İntihar teröristlerini ödüllendirmek

Esedullah Oğuz Independent Türkçe için yazdı

Taliban, intihar bombacılarının ailelerine para dağıtıp toprak sözü verdi / Fotoğraf: AFP

Koyu dikta ve terör rejimlerinde insanı hayrete düşüren, bazen gülümseten bazen de insanın kanını donduran uygulamalara rastlamak, gayet olağan bir şey.

Önce insanı gülümseten bir uygulama ile başlayalım: Türkmenistan hükümeti aldığı yeni bir kararla, Cumhurbaşkanı Gurbangulı Berdimuhammedov'un kitabını çantasında taşımayan öğrencilerin okuldan atılacağını duyurdu. 

Biliyorsunuz Türkmenistan Cumhurbaşkanı sık sık değişik konularda kitaplar yazıyor ve sonra bunları kabine toplantılarında bakanlarına dağıtıyor.

Onlar da cumhurbaşkanının verdiği kitabı adeta kutsal bir din kitabıymış gibi eğilerek alıp öpüyor ve başına sürüyor. Sonra aynı saygılı eda ile cumhurbaşkanının önünden geri geri yürüyerek çekiliyorlar.

Şimdi cumhurbaşkanının dağıttığı bu kitaplardan en az bir tanesinin her Türkmen öğrencinin çantasında bulunması gerekiyor.

İnsanı gülümseten bir başka uygulama ise, öğrencilerin sınavı geçmek için cumhurbaşkanının biyografisini ezbere bilmeleri gerekiyor.

Türkmenistan'da buna benzere daha bir sürü komik kural ve kanun var ama biz uzatmayalım. 
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İnsanın kanını donduran uygulamalara gelince; Taliban'ın içişleri bakanı Sıraceddin Hakkani intihar teröristlerinin yakınlarının ödüllendirileceğini açıkladı.

Hakkani, 18 Ekim Pazartesi günü Kabil'deki Intercontinental Hoteli'nde düzenlenen törende, bir grup intihar teröristinin yakınlarını kabul ederken yaptığı konuşmada, saldırıda ölen her teröristin ailesine 125 dolara denk gelen nakit para ve üzerine ev yapabileceği bir dönüm arsa verileceğini açıkladı.

Elbette, Hakkani'ye göre, ölenler teröristler değil, İslam mücahidi ve Afganistan'ın kahramanı. 


Taliban, 11 Eylül 2001'den beri, yani son 20 yılda Afganistan'da binlerce intihar saldırısı düzenledi. Bunların bir kısmı ülkedeki ABD ve NATO güçlerini hedef alırken, çoğu sivillere yönelikti.

Nitekim kalabalık pazar yerlerinde, camilerde, düğün veya cenaze merasimlerinde örgütün gerçekleştirdiği intihar saldırılarında her seferinde yüze yakın insan hayatını kaybetti, yine yüzlerce sivil yaralandı. 


Taliban en ölümcül saldırısını geçtiğimiz mayıs ayında Kabil'de bir okul önünde gerçekleştirdi. İntihar teröristi öğrencilerin çıkış saatinde okul önünde kendisini patlatınca, 15-16 yaşlarındaki 60 kız olay yerinde hayatını kaybetti. Ertesi gün bu sayı 95'e yükseldi.

Bazı ailelerden 3-4 çocuk hayatını kaybetmişti. Üzüntüden kahrolan anneler saçlarını başlarını yolarken, bu vahşeti gerçekleştiren Taliban'a ve ona engel olamayan mevcut yönetime lanet okuyordu.

Bu, Afganların son 20 yılda sık sık şahit oldukları bir manzaraydı, ama yapılacak bir şey yoktu. Zira Kabil hükümeti, terör saldırılarının önünü alamadığı gibi ara sıra diri yakaladığı Taliban intiharcılarını da bir süre sonra serbest bırakıyordu. 

İntihar saldırılarının çoğunu Taliban içerisinde yer alan Hakkani örgütü gerçekleştiriyordu. Bu yüzdendir ki ABD, şu an Afganistan içişleri bakanlığı koltuğunda oturan Sıraceddin Hakkani'yi terörist olarak damgalamış ve başına 10 milyon dolar para ödülü koymuştu.

Bir süre sonra ise aynı ABD, Taliban'ı terör listesinden çıkarmış ve onunla barış görüşmelerine başlamıştı. 


Elbette Hakkani'nin kendi yetiştirdiği ve ölüme gönderdiği insanların yakınlarını ödüllendirmesinde tuhaf bir şey yok.

Tuhaf olan, uluslararası toplumun bunu kabullenmesi ve dün terörist dediği insanlarla bugün hiçbir şey olmamış gibi bir masa etrafında oturup konuşması. 

Dünyaya demokrasi dersi veren koca koca insanlar Taliban'la sarmaş dolaş olurken, örgütün saldırılarında gencecik kızlarını, oğullarını kaybeden anneler, babalarını yitiren gençler, kocalarını elden veren kadınlar acaba ne düşünüyor?

İçlerindeki isyanı, öfkeyi nasıl bastırıyorlar? 

Afganistan'da demokrasiden insan haklarına, hukuk devletinden kadın-erkek eşitliğine, uygar dünyanın normlarına inanan, güvenen tüm Afganlar kendilerini aldatılmış, kandırılmış ve dolandırılmış hissediyorlar.

Daha birkaç ay önce gencecik evlatlarını yitiren Afgan anne-babalar, kısa süre sonra Kabil'in en görkemli otelinde evlatlarını öldüren teröristlerin ödüllendirileceğini rüyalarında görse inanmazlardı.

Ama hayatın acı gerçekleri her zaman ağır basıyor ve gündelik hayattaki yerini alıyor. 


Türkmenistan'daki komik uygulamalara gülüp geçebilirsiniz, ama Afganistan'da şu an cereyan eden uygulamalar er veya geç dünyanın başını yine ağrıtacaktır.

Bir terör örgütünü iktidara taşıyıp sonra onun teröristlere özgü uygulamalarına -nasılsa bize bir zararı yok diyerek- göz yummak, ölümcül bir yanılgı olabiliyor.

20 yıl önce vuku bulan ve dünyayı dehşete düşüren 11 Eylül saldırıları, bunun en açık göstergesi.

Dünya ikinci bir 11 Eylül'ü daha yaşamak istemiyorsa, bu kez Taliban'ı hizaya getirmek ve uygar dünyanın normlarını kabul etmeye zorlamak zorunda. 

Yoksa neler olabileceğini düşünmek, insanı ürkütüyor, özellikle de Taliban'ın sahip olduğu binlerce zırhlı araç, tank, roket ve yüzlerce uçak ve helikopterden oluşan muazzam Afgan ordu silahları ve bunların kimlerin eline geçebileceği göz önüne alındığında. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU