Güneştekin, "Hafıza Odası"na yönelik eleştirilere yanıt verdi: Ceylan, Yasin, Eren, Aybüke öğretmen… Hepsinin acısı benim için aynıdır

Sanatçı Ahmet Güneştekin, Diyarbakır'da açtığı "Hafıza Odası" sergisini eleştiren İçişleri Bakanı Soylu'ya yanıt verirken, sosyal medyadaki görüntüler için "Hassasiyeti bilseydik insanları uyarırdık" ifadesini kullandı

Diyarbakır'ın merkez Sur İlçesi'ndeki tarihi Keçi Burcu'nda açtığı "Hafıza Odası" isimli sergisi büyük ilgi gören sanatçı Ahmet Güneştekin, sergiye ve kendisine yönelik eleştirilere düzenlediği basın toplantısıyla yanıt verdi. 

Yerel ve ulusal basının temsilcilerinin karşısına "Hafıza Odası" sergisine ev sahipliği yapan Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya ve sanatçı Şener Özmen'le çıkan Güneştekin'e, Diyarbakır ve Batman'dan çok sayıda STK temsilcisi de destek verdi. 
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Toplantıda ilk sözü alan DTSO Başkanı Mehmet Kaya, kendi sponsorluklarında bir hafta önce açılan sergiye yönelik eleştiriler nedeniyle basın mensupları ile bir araya gelme ihtiyacı duyduklarını söyledi.

Eleştirinin toplumun en önemli özelliği olduğunu, ama hakaret ve şiddet içerikli eleştirileri reddettiklerini belirten Kaya, sergiye dair ortaya çıkan kimi görüntülerden kendilerinin de rahatsız olduğunu ifade etti. 

DTSO Başkanı Kaya, şunları söyledi:

Sergiye yoğun bir talep ve ziyaretçi akını var. Günde 5 bin kişi sergiyi ziyaret ediyor. Bu tür sergilerde kimi eleştiriler olacaktır. Kimileri farklı bakış açıların ile sergiyi eleştirecektir. Ama biz Diyarbakır olarak daha doğrusu uzun zamandır koruduğumuz eleştirinin seviyesini doğru belirlememiz gerekiyor. Şiddet ve hakaret içeren eleştiriler olmamalı.

Eleştiri kültürü bu toprakların en önemli özelliklerinden biridir. Şiddet içeren eleştirileri reddediyoruz. Serginin bazı kameralara yansıyan ve bizim de tasvip etmediğimiz görüntülerden biz de rahatsız olduk.

Bu bölge büyük bir travmalar süreci yaşadı. İnsanlar çok incindi. Bu serginin de özünde bir yüzleşme ve hafıza olması sergisi. Özellikle bu bölgede travma yaşayan, incinen insanları biraz olsun üzdüysek DTSO olarak özür diliyoruz.

Temel hedefimiz tüm topluma bu acıları göstermek ve bir hafıza oluşturmaktı. Ama oluşacak hafıza daha affedici ve barışa yönelik bir hafıza oluşturmak istiyoruz. Geçmişi bugünün önüne çekerek aynı tartışmalara devam etmek bizi rahatsız etmektedir.

Tekrar söylemek istiyorum, niyetimiz kimseyi üzmek değildi. Evet bazı paylaşımlar birilerini üzdü ama hiçbir şey bu sergiye gölge düşürmemeli.


Kaya, sponsorların desteği ile gerçekleşen serginin 31 Aralık 2021 tarihine kadar devam edeceğini kaydetti. 
 

IMG_2886.JPG
Fotoğraf: Veysi Polat/Independent Türkçe

 

"Hassasiyeti bilseydik gelen misafirleri uyarırdık"

Kaya'dan sonra söz alan sanatçı Ahmet Güneştekin, sözlerine "Buraya gelirken kendi evime, aileme geliyor demiş, aslında merak edilen bütün sorulara yanıt vermiştim. Tabi sonrasında birçok olay yaşandı, bunların hepsine ilk günden beri sessiz kalmayı tercih ettim" diyerek başladı. 

Serginin daha önce İstanbul, Ankara'da ve Venedik Bienali ile eş zamanlı olarak sergilendiğini dile getiren Güneştekin, ilk defa burada açılıyor gibi gösterilmesinin ayrı bir tartışma konusu yarattığını ve yanıt aranan tüm sorulara cevap vereceğini söyleyip, sonrasında yöneltilen sorulara yanıt verdi.

Güneştekin, serginin açılışında ortaya çıkan görüntülere dair yöneltilen eleştirilere ilişkin soruya şu yanıtı verdi: 

Hafıza Odası 10 yaşında. İlk defa Diyarbakır'da bu sergi açılmıyor. Kendi mahalleme geldim. Ahmet Güneştekin'i sadece Kürtler sevmiyor bütün halklar seviyor. Sergiyle ilgili ne olacağına dair önceden ipucu vermedik. Ama sert bir sergi olacağına dair ipuçları vardı.

'Çürüme' enstalasyonu yeni değildir. Tabutlar arasında insanlar daha önce de fotoğraflar çekiyordu. İnsanları sizinle aynı düşünmesini ve aynı davranmasını bekleyemezsiniz. Dünyaca ünlü Guernica eserinin önünde de milyonlarca fotoğraf çektiriliyor. Bu hassasiyeti bilseydik insanları uyarırdık.

'Çürüme' eseri sadece bölge ve Diyarbakır'ı değil tüm Türkiye'yi anlatıyor. 34 Roboskili'nin ismi o enstalasyonun tepesinde yer alıyor. Roboski'nin hafızamda derin bir izi vardır. Onlar tabut değil sanat eseridir. Sanat eseri saygıyı hak ediyor. Ben sanat yapıyorum. Tabutların renkli olmasına yapılan eleştiriler var.

İnsanlar ölüsünü gömdükten sonra onu kaderiyle baş başa bırakmıyor. Mezarına rengarenk çiçekler ekiyor. Ölenler kimi zaman renkli flamalarla gelinlik tacıyla sarı kırmızı yeşil renklerle kimi zaman da bayrakla tabutları örtülüyor. Yaşadığım coğrafya ve ülkenin renklerini seviyorum. Kayıp alfabe eserindeki tabelalar da rengarenktir. Niye buna bir şey denilmiyor?

 

IMG_2902.JPG
Fotoğraf: Veysi Polat/Independent Türkçe

 

Soylu’ya yanıt verdi: Görmediği sergide…

Güneştekin, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Ben merak ediyorum. Hafıza Odası'nı açanlara bakarsanız, Cumhuriyet Halk Partililer, HDP'liler yan yanalar. Bu Hafıza Odası'nda Dürümlü köyünde katledilenler, türküleriyle yüreğimizi yakan Aybüke öğretmen, bir köydeki üç aylık, altı aylık bebek var mıydı" eleştirilerinin hatırlatılması üzerine şunları söyledi: 

İçişleri Bakanlığı görevi nedir biliyor musunuz arkadaşlar? İçişleri Bakanlığı görevi ülkenin huzurunu sağlamak. Olabilecek herhangi bir provokasyonu önlemek. Birinci görevi budur. Görmediği sergide bir sürü isimler sayıp bunlar Hafıza Odası'nda var mı? Cevap veriyorum. Var. Saydığı isimler var.

Çıkın 5 No'lu koridorun dibinde bellek videosu var ki benim için bu serginin aslında en önemli eserlerinden biridir. 1909'la başlıyor sorgulamaya. 2021'inde şu anda. Çünkü yaşadığım sürece devam edecek bir videodur. Bitmeyen bir eserdir. Orada. Aybüke öğretmen de var. Yasin Börü de var. Eren Bülbül de var.

Onlar bizim evlatlarımız değil mi? Ceylan'ın parçalanan vücudu, benim canımı acıtmışsa, Aybüke öğretmen benim doğduğum kent Batman'ın Kozluk ilçesinde bir kaza kurşun ya da seken bir serseri bir kurşunla ölmesi, Yasin'in 16 yaşında bir çocuğa eş yaşta olan Eren'in acısı benim için aynıdır. O buzdolabında 9 gün boyunca cesedi bozulmasın diye bekletilen, korunan evlat benim kardeşimse, evladımsa o çocuklarda benim evladımdır?

 

3.jpg
Fotoğraf: Gülbahar Altaş/Independent Türkçe

 

"Hiç kimseye kırgın değilim"

Güneştekin, kayyumun ve iktidarın kendisini desteklediğiyle ilgili bir soru üzerine ise "Kayyum desteklemiş olsaydı Diyarbakır'daki tüm bilboardlarda serginin afişi olurdu. Açılışa kayyum ve iktidar gelirdi. Benim iktidar ile hareket ettiğimi iddia edenlerin bunun kanıtlarını ortaya koyması gerekir. Benin politik düşüncem beni bağlar. Benim düşüncelerimi hala anlayamamışsa bir kesim, bu onların eksikliği, ona bir şey diyemem. Ama siyasi bir yapıya angaje olmuş biri değilim. Hiçbir siyasi yapının arkasında yürüyen biri değilim, bağımsız bir sanatçıyım. Bir sanatçı için zaten olması gereken de budur. Sanatçı kimseye müritlik etmez. Sanatçının dili, duruşu özgürdür. Böylesi de olması lazım. Eğer bütün günahım buysa, bu çok da büyük değil. Sanatçı dili özgür bağımsız olması ve sırtını güce dayamaması lazım. Benimle sohbet etmeden ya da söylediklerimi anlamadan hiçbir insanın üzülmesini istemem. Hiç kimseye de kırgın değilim. Keşke kimse üzülmeseydi. Ben ne niyetle neler yaptığımızı çok iyi biliyorum. Ben duygu ve niyetimden çok eminim. Fakat siz de takdir edersiniz ki böylesi organizasyonlarda her şeyi kontrol etmek inanın çok da kolay değil. Bazıları benim bu sergiden Kürt rantı elde ettiğimi iddia ediyor. Kürtler'e tabut ve lastik ayakkabı mı satacağız? Orada sadece sergi ile ilgili kitap satılıyor. Onun geliri de Göç-Der'e veriliyor" cevabını verdi.
 

Ahmet Güneştekin (6).jpeg
Fotoğraf: Ahmet Güneştekin Arşivi

 

"Ailemin arasına geldim"

Toplantıya katılan gazeteci-yazar Yüksel Genç, Güneştekin'e "Mağdurun evinde, mağdurun acısını mağdura gösteren bir yerde tam olarak hassasiyet içerisinde algılayıp, ona göre duyarlı bir sergi ve organizasyonun yapıldığını düşünüyor musunuz. Bu tartışmalardan sonra doğduğunuz yere yabancılaştığınız algısı oluştu mu sizde?" sorusunu yöneltti. 

Güneştekin'in yanıtı şöyle oldu:

Acının coğrafyasındaki yüzleşme, Hafıza Odası'nın buraya gelmesi, bu serginin başlangıç noktası değil. Bu sergi 2012'den beri var olan bir sergiydi, üstüne eklenerek geldi. En son buraya geldi. Buradaki insanlardan neden görmesinler böyle bir sergiyi.

Neden 6 sene önce, 10 sene, 40 sene önce buranın hafızasında yaşanan acıları, neden yeni kuşak bilmesin? Yeni kuşak bu eserlerle, bu belgelerle neden buluşmasın?

Bu coğrafyada, bu ülkede neler yaşandığını neden görmesinler, görsünler. İyi bir şey bu. En çok aldığım eleştiri neden burada bir sergi açıyorsunuz oldu. Daha ilk gün söyledim, burası benim mahallem. Ailemin arasına geldim, ailemin beni, yaptığım işleri takdir etmesini bekliyorum. Bu beni, dünyanın bir başka yerinden daha çok mutlu eder.

 

Ahmet Güneştekin (2).jpeg
Fotoğraf: Ahmet Güneştekin Arşivi

 

Barış Anneleri'nin ziyaretinde duygusal anlar yaşandı

Toplantının ardından Güneştekin, katılıcılarla birlikte sergi alanına geçip, sergiyi dolaştı. Güneştekin'in sergi alanında gazetecilere eserlerini tanıttığı sırada Barış Anneleri'nin ziyareti duygusal anların yaşanmasına neden oldu.

Konuşurken boğazı düğümlenen Güneştekin, "Barış Anneleri'nin sergiyi ziyaret etmesi benim için ayrı bir anlam ifade ediyor. Buradaki insanlar hepimizin kardeşleri, evlatlarıydı. Umarım hafızalarımız diri kalır ve sesimiz daha gür çıkar. Sanat etkinliğinin burada yaratacağı etki de büyür. Daha cesurca işler yapılır ve bu coğrafyada gerçek yüzleşme sağlanır. Karanlık günahlar tek tek dışarı çıkar ve bu günahların sahipleri de inşallah cezasını çeker. Çünkü tarih bir şekilde suçüstü yapmıştır" dedi.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU