“Ekonomik kriz” paylaşımları nedeniyle BDDK’nın suç duyurusunda bulunduğu isimler ne dedi?

“Ekonomik düzen ve istikrarı hedef aldıkları” gerekçesiyle BDDK'nın haklarında suç duyurusunda bulunduğu 38 kişi hakkında dava açıldı. Arasında yalnızca gazeteciler ve ekonomistler değil haberler hakkında yorum yapanlar da var

Fotoğraf: AA

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) “ekonomik düzen ve istikrarı hedef aldıkları” gerekçesiyle, aralarında ekonomik kriz ve dövizdeki dalgalanmalarla ilgili haber yapan gazeteci ve bu konuyla ilgili sosyal medyadan yorum yapan kişilerin de olduğu 38 kişiye dava açması tepkilere neden oldu. 

Ekonomi haberciliğinin en önemli yayın organlarından Bloomberg’in Genel Yayın Yönetmeni John Micklethwait, Türkiye’deki muhabirleri Kerim Karakaya ve Fercan Yalınkılıç hakkında dava açılmasını “Haber değeri taşıyan olayları adil ve doğru bir şekilde haberleştiren gazetecilere suçlamaları kınıyoruz. Onların yanındayız ve bu sıkıntı boyunca destekleyeceğiz" ifadeleriyle değerlendirdi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Karakaya ve Yalınkılıç, 10 Ağustos’ta dört kaynağa dayandırarak yaptıkları, Türk Lirası’ndaki değer kayıplarının ardından bankaların BBDK ile bir toplantı gerçekleştireceğini anlatan haberleri nedeniyle iddianamede yer aldı. 

İstanbul 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin hazırladığı iddianamede söz konusu haberin şu ifadeleri içerdiği söylendi: 

- Bankacılık sisteminin 2001 yılından bu yana karşılaştığı en ciddi döviz krizi ile karşı karşıya olduğu,

- İki bankanın 10 Ağustos 2018 Cuma günü döviz kabul etmediği, bir bankanın ise 5 bin ABD doları çekilmesine ilişkin bir müşteri talebini yerine getiremediği,

- Döviz hesaplarından para çekilmesine ilişkin taleplerde önemli bir artış olduğu, 

- BDDK’nın 11 Ağustos Cumartesi günü tüm üst düzey banka yetkililerini toplantıya çağırdığı. 

O dönem BDDK’nın yalanladığı haberle ilgili iddianamede “Ülkemiz bankacılık ve finans sisteminin acz içinde olduğu izlenimini vermeye çalışan gerçeğe aykırı ve maksatlı ifadeler” tanımı kullanıldı. 

"İlk defa örneğini gördüğümüz bir torba dava saçmalığı"

Türk Lirası, 2018’in ağustos ayında dolar karşısında rekor seviyede değer kaybı yaşayarak 7 lira üzerine çıkmış, bu durum sosyal medyada en fazla tartışılan konu olmuştu. 

Bu durum, iddianamede de yer aldı ve “Yürütülen soruşturmada, haber siteleri dışında gerçek kişiler tarafından oluşturulan sosyal medya hesapları üzerinden aynı amaca hizmet eder nitelikte saldırılarda bulunulduğunun belirlendiği ve tespitler yapıldığı” ifadesi kullanıldı. 

Ceza Mahkemesi’nin bu ifade kapsamına aldığı isimlerden biri de Ekonomist Mustafa Sönmez. Sönmez’in 10 Ağustos ve 17 Eylül arasında Twitter hesabından paylaştığı üç tweet iddianmede yer aldı. 

Konuyu Independent Türkçe’ye değerlendiren Sönmez, yalnızca Bloomberg haberinin değil, haber hakkında paylaşım yapan birçok kişinin iddianamede yer aldığını hatırlattı:

Bu bir torba dava. İddianame önce Bloomberg’in iki muhabirinin yapmış olduğu haberi esas almış. Bu haberin Türk Lirası’nı zayıflatıcı nitelikte olduğu iddia ediliyor. BDDK’ya göre yaptıkları haberlerle bankacılık sistemini ve Türk Lirası’nın değerini etkiliyorlar. Bu haberle ilgili tweet atanlar da bu torbanın içine atılıyor. Birbiriyle ilişkisiz bir sürü kesim var. Dolayısıyla bu, ilk defa örneğini gördüğümüz bir torba dava saçmalığı.

Ağustos ayında atılan tweetlerin esas alındığını söyleyen Sönmez, “Doların fiyatı 7-8 liraya yaklaşıyordu ve insanlar kendilerini ifade etmek istiyordu” diyerek söz konusu iddianamenin Anayasa’nın ifade özgürlüğü maddesine aykırı olduğunu savundu. 

“Bu tür ifadeler hiçbir şekilde Türk Lirası’nın değerini aşağı çekici etkiler yaratmaz” diyen Sönmez şöyle devam etti:

Bir ekonomi böyle şeylerle sarsılıyor olsa vay o ekonomin haline! Dolayısıyla bu, son derece keyfi ve son derece akıl dışı bir hadise. Özellikle bizim gibi ekonomiyi eleştiren insanlara bir gözdağı ve sindirme niyeti.

Hiç kimsenin ifadesi alınmadan bir iddianame hazırlandığını belirten Sönmez, “İddianamede bana ait olan üç tweetten birini ben yazıp silmiştim o gece. Ona rağmen silinmiş tweeti alıp iddianameye koymuşlar.
Mustafa Sönmez, “Anayasal ifade özgürlüğünü kâle almayan basit bir BDDK şikâyetini önemseyip uydurulmuş bir torba iddianame. Avukatların söylediğine göre hukuk tekniği olarak da sakatlıkları olan ve baştan reddedilebilecek bir iddianame” diye konuştu. 

Gazeteci ve İletişim Danışmanı Sedef Kabaş da ağustos ayında yaptığı 10 paylaşım nedeniyle iddianamede yer aldı. 

Konuyu Twitter hesabından eleştiren Kabaş, “Ülkede ‘ekonomik kriz var’ diyenler hakkında suç duyurusu yapılıyor” dedi:

 

 

Hakkında soruşturma açılan bir diğer isim İskender Sezek ise Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: 

Ülke büyük bir yangının eşiğinde, biz gazetecilerin üstleneceği misyon kamuoyunu yangından haberdar etmektir.
Fakat bu yangını çıkaranlar, çıkmasına göz yumanlar ve yangının büyümesinin mimari olanlar, yargıyı ve evrensel hukuk kaidelerini tahakkümleri altına alarak, yangın var diyenleri terbiye etmeye çalışıyorlar.

Ayrıca; 

24 Ekim 2000 - Sabah Gazetesi: TÜSİAD Başkanı Erkut Yüceaoğlu: "Nereden nereye... Feryadın yerini güven aldı. 10 yıl sonrasını görebiliyoruz. İşler iyi gidiyor.”

22 Kasım 2000- Türkiye güne büyük bir ekonomik krizle uyanır.
 


Hakkımda açılan bu son dava, bana aynı yıl içinde sadece bir kaç ay arayla atılmış olan yukarıdaki manşetleri hatırlattı.

 


 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU