İşyerinde erteleme nasıl durdurulur?

Canan Duman Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Twitter

Bazı insanlar işlerini sürekli ertelerler. Erteledikleri işleri ya sevmez ya eğlenceli bulmaz ya da ucunda bir ödül görmezler.

Örneğin; bir e-postaya yanıt vermek birkaç dakikalarını alacakken ertelerler. Oysa ertelemenin önüne geçen basit bir kural vardır, o da; bir işin yapılması bir dakika veya daha az sürüyorsa, hemen yapmaktır!  Geciktirmemek, ertelememektir!

Neden? Çünkü bir günde, bir dakikanın altında yapılacak iş sayısı herkesi şaşırtacak kadar fazladır.  

Ertelemek için bir sürü bahane üreten insanlar; "Başlamak için zamanım yoktu", "Bitirmek için vakit bulamadım, "Yapacak daha önemli işlerim vardı", "Bunu yapacak param yoktu", "Nasıl yapılacağını bilmiyordum" gibi sözler ederek, gerçek nedeni söylemeyerek harekete geçemezler.  

Başarısının bugün yapılması gerekenleri yarına ertelemekten geçtiğini söyleyen hiçbir başarı hikayesi sahibi yoktur.

Gerçek sebep çoğunlukla "başarısızlık" korkusudur. Korku, ertelemeyi tetikleyendir. Yeni şeyler denemenin önüne geçendir.  

Nereden başlayacağını bilememe, bir şeyler ters gittiğinde beceriksiz görünme korkusuna karşı bir kalkandır. Oysa başarısızlık başarının bir parçasıdır. Erteleme, başarısızlıktan korkmayan insanlardan hızla uzaklaşmaktadır.

Sadece korku değil elbette tembellik de ertelemeye yol açmaktadır ama korku ile karşılaştırıldığında tembelliğin etkisi daha zayıf kalmaktadır. Öz denetim eksikliği de ertelemeye götürmektedir. 


Bu yazıda "işyerinde erteleme"yi ele alacağım. İşyerinde erteleme, insanların işle ilgili görevlerle uğraşmayı gereksiz yere ertelemeleridir. Çeşitli şekillerde kendini gösterir.

Örneğin; önemli bir proje üzerinde çalışması gereken kişinin internette komik videolar seyretmesi ya da çok önemli bir rapor yazması veya telefon görüşmesi yapması gereken birinin zamanını işle ilgili önemsiz görevlere harcaması, çalışmak yerine sosyal medyada vakit geçirerek işleri ertelemesi gibi.  

Peki, erteleme nasıl durdurulur? 


Somut hedefler belirleyerek 

Erteleme eğiliminin üstesinden gelmek için en etkili araçlardan biri, "öncelikli günlük görev listesi" oluşturmaktır. Bir günde yapılması gereken işleri listelemek ve önem sırasına göre sıralamaktır.

Bu sayede en önemli işi başarana kadar ikinci en önemli işe geçilemeyecektir. Örneğin, "gelecek hafta bu rapor üzerinde çalış" gibi belirsiz bir hedef yerine, "önümüzdeki hafta pazartesiden başlayarak, bu rapor üzerinde her gün 9:00-11:00 saatleri arasında çalış ve cuma gününe kadar gönderilmeye hazır son bir taslak oluştur" hedefi koymak daha etkili olacaktır.  

Bu sayede günü bir sürü önemsiz veya verimsiz şey yaparak geçirmekten daha iyi bir sonuca gidilecektir. 


Sabah saatlerinde zor işlere konsantre olarak

Mark Twain, "Eğer işiniz kurbağa yemekse, en iyisi kurbağayı sabah ilk iş olarak yemektir ve eğer işiniz iki kurbağa yemekse, en iyisi büyük olanı ilk yemektir" der.

Yani bu latte'nizi bir kurbağa ile değiştirmek demek değil, sadece ilk olarak en önemli görevi yapmak demektir.

Burada sözü edilen kurbağa, sizin en büyük ve en önemli göreviniz ya da işinizdir; o işe hemen şimdi başlamazsanız, onu savsaklayıp, ertelemeniz neredeyse kaçınılmaz olur. 

Araştırmalar gösteriyor ki en büyük iradeyi sabah gösteriyoruz. Bu nedenle erken saatlerde en önemli görevimizin üstesinden gelebiliriz.

E-postalarla veya işin idari yönleriyle ilgilenmeye başlamadan önce zor görevlere konsantre olabiliriz. 


Hedefi basit tutmak

Ortalama bir insan, ömrünün sonuna kadar 6 adet fil ağırlığında gıda tüketiyormuş!

Fil çok büyük gözüküyorsa onu ufak parçalara bölerek yemeğe başlayın ama ertelemeyin ve ilk lokmayı hemen atın ağzınıza:) Gözünüzü korkutmaktan kaçınmak için hedefinizi basit tutun.

Küçük, yapılabilir adımlara bölün. Daha büyük hedefe ulaşmak için her ay neyi başarmanız gerektiğini belirleyin. Ardından, aylık hedeflerinize ayak uydurmak için her hafta yapmanız gerekenleri çıkarın.

Hedefiniz için bir son tarih belirleyin. Son teslim tarihi, bilinçaltınızda bir "zorlama sistemi" görevi görür.  


Bazı insanlar için erteleme kişiliklerinin bir parçasıdır. İşleri son teslim tarihine yakın yaparlar. Oysa bu kimseyi daha akıllı, daha üretken veya daha mantıklı yapmaz.

Üstelik her şeyi daha zorlu hale getirir. Baskı altında daha iyi olduklarını düşündükleri için ertelemenin kendilerine yardımcı olduğuna inanan insanlar kendilerine karşı dürüst olamazlar.

Stres altında çalışırken daha üretken olduklarına inanan insanlar genellikle kendilerini kandırmaktadırlar. 


Dikkat dağıtıcı şeylerden kurtulmak

Dikkatinizi elinizdeki işten uzaklaştırabilecek her şeyden uzaklaştırın. Sosyal medya zayıflığınızsa, tüm bildirimleri kapatın ve telefonunuzu, ulaşılması aşırı çaba gerektiren bir yere koyun. 


Pomodoro tekniğini uygulamak 

Pomodoro tekniği, çalışma ve mola seansları arasında geçiş yapar. Bir pomodoro, 25 dakikalık bir çalışma seansıdır, ardından beş dakikalık bir ara verilir.

Dört pomodoro yaptıktan sonra uzun bir ara verilir. Bu teknikle kısa aralıklarla çalışarak, motive kalmak amaçlanır. 


Görev tamamladığında kendimizi ödüllendirmek 

Her tamamlanan iş için kendinize küçük ödüller verin ve işi tamamen bitirdiğinizde daha büyük bir ödül verin.


Erteleme, iş performansını nasıl azaltır?

Erteleme, işleri son dakikaya bırakma fikrinden başka bir şey değildir. İlk bakışta zararsız gibi görünse de alışkanlık haline geldiğinde sorun ortaya çıkar.

Erteleme insanların fırsatları kaybetmesine neden olur. İşleri erteleyenler iş sorumluluklarını yönetemezler. Her şeyi son dakikaya bırakmak, işlerin birikerek teslim tarihlerinin kaçırılmasına neden olur.

Bu, profesyonel gelişim için ciddi bir engeldir. Erteleme sadece kariyerinizi mahvetmekle kalmaz, aynı zamanda hayatınızda önemli bir değişiklik olmayacağını da ima eder. Uzun vadede kişisel iradeyi azaltır.

İş yerinde erteleme insanın doğasında vardır. Hepimizin odaklanamadığımız dönemler olur. Sadece bir dönem olarak kalması, uzun süreli bir duruma dönüşmemesi halinde sorun değildir.

Önemli olan bir kere işe başlayabilmektir. Çünkü bir kez başladığımızda çoğunlukla devam ederiz. O halde başlayalım;

Başlamak her şeydir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU