SP Lideri Karamollaoğlu: AK Parti’yle camide aynı safı tutuyoruz ama prensiplerimiz farklı

SP Lideri Karamollaoğlu ve İBB adayı Gökçınar gazetecilerle buluştu. Binali Yıldırım’ın SP’ye özrüne değinen Karamollaoğlu, “Camide aynı safı tutuyoruz ama dışarı çıkınca prensiplerimiz değişiyor” dedi

Fotoğraf: Independent Türkçe

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Necdet Gökçınar gazetecilerle sabah kahvaltısında buluştu.

SP Lideri Temel Karamollaoğlu, seçimlere kısa bir süre kala heyecanın arttığını dile getirerek, "Aslında bu kadar heyecanlı olmaması icap eder. Seçim bir savaş değil, halkın tercihine başvurulduğu bir dönem. Halk neyi tercih ederse buna razı olunması icap eder" dedi.

Ülkesindeki darbenin ardından tutuklanan Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin duruşma salonundaki ölümüyle ilgili konuşan Karamollaoğlu, "Mursi çok sıkıntılı bir dönem geçirdi. Halkın tercihiyle işbaşına gelen bir kişinin ihtilalle görevden uzaklaştırılmasına demokratik yönetimi benimsemiş olan batının destek vermesi kabul edilebilir bir şey değil. Mursi'yi şahsen tanımış olmaktan memnuniyet duydum. Allah rahmet eylesin. Memleketi için bir şeyler yapmak isteyen bir insandı. Mahkumiyet dönemi kendisinde bir rahatsızlık oluşturdu. Yapılan muamelenin kendisi vahşet sayılır. Ölümü için ayrıca başka bir şey yapmalarına gerek yok. Yapılanlar yeterliydi" ifadelerini kullandı.

AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım'ın Milli Gazete ziyaretinde Saadet Partililerden özür dilemesine değinen Karamollaoğlu, "Binali Yıldırım'ın ziyaretini, üslubunu ve nezaketini takdirle karşılıyorum. Havanın yumuşaması için olması gereken bir üslup. Binali Bey farklı mizaçta bir insan. Daha mülayim, daha rahat irtibat kurulabilir. Son döneme kadar adayların adını bile insanlar duymadılar. Bu Cumhurbaşkanının popülaritesi çok yüksek olduğu zaman karşılık buluyordu ama ekonomi, eğitim, dış politika gibi alanlarda ülke irtifa kaybetmeye başlayınca, '39 ilçede miting yapacağım' diyen Cumhurbaşkanı bunu 2'ye indirince seçime doğrudan doğruya Binali Bey girer oldu" şeklinde konuştu.

Yıldırım'ın SP ile AK Parti tabanının aynı hassasiyetleri taşıdığına yönelik açıklamalarına da değinen Karamollaoğlu, "Her şeyimiz aynıysa 2002'den sonra neden farklılıklarımız oldu? Camide aynı safı tutuyoruz ama çıkınca prensiplerimiz değişiyor. Adalet, liyakat gibi konularda ciddi farklılıklarımız var. Fizibilite etütü yapılmamış hiçbir projenin tatbikata geçmemesini düşünüyoruz mesela. Ama Yıldırım'ın yaklaşım farklılığını takdir ediyorum" dedi.

31 Mart seçimlerinde SP'nin ilçe belediyelerinde aldığı oy ile İBB seçimlerinde aldığı oy arasındaki farka da değinen Karamollaoğlu şunları söyledi:

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidildiği zaman bana karşı gösterilen şahsi teveccüh daha yüksekti ama oya yansımadı. Seçmen yeri geldiğinde çok farklı davranıyor. Seçmen her zaman ideolojik davranmıyor, pratik davanıyor. Bu, biz güçlendiğimiz zaman ortadan kalkar. Biz güçleniyoruz.

"Troller mali yönden destekleniyor"

Şahsına bazı saldırılar yapıldığını ve saldırıların özellikle "troll" olarak nitelendiren gruplardan geldiğini öne süren Karamollaoğlu şunları söyledi:

Geçimlerini ondan sağladıkları için oradaki saldırılarda hiçbir tempo düşürme niyeti görülmüyor. Görev olarak almışlar, kendileri mali yönden desteklenmiş. Sadece saldırıyorlar. Ağza alınamayacak kadar çirkin ifadeler kullanılıyor.

Karamollaoğlu'nun açıklamalarının satır başları şunlar:

AK Parti’den kopanlarla dirsek temasımız var

AK Parti yola çıktığı dönemdeki prensiplerini politikalarına yansıtamadı. Artık 'beraber ıslandık yağmurlarda' ifadesi gerçekçi değil. Onlarla beraber yola çıkan arkadaşlarının büyük kısmı koptu. Ben de bu arkadaşlardan büyük kısmıyla görüşüyorum. Abdullah Bey'e adaylık teklifini götürdük, en azından 'olabilirim' dedi. Davutoğlu'nun adımları var. Bizimle beraber çalışmak isteyen olursa 'buyurun çalışalım' deriz. Ama ayrı bir oluşum yapacağız diyorlarsa ona da diyecek lafımız yok. Siyasette boşluk olduğu kanaatinde değilim. Teşkilatlanmak bugünkü şarlarda zor bir iş. Çektiğimiz sıkıntıları biliyoruz. Bizim kendileriyle temasımız olacak. Samimi olarak söylüyorum, ben tekebbür sahibi değilim, yaşım belli bir noktaya gelmiş ama içinde bulunduğumuz şartlar ve üzerimizdeki vecibe önemi olduğu için bir çabanın içindeyiz. O arkadaşlarımızla dirsek temasımız bulunuyor.

"İçişleri Bakanı özür dilemeli"

Şu an pasaportum var. 1 hafta içinde verildi ama bu terör şerhi konulmuştu. Araya birileri girince sorun çözüldü. Korumalarım da önce tamamen alındı sonra lütfettiler biri verildi. Böyle devlet adamlığı olmaz. 'Neden o zaman söylememiştin' diyorlar. Bugün de söylemeyi düşünmemiştim. Ama böyle devlet adamlığı olmaz. Aşiret bile böyle yönetilmez, dengeler gözetilir. Şahsıma ait bir mesele değil, siyasi anlayışa göre tavır belirleniyor. Suçu işleyen İçişleri Bakanlığı. Kimi kime şikayet edeceğiz. Kim soracak bunun hesabını. İçişleri Bakanı ister kendisinin dahli olsun ister olmasın, özür dilemesi icap eder. Şu an böyle bir şey yok diyor. Ben de biliyorum şu an böyle bir şey olmadığını.

“Adaylara demokrasi adına ortak canlı yayına katılmayın dedim”

Toplantıda SP'nin İstanbul adayı Necdet Gökçınar söz aldı. Rakipleri Yıldırım ve İmamoğlu'na demokrasi adına tavır alıp ortak yayına katılmama çağrısı yaptığını ancak bu çağrının cevapsız kaldığını dile getirdi. Gökçınar TRT yayınlarına da davet edilmemesine şu sözlerle tepki gösterdi: "Vergilerle, bandrol paralarıyla ayakta duran bir kurumda bizim sesimizin duyurulması gerekiyor. TRT'nin elini çabuk tutması lazım."

Seçim sürecinde SP'nin adayını çekeceği iddiaları da zaman zaman gündeme getirilmişti. SP'nin adayı Gökçınar konuyla ilgili şunları söyledi:

Kampanya boyunca İstanbul'un sorunlarını merkeze çekmeye gayret ettik. 'Siz bu seçime neden giriyorsunuz' sorusu bu seçimde moda oldu. Oy veren insanlara saygısızlık. Hakikaten hayretle karşılıyorum. İnsanlar kutuplaşmaktan, nezaketsizlikten bıktılar. Trafik de su da bundan sonra geliyor. Buna çok dikkat edeceğiz. Onun dışındaki teknik çözümler hakikaten çok zor değil. En ücra köşedeki kardeşlerimizin, kimin ne derdi varsa, bu bakanlıkları ilgilendirir ben karışmam demeyeceğiz. Yöneticiyseniz 'sorumluluğun sadece şu kadarına katılırım' diyemezsiniz.

Bir oğlunun askerden hemen dönüşünde Borsa İstanbul'daki sözleşmesine son verildiğini hatırlatan Gökçınar, avukat olan oğlunun takip ettiği İGDAŞ dosyalarının kendisinden alındığını söyledi. Gökçınar, bunun üzüntü verici olduğunu söyledi. 

“Günahlarınıza neden ortak olalım?”

SP'nin İstanbul İl Başkanı Abdullah Sevim de AK Parti'den "aday çekin" baskısı geldiğini öne sürdü. Sürecin başından beri hem tabandan hem de üst düzey yöneticilerden sürekli bizim geçmişte beraber olduğumuz arkadaşlar devreye sokulmak suretiyle baskı yapılıyor. Oy sayım sürecinde aynı baskıyı yaptılar. Hala her seviyede baskılar talepler devam ediyor. Tehdit seviyesinde değil ama rica minnet yalvarma gibi yapılıyor. Dün kapısına gittiğimizde geçmişte beraber olduğumuz arkadaşlarımız 31 Mart öncesinde neredeyse bizi kovarken şimdi gelip selam verip 'biz kardeşiz' diyerek yaklaşıyorlar. Böyle bir baskı var. Kardeşlik diyorlarsa Binali Bey adaylıktan çekilsin ve bizi destekleyin. Esas çözüm arıyorsanız bu. Beceremediniz. Yaşanmaz bir şehir haline getirdniz. O kadar suçunuz var ki, konuşmaya yüzünüz olmaması gerekirken 'aday çekin' diyorsanız. Biz günahınıza neden ortak olalım? Biraz dinlenin, FETÖ meselesinde olduğu gibi af diler özür dilersiniz. Diğer seçimlerde belki halk teveccüh eder.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU