Agos yazarı, Muammer Güler’in, Dink davasındaki ifadesini değerlendirdi: Devlet alarma geçeceğine hiçbir şey yapmamış

Hrant Dink davasında tanık olarak ifade veren dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler, görev yaptığı dönemde İstanbul Emniyeti’ne gönderilen rapordan haberi olmadığını söyledi

Fotoğraf: İHA

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tanık olarak katılan eski İstanbul Valisi Muhammer Güler, “Dink’in tehdit edildiğiyle ilgili kendisine bir bilgi gelmediğini, öldürülmeden 3 yıl önce Dink’le yaptığı görüşmenin cinayetle bir illiyet bağının olmadığını” söyledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Agos gazetesi yazarı Yetvart Danzikyan, bugünkü yazısında Güler’in duruşmadaki ifadesine yönelik değerlendirmelerini kaleme aldı.

Danzikyan “İstanbul’a gönderilen raporda Hrant Dink’e yönelik ses getirici bir eylem planlandığı yazılıyor. Güler ise bu bilginin kendisine gelmediğini, zaten ham bir bilgi olduğunu söyledi. Böylesi kritik bir bilgi gelmişken devletin alarma geçmesi gerekmiyor muydu?” diye yazdı.

Öldürülmesinden 3 yıl önce İstanbul Valiliği’nin daveti üzerine Muammer Güler’le yaptığı görüşmeye ve Dink’in bu görüşmeyi iki yıl sonra köşesinde yazmasına da değinen Danzikyan, “Devlet Dink’in yazısını görüp alarma geçeceğine hiçbir şey yapmamış” ifadesini kullandı.

Danzikyan’ın yazısındaki ilgili bölüm şöyle:

Gazetemizin kurucusu ve genel yayın yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesi davasında 12 yıl sonra önemli bir aşama yaşandı. Cinayet işlendiği dönemde İstanbul Valisi olan Muammer Güler tanık sıfatıyla ifade verdi.

Hemen ekleyelim, bunun bile kolay olmadığını söylemeliyiz. Dink Ailesi avukatları aslında cinayet öncesi dönemde gerekli koruma tedbirlerinin alınmasını sağlamadığı gerekçesiyle Güler’in sanık olmasını ve yargılanmasını talep etmişlerdi. Ancak bu olamayınca Güler’in tanık olarak ifadesinin alınması yoluna gidildi. 

İfadede doğrusu irkiltici sözler var, cinayet süreci açısından. Hatırlanacaktır cinayetten tam 11 ay önce Şubat 2006’da Trabzon Emniyeti İstihbarat Şubesi, İstanbul Emniyeti İstihbarat Şubesi’ne bir rapor göndermişti. Bu raporda  McDonald’s bombalaması eylemi faili Yasin Hayal’in her ne pahasına olursa olsun Hrant Dink’e yönelik ses getirici bir eylem planladığı yazılıyor, Hayal’in kardeşi Osman Hayal’in İstanbul’da çalıştığı belirtiliyor, bunun araştırılması isteniyordu.

Bu rapor davanın önemli belgelerinden biri. Güler bu bilginin kendisine gelmediğini, zaten ham bir bilgi olduğunu söyledi. Trabzon Emniyeti ile İstanbul Emniyeti’nin bu raporun gereklerini yapmaması bir yana, bunun ham bir bilgi olduğunu söylemek devletin  görevini yapmadığını ortaya koymuyor mu? Ham ya da değil, böylesi kritik bir bilgi gelmişken devletin alarma geçmesi gerekmiyor muydu? Yani Hrant Dink’e yönelik tehdidin ciddi olduğunun anlaşılması için daha ne tür bir rapor yazılması gerekir? Bu sorulara sadece Güler’in değil o dönem sorumlu olan herkesin tatmin edici bir yanıt vermesi zorunludur. 

Güler’in anlattıklarında diğer irkiltici nokta ise şu: Dink 2004 yılında İstanbul Valiliği’ne çağrılmış, vali yardımcısı ve MİT görevlilerinin katılımıyla Sabiha Gökçen haberi hakkında bir görüşme gerçekleştirilmişti.

Dink bu görüşmeye ilişkin “Haddimi bilmeliydim... Dikkatli olmalıydım... Yoksa iyi olmazdı!” dedi, cinayetten çok kısa bir süre önce yazdığı yazıda. Dink bu uzun yazıyı yazma gereği duymuştu çünkü tehditlerin yoğunlaştığının hissediyordu, yazının başlığı da zaten “Niçin hedef seçildim?” idi. 

Güler ifadesinde Dink’in neden bu görüşmeyi iki yıl sonra yazdığını sorguladı. Çünkü görüşme yeni yapılmış gibi bir kanaat oluşuyormuş. Devlet Dink’in yazısını görüp alarma geçeceğine hiçbir şey yapmamış, Dink hayatını kaybetmiş ve şimdi de dönemin valisi “Niye iki yıl sonra yazdı?” diyor. E çünkü Hrant yaşanan sürecin artık belli bir aşamaya geldiğini hissetmiş ve ne yazılması gerekiyorsa yazmış. 


Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU