihai amaçlarına ulaşma gayesiyle öncelikle askeriye, mülkiye, emniyet, yargı ve diğer stratejik öneme sahip kamu kurumlarını ele geçirmek için kendilerine engel olacaklarını düşündüğü sivil toplum kuruluşu yöneticileri, bürokrat, subay ve astsubayların sistem dışına çıkarılmasını kumpas soruşturmaları ve davaları ile sağlayan ve örgüt elemanlarını bu makamlara getiren FETÖ/PDY adlı silahlı terör örgütü…” tespiti yapıldı.

 

balyoz4.jpg
Çetin Doğan / Fotoğraf: AA


Sızma “Sızıntı” ile başladı, sınav soruları çalındı, sahte belge üretildi

İddianamede örgütün 1978’de yayına başlayan Sızıntı Dergisi ile basın-yayın ve propaganda alanında güç kazandığı, “güç dengesine ve şartlara göre tutum ve davranışlarım değiştiren” Gülen’in hakkında arama kaydı bulunmasına rağmen, 12 Eylül askeri darbesinin hemen öncesinde askeri darbelere desteğini açıkladığı belirtildi. Örgütün devlet kademelerine sızma yollarından birinin memuriyet sınavlarına yasadışı yollarla giriş olduğu şöyle anlatıldı:

ÖSS, YDS, DGS, ALES, YÖSL UPS, KPDS, TUS, KPSS, askeri okullara giriş sınavı, polislik sınavı, hakim adaylığı sınavı başta olmak üzere birçok sınav sorularını hukuka aykırı yollarla ele geçirerek, kendi mensuplarının eğitim kurumlarına veya kamu kurumlarına yerleştirilmesini sağladığı, ürettiği sahte belge örgüt mensubu olmayan kişiler hakkında adli ve idari soruşturmalar açılmasını kişilerin haksız şekilde Devlet kadrolarından tasfiye edilerek yerlerine kendi örgüt elemanlarının mensuplarının tamamına belirli görev ve sorumluluklar yüklenerek mensupların örgüte bağlılıkları perçinlenmektedir.

balyoz3.jpg
Eski DKK Özden Örnek Balyoz'dan yargılanıp beraat etti, geçen yıl vefat etti Fotoğraf: AA


Devletin gizli bilgileri paralel ekrandan sızdı

Örgütün Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüklerinde bilgi, belge, dosya aktarılacağı zaman mensuplarının sahte isimlerle tanımlanmış bir haber sitesini kullandığı, sahte bilgilerle üyelik oluşturduğu, açılan internet sayfasında görüntü haber sitesi bulunduğu belirtilerek şöyle denildi:

Ancak görüntünün alt kısmında bulunan ikona dokunulduğunda yeni bir sayfa açıldığı, bu sayfa üzerinde kimlerin online olduğu, bu şekilde dosya aktarımı veya veri paylaşımı yapılıp, şube müdürlüğü aracılığı ile elde edilen önemli bilgi ve belgelerin haber sitesi portalı üzerinden toplandığı, devletin resmi makamlarında bulunan her türlü gizlilik içeren bilgi ve belge, örgütün bölge sorumlularına ulaştırıldığı…

 

hilmi-aytaç.jpg
Eski kuvvet komutanı Aytaç Yalman ve eski GK Bşakanı Hilmi Özkök en önemli tanıklardı Fotoğraf: AA 


Örgüt mensuplarıyla “ru be ru”, Gülen’e “kurye”

İddianamede örgüt mensupları tarafından haberleşmede kullanılan yöntemler “Ru be ru (yüz yüze), kurye kullanmak, cep telefonu, özel not, internet ağı, sosyal medya, basın yayın organları aracılığıyla genel açıklama” şeklinde ifade edildi, şöyle devam edildi:

Birinci derecede iletişim şekli ru be ru (yüz yüze) şeklindedir. Buna göre, acil durumlarda görüşülmesi gereken bir kişi veya konu varsa mutlaka yüz yüze gerçekleştirilmekte, mecbur kalınmadıkça telefonla görüşme yapılmamaktadır. Mobil veri ile iletişime imkân tanıyan Skype, Tango, Bylock, Line, Kakaotalk, whatsapp vb. programlar da mesajlaşmaların şifrelemek suretiyle korunması sebebiyle sık tercih edilen haberleşme yöntem ve araçlarıdır. Canlı kurye kullanılması, en sağlıklı haberleşme yöntemlerinden biri olarak kabul edilmekte, özellikle örgütün sözde lideri Gülen ile haberleşmede çoğunlukla bu yöntem kullanılmakta, talimat almak yahut faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla ABD’nin Pensilvanya Eyaletine gidilerek sözde liderle yüz yüze görüşülmekte ve talimatlar bizzat kendisinden alınmaktadır.

 

ali efendi peksak.jpg
Tutuklu FETÖ sanığı eski hakim Ali Efendi Peksak Fotoğraf: AA

 

Savcı Ergenekon’a “hayali örgüt” dedi

İddianameyi hazırlayan savcı FETÖ mensuplarının “Ergenekon Terör Örgütü” adıyla “hayali bir örgüt” imal ettiğini, bu yönde medya kanalıyla “beyin yıkayıp kamuoyu desteği sağladığını” da öne sürdü. Savcı “Örgütün nihai amaçlarına ulaşmak gayesiyle öncelikle askeriye, mülkiye, emniyet, yargı ve diğer stratejik öneme sahip kamu kuramlarını ele geçirmek için kendilerine engel olacaklarını düşündüğü bürokrat ve personellerin sistem dışına çıkarılmasını sağlayarak örgüt elemanlarını bu makamlara getirdiği, bu kapsamda örgütün Hüseyin KURTOĞLU, Askeri Casusluk, Şemdinli, Balyoz, kovuşturmaların üretildiği…” iddiasında bulundu. 

 

bilgin balanlı.jpg
Eski Hava Kuvvetleri mensubu emekli Org. Bilgin Balanlı Fotoğraf: AA

 

Örgütün gelir kaynakları; ilk maaşlar örgüte

Savcı örgütün gelir kaynaklarına iddianamede geniş şekilde yer ayırdı.

*Kamu kaynaklarından elde edilen gelirler: Kamu ihalelerinin örgütle bağlantılı firmalara verilmesi, piyasanın bu şirketler lehine kayrılması, gizli kalması gereken finansal ve yatırım planlama bilgilerinin ilişkili firmalara sızdırılması, kamu arazi tahsislerinin ilişkili vakıf, dernek ve eğitim kurumlarına bedelsiz devri, belediyelerce yapılan imar değişikliklerinin ilişkili vakıf, dernek ve şirketler lehine yapılması, TUİK’teki adamları aracılığıyla iş adamlarının yurt dışı iş bağlantılarını sağlama karşılığında örgüt adına para alınması

*İş Adamlarından Sağlanan Gelirler: İş adamlarından, adli ve idari süreçlerdeki işlemlerini lehte sonuçlandırma karşılığı alınan paralar, iş adamlarının özel hayatlarıyla ilgili zafiyetlerini ‘ses ve görüntü’ kaydına aldırarak tehdit ve şantaj yoluyla alınan paralar, iş bağlantılarını sağlama karşılığı alman paralar,

*STK’lardan Sağlanan Gelirler: TUSKON ve bağlı federasyon, dernek, şirketle vakıflardan toplanan aidatlar, yazılı ve görsel medya sektöründen sağlanan gelirler, Kimse Yok Mu? vb. bağlı STK'lar aracılığı ile yardım adı altında vatandaştan toplanan paralar, Ticaret Odası yönetimlerinin ele geçirilerek, kamu hizmet alımlarındaki rayiç bedel belirlemelerinde örgütle ilişkili vakıf, demek ve firmalar lehine hareketle sağlanan menfaatler,

*Gönüllülük Esaslı Sağlanan Gelirler: Kurban Bayramı öncesi iş adamlarından, firmalardan ve esnaftan, adlarına kurban kesileceğini belirterek “Kurban” adı altında toplanan paralar, iş adamlarının katıldığı mütevelli heyetleri oluşturarak zekat ve burs adı altında toplanan paralar, memur maaş ve ödüllendirmelerinden “Himmet” adı altında yapılan kesintiler, devlet kurumlarına yerleştirilen örgüt mensuplarının ilk maaşları,

Eğitim Faaliyetleri Gelirleri: 154 ülkede bulunan örgütle ilişkili eğitim kumrularında okuyan öğrencilerden alınan paralar, yurt içinde faaliyet gösteren örgütle ilişkili eğitim kurulularında okuyan öğrencilerden alınan paralar, eğitim kurumlarında okutulan öğrencilerden ücret alındığı halde, fakir öğrencilerin okutulacağından bahisle 'burs' adı altında toplanan paralar,

İddianamede örgüt mensubu hakim-savcıların ilk aylıklarını örgüte aktardıkları, devam eden aylarda bekarlardan yüzde 15, evlilerden yüzde 10, 3 çocuğu olanlardan yüzde 5 oranında “himmet” toplandığı belirtildi.

 

ömer diken.jpg
Ömer Diken Balyoz davasına bakan mahkemenin başkanıydı, şimdi tutuklu Fotoğraf: AA

 

“MİT operasyonu barış sürecini durdurmak için”

İddianamede örgütün, 07/02/2012 tarihinde MİT soruşturmasıyla yargıyı kullanarak, bir yandan kendinden olmayan MİT yönetimini bertaraf etmek, MİTİ ele geçirmek, bir yandan da aynı soruşturmayla hükümetin güneydoğu sorununu çözmek amacıyla başlattığı barış sürecini durdurmak için harekete geçtiği öne sürüldü.

Savcı “MİT yöneticilerinin, hükümetin ve başbakanın terör örgütüne yardımla suçlanmak istendiği, bu soruşturmanın hükümeti yıpratıp gözdağı vermek için yapıldığı, örgütün bu denemesinin istihbarat görevlileri hakkında soruşturmaların izne bağlanması sistemine geçilerek önlendiği” iddiasında da bulundu.

FETÖ sanığı hakim ve savcılara “Peşin hükümlü” suçlaması

Hakim ve savcıların, hukuksal olarak geçerli ve yeterli delilleri zamanında ve usulüne uygun toplayıp doğru ve eksiksiz iddianame düzenlemek ve kovuşturmayı kısa sürede tamamlayarak cezada adaleti ve adil yargılanma hakkını sağlamakla yükümlü oldukları vurgulanan iddianamede sanık savcı ve hakimler şöyle suçlandı:

Kıdemlerinden beklenmeyecek şekilde bu evrensel kurallara riayet etmeyerek objektiflikten uzak, etkin olmayan, peşin hükümlü olarak şüphelilerin baştan itibaren suçlu ilan edildiği bir soruşturma yürüttükleri, toptancı bir anlayışla gerekçelendirmeye dahi gerek duymadan plan seminerine katılan 162 kişiden 52 si hakkında, CD’lerde bulunan dijital belgelerde isimleri yer alan binlerce kişiden sadece 300 civarında kişi hakkında dava açtıkları, şüpheli isimleri belirlenirken hangi kritere göre hareket edildiğinin belli olmadığı, açıkça hukukilikten uzak, keyfi davranışlarıyla Fetullahçı Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda hareket ettikleri sonucuna ulaşılmıştır.

Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına karşı hazırlanan kumpasın hayata geçirilmesi için FETÖ/PDY terör örgütüne mensup kolluk görevlileri ve kişiler ile fikir ve eylem birliği içerisinde, planlı ve sistematik şekilde yürütülen bir organizasyonun parçası olarak mesleğin şeref ve onurunu, memuriyet nüfuz ye itibarını bozacak nitelikte eylemlerde bulunup pek çok hukuk ihlalleri yaparak, çoğunluğu muvazzaf general, amiral ve subayın hürriyetlerinin kısıtlanmasına, terfilerinin engellenmesine ve çalıştıkları kurumdan ayrılmalarına, bunun sonucunda TSK’nın üst düzey subaylarının tasfiye edilerek yerlerine FETÖ/PDY Terör Örgütü üyesi subayların yerleştirilmesine, bu subayların da 15 Temmuz 2016 günü Anayasal düzen ve meşru hükümete karşı darbe girişiminde bulunmalarına ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin caydırıcılığının zafiyete uğramasına neden oldukları anlaşılmıştır…”

Sanıkların “Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Devletin Güvenliğine ve Siyasal Yararlarına İlişkin Bilgileri Açıklama, Örgüte Üye Olmamakla Birlikte Örgüte Yardım Etme, Görevi Kötüye Kullanma, Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma suçlamalarıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis ve çeşitli hapis cezalarına çarptırılmaları isteniyor.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU