Ülkeyi biri erkek biri kadın eş başkanlar yönetsin!

Yazar, düşünür Lütfü Oflaz Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Twitter

Geçtiğimiz Pazar gecesi Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu’nun bir araya geldiği televizyondaki açık oturuma bakıyorum.

Karşımda ikisi konuşmacı, biri de açık oturumu yöneten üç tane erkek görüyorum.

Böylesine erkek erkeğe oturumları sevmiyorum.

Kendi kendime “Konuşmacılar erkekse, bari açık oturumu yöneten de kadın olsaydı” diyorum.

Her işin içinde kadınlar da olsun istiyorum.

Kadınların içinde olmadığı işleri eksik buluyorum.

Her alanda kadın ile erkeğin bir arada olmasını arzuluyorum. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Hele de ülke yönetimlerinde ve ülkeyi yönetmeye talip olmak için kurulmuş siyasi parti yönetimlerinde kadın ile erkeğin bir arada olmasının daha doğru olacağını düşünüyorum.

Bu düşünceme uygun bir yönetim yöntemi var.

Adına eş başkanlık diyorlar.

Buna göre, bir partide bir tane genel başkan olmuyor.

İki tane genel başkan oluyor.

Bunların da biri erkek biri kadın oluyor.

İşte buna eş başkanlık deniyor.

Bu yönetim yöntemi sadece parti genel başkanlığı için uygulanmıyor.

Partinin il başkanlıkları da eş başkanlık yöntemiyle yönetiliyor.

İlçe başkanlıkları da eş başkanlık yöntemiyle yönetiliyor.

En küçük örgütlenme birimleri de eş başkanlık yöntemiyle yönetiliyor.

Örneğin seçime girip kazanılan belediyeler de eş başkanlık yöntemiyle yönetiliyor.

Kısacası, her şey biri erkek biri kadından oluşan eş başkanlık yöntemiyle yönetiliyor.


İşte bu eş başkanlık sistemi, bana en doğru sistem gibi geliyor.

Peki, eş başkanlık neden en doğru sistemdir?

Malumunuz nüfusumuzun yarısı kadın yarısı erkektir.

Ama gelin görün ki her şeyi erkekler yönetir.

Her şeye erkekler egemendir.

Egemenlik kayıtsız şartsız erkeklerindir!

Hani yüzde 85’e yakınının erkeklerden oluştuğu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin başköşesine konulmuş “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” tabelası var ya, bu gerçeği ifade etmemektedir.

Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin başköşesine “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” tabelasını koyuyorsanız, milletin yarısının da kadınlardan oluştuğunu dikkate almanız gerekiyor.

Oysa kadınlar Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde hak ettikleri oranda temsil edilmiyor.

Ülkedeki kadın nüfusuna göre hiç denecek bir oranda temsil ediliyor.

Mesela Millet Meclisi Başkanlarımız niye hep erkekler?

Cumhurbaşkanlarımız niye hep erkekler?

Bir istisnanın dışında başbakanlarımız niye hep erkekler?

Kısacası, ülkemizi yönetenler niye hep erkekler?

Dünyada ülkeleri yöneten kadınların sayısı hızla artarken, Türkiye niye böyle bir gelişim göstermiyor?

Bakın dünyada pek çok ülkeyi kadınlar yönetti, yönetiyor.

Almanya’yı bir kadın yönetiyor.

İngiltere’yi bir kadın yönetiyor.

Norveç’ten Bangladeş’e…

Brezilya’dan Sint Maarten’e…

Estonya’dan Şili’ye…

İskoçya’dan Jamaika’ya…

Kuzey İrlanda’dan Trinidad ve Tobago’ya…

Hırvatistan’dan Yeni Zelanda’ya… 

Filipinler’den Litvanya’ya…

Malta’dan Myanmar’a…

Namibya’dan Liberya’ya…

Nepal’den Mauritius’a…

Tayvan’dan Marshall Adaları’na…

Kısacası, adını duyduğunuz ya da duymadığınız dünyadaki pek çok ülkeyi bir kadın yönetti, yönetiyor.

Bu arada Polonya’da iki dönem üst üste iki kadının başbakanlık yaptığını, yani kadının kadından ülke yönetimini devraldığını unutmamak gerekiyor.

Yine ABD’deki son başkanlık seçimini kıl payı kaybetmese, bugün ABD’yi de bir kadının yöneteceğini hatırlatmak gerekiyor.

Evet, dünyadaki ülke yönetimlerinde kadınların ağırlığı hızla artıyor.   

Ama bana kalırsa, yarısı erkek yarısı kadın olan dünyayı ne erkekler ne kadınlar yönetsin.

İkisi birlikte yönetsin.

Ülkeler eş başkanlık sistemiyle yönetilsin.

Ülkelerde eş cumhurbaşkanlığı sistemi olsun.

Eş başbakanlık sistemi olsun.

Eş belediye başkanlığı sistemi olsun.

Her yönetim makamında sadece erkek ya da sadece kadın olmasın; ikisi birlikte olsun.

Seçim sistemi de buna uygun olsun.

Diyelim ki bir ülkede cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak.

Partilerin biri erkek biri kadından oluşan eş cumhurbaşkanı adayları olacak.

Aynı şey ülkenin her yönetim biriminin seçiminde de geçerli olacak.

Erkek ile kadın iki farklı insan, iki faklı karakter…

Farklı karakterler birbirlerinin eksiğini tamamlayıp dengeler.

Birbirlerini daha iyi denetler.

Ülkeleri biri erkek biri kadından oluşan iki aklın yönetmesi daha güzel olmaz mı?

Kadınların yönetimine ortak olduğu dünya daha güzel bir dünya olmaz mı?

Daha insani, daha vicdani, daha ılımlı, daha barışçı, daha eşitlikçi bir dünya olmaz mı?   

Ne dersiniz, olmaz mı?
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU