Hermenötik ve ilahiyat

Abdullah Yargı Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Pixabay

Hermenötik, yorumbilim veya yorumsamacılık olarak bilinen metodolojik bir disiplindir. Hermenötiğin kaynak malzemesi metinler ve diğer bütün ifadelerdir denebilir.

Bu disiplinin amacı bu metinlerin (veya sözlerin) anlamlarının anlaşılmasını sağlamaktır. Mezkur bilimin başlangıç faaliyetleri de kutsalın içinde; ilahi vahyin ete kemiğe büründüğü kutsal metinlerle başlar.

İncil ve diğer hikemî literatürün yorumlanması, ilahi mesajın çırılçıplak anlaşılması maksadını haizdir (Audi, 1999: 337).


Özellikle kutsal metinlerin anlamının tespit edileceği yasaları tanımlayan ilahiyat dalı olarak başlayan hermenötik, kutsal yazıların doğru yorumlanması için gerekli ilkelerin üretimini ve tasnifini amaçlar.

Bununla birlikte bu ilkeler ampirik doğa bilimlerindeki gibi mekanik bir şekilde uygulanamaz; yorumlama becerisi gerektirir (Conner & Malmin, 1983: 1-2).

Yunanca 'yorumlamak ve çevirmek' anlamına gelen 'hermēneuō' kelimesinden türeyen hermenötik kelimesinin mitolojik kökeni Yunan tanrısı Hermes'e dayanmaktadır.

Yunan Mitolojisine göre Hermes, tanrılarla insanlar arasında aracılık yapar ve tanrıların mesajını doğru bir şekilde yorumlayarak insanlara iletir. Yani anlaşılması zor olanı vulgarize ederek basit hale getiren bir faaliyet, hermenötiğin temelidir (Aktay, 2020: 33). 


Zamanla bu kutsal/mitik amaç yerini teknik bir çabaya bırakmıştır. Dini çalışmalarda sadece metinlerin ve ifadelerin incelenmesi/yorumlanması değil, bir toplumdaki din ve dini süreçler hakkında bir şeyler söylemenin imkanı haline de gelmiştir.

Bu durumun metin üzerinden metni eleştirmeye imkan vermesi, İncil'in ağır eleştirilerin hedefi haline gelmesi, hermenötik ve Kur'an ilişkisinin de aynı şekilde yüreyeceği endişelerine neden olmuş, İslam dünyasında hermenötiğe karşı mesafeli bir duruş benimsenmiştir.

Mezkûr disiplinin İncil'de örneğinde olduğu gibi uygulanamayacağını, kendine has felsefesi olan bir yorumlama yöntemi olduğunu ifade eden gelenek yanlıları ile tefsirin, bir hermenötik faaliyet olduğunu vurgulamak sûretiyle hermenötiği İslam dünyasına taşımaya çalışan düşünürler arasında halen önemli bir gerilim konusudur.

Bu bağlamda çalışmamız hermenötiğin tanımı, tarihçesi ve türlerini; ilahi metinlerin yorumlanmasında ve yorumlanmasında nasıl ve ne tür bir rol oynadığını; hermenötiği İslâmî metinlere uygulamak isteyen Müslüman bilim adamlarının görüşlerini kısaca açıklamayı amaçlamaktadır.


1. Hermenötiğin tarihçesi

Hermenötik geleneği kabaca Aristo'nun yazılarında başlar ve modern çağa kadar devam eder. 'Yorum Üzerine' adlı eserinde Aristo, daha sonraki yorum ve göstergebilim kuramlarının temelini oluşturan bir teori sunar.

Aristo ve Eflatun'un metinleri, kendi başına metinlerin anlaşılması yerine argümanların, konuşmaların ve şiirlerin sunumu ve çürütülmesi ile ilgilidir.

O dönemde sadece Stoacılar, mitin yorumlanması üzerine düşünce üretmiş; metinsel anlayış sorunlarının metodolojik farkındalığına varmışlardır (Ramberg & Gjesdal, 2016).


Daha sonra Hıristiyan yazarlar, İncil'deki farklı anlam katmanları arasında ayrım yapmaya başlamışlardır. Ayrıca Eski Ahit'teki sembolik ifadeleri olduğu gibi anlama girişiminde ortaya çıkan sorunlar, yorumcuları sembolik ifadelerin anlamlarını çözmeye itmiştir.

Rönesans dönemine gelindiğinde hermenötik, filolojiye yakından bağlı olan ve beşeri bilimlerin birincil yöntemi olarak görülen kaynak eleştirisi ile birleştirilmiştir. Bu dönemde yorumlamaya girişte metnin;

  1. Kim tarafından yazıldığı;
  2. Konusunun ne olduğu;
  3. Neden yazıldığı;
  4. Nasıl yazıldığı;
  5. Ne zaman yazıldığı;
  6. Nerede yazıldığı ve
  7. Hangi yolla yazıldığı

şeklinde 7 sorudan oluşan bir model geliştirilmiştir. (Detel, 2011: 84). Reform ile birlikte Protestan Hristiyanlar, Mukaddes Kitabı okumaya ve yorumlamaya başlayarak yorumda yeni bir faz açmışlardır.


Metinleri analiz etmek için tarihsel ve kritik bir metodoloji olarak çalışan hermeneutiğin tarihi Antik Yunana kadar götürülse de bir disiplin olarak ortaya çıkışı 15'inci yüzyılın yeni hümanist eğilimlerine rastlamaktadır.

İtalyan hümanist Lorenzo Valla 1440'ta metnin kendisi aracılığıyla 4. yüzyıl Roma imparatoru Büyük Konstantin'in otoritenin bir kısmını Papa'ya devrettiği bir Roma kararnamesi olan 'Konstantin Bağışı'nın aslında sahte olduğunu kanıtlamıştır.

Böylece hermenötiğin, metnin doğru analizini açıklamaktan ibaret olan işlevsel sınırı genişlemiştir (Bauman, 2010: 1).


Hermenötik daha sonra sadece klasik metinleri ve İncil'i değil, diğer kültürlere ait metinleri de içerecek şekilde genişletilmiştir.

Bugün hermenötik sanat, drama, fotoğraf ve film gibi metin benzeri nesnelere; konuşma ve sözel olmayan iletişim gibi metin analoglarına ve ayrıca herhangi bir kod sistemine ve anlam verme süreçlerine uygulanır (Yanow, 2006: 15-16).

Wilhelm Dilthey, Martin Heidegger, Hans-Georg Gadamer ve Friedrich Schleiermacher gibi isimler hermeneutik alanına katkıda bulunan seçkin kimselerdir.

Gerçekten de Friedrich Schleiermacher (1768-1834) genel olarak modern felsefi hermenötiğin kurucusu olduğu kabul edilmektedir (Duke, 1977: 1-2).


Hermenötik, yorumun hem öznel hem de nesnel boyutlarının bir araya getirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Tefsir, sunum, açıklama ve analiz gibi kavramlar yapıları ve biçimleri bakımından birbirinden farklıdır.

Fakat her nasılsa yorumla ilgilidir ve onun ayrılmaz bir parçası haline gelir. Bunların yorumlama türleri olduğu da söylenebilir. Hermenötik bir yorum bilimidir; bu nedenle, tüm bu terimler yorumlamanın bir parçası haline gelir.


'Hermeneutik' kelimesinin erken kullanımı, kutsalın sınırları içinde gerçekleşir. İlahi mesaj yalnızca kendi terimleriyle anlaşılabilir, gerçeği veya yanlışlığı konusunda örtük bir belirsizlik bulunmaktadır.

Mesajın bu belirsizliği ve irrasyonalitesi alıcı/muhatap olan kişi için çıldırtıcıdır. Sadece rasyonel bir yorumlama yöntemine sahip olan biri, bir ifadenin gerçekliğini veya yanlışlığını türetebilir (dolayısıyla akıl sağlığını koruyabilir) (Grondin, 1994: 21).


Yorum ve anlamanın farklı yönleri bulunmaktadır. Anlamak daha çok zihin, bilinç ve bilinçaltı ile ilgili bireysel ve subjektif süreçken, yorumlama; yorumlayanın metinle ilgili tarih, kültür, toplum, dil vb. gibi birçok faktörü, yani daha çok metni çeperleyen/çevreleyen nesnel bağlamı incelemesi gereken bilişselliği anlatır.

Hermenötik, bir eserin gerçek anlamını faş etmek ve onu gizleyen gramatik perdeleri bir kenara çekmeyi amaçlayan bir deşifre ameliyesidir. Bununla birlikte anlama ve yorumlama, birbiriyle bağlantılı ve birbirinden ayrılması çok da mümkün olmayan iki süreçtir.

O sadece yorum kurallarının veya yöntemlerinin teorik bir disiplini değil, aynı zamanda modern dünyada teorik-felsefi bir disiplindir. Bütün metinsel ve sözel ürünler her zaman insan faktörünün etkisi altındadır; bu yüzden her ürün bir yorumlama ve anlayış bilimine ihtiyaç duyar.

Bilimsel yorum için çeşitli yöntemler vardır ancak; metinlerin yorumlanması durumunda, yorum daha ince ve kapsamlı bir anlayış tarzını gerektirir (Palmer, 1969: 8).


2. Hermenötiğin tasnifi

Hermenötik, birçok düşünür tarafından farklı şekilde sınıflandırılmıştır. Conner ve Malmin (1983: 2-4) 'Genel Hermenötik' ve 'İncil Hermenötiği' olarak ikiye ayırmışlardır.

Genel hermenötik, birçok iletişim biçimi aracılığıyla sunulan materyallerin yorumlanmasında kullanılan çeşitli kural kümelerini ifade eder. Genel hermenötik, insanın insanla iletişimini yorumlama bilimidir.

Bazı akademisyenler bu tipten 'seküler hermeneutik' olarak söz etmişlerdir. İncil hermenötiği ise Tanrı'nın insanla iletişimini yorumlama bilimidir. Bu ilahi iletişim insana kutsal edebiyat (İncil, Kur'an vb.) şeklinde gelmiştir.


Bir başka sınıflama Milton S. Terry'e aittir. Ona göre hermenötik, i) genel hermenötik; ii) özel hermenötik ve ii) İncil (veya kutsal) hermenötiği olarak üçe ayrılır.

Genel hermenötik, felsefi-yöntemsel yorumlama bilimidir ve bunun ilke ve yöntemlerini tespit etmeye çalışır. Özel hermenötik, yorumlamayı pratik ve neredeyse ampirik hale getirecek kural ve çözümleri arar. İncil (veya kutsal) hermenötiği ise Eski ve Yeni Ahitlerin kutsal kazılarını yorumlama bilimidir (Terry, 1999: 17-18).


Demeterio ise beşli bir sınıflama yapar.

  1. Romantik hermenötik: Metinselliği, zamansal ve kültürel bağlamları olmadan eksik olan bir çeşit 'boş gösterge' olarak kavramsallaştırır. 
     
  2. Fenomenolojik hermenötik: Romantik hermenötik gibi fenomenolojik hermenötik de tam olarak yorumlama ameliyesi için uygun bir bağlamın veya zihinsel bir çerçevenin gerekli olduğunu varsayar. Fakat metinle ilgisiz tarihsel ve kültürel bağlamları düşünmek yerine fenomenolojik hermenötik, metnin kendi zihinsel çerçevesini yansıttığını savunur. Bu nedenle bir metni yorumlamak, konuyu, önyargılar da dahil olmak üzere, ilgili olmayan her şeyden metodik olarak izole etmek ve anlamını konuya iletmesine izin vermek anlamına gelir. Fenomenolojik hermenötiğin amacı metnin gerçekliğini olduğu gibi elde etmektir.
     
  3. Diyalektik hermenötik: Bir nesnenin veya metnin birtakım anlamlar içerebileceğini iddia eder. Bu nedenle, romantik ve fenomenolojik hermenötiğin aksine, diyalektik hermenötik tek ve birleşik bir anlam yakalamakla ilgilenmez, daha çok varoluşsal bir anlamla, burada ve şimdi anlamını yakalamakla ilgilenir.
     
  4. Eleştirel hermenötik: Metinle alakasız ve pratik olarak zararsız olarak kabul edilen güç ve kuvvetlerin metinselliğe sızabileceğinden bahseder. Bu alakasız güç ve kuvvetler, dilsel dokusuna dokunarak metnin derinliklerine nüfuz edebilirler. Bu yorumsal sistemin amacı, metinlerin gizli patolojisini teşhis etmek ve onları ideolojik çarpıtmalarından kurtarmaktır.
     
  5. Post-yapısal hermenötik: Öznenin, önceki felsefi sistemler tarafından verilen önceliğini kaybettiğini ifade eder. Özne artık merkezi değildir; sadece bireyi şekillendiren çeşitli kültürel ve sosyo-ekonomik güçlerin kesişim noktası olarak kabul edilmektedir (Demeterio III, Trhsiz: 2-8).

Bütün bu tasniflere ilaveten Palmer tarafından geliştirilen altılı bir modelleme bulunmaktadır. Palmer, hermenötiğin, tanım çeşitliliği ve yorumlama anlayışı nedeniyle ortaya çıkan kullanım modeli açısından farklılaştığını ifade ederek hermenötiğin kullanım modellerini 6 kronolojik amaca ayırır; 

Hermenötik disiplini (kabaca kronolojik sırayla)

  1. İncil'deki tefsir teorisi;
  2. Genel filolojik metodoloji;
  3. Dilbilimsel anlayış bilimi;
  4. Beşeri bilimlerin metodolojik temeli;
  5. Vvaroluş ve varoluşçu anlayış fenomenolojisi;
  6. İinsan tarafından mitlerin ve sembollerin arkasındaki anlama ulaşmak için kullanılan hem hatırlatıcı hem de ikonoklastik yorum sistemleri olarak kullanılmıştır (Palmer, 1969: 33).


3. Hermenötiğin ilahi metinleri yorumlamadaki rolü

Hermenötik, İslam bağlamında, genellikle Kur'an'ın analizine yardımcı olmak için tefsir gibi hayati araçları içerir. Hermenötik şerh ve tahlil için kullanılan araçlar, geleneksel yorumda ki hadis rivayetlerinden ve daha çağdaş, özgürleştirici bir yaklaşıma kadar uzanmaktadır.

Peter Heath, 1989 yılında 'İslami hermenötiğin modern halinin henüz başlangıç aşamasında olduğunu'; Jean Jacques Waardenburg ise buna bir İslam ve hermenötik arasındaki olası bir ilişkide ele alınması gereken beş soru ve konu önerisiyle cevap vermiştir;

  1. Tefsirin altında, hermenötik diye adlandırılabilecek, Müslüman alimler tarafından açıkça formüle edilmiş ve bilinçli olarak uygulanan kurallar oluşan tutarlı metodoloji var mı?
     
  2. Kuran'ı yorumlama geleneğinin çoğunun belirli ayetlerin yorumlanması ile ilgili olduğu düşünüldüğünde, bu yorumlar ile bir bütün olarak Kuran'ın yorumlanması arasındaki ilişki nedir?
     
  3. İslami hermenötik değerlendirmesine girmek için metnin tarihselliği ve filolojisi ile ilgili ne tür bir bilgi gereklidir?
     
  4. Belli ayetlere olan duygusal tepkimizi metnin anlamının incelenmesinden ayırabilir miyiz?
     
  5. Alandaki uzmanların (mütekellimin, fukaha vb. ulemanın) rolü nedir ve Kuran'ın büyük inananlar cemaati ile ilişkisi nedir? (Wardenburg, 2002: 111-113).

Hiç şüphesiz hermenötik mevzubahis olduğunda tefsirin hermenötikle ilişkisi, tefsirin hermenötik olup olmadığı konusunda yaygın bir tartışma bulunmaktadır.

İncil veya Kuran tefsirinde hermenötiğin oynadığı rol bazılarına göre araçsal iken bazılarına göre ise tefsirle aynı şeydir. Conner ve Malmin'e göre (1983: 6) 'tefsir (exegesis)' kelimesi Yunanca 'exhegesisthai' kelimesinden gelir.

Anlaşılması zor olabilecek herhangi bir yazının anlamını ortaya çıkarmak anlamına gelir. Bu bilim dalı, hermenötik kurallarının uygulanmasını içerir. Hermenötik bize araçları sağlarken, tefsir bu araçların gerçek kullanımını ifade eder.

Yorumbilim yorumlama ilkelerini sağlarken, tefsir yorumlama sürecidir. Binaenaleyh tefsir 'uygulamalı hermenötik' olarak da düşünülebilir.


Andrew Rippin (1988: 177) tefsiri 'ilahi kelimenin insanlaştırılması ve insan ruhunun ilahi hale getirilmesidir' şeklinde tarif etmektedir.

Bu durum, tefsire hermenötik bir bağlam kazandırır. Sudanlı Müslüman akademisyen Abdullah Ahmed en-Naim için;

Hermeneutik, özellikle yazılı metinler için yorumlama sanatı veya bilimi olarak tanımlanabilir. … Bir metni anlama ve uygulamada insan aklının ve eyleminin kaçınılmazlığı göz önüne alındığında, Kuran'ın hermenötik anlamda amacını ve normatif içeriğini anlamak için süreç gereklidir. (Naim, 2011: 155).


Amina Wadud'un hermeneutik modeli ise metnini üç boyutunu kapsamaktadır

  1. Metnin yazıldığı bağlam (Kuran söz konusu olduğunda, esbab-ı nüzul);
  2. Metnin dilbilgisel bileşimi (söylediklerini nasıl söylediği) 
  3. Bir inanç veya dünya görüşü olarak metnin tamamı.

Genellikle fikir farklılıkları, bu üç yön arasındaki vurgudan kaynaklanır (Wadud, 1999: 3).


Bununla birlikte İslam dünyasında hermenötiği Batı ve Hristiyan kültürüne hasr eden bir anlayış da mevcuttur.

Özellikle eleştirel hermenötik söz konusu olduğunda Batıda İncil üzerine yapılan kritiklerin Kur'an için yapılmasının tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine yönelik mevcut tedirgin anlayışta, Kur'an metninin 'ilahi kattan insan katına' indirilmesinin inanç problemine yol açabileceği ve kutsallığına halel getirebileceği endişesi hakimdir.

Örneğin, Ebubekir Sifil, Kur'an ve hermenötik arasında Müslümanca bir ilişkinin kurulamayacağını iddia etmekte, Kur'an'ı Allah'ın kelamı olarak kabul etmenin 'hermenötik' ile temel bir çatışma oluşturacağını ifade etmektedir;

Geçen yazıda hermenötik ve tarihselciliğin Kur'an bağlamında kaçınılmaz olarak şu iki sonuçtan birine varacağını söylemiştim:
 

  1. Kişi kendisini Allah Teala'nın yerine koyabilir,
  2. Kur'an Allah kelamı değildir. 

Bu hususlardan ilki, Kur'an'ın Allah kelamı olduğunun kabul edilmesi halinde söz konusu olacaktır. Böyle bir kabul ise, kişinin vahye 'iman' ettiğinin ifadesi olacağından, hermenötik ile temel bir çatışma oluşturur.

Zira vahye inanan insan, Kur'an'ın -haşa-  her türlü müdahaleye açık ve maruz bir 'kadavra' değil, varlığın tümü için bir 'hidayet' kaynağı, bir 'rahmet' ve 'rehber' olduğuna inanmış demektir.

Şu halde Kur'an, empati yoluyla kaynağından daha iyi anlaşılabilecek 'sıradan bir metin' değil, ilk muhatabı olan Hz. Peygamber (s.a.v)'i bile ilzam eden ilahî bir mesajdır (Sifil, 2002).

Bir başka Müslüman yazar Imarah Mustafa'ya göre (1999) Hristiyan teolojisi, Kutsal Kitabın bazı yazarların 'kendi yazısı' olduğunu iddia eder, bu yüzden insanların işi olarak kabul edilir.

Neredeyse Kitab-ı Mukaddes'in Tanrı'nın Kelamı değil muharref olduğuna inanırlar. Bu nedenle, Hristiyan ilahiyatının İncil'in 'satır aralarındaki' Tanrı'nın gerçek sözünü anlamak ve bulabilmek için hermenötiğe ihtiyacı vardır.

Bu durum Müslüman cemaati açısından farklıdır; çünkü Allah'ın vahyini Kur'an'ın hem 'satırlarında' hem de 'satır aralarında' anlayabilirler. Müslümanlar, Kuran'ın Allah'ın peygambere bildirdiği mesaj olduğunu ve kelimesi kelimesine Allah'ın sözü olduğunu kabul ederler.

Bu nedenle, İslam'da Kur'an-ı Kerim yorumunda Kur'an, Yahudilerden ve Hıristiyanlardan farklıdır çünkü Kur'ân-ı Kerîm'in kendisiyle bir sorunu yoktur.


Mısırlı yazar Abdulvehhab el-Masîri (1999: 656), hermenötiği Arap ve İslam mirasına tehdit olarak görmekte, 'Yahudi yıkımı' ve 'Yahudi yapıbozumu' olarak ifade etmektedir.

Yine bir başka Mısırlı yazar Hasan eş-Şafîi'ye göre (1977: 81-106) hermenötik teorisi, İslami ilahi metinlerin feminist bir şekilde yorumlanması ile Müslüman akademik dünyasına girmiştir. Bu hareket tefsir ve te'vil ilkelerini göz ardı edip hiçe sayan, Kur'an'ı teftiş etme girişimidir.

Keza Türkiye'de Şevket Kotan ve Tahsin Görgün gibi akademisyenlerin çalışmalarında da tarihselcilik bağlamında hermenötik disiplinine karşı negatif bir tutum gözlenmektedir (Aktay, 2020: 470).


Hermenötik karşıtı Müslüman yazarlara göre genel olarak hermenötik sadece yorum değil, aynı zamanda Kur'an'ın yorumundan çok daha farklı, kendine özgü felsefesi olan bir 'yorumlama yöntemi'dir.

Hermenötiğin Hristiyan cemaati arasında, İncil'in yorumlanmasında kullanımı tartışmalara neden olmasına rağmen oldukça yaygın ve tarihselcilik ile yakından ilgilidir.


4. Hermenötik ve Kur'an

Hermenötiğin İslam dünyasına geçişi uzun süredir yaşanmaktadır. Hermenötik yöntem İslam dünyasına, Batı'da eğitim alan ve mezkur yöntemlerin Kur'an yorumunda uygulanması gerektiğini ifade eden modern İslami düşünürler tarafından tanıtılmıştır.

Rippin'e göre (1995: 310), modern bilginlerin çoğunluğu Müslümanların bilgi eksiklikleri nedeniyle Kur'an'ın mesajını anlamadıklarını savunmaktadır. Bundan dolayı modern Müslüman düşünürlerin Kur'an yorumlarında metnin arkasındaki mesajı görme eğilimi vardır.

Bu mesajı keşfetme isteği İncil eleştirisinin modern yorumlama yöntemlerini Kur'an'a uygulamakla mümkündür.


Gadamer'a göre yirmi birinci yüzyılda, Yeni Ahit veya Kur'an gibi eski bir dini metnin anlaşılması için, yirmi birinci yüzyıldaki anlayış ufkunun metnin temsil ettiği ufukla kaynaşarak metnin anlamını yeniden yaratmayı gerektirir.

Diğer tarihi belgelere göre dini metinlerin farklı bir hususiyeti daha bulunmaktadır. Gadamer'a göre (1991: 309), diğer metinlerin aksine, dini metinlerin 'birini kurtuluşa götürme yeteneği' gibi ek bileşenleri bulunmaktadır.

Bu nedenle, metnin onu etkilemesine izin vermeyen -bir anlamda hidayete erdirmesini istemeyen- biri, bunu meşru bir şekilde anladığını iddia edemez.


Hermenötik yöntem, modern Müslüman düşünürler tarafından Kuran'ın tefsirine dahil edilmiştir çünkü; hermenötik ve tefsirin ortak bir yanı olduğunu düşünmüşlerdir.

'Kuran: Çoğulculuk ve Kurtuluş' başlıklı kitabında Esack'e göre (1997: 3-4), hermenötik yeni bir terim olarak son zamanlarda Müslüman toplumda yer almayı başarmış olsa da, hermenötik model uzun süredir uygulanmaktadır.

Esbab-ı nüzul, nasih ve mensuh ilişkisi ve Kur'an tefsiri adına Ehl-i Sünnet, Şia ve Mu'tezile mezhepleri tarafından yapılan tefsir çalışmaları sırasında ortaya çıkan bütün farklı görüş ve yorumlar aslında hermenötiğin halihazırda uzun zamandır Müslüman bilginler arasında yaygın olarak kullanıldığını göstermektedir. 


Bazı modern Müslüman düşünürler geleneksel selefi tefsir yöntemini reddetmişlerdir. Geleneksel yorumlama yöntemi yerine çağdaş bir yorumlama yöntemi getirmek istemişlerdir.

Hermenötik modeli benimseyen en önemli düşünürlerden biri olan Fazlurrahman'a göre (1979: 30) çağdaş yorumlama yönteminin temel amacı, Kuran'ın 'ruhunu' veya ahlaki mesajını ortaya koymaktır.

Böylece hermenötik bir yöntem olan bağlamsal, sosyal ve tarihsel-eleştirel yöntem metodu gibi çeşitli yöntemlerin çağdaş yorumları oluşturulmuştur. Ahmed Şukri Salleh da aynı şekilde hermenötiğin çağdaş bir tefsir yöntemi olduğunu belirtmiştir.

Bu çağdaş yorumlama yöntemi, modern zamanlarda gelişen bir yöntemdir. Modern düşünürler, önceki müfessirler tarafından belirlenen kurallara uymayan çağdaş yöntemleri uygularlar.


Fazlurrahman, Kuran'ı yorumlarken ikili hareket olarak bilinen bir yöntem ortaya koymuştur. Yöntemi uygulamak için bazı önlemlerin alınması gereklidir.

  1. Tarihsel bir yaklaşımla Kur'an metninin anlamı katı ve doğru bir şekilde bulunmalıdır. Sosyo-tarihsel bağlamda Kur'an, ilk vahiylerin incelenmesi ile başlayarak kronolojik bir yolculukta incelenmelidir. Bu çalışma, İslami hareketin temel motivasyonlarının doğru algılanmasını sağlayacaktır.
     
  2. Kuran'ın belirli yasal hükümleri (ahkam) ile evrensel/genel ahlak ideali ayırt edilmelidir.
     
  3. Kur'an vahyinin çevresini oluşturan sosyolojiye odaklanmak için Kur'an'ın ahlaki ideali ve amacı anlaşılmalıdır. Fazlurrahman'a göre (1982), kabul edilebilir, entelektüel ve ahlaki bütünlük taleplerini karşılayan bir yorumlama yöntemi, Kur'an ve Hadis'in yüce amaçlarını rafine hale getirerek ifade eden bir yöntemdir.

Fazlurrahman, Kuran'ın sunduğu dünya görüşünü anlayabilmek için 'şimdiki durumdan Kuran'ın nazil olduğu zamana, sonra yine günümüze kadar ikili bir hareketten oluşan' bir yorumlama yöntemine başvurulması gerektiğini savunur (Fazlurrahman, 1982: 5).

O halde atılması gereken ilk adım, modern müfessirin Kuran metnini orijinal sosyo-tarihsel bağlamında ele almasıdır. Daha önceki müfessirler, Kuran'ın belirli tarihsel sorunlara yanıt verdiği ve bu sorunlara önerdiği çözümlerin, gelecekteki Müslümanların karşılaştığı çok farklı sorunlara uygulanamayacağını fark edememişlerdir.

Kur'ân'ın mesajını çağdaş sorunlara uygulamak için, önce Kur'ân'ın çeşitli bölümlerini asıl kökenleri bağlamında anlamalı ve sonra da bu tespit edilen bağlam zemininde belirli ayetlerin anlaşılması hedeflenmelidir.

Ancak o zaman 'sosyo-tarihsel zemin ışığında belirli metinlerden' damıtılabilen 'genel ahlaki-toplumsal hedefler' açıklanabilir (Rahman, 1982: 6).


Bu ilk hareket bir kez gerçekleştiğinde, bir sonraki yorumlayıcı 'hareket' olan Kur'ân'ın dünya görüşünün günümüze uygulama girişimi başlar. Gadamer gibi Fazlurrahman da hermeneutik sürecin aşamalarının tamamlayıcı olduğunu; birinin tek başına ele alındığında, eksik olacağını iddia etmektedir.

Fazlurrahman ikili hareketten oluşan bu entelektüel çabanın dikkate alınması gerektiğini, bunun Kur'an'dan yeni İslami hükümler çıkarmayı amaçlayan geleneksel İslami akıl yürütme biçimi olan içtihad faaliyeti olduğunu savunmaktadır.

Fazlurrahman'ı Gadamer'dan ayıran şey, hermeneutik sürecin ilk kısmına verdiği önemdir. Fazlurrahman'ın yorumlamasında ikili hareketin ilk aşamasındaki gerçekler Gadamer'da prensip olarak mevcut değildir, çünkü nesnel bir perspektife ulaşmak için hiçbir zaman mevcut dünya görüşümüzden yeterince uzaklaşamayız.

Oysa Fazlurrahman bunun tam tersini iddia etmektedir. Fazlurrahman'a göre (1982: 10) gerekli kanıtlar mevcutsa geçmişin nesnel tespiti prensipte mümkündür.

Özellikle Fazlurrahman, Mohammed Arkoun, Abdülkerim Süruş, İbrahim Musa Nasr Hamid Ebu Zayd gibi bazı modern İslam düşünürleri hermenötik yöntemi Kuran'ın araştırmalarına uyarlamaya çalışmışlardır.


Sonuç

Sonuç olarak, hermenötik felsefesi, kutsal bir metnin, tüm zamanlar ve yerler için önceden sabitlenmiş tek bir anlamı olmamasına rağmen, kutsal bir metni kesinlik ve radikallikten kurtarmaya çalışan dindar düşünürler/akademisyenler için önemli bir araç olduğunu kanıtlamıştır.

Saniyen hermenötik, kutsal metinlere (aslında tüm metinlere) ampirik verilermiş gibi davranmamızı sağlayacak mantıksal pozitivizmin geliştirdiği dil anlayışından açıkça uzaktır.

Mantıksal pozitivizme göre, anlamlı önermeler, uygun araştırma yöntemleri kullanılarak tespit edilebilecek bir doğruluk değerine sahiptir. Böyle bir sorgulama bir öneri için kesin bir doğruluk değeri vermezse, o önerinin anlamsız olduğunu varsayar.

Dolayısıyla, bir teklifin anlamlı olup olmadığı 'dil evinin sakinlerinden' tamamen bağımsız bir gerçektir. Hermenötik felsefe, alternatif bir anlam teorisi sunarken, Müslüman veya diğer dinlere mensup düşünürlere, kutsal metnin yalnızca gerçek ve tek bir anlayışının mümkün olduğunu iddia edenlere cevap vermekte güçlü bir destek sağlamaktadır. 


Bir metni anlama veya ondan anlam çıkarma fikrinin yaratıcı bir etkinlik olması, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam'da geliştirilen son dini dil teorileri içinde tekrarlayan bir tema haline gelmiştir.

Muhtemelen hermenötik gibi teorilerin birçok din düşünürüne cazip gelmesinin bir nedeni, çoğu kişinin şüphesiz geleneksel tefsirlerin sabitlediği ve kesinleştirdiği yorumlara bağlı kalmamak imkanı vermesidir.

Hermenötik felsefenin genel yaklaşımını kabul eden kişi, bir metnin anlamının 'ortodoks' yorumlarından herhangi birini 'hakikat' olarak görme eğiliminde olmayacaktır.

 

 

Kaynakça

  • Aktay, Y. 2020. Önce Söz Vardı (3. baskı). İstanbul: Vadi Yayınları.
  • Audi, R. 1999. The Cambridge Dictionary of Philosophy (2. baskı). Cambridge: Cambridge University Press.
  • Bauman, Z. 2010. Hermeneutics and Social Science. Routledge.
  • Conner K. & Malmin K. 1983. Interpreting the Scriptures. Bible Publishing.
  • Demeterio, F. P. A., III. Trhsz. Introduction to Hermeneutics. https://www.academia.edu/7425496/Introduction_to_Hermeneutics (Erişim tarihi: 15.06.2020).
  • Detel, W. 2011. Geist und Verstehen. Frankfurt: Vittorio Klostermann.
  • Duke, J. O. 1977. Translators' Introduction Hermeneutics: The Handwritten Manuscripts. Atlanta, GA: Scholars Press.
  • el-Masîri, A. 1999. Mousuatul-Yahud wal-Yahudiyyet was-Seyhuniyyet (موسوعة اليهود واليهودية والصهيونية). Kahire: Daru'ş-Şuruk.
  • el-Şafii, H. 1977. Herketut-Tevilin- Nesevi Lil-Quran wed-Din Wa Khatruha 'alal- Bayanil-Arabi Wa Turasihi (حركة التأويل النسوي للقرآن والدين وخطرها على البيان العربي وتراثه).
  • Esack, F. 1997. Qurán, liberation and pluralism: An Islamic perspective of interreligious solidarity against oppression.
  • Fazlurrahman, M. 1979. Islam: Past Influence and Present Challenge. Islam: Challenges and Opportunities.
  • Fazlurrahman, M. 1982. Islam and modernity: Transformation of an intellectual tradition. Chicago: University of Chicago Press.
  • Gadamer, Hans-Georg. 1991. Truth and method, (çev. Joel Weinsheimer & Donald G. Marshall). New York: Crossroad.
  • Grondin, J. 1994. Introduction to Philosophical Hermeneutics. New Haven: Yale University Press.
  • Imarah, M. 1999. Islam dan keamanan sosial. Gema Insani.
  • Naim, A. A. 2011. Muslims and global justice. Philadelphia: University of Pennsylvania Press.
  • Palmer, R. E. 1969. Hermeneutics: Interpretation Theory in Schleiermacher, Dilthey, Heidegger, and Gadamer. Evanston: North Western University Press.
  • Ramberg, B. & Gjesdal, K. 2016. ”Hermeneutics". Stanford Encyclopedia of Philosophy. https://plato.stanford.edu/entries/hermeneutics/ (Erişim tarihi: 14.06.2020).
  • Rippin, A. 1988. Approaches to the history of the interpretation of the Qurʼān. Oxford: Clarendon Press.
  • Rippin, A. 1995. Studying early 'tafsir' texts. Der Islam; Zeitschrift für Geschichte und Kultur des Islamischen Orients.
  • Sifil, E. 2002. Tarihsellik ve Hermenötik. https://ebubekirsifil.com/gazete-yazilari/tarihsellik-ve-hermenotik/ (Erişim tarihi: 15.06.2020).
  • Terry, M. S. 1999. Biblical Hermeneutics: A Treatise on the Interpretation of the Old and New Testament. New York: Eaton & Mains.
  • Waardenburg, J. J. 2002. Islam: historical, social, and political perspectives. Berlin: Walter de Gruyter.
  • Wadud, A. 1999. Qurʼan and woman: rereading the sacred text from a woman's perspective (2. Baskı). New York: Oxford University Press.
  • Yanow, D. 2006. Thinking interpretively: philosophical presuppositions and the human sciences. Interpretation and Method: empirical research method and the interpretive turn.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU